Filistin'deki kadınların çoğu miras haklarından neden mahrum kalıyor?

Kadın İşleri Bakanı, mirasın kanun gücüyle paylaştırılması için bağlayıcı bir yasanın getirileceğini açıkladı.

Kadınları miras hakkından mahrum bırakan herkese karşı ceza öngören bir yasa (WAFA)
Kadınları miras hakkından mahrum bırakan herkese karşı ceza öngören bir yasa (WAFA)
TT

Filistin'deki kadınların çoğu miras haklarından neden mahrum kalıyor?

Kadınları miras hakkından mahrum bırakan herkese karşı ceza öngören bir yasa (WAFA)
Kadınları miras hakkından mahrum bırakan herkese karşı ceza öngören bir yasa (WAFA)

Halil Musa
İslam Şeriatındaki metinler kadınlara miras haklarının verilmesini talep etse de, sosyal, yasal ve prosedürel engeller bunun yolunu kapattığı için Filistin'de kadınların sadece yüzde 12'si meşru haklarını elde edebiliyor.
Bu engeller kadını iki çıkmazla karşı karşıya bırakıyor: Meşru miras hakkını talep etmesi durumunda ailesinin düşmanlığını kazanması veya hakkını alamayıp ekonomik olarak güçlenememesi.
Filistin mevzuatı kadınlara mülk sahibi olma hakkı tanımasına ve İslam hukuku onlara miras hakkı vermesine rağmen, büyük çoğunluğu bu haklara sahip değil.
Bunun nedeni, kadınlara haklarını verecek bağlayıcı mevzuatın olmamasına ek olarak ataerkil kültürün egemenliğidir.
Bu bağlamda Filistin Kadın İşleri Bakanı Emel Hamad, Filistin Bakanlar Kurulu'nun "mirasın kontrolü ve dağıtımı" yasasını onayladığını açıklayarak, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından onaylanması halinde "Filistinlileri mirası İslam hukukuna göre paylaşmaya mecbur kılmak" için çalışacağını kaydetti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı haber göre, yasa kadınları meşru miras hakkından mahrum bırakan herkese hapis cezasına varabilecek cezalar vermeyi öngörüyor.
Yasanın Filistinlilere kadınlara haklarını verme zorunluluğu getireceğini ve geçmişte bireylerin dini sorumluluklarına bırakılan bu konuya devletin sert müdahalesi ile uzlaşmanın ötesine geçileceğini vurguladı.

3 yılık mühlet
Hamad, "yeni yasanın varislere, mirası paylaşmaları için 3 yıl süre tanıyacağını ve onları hapis ve cezai yaptırıma tabi tutacağını" açıkladı.
Kadın İşleri Bakanı, Filistinli kadınların sadece yüzde 12'sinin meşru miras haklarını elde ettiğini ve bunun "kadınların güçlenmesini ve ekonomik bağımsızlığını kazanmasını engellediğini" belirtti.

Yanlış kültür
Filistin Başyargıcı Mahmud el-Habbaş, Şeriat mahkemelerinin uygulamaya müdahale etmediğine veya varisleri kadına yasal hakkını vermeye zorlamadığına, bu mahkemelerin sadece mirasçıların payını İslam hukukuna göre netleştirmeye çalıştığına dikkat çekti.
Habbaş, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, yasal miras hakkından yoksun bırakılan kadınların davalarını normal mahkemelerin üstlendiğini ve bunun arkasında yanlış kültürün yattığını kaydetti.
Habbaş, "Kadınların miras payından mahrum bırakılması olgusunda azalma, dini bilinç ve irşad nedeniyle hakların verilmesi yönünde olumlu bir eğilim var" dedi.

