İngiltere’de başbakanlık yarışında üç aday öne çıkıyor

Mordaunt resmen aday olurken Johnson şansının ne olduğunu araştırıyor. Sunak da destek topluyor.

Mordaunt, 6 Eylül'de ‘10 Downing Street’e geçti. (Reuters)
Mordaunt, 6 Eylül'de ‘10 Downing Street’e geçti. (Reuters)
TT

İngiltere’de başbakanlık yarışında üç aday öne çıkıyor

Mordaunt, 6 Eylül'de ‘10 Downing Street’e geçti. (Reuters)
Mordaunt, 6 Eylül'de ‘10 Downing Street’e geçti. (Reuters)

İngiltere'de Muhafazakar Parti, 2019'daki ezici bir seçim zaferinden, muhaliflerin ve müttefiklerin eleştirilerini üzerine çeken bir aşamaya geçti.
İngiltere’de önümüzdeki 30 Ekim’de, dört ay içinde üçüncü başbakanını göreve başlaması bekleniyor. Ülke eşi görülmemiş bölünmeler ve son kırk yılın en kötü yaşam maliyeti krizinin ortasında yer alıyor. Muhafazakâr Parti yeni bir lider seçmeye çalışırken, Moskova önceki Başbakan’ın ‘felaket seviyedeki cehaleti’ ile alay etti. Paris istikrarın geri dönmesini isterken Washington, Londra ile olan ilişkinin gücünü vurguladı.
Margaret Thatcher'ın partisi nasıl bu kadar kötüye gitti? Boris Johnson, sadece birkaç hafta önce zorunlu olarak çekilmesine rağmen liderliğine geri dönecek mi?

Başbakanlık hilafeti
Liz Truss'ın başbakanlığından tam 44 gün sonra düşüşü, yerine geçecek isim için kısa bir yarışın başlamasına neden oldu. Parti, sadece 7 yedi gün sürecek seçim sürecini duyurdu. Muhafazakar milletvekilleri ve üyeleri, 28 Ekim Cuma günü öğlen saatlerinde Başbakan olarak göreve başlayacak olan yeni liderlerini seçecek. Amaç, genellikle aylar süren bir seçim kampanyasını kısaltmak. Parti saflarını yeniden düzenlemek ve 31 Ekim'de beklenen geçici bütçenin açıklanmasının ertelenmesinden kaynaklanabilecek piyasa çalkantılarının da önüne geçmek.

Johnson 6 Eylül'de veda konuşması yapmıştı. (Reuters)
Partinin işlerini düzenleyen 1922 Komitesi, önümüzdeki pazartesi gününe kadar en az 100 milletvekilinin (Avam Kamarası'ndaki 357 Muhafazakar milletvekilinden) aday gösterilmesini şart koştu ve potansiyel aday sayısını sadece üç ile sınırladı. Komite, milletvekillerinin yalnızca iki aday üzerinde anlaşacağını ve aralarından en az popüler olanın istifa ederek partinin net bir adayın arkasında birleşmesine izin vereceğini umuyor. Parti, 2016'da Andrea Leadsom'un David Cameron'un halefi olma yarışında Theresa May lehine istifa etmesinin ardından benzer bir senaryo yaşamıştı. Ancak üç adayın gerekli desteği alması halinde temsilciler iki tanesi üzerinde anlaşacak ve sayıları 160 ile 180 bin arasında değişen parti üyelerine elektronik oylama açılacak.
Truss geçtiğimiz perşembe günü öğleden sonra kocasının desteğiyle ‘10 Downing Street’in önünde istifa ettiğini açıklar açıklamaz, yerine üç isim aday oldu: Seçim yarışındaki önceki iki rakibi, Rishi Sunak, Penny Mordaunt ve sadece dört ay önce istifa eden Eski Başbakan Boris Johnson. Şimdiye kadar sadece Penny Mordaunt adaylığını resmen açıklamış olsa da bazı bakanlar ve temsilciler bağlılıklarını ilan etmeye başladılar. Diğer yandan erken kamuoyu yoklamaları, tabandaki muhafazakar eğilimleri araştırdı.
En göze çarpan açıklama geçtiğimiz cuma günü, tekrarlanan çağrılara rağmen ikinci kez parti liderliğine aday olmayı reddeden ve Boris Johnson'ı destekleme eğilimini ifade eden Savunma Bakanı Ben Wallace tarafından yapıldı. Wallace açıklamasında şunları söyledi:
“Savunma Bakanı olarak insanları güvende tutmak için en iyi değeri katabileceğimi hissediyorum. Yapmaya devam etmeyi düşündüğüm iş bu. Bu yüzden bu sefer başbakanlığa aday olmayacağım.”

