İngiltere’de başbakanlık yarışında üç aday öne çıkıyor

Mordaunt resmen aday olurken Johnson şansının ne olduğunu araştırıyor. Sunak da destek topluyor.

Mordaunt, 6 Eylül'de ‘10 Downing Street’e geçti. (Reuters)
Mordaunt, 6 Eylül'de ‘10 Downing Street’e geçti. (Reuters)
TT

İngiltere’de başbakanlık yarışında üç aday öne çıkıyor

Mordaunt, 6 Eylül'de ‘10 Downing Street’e geçti. (Reuters)
Mordaunt, 6 Eylül'de ‘10 Downing Street’e geçti. (Reuters)

İngiltere'de Muhafazakar Parti, 2019'daki ezici bir seçim zaferinden, muhaliflerin ve müttefiklerin eleştirilerini üzerine çeken bir aşamaya geçti.
İngiltere’de önümüzdeki 30 Ekim’de, dört ay içinde üçüncü başbakanını göreve başlaması bekleniyor. Ülke eşi görülmemiş bölünmeler ve son kırk yılın en kötü yaşam maliyeti krizinin ortasında yer alıyor. Muhafazakâr Parti yeni bir lider seçmeye çalışırken, Moskova önceki Başbakan’ın ‘felaket seviyedeki cehaleti’ ile alay etti. Paris istikrarın geri dönmesini isterken Washington, Londra ile olan ilişkinin gücünü vurguladı.
Margaret Thatcher'ın partisi nasıl bu kadar kötüye gitti? Boris Johnson, sadece birkaç hafta önce zorunlu olarak çekilmesine rağmen liderliğine geri dönecek mi?

Başbakanlık hilafeti
Liz Truss'ın başbakanlığından tam 44 gün sonra düşüşü, yerine geçecek isim için kısa bir yarışın başlamasına neden oldu. Parti, sadece 7 yedi gün sürecek seçim sürecini duyurdu. Muhafazakar milletvekilleri ve üyeleri, 28 Ekim Cuma günü öğlen saatlerinde Başbakan olarak göreve başlayacak olan yeni liderlerini seçecek. Amaç, genellikle aylar süren bir seçim kampanyasını kısaltmak. Parti saflarını yeniden düzenlemek ve 31 Ekim'de beklenen geçici bütçenin açıklanmasının ertelenmesinden kaynaklanabilecek piyasa çalkantılarının da önüne geçmek.

Johnson 6 Eylül'de veda konuşması yapmıştı. (Reuters)
Partinin işlerini düzenleyen 1922 Komitesi, önümüzdeki pazartesi gününe kadar en az 100 milletvekilinin (Avam Kamarası'ndaki 357 Muhafazakar milletvekilinden) aday gösterilmesini şart koştu ve potansiyel aday sayısını sadece üç ile sınırladı. Komite, milletvekillerinin yalnızca iki aday üzerinde anlaşacağını ve aralarından en az popüler olanın istifa ederek partinin net bir adayın arkasında birleşmesine izin vereceğini umuyor. Parti, 2016'da Andrea Leadsom'un David Cameron'un halefi olma yarışında Theresa May lehine istifa etmesinin ardından benzer bir senaryo yaşamıştı. Ancak üç adayın gerekli desteği alması halinde temsilciler iki tanesi üzerinde anlaşacak ve sayıları 160 ile 180 bin arasında değişen parti üyelerine elektronik oylama açılacak.
Truss geçtiğimiz perşembe günü öğleden sonra kocasının desteğiyle ‘10 Downing Street’in önünde istifa ettiğini açıklar açıklamaz, yerine üç isim aday oldu: Seçim yarışındaki önceki iki rakibi, Rishi Sunak, Penny Mordaunt ve sadece dört ay önce istifa eden Eski Başbakan Boris Johnson. Şimdiye kadar sadece Penny Mordaunt adaylığını resmen açıklamış olsa da bazı bakanlar ve temsilciler bağlılıklarını ilan etmeye başladılar. Diğer yandan erken kamuoyu yoklamaları, tabandaki muhafazakar eğilimleri araştırdı.
En göze çarpan açıklama geçtiğimiz cuma günü, tekrarlanan çağrılara rağmen ikinci kez parti liderliğine aday olmayı reddeden ve Boris Johnson'ı destekleme eğilimini ifade eden Savunma Bakanı Ben Wallace tarafından yapıldı. Wallace açıklamasında şunları söyledi:
“Savunma Bakanı olarak insanları güvende tutmak için en iyi değeri katabileceğimi hissediyorum. Yapmaya devam etmeyi düşündüğüm iş bu. Bu yüzden bu sefer başbakanlığa aday olmayacağım.”

