Şarku'l Avsat’a konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı Bölge Sözcüsü: İran'da bilgi akışını kolaylaştırmak için uğraşıyoruz

Sherman, Washington ve Los Angeles gösterilerinin ‘İran halkıyla güçlü bir dayanışma ifadesi’ olduğunu vurguladı.

22 Ekim 2022 tarihinde Washington'da düzenlenen İranlı göstericilere destek olma yürüyüşü
22 Ekim 2022 tarihinde Washington'da düzenlenen İranlı göstericilere destek olma yürüyüşü
TT

Şarku'l Avsat’a konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı Bölge Sözcüsü: İran'da bilgi akışını kolaylaştırmak için uğraşıyoruz

22 Ekim 2022 tarihinde Washington'da düzenlenen İranlı göstericilere destek olma yürüyüşü
22 Ekim 2022 tarihinde Washington'da düzenlenen İranlı göstericilere destek olma yürüyüşü

ABD Dışişleri Bakanlığı Bölge Sözcüsü Elizabeth Stickney, Mahsa Amini adlı genç  kadının ahlak polisinin gözetimindeyken hayatını kaybetmesinin ardından İran'da patlak veren gösterilerden bu yana ABD'nin ‘somut adımlar’ attığını söyledi.
Stickney Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda “Öncelikle ahlak polisi denilen birim ve onun üst düzey yöneticilerine Mahsa Amini’nin gözaltında tutulduğu sırada hayatını kaybetmesinden ötürü yaptırım uyguladık. İran İçişleri Bakanı da dahil olmak üzere rejimin halka yaptığı baskılarla doğrudan bağlantılı diğer güvenlik görevlilerine de yaptırımlar uyguladık” ifadelerini kullandı.
Stickney “İran İletişim Bakanı’na ise, İran halkının internet erişimini kapatma ve engellemedeki rolü nedeniyle yaptırımlar uyguladık” dedi.
ABD’nin, İran halkının iç ve dış dünya ile daha iyi iletişim kurabilmesi ve internete erişim sağlayabilmesi için ABD merkezli birçok şirkete İran’a hizmet sunabilmeleri amacıyla lisans verdiğini dile getiren Stickney, “Bu şirketler sorumluluğu almaya başladı ve İran’da hizmetlerini sunmak için adımlarını attı” diye konuştu.
CNN kanalının güvenilir kaynaklardan aktardığı cuma günkü haberine göre Beyaz Saray, milyarder Elon Musk ile İran'da SpaceX tarafından verilen uydu internet hizmeti Starlink'in kurulması için görüşmeler yapıyor.
Washington, haftalarca süren gösterileri bastırma operasyonunun ortasında Tahran hükümetinin büyük ölçüde kısıtladığı internet hizmetlerine erişimi genişletmek için İran'a uygulanan teknoloji ihracatı kısıtlamalarının hafifletildiğini duyurmuştu.
Cumartesi günü başkent Washington'da İran'daki protestolara destek olmak için yapılan yürüyüşe aralarında çok sayıda kadın ve erkek İranlının da bulunduğu binlerce kişi katıldı. Göstericiler Beyaz Saray'a yürüyerek “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganı attılar.
Yürüyüş öğleden sonra şehir merkezindeki büyük bir meydan National Mall'dan başladı. Göstericiler güneşin altında İran bayraklarının renklerini taşıyarak Beyaz Saray'a doğru yürüdüler. “Özgürlük istiyoruz” ve “İran için adalet” sloganları attılar.
Associated Press'e göre sürgündeki en fazla İranlıya ev sahipliği yapan Los Angeles'ta, protestocu bir grup şehir merkezindeki kapalı bir caddede ağır ağır yürüdü. İran hükümetinin düşmesi için sloganlar attılar ve ufku kırmızı, beyaz ve yeşil renklere bürüyen yüzlerce İran bayrağı salladılar.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Twitter'da yaptığı paylaşımda, “İranlı kadınlar ve tüm insanlar, şiddet ve baskıya maruz kalmadan düşüncelerini ifade etmeyi ve barışçıl toplanmayı hak ediyor” ifadelerini kullandı.
Washington’daki yürüyüşe işaret eden Sherman "Washington'dan Los Angeles'a kadar ABD’liler, İran halkıyla güçlü bir dayanışma ifadesi gösterdiler" dedi.
Öte yandan ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley Twitter'da yaptığı paylaşımda: "Washington'da ve dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde göstericiler, onurlarına ve insan haklarına saygı gösterilmesi için hükümetlerine karşı barışçıl bir şekilde gösteri yapmaya devam eden İran halkına desteklerini gösteriyorlar." ifadelerini kullandı
800'den fazla kişi tarafından paylaşılan Malley'in gönderisi, İranlı aktivistler arasında farklı tepkilere yol açtı.
Bazıları, ABD'li yetkilinin protestoların amacına ilişkin yorumuna katılmadı.
Siyasi aktivist Emin Sufi Mehr Twitter'da yaptığı paylaşımda, “Bu kesinlikle İranlıların talebine ilişkin yanlış bir değerlendirme. Size söyleyeyim, belki böyle daha uygun olur. Bir tecavüz kurbanı, asla onuruna saygı gösterilmesini talep etmez. İslam Cumhuriyeti'ni yıkmak istiyoruz. Bu yüzden kendi kendinize uydurup bizim ağzımızdan konuşmayın” dedi.
İngiliz-İranlı aktivist ve aktris Nazanin Boniadi, Malley’in adını anmadan Twitter'da “Açık olmak gerekirse, İran'daki protestocular sadece hükümetlerinin onurlarına ve insan haklarına saygı göstermesi için gösteri yapmıyorlar” şeklinde bir paylaşım yaptı.
Boniadi “Onlar diktatöre ölüm, İslam Cumhuriyeti'ne ölüm diyorlar. Reformlar istemiyorlar. Teokrasiye son vermek istiyorlar. Arzuları basit ve net” dedi.
İranlı şarkıcı ve müzisyen Erfan Paydar ise “Herkes rejim değişikliği ve 43 yıllık taciz, öldürme, işkence ve siyasi mahkumların hapiste tutulması yüzünden cani liderleri adalete teslim etmek için yürüyor ve tezahürat yapıyor" değerlendirmesinde bulundu.



Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
TT

Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)

Refik Huri

ABD, “uluslar inşa etme” başlıklı savaş döneminden Ukrayna, Gazze ve İran nükleer dosyasında acil uzlaşılar dönemine geçişi tamamlıyor. Her iki durumda da ABD dünyadaki komplikasyonları anlamaktan aciz gibi görünüyor.

Savaşlar döneminde, Başkan George W. Bush başkanlığında neo-muhafazakarlar, el-Kaide’nin New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelik saldırısını Afganistan'ı, ardından Irak’ı istila etme, Taliban ile Başkan Saddam Hüseyin rejimlerini devirme, dönemin ulusal güvenlik danışmanı Condoleezza Rice’ın, “Yeni Ortadoğu” olarak adlandırdığı planı gerçekleştirmeye çalışarak dünyayı zorla değiştirme hırsları için kullandılar.

Başkan Donald Trump'ın varmaya çalıştığı uzlaşılar döneminde ise itici güç anlaşmalar politikasıdır. Dünya Trump'ın ve etrafındaki oligarşinin gözünde savaş alanı değil, bir borsadır. Ukrayna, Gazze ve nükleer dosyada zor uzlaşılar için müzakereleri yürüten kişi ise krizler, savaşlar, jeopolitik ve stratejik çatışmalar dünyasında deneyimsiz olan gayrimenkul geliştiricisi Steve Witkoff'tur.

