Katar Emiri: Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmamız nedeniyle eşi görülmemiş eleştirilere maruz kaldık

Doha’daki eğlence tesislerinden biri (AFP)
Doha’daki eğlence tesislerinden biri (AFP)
TT

Katar Emiri: Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmamız nedeniyle eşi görülmemiş eleştirilere maruz kaldık

Doha’daki eğlence tesislerinden biri (AFP)
Doha’daki eğlence tesislerinden biri (AFP)

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani, ülkesinin 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapması nedeniyle bazıları iftira anlamına gelen eşi görülmemiş eleştirilerle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Şeyh Tamim Şura Meclisi’nin açılışında yaptığı konuşmada, “Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma onurunu kazandığımızdan beri, Katar hiçbir ev sahibi ülkenin karşılaşmadığı eşi görülmemiş bir kampanyaya maruz kaldı. Durumu baştan iyi niyetle ele aldık. Hatta bazı eleştirileri olumlu ve yapıcı bulduk. Ama bize öyle geliyor ki, bu kampanya devam ediyor, genişliyor, iftira ve çifte standart içeriyor” dedi.
Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmanın medeniyet ve kültürel açıklık da dahil olmak üzere çeşitli unsurlar ve zorlukları birleştirdiğini söyleyen Şeyh Tamim şunları söyledi:
“Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmak, yalnızca ekonomimiz ve kurumlarımızın gücü açısından değil, aynı zamanda medeniyet kimliğimiz açısından da kim olduğumuzu göstermek için bir fırsattır. Bu, başardıklarıyla tüm dünyayı etkileyen Katar büyüklüğünde bir ülke için büyük bir sınav.”
İlk kez bir Arap ülkesinin böyle bir etkinliğe ev sahipliği yapacağını hatırlatan Katar Emiri, “Arap dünyasında Dünya Kupası gibi büyük bir etkinliğe ev sahipliği yapmanın öneminin bilincinde olarak bu meydan okumayı kabul ettik. Bunun başarısı herkes için başarıdır” diye ekledi.



Katar: Hamas'ın kabul ettiği öneri, İsrail'in daha önce kabul ettiği önerinin yüzde 98'ini içeriyor

TT

Katar: Hamas'ın kabul ettiği öneri, İsrail'in daha önce kabul ettiği önerinin yüzde 98'ini içeriyor

Katar: Hamas'ın kabul ettiği öneri, İsrail'in daha önce kabul ettiği önerinin yüzde 98'ini içeriyor

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde ateşkes için Hamas'a sunulan önerinin, bölgedeki halkın kanının dökülmesini önlemek için ‘mümkün olan en iyi seçenek’ olduğunu söyledi. El-Ensari, Hamas'ın öneriye verdiği yanıtın ‘olumlu’ olduğunu ve İsrail'in daha önce kabul ettiği öneriyle neredeyse aynı olduğunu ifade etti.

El-Ensari, ‘teklifin Gazze Şeridi'ndeki savaşı tamamen durdurmak için bir yol haritası içerdiğini’ belirterek, Hamas'ın kabul ettiği şartların İsrail'in daha önce kabul ettiklerinin yüzde 98'ini içerdiğini kaydetti.

El-Ensari, şu anda bir anlaşmaya varılamaması halinde, ‘geçmişteki felaketlerin yanında sönük kalacak bir insani felaket’ yaşanacağını belirtti. El-Ensari, her iki tarafın da anlaşmayı uygulama taahhüdü dışında, savaşın yeniden başlamayacağına dair gerçek bir garanti olmadığını vurguladı.

Katar'ın ABD yönetimi ile günlük temas halinde olduğunu belirten el-Ensari, “Masadaki dil, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un daha önce önerdiği dil” dedi.

El-Ensari, “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze ile ilgili açıklamalarıyla ilgilenmiyoruz. Bizim için önemli olan resmi yanıtlar ve masadaki öneri” ifadelerini kullandı.

İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına almak için yeni bir saldırı planladığını açıklamasının ardından, çatışmayı durdurma çabaları geçen hafta yeni bir ivme kazandı. Mısır ve Katar, ABD'nin desteklediği ateşkes planı konusunda taraflar arasında dolaylı görüşmelerin yeniden başlaması için baskı yapıyor. Teklif, şu anda Gazze Şeridi'nin yüzde 75'ini kontrol eden İsrail güçlerinin kısmi çekilmesini ve açlığa maruz kalan Gazze halkına daha fazla insani yardımın ulaştırılmasını içeriyor.

Taraflar arasındaki son dolaylı görüşmeler temmuz ayında çıkmaza girdi ve her iki taraf da diğerini görüşmelerin başarısızlığından sorumlu tuttu.

İsrail, daha önce ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un sunduğu ana hatları kabul etmiş, ancak bazı ayrıntılar nedeniyle müzakereler tıkanmıştı.

O zamandan beri İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına alma planları, bölgede yaşayan tahmini bir milyon kişi arasında endişe yarattı.