Ottava yönetimi, Roj ve el-Hol kamplarındaki 4 vatandaşını teslim aldı

Suriye’nin kuzeydoğusundaki kamplarda 40 Kanadalı yaşıyor.

Kanada heyeti, Özerk Yönetim’in Dış İlişkiler Dairesi ile görüşme gerçekleştirdi. (Şarku’l Avsat)
Kanada heyeti, Özerk Yönetim’in Dış İlişkiler Dairesi ile görüşme gerçekleştirdi. (Şarku’l Avsat)
TT

Ottava yönetimi, Roj ve el-Hol kamplarındaki 4 vatandaşını teslim aldı

Kanada heyeti, Özerk Yönetim’in Dış İlişkiler Dairesi ile görüşme gerçekleştirdi. (Şarku’l Avsat)
Kanada heyeti, Özerk Yönetim’in Dış İlişkiler Dairesi ile görüşme gerçekleştirdi. (Şarku’l Avsat)

Kanada hükümeti, Suriye’nin kuzeydoğusundaki el-Hol ve Roj kamplarındaki dört vatandaşını da teslim aldı. Bu gelişme, Kanada Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Güvenlik ve Acil Durum Yönetimi Genel Müdürü Sebastien Beaulieu başkanlığındaki üst düzey bir heyetin dün, vatandaşları teslim almak üzere Kamışlı’ya gitmesinin ardından gerçekleşti.
Heyet, Kamışlı şehrindeki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin Dış İlişkiler Dairesi temsilcileriyle görüştü. Söz konusu 4 kişi Suriye kamplarında yaşayan terör örgütü DEAŞ unsurlarının ailelerinden oluşan 40 Kanadalı kadın ve çocuk arasındaydı ve Kanada hükümeti tarafından teslim alınan ikinci grup oldu.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kanada heyetinde Sebastien Beaulieu’nun yanı sıra Lübnan’daki Kanada Büyükelçiliği’nde bulunan Suriye Ofisi Direktörü Rasta Daei ve Dışişleri Bakanlığı’nın Tehdit Değerlendirme Birimi Müdür Yardımcısı Tarık Gordon yer alıyordu.
Beaulieu, Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Başkan Yardımcısı Fanar el-Kait ile birlikte Dış İlişkiler Dairesi genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında şu açıklamada bulundu:
 “Bugün ikisi kadın ve ikisi çocuk dört Kanada vatandaşını Suriye’nin kuzeydoğusundan teslim almak için buradayız. Özerk Yönetim’e iş birliği için teşekkür ediyor ve Kanada vatandaşlarına özen göstererek sarf ettiği çabalarını takdir ediyoruz.”
Beaulieu, bu operasyonun ‘son derece zorlu güvenlik koşulları ve genel olarak durumun kötüye gitmesi gölgesinde’ gerçekleştiğini belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
 “Kanada vatandaşlarının yurtiçinde ve yurt dışında güvende olması, hükümetimizin önceliğidir. Bu operasyonu dört Kanadalının sağlık ve güvenliğini sağlamak için yaptık. Bu sürecin başarıya ulaşmasındaki yardımları sebebiyle ABD’ye minnettarlığımızı ifade etmek istiyoruz.”
Bu, söz konusu heyetin Özerk Yönetim’e gerçekleştirdiği ikinci ziyaret oldu. İlk ziyarette, Kanada Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir heyet, 2020 yılı Ekim ayında bölgeye gelmişti. İlk ziyaret sonucunda Suriye’deki Amira adında bir kız Kanadalı ebeveynlere teslim edilmişti. Amira’nın öz anne ve babası 2015 yılının ortalarında,  iki çocukla birlikte DAEŞ saflarına katılmak için Suriye’ye yasa dışı yollardan girmişlerdi. Ancak 2019 baharında, Uluslararası Koalisyon ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından, örgütün doğu Suriye’deki coğrafi ve askeri kontrolüne son vermek üzere düzenlenen geniş çaplı operasyon sırasında evleri bombalandı. Tüm aile üyeleri hayatını kaybederken Amira hayatta kalmıştı. Kız Kanada’ya geri gönderilmeden önce el-Hol kampına transfer edildi.
Dış İlişkiler Dairesi Başkan Yardımcısı Fanar el-Kait, kontrolleri altında bulunan kamplarda Batı ve Arap coğrafyasındaki 54 farklı ülkeden 5 binden fazla çocuğun bulunduğunu belirtti.
Bu ay daha önce, 38 Rus çocuk Moskova’ya teslim edildi. Kait şu açıklamada bulundu:
“Şu ana kadar Rus hükümetine toplu olarak teslim ettiğimiz Rus çocukların sayısı 300’e ulaştı. Roj ve el-Hol kamplarında Ruslardan oluşan yeni bir grup çocuğu da tahliye etmeye karar verdik.”
Diğer yandan Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan bir heyet, Özerk Yönetim kamplarında yaşayan 40’ı çocuk ve 14’ü kadın 54 Fransız vatandaşını teslim aldı.
Askeri operasyonların Mart 2019’da sona ermesi ve DEAŞ’ın coğrafi ve askeri kontrolünün sonlandırılmasından bu yana birçok Batı ve Arap ülkesinin hükümeti, DEAŞ saflarında savaşan radikalizm yanlısı savaşçıların aile üyelerini birçoğunu teslim aldı. Söz konusu kişiler arasında Özbekistan, Kazakistan ve Kosova gibi birkaç ülkenin vatandaşları yer alıyordu. Fransa, Almanya, Hollanda ve Belçika gibi diğer Avrupa ülkeleri ise sınırlı sayıda kadın ve yetim çocuğu teslim almakla yetindi.
Özerk Yönetim ve SDG Genel Komutanlığı, yabancı tutuklular ve ailelerinin Özerk Yönetim üzerinde büyük bir yük oluşturduğunu bir kez daha dile getirdi ve ülkelerine onları geri almaları ve kendi topraklarında haklarında adli işlem yürütmeleri için çağrıda bulundu. Ancak söz konusu çağrılara rağmen çoğu Avrupa ülkesi vatandaşlarını geri almak konusunda isteksiz davranıyor.