Beyaz Saray'daki karar alıcıya gelince, temsilcisinden daha deneyimli değil ve kararlarında içgüdü ile basit algıya güveniyor, bu şekilde ABD'yi değiştirmek istedi ve karmaşık bir dünyaya tosladı. Kendilerine hizmet eden anlaşmalara açık olsalar bile, ideoloji tarafından yönlendirilen üç oyuncu ile canlı yayında dilediği iyi dilekler ve iyi niyetli çağrılarla başa çıkmaya çalıştı. Bunlardan ilki, yorumcu Nahum Barnea tarafından “iki ayak üzerinde yürüyen bir yanlış anlama” olarak tanımlanan Binyamin Netanyahu’dur. İkincisi, İmam Humeyni'nin dediği gibi, ABD'ye düşmanlığı devrimin temellerinden biri saymaya bağlı kalan, İslam Cumhuriyeti'nin güçlü bir devlet ve Devrim Muhafızları’nın anayasaya göre ihraç etme görevini üstlendiği bir devrim olduğunda ısrar eden İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney’dir. Sonuncusu, istihbarattan Kremlin liderliğine yükselen, ABD, Avrupa ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Sovyetler Birliği'nin devrilmesinden sonra “tarihin sonu” olduğunu hayal ederek muzaffer gibi davranan herkesten Rusya’nın intikamını almaya başlayan tecrübeli Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’dir.

ABD Taliban’ı devirdikten sonra en uzun Amerikan savaşı haline gelen Afganistan'da 18 yıl boyunca savaştı ve “uluslar inşa etme” planını uygulamaya çalıştı.  General Stanley Allen McChrystal’ın dediği gibi, ABD, “geleneksel yollarla devrimci hedeflere ulaşmak istedi.” Yine ABD’nin en önemli komutanlarından olan McChrystal’a göre “başarı ölçeği öldürdüğümüz Taliban unsurlarının sayısı değil, aksine koruduğumuz nüfus sayısıdır.” Bir görgü tanığına göre, ABD’den yardımlar alanlar ve gündüz polikliniklerinde tedavi edilenler, geceleri ona karşı savaşıyorlardı. ABD, eski istihbarat direktörü Richard Helms'in şu sözlerini okumadı: “Ortadoğu politikaları ile ilgili tüm saçmalıkları unutun ve yüzyıllık ömürleri olan hususlara, dini mezhepler, aşiretler, kabileler ve etnik kökenlere dikkat edin.” Yine ABD, “Bir Afgan'ı kiralayabilirsiniz ama satın alamazsınız” diyen kişinin tavsiyesini dikkate almadı ve savaş Taliban’ın iktidara dönmesi ve kendisinin Kabil'den aşağılayıcı bir biçimde çekilmesiyle sona erdi.

ABD Irak'ı da kısa bir fırtınalı savaşın ardından işgal etti, Saddam Hüseyin rejimini devirdi ama çok geçmeden sokaklarında boğuldu. Terör diye adlandırdığı eylemlerle şiddetli bir direnişle karşı karşıya kaldı. Demokrasinin Irak'tan bölgeye yayılarak onu kaplayacağını hayal etti. Richard Perle'in dediği gibi saf bir şekilde “Saddam'ın devrilmesinin İranlıları Mollalar diktatörlüğünden kurtulmaya motive edeceğine” inandı. Ama bunun yerine Irak'ı “şer ekseni” içinde yer alan İslam Cumhuriyeti'ne altın bir tabakta sundu.

ABD anayasa uzmanı Noah Feldman'ın “hızlı seçimler yapmak demokrasiye hizmet etmeye kendisini adamamış, yanlış kişileri iktidara getirir” sözünü görmezden geldi. Irak'ın mutlak yöneticisi olarak atanan, ordunun ve Baas Partisi'nin dağıtılmasını emreden bilgisiz Paul Bremer da en azından şu itirafta bulundu: “Zaferden sonra Irak'taki güvenlik tehditlerine karşı koymaya hazır değildik.” Irak hükümetinin Amerikan güçlerinin yardımına ihtiyacı olmasına rağmen, Suriye'de Esed rejiminin devrilmesinden sonra İran’ın taraftarlarının bu güçlerin ülkeden hızla çekilmesi talebinin gerileyeceğini gösteren hiçbir şey yok. Artık Ahmet eş-Şara’nın başkanlığı konusunda rahatlamış olan Amerikan güçleri de kendisine karşı eylemlerde bulunan İran ve Suriye rejimleri arasında sıkışmış değil.

