Başparmak emojisi Z kuşağını rahatsız ediyor

"X kuşağı insanları bunu hep yapıyor"

Başparmak emojisi genellikle onaylama amaçlı kullanılıyor (Unsplash)
Başparmak emojisi genellikle onaylama amaçlı kullanılıyor (Unsplash)
TT

Başparmak emojisi Z kuşağını rahatsız ediyor

Başparmak emojisi genellikle onaylama amaçlı kullanılıyor (Unsplash)
Başparmak emojisi genellikle onaylama amaçlı kullanılıyor (Unsplash)

Daha yaşlı yetişkinlerin sohbet uygulamalarında sık kullandığı emojiler, Z kuşağının hoşuna gitmeyebilir.
2000'den sonra doğan kişileri kategorize etmek için dile getirilen Z kuşağı gençleri, başparmağın yukarıda olduğu onaylama emojisini () olumsuz algılıyor.
Reddit'te HuaAnNi adını kullanan 24 yaşındaki bir kullanıcı, "Benim yaşıtlarım arasında bu emoji, pasif agresif bir şeydir. Birinin size bunu göndermesi kabalıktır" diye yazdı.
İşyerinde bu nedenle uyum sorunu yaşadığını aktaran kullanıcı, "Nesiller arası iletişim kültürü farklı" diye devam etti:
"Ofiste benim yaşımda kimse bunu yapmaz ama X kuşağı insanları hep yapıyor. Anlamam biraz zaman aldı, bana kızgın olduklarını düşündüm."
HuaAnNi'nin gönderisine yorum yapan diğer kullanıcılar da bu emojinin düşmanca ve uzlaşmaz bir tavra işaret ettiğini savundu.
SasiBan adlı bir kullanıcı, "Son işyerimde, ekibimizin WhatsApp grubu vardı. Oradaki insanların çoğu başparmaklarıyla cevap veriyordu. Neden bilmiyorum ama bana biraz düşmanca geldi" ifadelerini kullandı.
Öte yandan yaşı daha büyük kişilerin tartışmaya dahil olması Reddit kullanıcılarını ikiye böldü. AdditionalAttorney adlı bir kullanıcı, "Neden rahatsız oluyorsunuz? Ben mesajların yüzde 90'ına böyle cevap veriyorum" diye yazdı ve ekledi:
"Neredeyse 40 yaşındayım."
Araştırma şirketi Perspectus Global'in kısa süre önce yaptığı bir ankette de Z kuşağının kullanmadığı emojiler sıralanmıştı.
Daily Mail'in haberleştirdiği ankete 16 ila 29 yaşlarındaki 2 bin gencin katıldığı ifade edilmişti. Gençlerin "yaşlı bulduğu" emojilerin başında başparmaklı onaylama emojisi yer almıştı. Bunu kırmızı kalp emojisi takip etmişti.
Independent Türkçe, CNET, Daily Mail, Yahoo News



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research