Sunak, 21 Ekim'de Londra'daki evinden ayrılırken. (DPA)
Wallace, hangi adayı destekleyeceğini belirleyecek ana konuların ulusal ve ekonomik güvenliğe bağlılık, Johnson liderliğindeki 2019 ulusal seçimlerinde partinin kazandığı göreve saygı ve partiyi birleştirme yeteneği olduğunu söyledi. Savunma Bakanı, “Bu, genel seçimden bu yana üçüncü potansiyel başbakanımız olacak. Bu, halkın kendine soracağı meşruiyet sorunu sorusunun yanı sıra bir sonraki seçimi kazanma yeteneği hakkında düşünmemiz gerektiği anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

‘Kurtarıcı’nın dönüşü
Muhafazakârlar, muhalefetteki İşçi Partisi için büyük bir yenilgi öngören kamuoyu yoklamalarının ortasında, Johnson'ın birleşme ve iki buçuk yıl sonra onları yasama seçimlerine götürme yeteneği konusunda anlaşamıyorlar. Johnson'ın muhalifleri, geçtiğimiz Temmuz ayında 50'den fazla yetkilinin 48 saat içinde görevlerinden istifa etmesinin ardından popülaritesindeki düşüşü ve hükümetinin çöküşünü hatırlatarak son yıllarda partiye nüfuz eden kaostan sorumlu olduğunu düşünüyor.
Boris Johnson’ın ‘10 Downing Street’e hızlı dönüşü ortamı biraz sakinleştirmeyi başarabilirse de tekrarlanan hatalarının ve ihlallerinin partinin krizinin devam etmesine ve farklılıklarını derinleştirmesine neden olacağı konusunda uyarıyorlar. Dışişleri Bakanı Jesse Norman, Johnson'ın dönüşüyle ​​ilgili endişelerini dile getirerek, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Muhafazakâr Partiye liderlik etmek için çok iyi potansiyel adaylar var. Ama şimdi Boris'i seçmek (...) çok feci bir karar olur” ifadelerini kullandı. Johnson'ın liderliği kazanma şansı üzerinde büyük bir kara bulut var: Milletvekillerinin koronavirüs (Kovid-19) salgını karantina kurallarını ihlal ederek yanılttığı iddialarıyla ilgili bir meclis soruşturmasının konusu. Suçlama kanıtlanırsa, konsey üyeliğini geçici olarak askıya alma olasılığı ile karşı karşıya. Savunma Bakanı, "Johnson'ın hala bu soruşturmayla ilgili bazı soruları yanıtlaması gerekiyor" dedi.
Diğer yandan, destekçileri soruşturmanın önemini küçümsüyor ve partiyi sandıkta küçük düşürücü bir yenilgiden ‘kurtarabilecek’ kişinin seçmen desteği toplama ve Brexit sonrası ekonomik toparlanma vaatlerini geliştirme yeteneği sayesinde yalnızca Johnson olduğunu düşünüyorlar. Şarku’l Avsat’ın elde ettiği bilgilere göre ayrıca 2019'da ‘kırmızı duvarı’ kırmayı ve geleneksel işçi koltuklarını çekmeyi başardığında Jeremy Corbyn'e karşı elde ettiği tarihi zaferi de hatırlatıyorlar. Ancak son yerel seçimlerin sonuçları, Johnson'ın da dahil olduğu bir dizi skandalın ardından, bu destekte kısmi düşüşe dair işaretler olduğunu ortaya çıkardı.
Buna rağmen Muhafazakâr Parti üyeleri arasındaki erken kamuoyu yoklamaları, yarışın kendisi ve eski Hazinedarı Rishi Sunak ile sınırlı olması halinde Johnson'ın rahat bir çoğunluk kazanacağını öngörüyor. YouGov'un yaptığı bir ankete göre halkın yüzde 50'sinden fazla, eski başbakanın dönüşüne karşı çıkıyor.