Lübnan: İsrail’e roketli saldırı düzenleyen 'ana grup’ tutuklandı

Lübnanlı askerler kontrol noktasında bir aracı ararken (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Lübnanlı askerler kontrol noktasında bir aracı ararken (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
TT

Lübnan: İsrail’e roketli saldırı düzenleyen 'ana grup’ tutuklandı

Lübnanlı askerler kontrol noktasında bir aracı ararken (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Lübnanlı askerler kontrol noktasında bir aracı ararken (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)

Şarku’l Avsat’a konuşan Lübnanlı güvenlik kaynakları, Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü tarafından pazar günü tutuklanan silahlı grubun, daha önce tutuklanan ve (Filistin ve Lübnan uyruklu oldukları bilinen) üyeleri geçtiğimiz mart ayında biri Nebatiye bölgesindeki Kefer Tabnit ve Arnoun beldeleri arasındaki bölgeden, diğeri de aynı bölgedeki Kakaiyat el-Cisr’den olmak üzere İsrail'e yönelik iki roketli saldırı gerçekleştirdiklerini itiraf eden grubun ‘ana unsuru’ olabilir. Lübnan topraklarından fırlatılan roketler, Yukarı Celile'deki Metulla ve Kiryat Shmona yerleşim birimlerine düşmeden önce İsrail hava savunma sistemleri tarafından etkisiz hale getirilmişti.

Lübnan ordusu pazar günü yaptığı açıklamada, Lübnan'ın güneyinde çok sayıda roket ve bunların fırlatma rampalarının ele geçirildiğini ve ‘birkaç kişinin tutuklandığını’ duyurdu. Güvenlik kaynakları, soruşturmaların yetkili yargının gözetimi altında müdürlüğün soruşturma ekibi tarafından sürdürüldüğünü belirtti. Kaynaklar, özellikle de ele geçirilen roketlerin miktarı ve bunları fırlatmak için kullanılan rampalar, roketleri İsrail'e yöneltmeye hazırlanan grupların ihtiyaçlarını karşılamak için hazırlanmış bir tankı andırdığından tutuklanan grubun ‘ana grup’ olduğu ihtimalini de göz ardı etmediler.

Öte yandan Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri İsrail'in Lübnan topraklarına yönelik saldırılarını, ‘İsrail Lübnan'ın ve Lübnan halkının egemenliğini ve uluslararası meşruiyet kararlarını ihlal etmeye devam ederken, ateşkes şartlarını uygulama konusunda kendisinden isteneni yerine getiren Lübnan'ın büyük kararlılığını sabote etmeye yönelik açık bir girişim’ olarak nitelendirdi.