DEAŞ terör örgütü Suriye’nin güneyinde toparlanmaya çalışıyor

DEAŞ Suriye’nin güneyindeki ‘sivil hücrelere’ ve ‘yalnız kurtlara’ güveniyor. kötüleşen finansal ve güvenlik koşullarından faydalanıyor

Bir Rus uçağı, el-Hol kampında yaşayan 38 DEAŞ ailesini naklediyor (AFP)
Bir Rus uçağı, el-Hol kampında yaşayan 38 DEAŞ ailesini naklediyor (AFP)
TT

DEAŞ terör örgütü Suriye’nin güneyinde toparlanmaya çalışıyor

Bir Rus uçağı, el-Hol kampında yaşayan 38 DEAŞ ailesini naklediyor (AFP)
Bir Rus uçağı, el-Hol kampında yaşayan 38 DEAŞ ailesini naklediyor (AFP)

Suriye’nin güneyindeki Dera vilayetinin, özellikle de Câsim kasabasının tanık olduğu son olaylar, DEAŞ terör örgütünün bölgedeki güvenlik önlemlerine uyum sağladığını gösteriyor. Câsim’de yerel gruplar, düzenli ve güvenlik güçleri faaliyet gösterirken, birçok askeri kontrol noktası bulunuyor.
Tüm bu güvenlik önlemlerine rağmen terör hücrelerinin yeniden ortaya çıkması ve çeşitli saldırılar gerçekleştirmesi dikkat çekici bir durum. Aksine son çatışmalar, DEAŞ’ın karargahlara, silahlandırma ve patlayıcı üretim merkezine sahip olduğunu açıkça gösterdi. Bu durum ise, bunun nasıl olduğu hakkında büyük soru işaretleri gündeme getiriyor.
Hmeymim’deki Rus operasyon birimi tarafından desteklenen ve Dera’da en önde gelen yerel silahlı grup olan 8. Tugay’dan bir yetkili, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Dera vilayetini tam olarak kontrol edilemeyen ve izlenemeyen geniş bir coğrafi alan haline getiren coğrafi, güvenlik ve ekonomik faktörlerin yanı sıra DEAŞ, 2018 yılında varlığı sona ermeden önce Yermuk Havzası bölgelerinde bir geçmişe sahip. Örgüt tarafından tahkimat ve gizlenme, silahların ve grupların saklanması için tercih edilen birçok kayalık mağara, vadi ve arazi var” dedi.
Aynı yetkili, “Terör örgütü, tüm bunlardan yararlanarak projelerini hayata geçirdi ve tarafların kendi çıkarları ile meşgul olmalarından yararlandı. Aynı şekilde aylık maaşlar karşılığında eski unsurlarını yeniden göreve almak için kötüleşen genel fiziksel ve ekonomik durumdan da yararlandı. Son grup, Casem şehrindeydi. Bir hücre üyesinin itirafına göre her üyeye cinayetler, suikastlar gerçekleştirmeleri, sivil isimleri veya bölgedeki muhalif ve rejimle bağlantılı kişileri hedef almaları karşılığında aylık 300 ila 400 dolar arasında değişen bir maaş teklif etti” ifadelerini kullandı.
DEAŞ’ın Suriyelilerin yıllardır yerinden edilmesinden de fayda sağladığına dikkati çeken lider, “Böylece Câsim kasabasındaki sivillerden boşalan evleri satın aldı ya da kiraladı. Üyeleri kendilerini farklı bölgelerden yerinden edilmiş kişiler olarak tanıttı. Sayılarının artması, şehir halkının ve ileri gelenlerinin kimliği belirsiz yabancıların şehri terk etmesi taleplerine cevap vermemeleri üzerine yerel gruplar izleme operasyonları gerçekleştirdi. Adam kaçırma ve cinayetlere katılımlarını ve genel olarak Suriye’nin güneyinde örgütü yeniden yapılandırma ve işlerini yönetmeleri için Suriyeli olmayan liderleri bölgeye getirme çabaları takip edildi. DEAŞ’ın faaliyetleri, daha sonra eski muhalefet liderlerine ve unsurlarına karşı provokasyon, rejim güçlerine yönelik operasyonların uygulanması ve herkes arasındaki uzlaşma anlaşmasının çökmesine doğru kaydı” dedi.
8. Tugay lideri, “DEAŞ tehlikesi, Dera’da ya da genel olarak Suriye’de sona ermedi. Özellikle de muhaliflere ve düzenli gruplara karşı bir intikam benimsemesi ve radikal terör örgütlerince bilinen yalnız kurtlar taktiğini izlemesi ortasında devam ediyor. Siviller arasına karışıyorlar, sivillerin kıyafetlerini giyip lehçelerini konuşuyorlar, sakallarını ve saçlarını onlar gibi tıraş ediyorlar ve çeşitli yer ve alanlarda küçük hücreler halinde konuşlanıyorlar. Ayrıca bölgeyi kontrol etme amacı olmadan büyük kayıplara yol açan operasyonlar gerçekleştirmek amacıyla sürpriz saldırı yöntemini benimsiyorlar” dedi.
Yetkili ayrıca, Câsim kasabasındaki son olayların ‘örgütün Suriye’nin güneyindeki en büyük hücresini ortadan kaldırdığını ve planını engellemenin mümkün olduğunu gösterdiğini’ belirtti. 8. Tugay lideri, DEAŞ’ın liderleri ve emirleri tarafından yerleşim bölgelerine ulaşmak ve nüfuz etmek için kullanılan yöntemlere de değinirken, “Büyük meblağlar karşılığında Süveyda çölünden kaçakçılık yapmak veya sahte kimlik kartları kullanmak da dahil olmak üzere çeşitli yöntemler kullanıyorlar. Yerel gruplar, son günlerde Câsim’deki karargahlarına baskın yaparak bazı üyelerini ve liderlerini öldürdü. Aynı şekilde bu karargahlarda kablosuz iletişim cihazları, patlayıcı cihazlar, patlayıcı kemerler ve susturuculu silahlar da bulundu” açıklamasında bulundu.



ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Şera’ya politikasını gözden geçirmesi çağrısında bulundu

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (Reuters)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (Reuters)
TT

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Şera’ya politikasını gözden geçirmesi çağrısında bulundu

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (Reuters)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (Reuters)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, geçen hafta yaşanan kanlı mezhep çatışmalarının ardından Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’ya politikalarını gözden geçirmesi ve daha kapsayıcı bir yaklaşım benimsemesi çağrısında bulundu. Aksi takdirde uluslararası desteği kaybetme ve ülkenin parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını söyledi.

Barrack, özel görüşmelerde eş-Şera’ya savaş öncesi ordunun yapısını yeniden gözden geçirmesini, İslamcıların etkisini azaltmasını ve bölgesel güvenlik yardımı talep etmesini tavsiye ettiğini belirtti.

Beyrut'ta Reuters’a verdiği röportajda Barrack, hızlı bir değişiklik yapılmazsa eş-Şera'nın bir zamanlar onu iktidara taşıyan itici gücü kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Eş-Şera, 13 yıldan fazla süren iç savaşın ardından, komutasındaki silahlı grupların aralık ayında Beşşar Esed'i devirmesinden sonra iktidara geldi.

Eş-Şera, Suriye'deki çok sayıda dini azınlık üyesini korumaya söz verdi. Ancak bu söz, önce mart ayında Esed'in mensubu olduğu Alevi mezhebine mensup kişilerin toplu katliamlarıyla, şimdi de güneybatıda yaşanan son şiddet olaylarıyla sınanıyor.

Güneydeki Suveyda vilayetinde Dürzi militanlar, Sünni Bedevi aşiretleri ve eş-Şera'nın kendi güçleri arasında çıkan çatışmalarda yüzlerce kişinin öldüğü bildirildi.

Öte yandan İsrail, hükümet güçleri tarafından Dürzilerin toplu katliamına engel olmak için hava saldırıları düzenledi.

Hükümet güçleri Dürzilere karşı ihlallerde bulunmadı

Barrack, yeni hükümetin azınlıkların yönetim yapısına entegrasyonu konusunda ‘daha hızlı ve daha kapsayıcı’ olmayı düşünmesi gerektiğini söyledi.

Ancak Suriye güvenlik güçlerinin Dürzi sivillere karşı ihlallerde bulunduğuna dair haberleri de reddetti. DEAŞ militanlarının hükümet üniforması giymiş olabileceğini ve sosyal medyada yayınlanan videoların kolayca manipüle edilebileceğini, dolayısıyla güvenilir olmadığını belirtti.

Barrack, “Hükümet güçleri şehre girmedi. Yaşanan bu zulümler Suriye hükümet güçleri tarafından işlenmiyor. Onlar şehirde bile değiller. Çünkü İsrail ile şehre girmeme konusunda anlaştılar” ifadelerini kullandı.

Şera’nın varisi yok

ABD, geçen hafta ateşkesin sağlanmasına yardımcı oldu ve 13 Temmuz'da Bedevi aşiretleri ile Dürzi gruplar arasında çıkan çatışmalar sona erdi.

Barrack, Suriye'de yeni hükümet için bir halef veya alternatif planın olmaması nedeniyle risklerin çok yüksek olduğunu söyledi.

Barrack, “Suriye hükümetinde alternatif bir plan yok. Bu Suriye rejimi başarısız olursa, birileri başarısızlığa teşvik etmiştir. Ne amaçla? Ortada bir halef yok” dedi.

Libya'dan ‘daha kötü’

Suriye'nin Libya ve Afganistan'ın durumuna düşüp düşmeyeceği sorusuna yanıt olarak Barrack, “Evet, hatta dahada kötüsü” cevabını verdi.

ABD, İsrail'in Suriye'ye yönelik hava saldırılarını desteklemediğini açıkladı ve Barrack, saldırıların Suriye'deki kaosu artırdığını söyledi.

Şam'daki mevcut yetkilileri tehlikeli radikaller olarak nitelendiren İsrail, hükümet güçlerini Suriye'nin güneybatısından uzak tutmayı ve bölgedeki Dürzi azınlığı korumayı taahhüt ediyor. İsrail'deki Dürzi mezhebinin çağrıları da Netanyahu hükümetini bu yönde teşvik ediyor.

Barrack, İsrail'e mesajının Suriye'nin yeni lideriyle ilgili endişelerini gidermek için diyalog kurması olduğunu ve ABD'nin endişelerin giderilmesine yardımcı olmak için ‘tarafsız arabulucu’ rolünü üstlenebileceğini belirtti.

Barrack, eş-Şera'nın iktidarının başında İsrail'in düşmanı olmadığını ve zamanı geldiğinde İsrail ile ilişkileri normalleştirebileceğini ima ettiğini söyledi.

ABD'nin Suriye'nin nasıl bir siyasi yapıya sahip olması gerektiğini dayatmadığını, ancak istikrar, birlik, adalet ve kapsayıcılık özelliklerine sahip olması gerektiğini ifade eden Barrack, “Eğer sonuçta federal bir hükümet kurulursa, bu onların kararıdır” dedi.