Sosyal engeller
Kadın Hukuki ve Sosyal Rehberlik Merkezi Müdürü Randa es-Sinyora ise, Filistin mevzuatının ve İslam şeriatının kadınlara mülk sahibi olma hakkını vermesine rağmen, kadınların miras haklarını elde etmelerini engelleyen sosyal, yasal ve prosedürel engellerin varlığından şikayet ediyor.
Sinyora, "Bu olgu, çoğu kadını ebeveynleriyle iyi bir ilişkiyi kaybetme korkusuyla gönüllü olarak ya da yasal cehalet nedeniyle zorlama veya dolandırıcılık yoluyla haklarından vazgeçmesini sağlıyor" dedi.
Rehberlik Merkezinin Müdürü, Kadının hakkından feragat etmediği durumlarda dahi içinde yetiştiği “ayıp kültürü”nün, hakkını ölümden çok daha sonrasına ertelemesine neden olduğunu anlattı. Sinyora, kadının mirasta hak iddia etmesi, aile ilişkilerini, miras kalan kadının ekonomik ve psikolojik durumunu etkileyen birçok soruna yol açtığını ifade etti.
Sinyora, kadınların haklarını elde etmede karşılaştıkları engelleri hafifletmek için resmi ve gayri resmi çabaları birleştirmenin yanı sıra, farkındalık yaratmanın ve kadınların haklarını aramalarını teşvik etmenin, çocukları buna göre yetiştirmenin ve kadın erkek ayrımı yapmamanın önemine dikkat çekti.

'Açgözlü akrabalar'
Şeriat Hakimi Muhammed Cemal Ebu İsniyne, "Akrabaların miras hırsı, kadının zayıflığı ve erkeğe olan ihtiyacı nedeniyle, paranın yabancı bir aileye gideceği korkusu sebebiyle kadını mirasçı olma hakkından mahrum bırakmasına neden oluyor" dedi.
Kadınları miras hakkından mahrum bırakmanın diğer nedenleri arasında, mirasın bölünmesindeki gecikmeden kaynakladığını ifade eden Ebu İsniyne, bunu nedeni ya varislerin ihmali yada merhumun mirasının karmaşıklığı, mallarının çokluğu veya farklı yerlere dağılmasının neden olduğunu ifade ediyor.



Şam, ‘Suriye'nin ulusal dokusunu hedef alan planlar’ konusunda uyarıda bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'ndaki toplantıdan, 26 Temmuz
Suriye İçişleri Bakanlığı'ndaki toplantıdan, 26 Temmuz
TT

Şam, ‘Suriye'nin ulusal dokusunu hedef alan planlar’ konusunda uyarıda bulundu

Suriye İçişleri Bakanlığı'ndaki toplantıdan, 26 Temmuz
Suriye İçişleri Bakanlığı'ndaki toplantıdan, 26 Temmuz

Şam, ‘Suriye'nin ulusal dokusunu hedef alan planlar’ konusunda uyarıda bulunarak, uluslararası toplumu daha fazla gerilimin önlenmesi konusunda sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı. Son olayların sorumluluğunu İsrail'e yükleyen Şam, Suriye'nin yeni gerçeklerin dayatılmasını kabul etmeyeceğini vurguladı.

Suriye İçişleri Bakanlığı dün, İçişleri Bakanı Enes Hattab başkanlığında, valilerin katılımıyla genişletilmiş bir toplantı düzenledi. Toplantıda, Suriye'nin çeşitli vilayetlerindeki güvenlik durumu tartışıldı, mevcut zorluklar gözden geçirildi ve ‘ilgili taraflar arasında koordinasyon ve entegrasyonu güçlendirmenin yolları’ araştırıldı. İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre, toplantıda ‘güvenlik ve polis teşkilatlarının performansını geliştirmek için stratejik vizyonlar’ ele alındı. Söz konusu vizyonlar, güvenlik ve istikrarın sağlamlaştırılmasına katkıda bulunacak ve kurumların bu aşamanın gerekliliklerine etkili bir şekilde yanıt verme kapasitesini güçlendirecek.

Paris'te düzenlenen ve Dışişleri Bakanlığı ve Genel İstihbarat Teşkilatı'ndan bir heyet ile İsrail tarafının ABD'nin arabuluculuğunda bir araya geldiği toplantının gidişatına aşina olan bir diplomatik kaynak, Suriye'nin ‘Suriye topraklarında herhangi bir yasadışı yabancı varlığı ve Suriye toplumunun bazı kesimlerini bölünme projelerinde kullanma veya devleti parçalayan ve mezhepsel çatışmaları besleyen paralel yapılar oluşturma girişimlerini kesin bir şekilde reddettiğini’ açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye devlet televizyonundan aktardığına göre kaynak, Suriye heyetinin ‘ülkeyi kaosa veya iç şiddete sürükleme girişimlerini’ tamamen reddettiğini belirtti ve ‘Suriye'nin ulusal dokusunu hedef alan planlara’ karşı uyarıda bulunarak, uluslararası toplumu ‘daha fazla gerilime kaymayı önleme sorumluluğunu üstlenmeye’ çağırdı. Kaynak ayrıca, Suriye devletinin ‘topraklarının ve halkının birliğini savunma’ konusundaki kararlılığını vurguladı ve ‘ülkeyi bölme veya yeni bir iç çatışmaya sürükleme girişimlerini reddettiğini’ belirtti.