Ciddi aday
Johnson'ın yanı sıra Sunak'ın pazartesi gününe kadar 100 milletvekilinin desteğini toplama başarısını da göz ardı etmiyor. Sunak, Johnson'ın yerine geçme konusunda milletvekillerinin favorisiydi. Erken seçim aşamalarının çoğunda rakiplerini geride bıraktı, ancak partinin tabanı Truss'u tercih etmişti.
Hükümetin ekonomik yönelimini protesto etmek için hükümetinden istifa etmeden önce Johnson'ın en yakın müttefiklerinden biri olan Sunak, Truss'un ekonomik stratejisine şiddetle karşı çıkarak bunu ‘sorumsuz bir macera’ olarak nitelendirmişti. Kovid-19 salgını sırasında milyarlarca dolarlık destek programlarının mimarı olan Sunak, ülkeyi içinde bulunduğu krizden çıkarmak için net bir ekonomik vizyona sahip ciddi bir aday olarak görülüyor.
Önde gelen Muhafazakâr Parti milletvekillerinden Crispin Blunt, “Rishi Sunak'ın (Truss'un ekonomi politikası) hakkındaki tahminleri çok doğruydu. Şimdi bizim için mevcut olan tek yolu izlemeli ve Rishi için destek toplanmalıyız” dedi. Milletvekili Richard Holden da şunları söyledi:
“Rishi'nin bir sonraki başbakan olmasını destekliyorum. Truss'u destekleyen birkaç meslektaşımla konuştum ve onlar şimdi Rishi’yi destekliyorlar. Büyük bir ulusal zorlukla karşı karşıyayız ve ekonomik güvenilirliği yeniden tesis etmek için en iyi adaya ihtiyacımız var. Muhafazakâr Parti'yi birleştirmenin tek yolu bu.”
Diğer yandan muhalifleri, göçmen kökenli teknokratın oyları kazanamayacağından korkuyor. Johnson'ın destekçileri onu eski başbakana karşı komplo kurmak ve hükümetinin çöküşüne neden olmakla suçluyor.

Yeni bir yüz
Anketlere göre Penny Mordaunt ise hem Boris'in hem de Sunak'ın arkasında. 2019 yılında savunma portföyüne atanan Parlamento ile İlişkiler Bakanı Mordaunt, son haftalarda öne çıktı. Kral 3. Charles’ın tahta çıkma törenlerinde önemli bir protokol rolü oynadı. Avam Kamarası'nda İşçi muhalefeti önünde başarılı oldu. Mordaunt'un son aşamalarda yarışı bırakmadan önce Johnson'ın yerine geçmesi için geniş bir destek veren taraftarları, onun Muhafazakâr Parti'nin yeni bir imajını sunabileceğini ve çeşitli hiziplerini birleştirebileceğini düşünüyor. 49 yaşındaki Mordaunt resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Ülkemizi birleştirmek, taahhütlerimizi yerine getirmek ve bir sonraki yasama seçimlerini kazanmak için Muhafazakâr Parti Genel başkanınız ve başbakanınız olmak için adaylığımı ilan ediyorum.”



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.