Steve Coll, “Aşil Tuzağı: Saddam Hüseyin, CIA ve ABD’nin Irak İşgalinin Kökenleri” kitabında: “Saddam'ın dayısı, eğitimcisi ve öğretmeni Hayrullah Kifah’ın, ailenin felsefesini ‘Allah üç şeyi yaratmamalıydı; Persler, Yahudiler ve sinekler’ şeklinde özetlediğini” anlatır.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline gelince, Başkan Vladimir Putin bunu NATO’nun Rusya sınırlarına yaklaşmasına ve neo-Nazilerin Kiev’i kontrol etmesine karşı kendini savunmak olarak tasvir ediyor. Ukraynalı gazeteci Illia Ponomarenko ise “Sana nasıl olduğunu göstereceğim” kitabında böyle olmadığına inanıyor ve şöyle diyor: “Ukrayna savaşının NATO ve hayali Batı tehditleriyle hiçbir ilgisi yok. Aksine, bu işgal, devleti Rus halkının çıkarlarına değil, kendi çıkarlarının hizmetine sunan bir diktatörün deliliğiyle ilgilidir.” Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre buna ilave olarak, Putin Gürcistan'dan iki bölgeyi koparıp aldı, oğul Bush ve Obama ile bağları iyi olduğunda da Kırım'ı ilhak etti.

Kimse Trump'ın üç karmaşık sorunu çözecek anlaşmalarda nasıl başarılı olabileceğini bilmiyor. Bu sorunların ilki, İran'ın uranyum zenginleştirmesini ve yaptırımlara katlandıktan, nükleer eşikteki devlet olmak için milyarlarca dolar harcadıktan sonra nükleer silah sahibi olmasını önlemektir. İkincisi, Putin’in üçüncü yılında olmasına rağmen halen “özel operasyon” olarak adlandırdığı kapsamlı savaşı durdurmayı kabul etmesi için Cumhurbaşkanı Zelenskiy’yi, Kırım ve çoğu şu anda Rusya tarafından işgal edilmiş dört bölgenin kaybını kabul etmeye zorlamaktır. Üçüncüsü, Netanyahu’yu, savaşı bitirmeye ve Hamas hareketi ile İsrail'deki aşırı radikal hükümet arasındaki bir anlaşmayla rehineleri geri getirmenin bedeli olarak yıktığı Gazze'den çekilmeye zorlamaktır. Ama İsrail’in aşırı radikal hükümeti, Filistin devletini reddediyor ve Batı Şeria'yı ilhak etmekte diretiyor, eski rejimin silahlarının yok edilmesinden, onunla imzalanan güçleri ayırma anlaşması bölgesinin işgalinden sonra Suriye'deki yeni durumdan memnun, ayrıca Lübnan'daki Hizbullah'a şiddetli darbeler indirmeye de devam ediyor.

İronik olan, bu anlaşmalarda varsayılan başarının sadece statükoyu kabul etme ve “hakkın gücünden güç ile dayatılan hakka geçiş”ten ibaret olmasıdır.

Pascal De Sutter “Bizi Yönetenler” kitabında şöyle der: “En çılgın insanlara, kibirli ve yalancılara oy veriyoruz, çünkü hataları bize kendimiz hakkında güven veriyor. Bu yüzden bizim gibi olanlara oy veriyoruz.” ABD de bu konuda ilk değil, aksine listenin sonunda.

*Bu analiz Şarkul Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.