Sunak, 21 Ekim'de Londra'daki evinden ayrılırken. (DPA)
Wallace, hangi adayı destekleyeceğini belirleyecek ana konuların ulusal ve ekonomik güvenliğe bağlılık, Johnson liderliğindeki 2019 ulusal seçimlerinde partinin kazandığı göreve saygı ve partiyi birleştirme yeteneği olduğunu söyledi. Savunma Bakanı, “Bu, genel seçimden bu yana üçüncü potansiyel başbakanımız olacak. Bu, halkın kendine soracağı meşruiyet sorunu sorusunun yanı sıra bir sonraki seçimi kazanma yeteneği hakkında düşünmemiz gerektiği anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

‘Kurtarıcı’nın dönüşü
Muhafazakârlar, muhalefetteki İşçi Partisi için büyük bir yenilgi öngören kamuoyu yoklamalarının ortasında, Johnson'ın birleşme ve iki buçuk yıl sonra onları yasama seçimlerine götürme yeteneği konusunda anlaşamıyorlar. Johnson'ın muhalifleri, geçtiğimiz Temmuz ayında 50'den fazla yetkilinin 48 saat içinde görevlerinden istifa etmesinin ardından popülaritesindeki düşüşü ve hükümetinin çöküşünü hatırlatarak son yıllarda partiye nüfuz eden kaostan sorumlu olduğunu düşünüyor.
Boris Johnson’ın ‘10 Downing Street’e hızlı dönüşü ortamı biraz sakinleştirmeyi başarabilirse de tekrarlanan hatalarının ve ihlallerinin partinin krizinin devam etmesine ve farklılıklarını derinleştirmesine neden olacağı konusunda uyarıyorlar. Dışişleri Bakanı Jesse Norman, Johnson'ın dönüşüyle ​​ilgili endişelerini dile getirerek, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Muhafazakâr Partiye liderlik etmek için çok iyi potansiyel adaylar var. Ama şimdi Boris'i seçmek (...) çok feci bir karar olur” ifadelerini kullandı. Johnson'ın liderliği kazanma şansı üzerinde büyük bir kara bulut var: Milletvekillerinin koronavirüs (Kovid-19) salgını karantina kurallarını ihlal ederek yanılttığı iddialarıyla ilgili bir meclis soruşturmasının konusu. Suçlama kanıtlanırsa, konsey üyeliğini geçici olarak askıya alma olasılığı ile karşı karşıya. Savunma Bakanı, "Johnson'ın hala bu soruşturmayla ilgili bazı soruları yanıtlaması gerekiyor" dedi.
Diğer yandan, destekçileri soruşturmanın önemini küçümsüyor ve partiyi sandıkta küçük düşürücü bir yenilgiden ‘kurtarabilecek’ kişinin seçmen desteği toplama ve Brexit sonrası ekonomik toparlanma vaatlerini geliştirme yeteneği sayesinde yalnızca Johnson olduğunu düşünüyorlar. Şarku’l Avsat’ın elde ettiği bilgilere göre ayrıca 2019'da ‘kırmızı duvarı’ kırmayı ve geleneksel işçi koltuklarını çekmeyi başardığında Jeremy Corbyn'e karşı elde ettiği tarihi zaferi de hatırlatıyorlar. Ancak son yerel seçimlerin sonuçları, Johnson'ın da dahil olduğu bir dizi skandalın ardından, bu destekte kısmi düşüşe dair işaretler olduğunu ortaya çıkardı.
Buna rağmen Muhafazakâr Parti üyeleri arasındaki erken kamuoyu yoklamaları, yarışın kendisi ve eski Hazinedarı Rishi Sunak ile sınırlı olması halinde Johnson'ın rahat bir çoğunluk kazanacağını öngörüyor. YouGov'un yaptığı bir ankete göre halkın yüzde 50'sinden fazla, eski başbakanın dönüşüne karşı çıkıyor.