fgthyu
Sivillerin Suveyda'dan tahliyesi (Suriye Sivil Savunma Teşkilatı)

Şam'daki sivil toplum aktivistleri, Suriye'deki güvenlik durumunun kırılganlığından duydukları endişeyi dile getirdiler. Aktivistler, “Çoğunluğun diktatörlüğünden korkma bahanesiyle istikrarı bozmaya çalışan iç güçler olduğu artık bizim için açık. Bu endişeler meşru olsa da, İsrail'in Suriye'yi parçalanmış ve zayıf tutmak için bu endişeleri kullanması, bu endişelerin meşruiyetini ortadan kaldırıyor ve onları, Esed rejimine karşı ayaklanan ülkeye ve halka ihanet eden bir konuma sokuyor” ifadelerini kullandı. Kaynaklar, Suveyda olayları ve herkesi etkileyen kışkırtma kampanyaları sırasında yaşananları örnek göstererek, aklıselim kişilerin ve sivil barış girişimlerinin dışlanarak kan ve şiddet dilinin hakim olduğunu belirtti. Kaynaklar, sivil aktivistlerin gizli çalışmaya geri dönmek ve isimlerini açıklamamak zorunda kalmalarından duydukları üzüntüyü dile getirerek, “Suriye'de herkes herkesi hedef alıyor” dedi.

Diğer yandan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, cuma akşamı yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyinde, güneyinde, doğusunda ve batısında şüpheli hareketler gözlemlediğini ve son zamanlarda ülkenin güneyindeki Suveyda vilayetinde Bedeviler ile Dürziler arasında çıkan gerginliklerin ardından, dış güçlerin bu olayları Suriye'yi bölünmeye itmek için kullandığını belirtti. Fidan, cuma günü Paris'te düzenlenen toplantıyla eş zamanlı olarak yaptığı açıklamada, “Türkiye olarak uyarıda bulunmak zorundayız. Çünkü biz Suriye'nin birliğini, bütünlüğünü istiyoruz. Suriye'nin güvenliğini ulusal güvenliğimizin bir parçası olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

sdfrgty
Beşinci tahliye konvoyu Suveyda'dan sivilleri tahliye ediyor. (Suriye Sivil Savunma Teşkilatı)

Öte yandan Suveyda'daki Dürzi mezhebinin ruhani liderliği, Şeyh Hikmet el-Hicri'nin talimatıyla özel insani hukuk komiteleri kurulduğunu duyurdu. Liderlik, komitelerin yaklaşık 44 avukattan oluştuğunu ve görevlerinin, mağdurların haklarını korumak, yardımların hak sahiplerine ulaşmasını sağlamak için olan biten her şeyi resmi olarak belgelemek, adaletin kaybolmasına yol açabilecek herhangi bir kaosu önlemek ve yardım, mali destek ve hizmetleri adil ve şeffaf bir şekilde ‘kayırmacılık veya siyasallaştırmadan uzak’ biçimde sunmak olduğunu ifade etti.

Buna karşılık Suriye Sivil Savunma Teşkilatı dün, vilayetten ayrılmak isteyen yaklaşık 300 sivilin yanı sıra, çatışmalarda yaralanan 20 kişi ve 8 cesedin, Busra eş-Şam geçiş noktasından başkent Şam'a doğru tahliye edildiğini duyurdu. Bu tahliye konvoyu, çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan 250 sivilin tahliyesinden sonra beşinci tahliye konvoyu oldu. Bu siviller, devam eden gerginlikler ve ihlaller nedeniyle Suveyda kırsalındaki Rim el-Lahf köyündeki evlerinde mahsur kalmışlardı ve Busra el-Harir geçiş noktasından Dera kırsalındaki geçici barınma merkezlerine nakledildiler.

Ateşkes anlaşmasına rağmen, bu ayın 13'ünde kanlı olayların yaşandığı vilayette hâlâ temkinli bir sükûnet hâkim.