Berlin’in İran tutumu Alman siyasetinde tartışma konusu

Almanya’da İktidar partilerindeki bazı politikacılar İran’daki olaylar sebebiyle Tahran ile nükleer müzakerelerin askıya alınmasını istiyor

İran'daki Buşehr nükleer santrali (arşiv - AFP)
İran'daki Buşehr nükleer santrali (arşiv - AFP)
TT

Berlin’in İran tutumu Alman siyasetinde tartışma konusu

İran'daki Buşehr nükleer santrali (arşiv - AFP)
İran'daki Buşehr nükleer santrali (arşiv - AFP)

Almanya siyasetinde İran’a yönelik nasıl tutum alınacağına dair tartışma sürüyor. 
Geçtiğimiz yılın sonunda göreve geldiğinde insan hakları ve kadınlara dayalı bir dış politikayı teşvik etme sözü veren Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock için Almanya’nın İran politikası özellikle rahatsız edici hale geldi. Baerbock ‘cesur’ olarak tanımladığı İranlı protestoculara somut bir destek sağlayamadığını düşünüyor.
3 Ekim'de, Yeşiller Partisi'ne mensup olan Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, resmi Twitter hesabından İran'daki Şerif Üniversitesi öğrencilerine yönelik güvenlik baskısı hakkında yaptığı açıklamada, “İran'daki Şerif Üniversitesi'nde olanlara katlanmak zor. Rejimin inadı mantıksız, aşırı güç kullanması eğitim ve özgürlüğün gücünden duyulan korkunun kanıtı” ifadelerini kullandı. Baerbock, sınırlı hareket kabiliyetini itiraf ettiği bir başka tweetinde, “Dış politikamızın sınırlı olmasına da katlanmak zor. Ama sesimizi yükseltebilir, suçlamalarda bulunabilir, yaptırımlar uygulayabiliriz ve yaptığımız da bu” ifadelerine yer verdi.
Baerbock, askıya alınmasından bu yana üzerinde çalıştığı Avrupa Birliği içindeki insan hakları dosyasıyla ilgili olarak İran'a yaptırım uygulanması konusunda çalışma yapmayı amaçladı.
Ancak Baerbock, insan hakları dosyasını İran'la nükleer programıyla ilgili müzakerelere bağlamayı reddediyor. İran'daki rejime gönderebileceği çifte mesaja rağmen bu müzakerelere bağlı kalmayı tercih ediyor.
Baerbock, geçtiğimiz Pazar günü Das Erste kanalına verdiği bir röportajda kendisine yöneltilen eleştiriler, özellikle de İranlı muhaliflerin, tepkilerinin yavaş ve yetersiz olduğunu ileri sürmesi sorulduğunda; “Anneleri, ablaları, akrabaları olan, İran'da tutuklananların eleştirilerini elbette anlıyorum. Fakat aynı zamanda, Dışişleri Bakanı olarak sorumluluğum, hemen yerine getiremeyeceğim sözleri veremeyeceğim anlamına geliyor. Baştan beri yaptırım uygulayacağımızı söyledim; bu, Avrupa Birliği çerçevesinde gerçekleşecek” ifadelerini kullandı.
İran'la nükleer programı konusunda müzakereleri durdurma talepleri hakkındaki görüşü sorulduğunda, ‘hayır’ cevabını verdi. Bunu, şu sözlerle gerekçelendirdi: İran'daki insanların hayatları risk altında ama aynı zamanda bölgede rejimin nükleer bombaya sahip olması çok daha tehlikeli olacak. Bu nedenle, geçtiğimiz yıllarda uluslararası toplum içinde İran'ın nükleer silah edinmemesi gerektiğini açıkça belirttik. Geçtiğimiz aylarda defalarca İran'daki nükleer reaktörde neler olduğunu öğrenmek istedik. İran rejimi, müfettişlerin nükleer tesislere girmesine izin vermeye hazır değil, bu nedenle şu anda hiçbir müzakere yürütülmüyor.”
Baerbock'un tutumu, partisinin İran konusundaki tutumuyla uyumludur. İran asıllı bir Alman tarafından yönetilen Yeşiller Partisi'nin ortak lideri Omid Nouripour (Ümid Nuripur), nükleer program müzakerelerine değinmeden İranlı yetkililere karşı Avrupa yaptırımları çağrısında bulunuyor.
Ancak hükümet koalisyonuna katılan diğer iki partideki politikacılar tarafından İran'la nükleer programıyla ilgili müzakerelerin durdurulması çağrıları yapıldı. Bu da İran'ın yaklaşımı konusundaki iktidar partileri arasındaki iç farklılıkları yansıtıyor.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un mensup olduğu iktidardaki Sosyalist Partisi'nin lideri Saskia Esken, İran'la nükleer programı konusunda müzakerelerin durdurulması çağrısında bulundu. Das Erste kanalına verdiği röportajda, Almanya’nın açıkça, “Artık yeter. Sokakta kadınlara ve erkeklere nasıl davranıldığı konusundaki konuşmalar kesilmek zorunda” demesi gerektiğini söyledi.
Ancak Sosyalist Parti içinde bile bu yaklaşım üzerinde bir fikir birliği yok gibi görünüyor. Sosyalist Parti"nin Dış Politika Sözcüsü Nils Schmid, İran'daki gösterilerin bastırılmasının ‘dış politikadan sorumlu kişilerle hiçbir ilgisi olmadığını’ söyledi. Schmid, Tahran ile görüşmelerin askıya alınmasının, İran'ın İsrail ve bölge ülkelerine yönelik tehdidinin artmasına ve silahlanma yarışının başlamasına yol açabileceğini de sözlerine ekledi.
Sosyalist liderin çağrısına benzer bir çağrı da koalisyon hükümetine katılan üçüncü parti olan ‘Liberal Parti’ tarafından yapıldı. Liberaller Genel Sekreteri Bijan Djir-Sarai          Das Erste kanalına yaptığı açıklamada, “İran ile nükleer müzakerelerin şu anda iyi bir fikir olmadığını” söyledi. Ayrıca bu tür müzakerelerin askıya alınmasını desteklediğini, çünkü halkının gözünde meşruiyeti olmayan bir rejimle müzakere edilemeyeceğinin altını çizdi.
İran ile nükleer müzakereler şu anda askıya alındı. Ancak uluslararası taraflar resmi olarak sonlandığını açıklamadılar. Daha ziyade, yeni bir ivme verilip verilmeyeceğini görmek veya Cumhuriyetçilerin Kongre'nin kontrolünü ele geçirmesi durumunda onu tamamen durdurmak için önümüzdeki Kasım ayında ABD'deki ara seçimin bitmesini bekliyor gibi görünüyor.