Ciddi aday
Johnson'ın yanı sıra Sunak'ın pazartesi gününe kadar 100 milletvekilinin desteğini toplama başarısını da göz ardı etmiyor. Sunak, Johnson'ın yerine geçme konusunda milletvekillerinin favorisiydi. Erken seçim aşamalarının çoğunda rakiplerini geride bıraktı, ancak partinin tabanı Truss'u tercih etmişti.
Hükümetin ekonomik yönelimini protesto etmek için hükümetinden istifa etmeden önce Johnson'ın en yakın müttefiklerinden biri olan Sunak, Truss'un ekonomik stratejisine şiddetle karşı çıkarak bunu ‘sorumsuz bir macera’ olarak nitelendirmişti. Kovid-19 salgını sırasında milyarlarca dolarlık destek programlarının mimarı olan Sunak, ülkeyi içinde bulunduğu krizden çıkarmak için net bir ekonomik vizyona sahip ciddi bir aday olarak görülüyor.
Önde gelen Muhafazakâr Parti milletvekillerinden Crispin Blunt, “Rishi Sunak'ın (Truss'un ekonomi politikası) hakkındaki tahminleri çok doğruydu. Şimdi bizim için mevcut olan tek yolu izlemeli ve Rishi için destek toplanmalıyız” dedi. Milletvekili Richard Holden da şunları söyledi:
“Rishi'nin bir sonraki başbakan olmasını destekliyorum. Truss'u destekleyen birkaç meslektaşımla konuştum ve onlar şimdi Rishi’yi destekliyorlar. Büyük bir ulusal zorlukla karşı karşıyayız ve ekonomik güvenilirliği yeniden tesis etmek için en iyi adaya ihtiyacımız var. Muhafazakâr Parti'yi birleştirmenin tek yolu bu.”
Diğer yandan muhalifleri, göçmen kökenli teknokratın oyları kazanamayacağından korkuyor. Johnson'ın destekçileri onu eski başbakana karşı komplo kurmak ve hükümetinin çöküşüne neden olmakla suçluyor.

Yeni bir yüz
Anketlere göre Penny Mordaunt ise hem Boris'in hem de Sunak'ın arkasında. 2019 yılında savunma portföyüne atanan Parlamento ile İlişkiler Bakanı Mordaunt, son haftalarda öne çıktı. Kral 3. Charles’ın tahta çıkma törenlerinde önemli bir protokol rolü oynadı. Avam Kamarası'nda İşçi muhalefeti önünde başarılı oldu. Mordaunt'un son aşamalarda yarışı bırakmadan önce Johnson'ın yerine geçmesi için geniş bir destek veren taraftarları, onun Muhafazakâr Parti'nin yeni bir imajını sunabileceğini ve çeşitli hiziplerini birleştirebileceğini düşünüyor. 49 yaşındaki Mordaunt resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Ülkemizi birleştirmek, taahhütlerimizi yerine getirmek ve bir sonraki yasama seçimlerini kazanmak için Muhafazakâr Parti Genel başkanınız ve başbakanınız olmak için adaylığımı ilan ediyorum.”



Savaş gibi dramatik bir şekilde yeni Ortadoğu'ya doğru

Netanyahu’nun iki hafta içinde bölgedeki sonraki adımlara ilişkin mevcut temasları tamamlamak üzere Washington'ı ziyaret etmesi bekleniyor (AFP)
Netanyahu’nun iki hafta içinde bölgedeki sonraki adımlara ilişkin mevcut temasları tamamlamak üzere Washington'ı ziyaret etmesi bekleniyor (AFP)
TT

Savaş gibi dramatik bir şekilde yeni Ortadoğu'ya doğru

Netanyahu’nun iki hafta içinde bölgedeki sonraki adımlara ilişkin mevcut temasları tamamlamak üzere Washington'ı ziyaret etmesi bekleniyor (AFP)
Netanyahu’nun iki hafta içinde bölgedeki sonraki adımlara ilişkin mevcut temasları tamamlamak üzere Washington'ı ziyaret etmesi bekleniyor (AFP)

