BM Temsilcisi Grundberg Yemen ateşkesini canlandırma çabalarını sürdürüyor

Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Alimi, Husilerin ateşkese yanaşmamasını eleştirdi.

Alimi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile New York’tayken (SABA)
Alimi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile New York’tayken (SABA)
TT

BM Temsilcisi Grundberg Yemen ateşkesini canlandırma çabalarını sürdürüyor

Alimi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile New York’tayken (SABA)
Alimi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile New York’tayken (SABA)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ateşkesi yeniden canlandırma umuduyla bölgedeki çalışmalarını sürdürürken, Suudi Arabistan’ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir, ülkesinin bu çabaları desteklemeye devam edeceğini belirtti.
Yemen Başkanlık Konseyi’nin Başkanı Dr. Reşad Muhammed el-Alimi, Riyad’dan geçici başkent Aden’e dönmesinin ardından, Konsey’in Yemenlilerin barış ve kalkınma arzularını gerçekleştirme taahhütlerini yineledi. Alimi, Husi milislerinin ateşkesin uzatılması ve kapsamının genişletilmesine karşı tutumuna yönelik hayal kırıklığını dile getirdi.
Suudi Arabistan’ın Aden Büyükelçisi Cabir Twitter hesabında yaptığı paylaşımda, BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg ile bir araya geldiğini ve görüşmede Krallığın ateşkesi uzatma ve kapsamını genişletmeye yönelik çabalara olan desteğini vurguladığını açıkladı. Grundberg ile ‘ateşkes sırasında Yemen halkı için sağlanan faydaları ve Husi milislerinin hala reddettiği BM temsilcisinin sunduğu önerinin önemli faydalarını’ ele aldıklarını söyledi.
Yemenliler güvenliği sağlama, devleti yeniden kurma, darbeyi sona erdirme ve hizmet sunma çabalarının sürdürülmesi için Konseyi’ne güveniyor. İki ay önce yurt dışı ziyaretleri sebebiyle Aden’den ayrılan ve geçtiğimiz günlerde geri dönen Alimi, Twitter’da yaptığı paylaşımda, bu ziyaretlerin Başkanlık Konseyi’nin ve hükümetin geri kalan üyelerinin yüzleştikleri tüm zorluklara rağmen barış, özgürlük, güvenlik ve insana yakışır bir yaşam ihtiyacı başta olmak üzere tüm Yemenlilerin kaygı ve ihtiyaçlarını taşıdığını belirtti.
Husilerin barış çabaları ve ateşkesin uzatılmasına karşı çıkmaya devam etmeleri sebebiyle hayal kırıklığını dile getiren Alimi “Husi milisleri, halkımızın barış ve istikrara ulaşmanın yanı sıra ateşkesin uzatılması ve kapsamının genişletilmesine yönelik umutlarını yok etti. Kontrolleri altındaki bölgelerde bulunan halkımızın maaşlarını baskı ve yağma yaparak harcadılar” dedi.
Alimi, Başkanlık Konseyi’nin üyeleri ve hükümetle ‘bu ihtiyaçları karşılamak için yorulmaksızın’ çalışacağına yönelik söz verdi. Ayrıca “Yurt içinde ve yurt dışındaki halkımıza verdiğimiz söze, ülke genelinde arzularını gerçekleştirinceye kadar sadık kalacağız” ifadelerini kullandı.
Başkanlık Konseyi Başkanı Aden’e dönüşüyle Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Almanya’yı kapsayan yurtdışı gezisini sonlandırmış oldu. Alimi, yurtdışı gezisi sırasında BM Genel Kurulu’nun 77’nci oturumunun çalışmalarına da katıldı. Gezisi sırasında devlet liderleri, BM yetkilileri, politikacılar, diplomatlar ve araştırmacıların yanı sıra yurtdışındaki Yemen topluluklarından liderler ve aktivistlerle görüşmelerde bulundu.
Yemen resmi kaynaklara göre, Alimi bu görüşmelerde, Yemen’deki son gelişmelere, Başkanlık Konseyi ve hükümet tarafından yürütülen ekonomi ve hizmet sektörlerindeki reformları destekleme yollarına, Yemen’deki barış sürecini canlandırmaya yönelik çabalara, Husi milisleri ve destekçilerini bu çabalarla olumlu bir şekilde yanıt vermeye zorlamak üzere gerekli olan uluslararası baskılara değindi.
Şarku’l Avsat’ın SABA haber ajansından aktardığı habere göre, Alimi “Yemen konusuna küresel bir ivme kazandırmak, hükümet ve Başkanlık Konseyi’ne ve çeşitli alanlarda devam eden reformlarına yönelik bölgesel ve uluslararası destek toplamak da dahil olmak üzere yurtdışın gezisinin sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirdi” ifadelerini kullandı.
SABA’ya göre Başkanlık Konseyi Başkanı Alimi, Suudi Arabistan Krallığı ve BAE liderliğindeki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun rolünü ayrıca, Yemen halkının acılarını hafifletme, darbeyi sona erdirme, devlet kurumlarını yeniden kurma ayrıca ülkede barış, güvenlik ve istikrarı sağlama konusundaki hedeflerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığını övdü.
Alimi ayrıca Suudi Arabistan ve BAE’nin kalkınma ve topluma hizmet ihtiyaçlarına müdahalelerine verdiği yanıta övgüde bulundu. Söz konusu iki ülkenin desteğinin, ulusal döviz kurunda ve ekonomik koşullarda umulan iyileşmenin yanı sıra yakında bir dizi hayati projenin başlatılması ve uygulanmasını sağlayacağını söyledi.
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı’nın geçici başkent Aden’e dönüşü, Husilerin BM temsilcisinin ‘uygulanması imkansız’, BM Güvenlik Konseyi’nin ise ‘aşırı talepler’ olarak nitelendirdiği şartlar sunarak, ateşkesin uzatılmasına ve kapsamının genişletilmesine karşı çıkması sebebiyle geniş çaplı bir savaşa geri dönüleceğine yönelik korkuların arttığı bir zamanda geldi.
BM Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi’nde verdiği son brifingde Husilerin ateşkesin uzatılması ve kapsamının genişletilmesine yönelik öneriyi reddettiği belirterek, bu konudaki üzüntüsünü dile getirdi. Ayrıca grubun, 6 aydan fazla bir sürenin ardından tekrar savaşmaya ve ateşkes kazanımlarının kaybolmasına yol açmasına karşı uyarıda bulundu.
Grundberg’in Husiler tarafından karşı çıkılan planı, tüm çatışmaların durdurulmaya devam edilmesini, gerilimi azaltmak üzere aktif bir iletişim ve koordinasyon kanalı olarak Askeri Koordinasyon Komitesinin güçlendirilmesini içeriyor.
Plan ayrıca, memur maaşlarının ve emekli maaşlarının düzenli ödenmesi için şeffaf ve etkili bir ödeme mekanizması kurulması, Taiz ve diğer illerde yolların kademeli olarak açılmasının yanı sıra Sanaa Uluslararası Havalimanı’na uçuşların ve destinasyonların sayısını artırılması ve Hudeyde limanlarından düzenli ve engelsiz yakıt akışını sağlanması ile tutukluların derhal serbest bırakılmasına yönelik taahhüt verilmesini kapsıyor.
BM önerisi, ekonomik konularda müzakerelere başlamak için sürecin belirlenmesinin yanı sıra kalıcı bir ateşkes ve çatışmaya yönelik kapsamlı bir çözüme ulaşmak üzere çalışılması için Yemen liderliğindeki kapsayıcı bir siyasi sürecin yeniden başlatılmasını da gerektiriyor.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24