G7 toplantısının gündeminde Ortadoğu ve Ukrayna var

İtalya'nın Lazio bölgesindeki Anani'de G7 dışişleri bakanları toplantısı öncesinde güvenlik nöbet tutuyor  (EPA)
İtalya'nın Lazio bölgesindeki Anani'de G7 dışişleri bakanları toplantısı öncesinde güvenlik nöbet tutuyor  (EPA)
TT

G7 toplantısının gündeminde Ortadoğu ve Ukrayna var

İtalya'nın Lazio bölgesindeki Anani'de G7 dışişleri bakanları toplantısı öncesinde güvenlik nöbet tutuyor  (EPA)
İtalya'nın Lazio bölgesindeki Anani'de G7 dışişleri bakanları toplantısı öncesinde güvenlik nöbet tutuyor  (EPA)

G7 dışişleri bakanları bugün Roma yakınlarında toplandı; İki gün boyunca bölgesel mevkidaşlarının katılımıyla Ortadoğu'daki çatışmanın yanı sıra, Ukrayna'daki savaşa odaklanan görüşmelerde bulunulacak.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Roma yakınlarında bulunan Fiuggi ve Anani'deki toplantıda, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Galant ve Hamas hareketindeki askeri yetkili Muhammed Al-Dayf hakkında çıkardığı tutuklama emirleri müzakere edilecek.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in de katılımıyla bugün öğleden sonra başlayan oturumların ilk konusu, ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nde Gazze'de ateşkes öngören bir karar tasarısını veto etmesinden beş gün sonra Ortadoğu ve Kızıldeniz'deki durum olacak.

İtalya Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Ortaklarımızla birlikte Gazze ve Lübnan'da ateşkesin sağlanmasına yönelik çabaları desteklemenin yollarını, halkı desteklemeye yönelik girişimleri ve bölgenin istikrarı için güvenilir bir siyasi ufku teşvik etmeyi görüşeceğiz” denildi.

İtalya, en gelişmiş yedi ülkeden oluşan Grubun (Fransa, ABD, Japonya, Kanada, Birleşik Krallık, Almanya ve İtalya) dönüşümlü başkanlığını yürütüyor ve bu toplantının gündemine genişletilmiş bir diyalog oturumu dahil edildi. Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Emirlikler ve Katar'dan bakanların yanı sıra Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Aboul Gheit de toplantıda yer alacak.

Salı günü yapılacak ikinci gün görüşmelerinde, Ukrayna'daki savaş ve Hint-Pasifik bölgesindeki durum ele alınacak ve oturuma birçok Asya ülkesinden bakanlar katılacak. G7 bakanları ayrıca Haiti, Sudan ve Venezüella'da devam eden krizleri de görüşecek.

Bu arada Akdeniz ülkelerinin dışişleri bakanları, Batı Balkan ülkelerinin ilk kez bulunacağı “Akdeniz Diyalogları”nın onuncusuna katılmak üzere saat 9.00'da (08.00 GMT) Roma'da bir araya gelecek. Katılımcılar arasında Hırvatistan, Ürdün, Mısır, Hindistan, Libya, Lübnan, Yemen ve Filistin'in yanı sıra Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya ve Karadağ'ın dışişleri bakanları da yer alıyor.