Emel Şehade

Washington ve Tel Aviv arasında, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'in de katılımıyla İran'a karşı savaşın nihai hedefini gerçekleştirmek için bu günlerde yüksek ve hızlı bir tempoda çalışmalar ve koordinasyonlar yürütülüyor. Gazze'deki savaşının sona ermesini ve Suriye'nin İbrahim (Abraham) Anlaşmalarına dahil edilmesini öngören kapsamlı bir anlaşmayla Lübnan meselesini sona erdirecek adımların atılmasına başlandı. Batı Şeria ise, bazı bölgelerinin ilhakı ve İsrail'in bu bölgeleri ilhakının tanınmasıyla İsrail'e verilen bir hediye olacak.

Bağımsız bir Filistin devletinin kurulması meselesine gelince İsrail'in raporuna göre ikincil bir konu olarak ele alındı. İsrail, Filistinlilerle olan savaşın iki devletli çözüm fikri çerçevesinde çözülmesine hazır olduğunu belirtirken bunun için Filistin Yönetimi'nde reformlar yapılmasını şart koştu. ABD ise Batı Şeria'da belirli bir İsrail egemenliğini tanıyacağını bildirdi.

‘Büyük anlaşmanın’ gerçekleşmesi umuduyla, Netanyahu'yu yargılanmaktan kurtarmak ve İsraillilerin onun için öngördüğü hapishaneden uzak bir siyasi hayat sürmesini sağlamak için her türlü çaba gösteriliyor. Bu, yıllardır onu takip eden ve savaşları uzatmasına neden olan bir kabus.

İki hafta içinde Netanyahu’nun Washington’ı ziyaret etmesi ve orada Ortadoğu'da atılacak dramatik adımlarla ilgili mevcut görüşmeleri sonuçlandırması bekleniyor.

Netanyahu, ABD Özel Temsilcisi Steve Witkoff, İbrahim Anlaşmalarının genişletilmesine ilişkin iyimserliğini dile getirmesinin ardından İsrail halkına seslendiği kısa bir videoda şunları söyledi:

"İran'a karşı cesurca savaştık. Savaşta büyük ve önemli bir zafer elde ettik. Bu zafer, barış anlaşmalarının dramatik bir şekilde genişletilmesi için bir fırsat yaratacak. Kaçırılan vatandaşlarımızın kurtarılması ve Hamas'ın yenilgiye uğratılması için büyük bir gayretle çalışıyoruz. Ek barış anlaşmalarını ilerletmek için kaçırılmaması gereken stratejik bir fırsat yakaladık, bir günü bile boşa harcamamalıyız.”

Gazze'den başlıyor

İsrail kaynakların görüşmelerin gidişatını yakından takip eden siyasi ve güvenlik kaynaklarından aktardığı bilgilere göre Netanyahu, Gazze’deki savaşı iki hafta içinde sona erdirme önerisine karşı çıkmadı. Anlaşma, İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını da içeriyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de dahil olmak üzere dört Arap ülkesinin, Gazze'nin yönetimine müdahil olması öngörülüyor. İsraillilere göre bu ülkeler Gazze Şeridi'nin yönetiminden uzaklaştırılacak olan Hamas’ın yerine Gazze'nin işlerini yönetecek.

Siyasetçiler ve konuyla ilgili gelişmeleri yakından takip edenler, böyle bir adımın İsrail’deki mevcut hükümet koalisyonu iktidardayken kolayca geçmeyeceğini tahmin ediyorlar. İbrahim Anlaşmalarının genişletilmesi olasılığı hakkında yorum yapan İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, “Bu harika bir şey, ancak ülkenin bölünmesi, düşmana toprakların teslim edilmesi ve Filistin terör devletinin kurulması şeklinde varlığımı tehdit eden parlak bir ambalaj. Biz bunu istemiyoruz, teşekkürler” ifadelerini kullandı.

Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir de Smotrich’e katılarak, “Başbakanın geçmişteki hataları tekrarlamasına ve Filistin terör devletinin kurulmasına veya tehlikeli tavizlere yol açacak müzakerelere girmesine inanmak zor. İsrail halkı zafer istiyor, barış kisvesi altında teröristlerle uzlaşı girişimleri değil” dedi.

İsrailli analist Itamar Eichner, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Trump, İsrail muhalefetini de bölgesel adımlarla ilişkilendirebilir. Naftali Bennett, Yair Lapid ve Benny Gantz gibi isimler, Smotrich ve Ben-Gvir'in hükümetten ayrılması durumunda Netanyahu'ya siyasi bir güvenlik ağı oluşturmak için daha sonraki bir aşamada Beyaz Saray'a davet edilebilir.”

Anahtar ülke Suriye

İsrailliler, Suriye'nin Abraham Anlaşmalarına katılan ilk ülke olacağını düşünüyorlar. Hatta İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi'nin bu konuyu bizzat takip ettiği ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara yönetimiyle doğrudan görüşmelerde bulunduğu ortaya çıktı. Hanegbi’nin İsrail parlamentosu Knesset’in Dışişleri ve Güvenlik Komitesi'ndeki konuşmasından, Suriye'nin ötesinde daha büyük hedefleri olduğu anlaşılıyor. Suriye ile barışın sadece zaman meselesi olduğunu söyleyen Hanegbi, Lübnan ile anlaşmanın çok yakında imzalanabileceğini belirtti.

İsrailliler, Hanegbi’nin Lübnan ile ilgili sözlerine hassas bir konu olduğundan itiraz ettiler. Öte yandan Hizbullah, askeri gücünü artırmaya devam ederken siyasi açıdan da halen önemli bir konuma sahip. Suriye konusunda ise İran ve Hizbullah'ın Suriye'de yeniden kontrolü ele geçirmesine izin vermemek konusunda İsrail ve Suriye ortak çıkarları olduğunda hemfikirler.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, İsrail televizyonu KAN’a verdiği röportajda Suriye ile barış konusunda sorulan bir soruya, Şara ile İsrail'in güvenliğini garanti altına alacak şekilde barış görüşmeleri başlatabileceklerini ve Suriye'nin artık kendileri için stratejik bir tehdit olmadığını, şu anda tehdidin İran olduğunu ve diğer ülkelerinse İsrail’in uyum sağlaması gereken zorluklar olduğunu söyledi.

Katz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Witkoff’un Arap ülkeleriyle yapılan anlaşmalar konusundaki iyimserliği, 10 yılı aşkın bir süredir ortaya koyduğumuz vizyonu yansıtıyor ve İran böyle bir barışı engellemeye çalışıyor. Bugün durum daha kolay çünkü bu ülkelerin bazıları İsrail ile yakınlaştı. Bizim büyük bir güç olduğumuzu anladılar. Bu yüzden bölgedeki barış konusunda iyimserim.”

ABD’li bir kaynağa göre İsrail, Suriye konusunda kırmızı çizgilerini ortaya koydu. Bunlar arasında Türkiye’nin Suriye’de asker bulundurmaması ve İran ile Hizbullah'ın geri dönmelerinin engellenmesi yer alıyor. İsrail ayrıca Suriye’nin güneyinin silahsızlandırılmasını talep etti. İsrailli üst düzey bir yetkiliye göre İsrailliler ABD'li Temsilci Witkoff’a İsrail’in ülkenin güneyindeki silahsızlandırma tamamlanana kadar Suriye'deki güçlerini muhafaza edeceği mesajını iletti. İsrail'in, kuzey sınırında konuşlu Birleşmiş Milletler (BM) güçlerine ABD askerlerinin de eklenmesini istediği belirtildi. Buna karşılık, İsrailli yetkili, Suriye hükümetinin müzakereler sırasında Golan Tepeleri konusunu gündeme getireceğini, ancak Beşşar Esed rejiminden daha esnek davranacağını tahmin ettiklerini ifade etti.

Netanyahu'nun yargılanması

İsrail sahnesine gelince iktidardaki koalisyon ortaklarından Likud Partisi tarafından Netanyahu'nun yargılanmasını iptal etmeyi amaçlayan bir hareketlilik başlatıldı. Parti ayrıca, Netanyahu'nun yargılanmasını iptal edebilecek bir yasa tasarısı hazırlayarak Knesset'e sunmaya hazırlanıyor. Netanyahu ise, ‘bölgesel, uluslararası ve güvenlikle ilgili son derece önemli gelişmelerle’ meşgul olduğu gerekçesiyle, önümüzdeki iki hafta içinde görülmesi planlanan hakkında davanın ertelenmesi için mahkemeye acil bir talepte bulundu.

Mahkemeye sunulan dilekçede, İran'a karşı savaşın ve bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ardından, Başbakan Netanyahu’nun tüm zamanını ve enerjisini birinci dereceden siyasi, ulusal ve güvenlik meselelerine ayırması gerektiği, bunların arasında Gazze'ye karşı savaşın yönetimi ve rehinelerin kurtarılması dosyasının ele alınmasının da bulunduğu belirtildi.

Dilekçede ayrıca, “Bu olağanüstü koşullar altında, saygın mahkemenin, İran'a karşı savaşın ardından önümüzdeki iki hafta içinde Başbakan’ın ifade vermesi planlanan duruşmaları iptal etmesi talep ediliyor” ifadesi yer aldı. İsrail yargısı bu talebi reddetti.

İsrailli analist Eichner, ABD Başkanı Trump'ın Netanyahu'nun yargılanmasının iptalini talep ettiği dramatik paylaşımının, yargılamanın iptal edilmesi çağrısının bağlamından kopuk olmayan, aksine bir ‘paket anlaşmanın’ parçası olabileceği ihtimalini göz ardı etmemek gerektiğini belirterek “Trump, Netanyahu’ya açıkça ve muhtemelen pratik olarak da destek sağlarken, Başbakan Netanyahu’nun da Gazze’deki çatışmayı sona erdirmesi ve bölgesel hedeflerine doğru ilerlemesi için elinden geleni yapması bekleniyor. Bu daha geniş bir bağlamda atılan ilk adım olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Netanyahu da Trump'ın sözlerine yanıt verdi. Muhtemelen böyle bir anlaşmayla bağlantılı olabilir, çünkü Trump'ın paylaşımına katılarak “Başkan Trump, bana, İsrail’e Yahudi halkına verdiğiniz büyük destek için teşekkür ederim” yazdı. Netanyahu “Ortak düşmanlarımızı yenmek, kaçırılanlarımızı kurtarmak ve barış çemberini hızla genişletmek için birlikte çalışmaya devam edeceğiz” diye ekledi.

Affetmek yok

Öte yandan İsrail'de, Trump'ın Netanyahu'nun yargılanmasının iptal edilmesi talebiyle iç işlerine müdahale etmesini reddeden birçok ses yükseldi. Ayrıca, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'a, iddianamede yer alan ağır suçlamalar nedeniyle Netanyahu hakkında af çıkarmaması çağrısında bulundular.

İsrail gazetesi Haaretz geçtiğimiz cuma günü yayınlanan sayısını bu konuya ayırdı. Gazete Cumhurbaşkanı Herzog'dan baskıya boyun eğmemesini ve ‘rüşvet almak ve görevini kötüye kullanmakla’ suçlanan Başbakan hakkında af çıkarmamasını istedi. Trump'ın talebini büyük bir hata olarak değerlendiren gazeteye göre bu hem İsrail'in yasaları uygulama mekanizmasını zayıflatıyor hem kutuplaşmayı derinleştiriyor hem de Trump’ın bu ‘kaba’ müdahalesi İsrail'i ABD’ye bağlı bir devlet olarak gösteriyor.

Gazete ilgili haberinde şu ifadelere yer verdi:

“Netanyahu ise her zamanki gibi İran'a karşı mücadelede ulusal birliğin oluştuğu bir anı, hakkındaki davanın iptal edilmesi şeklinde kişisel çıkar sağlamak için kullanıyor. Aralarında Gideon Sa'ar, Yoav Kisch ve ve Shlomo Deri'nin bulunduğu bazı bakanların Başkan Trump'ın talebini desteklemesi, egemenlik, ulusal onur ve yönetim gibi kavramları bayrağına yazan hükümeti gülünç bir duruma düşürürken bu adımın gerçekte Netanyahu'nun yargılanmasının iptalini amaçlayan planlı bir siyasi hamle olduğunu gösteriyor.”