Sana pazarlarında son kullanma tarihi geçmiş ürünler artıyor

Esnaf, milislerin aldığı haraçların neden olduğu kayıplarını telafi etmeye çalışıyor.

Sana’da yardım kuruluşlarının Yemenlilere ücretsiz yiyecek dağıtımı sürüyor. (EPA)
Sana’da yardım kuruluşlarının Yemenlilere ücretsiz yiyecek dağıtımı sürüyor. (EPA)
TT

Sana pazarlarında son kullanma tarihi geçmiş ürünler artıyor

Sana’da yardım kuruluşlarının Yemenlilere ücretsiz yiyecek dağıtımı sürüyor. (EPA)
Sana’da yardım kuruluşlarının Yemenlilere ücretsiz yiyecek dağıtımı sürüyor. (EPA)

Yemen’in başkenti Sana ve Husilerin kontrolü altında olan diğer şehirlerdeki pazarlar, son kullanma tarihi geçmiş gıda ürünleri ile doluyor. Düzenleyici kurumlar, depolarda ve pazarlarda bu ürünlerin bazılarına el konulduğunu, sonrasında da imha edildiğini ve konunun sorumlularından hesap sorulması için gerekli mercilere havale edildiğini belirtse de bu dosya, Husilerin şantaj ya da son kullanma tarihi geçmiş ürünleri el koyarak ve yeniden satarak kullandığı yeni bir zenginleşme kaynağına dönüştü.
Daha önce, son kullanma tarihi geçmiş gıdalar pazarlarda kaldırım üstünde veya arabalarda tüketime uygun gıda maddeleri olarak satılıyordu. Ancak son zamanlarda, büyük mağazalarda da denetim olmaksızın satılmaya başlandı. Husi milisler tarafından kontrol edilen denetim makamları, tarihi geçmiş ürünlerden büyük miktarların kalıcı olarak ele geçirildiğini bildirdi. .
Başkent Sana’da ikamet eden bir iş insanı, son kullanma tarihi geçmiş gıda maddelerinin marketlerde bu şekilde bulunmasının çeşitli nedenleri olduğun dikkat çekti. Husi milislerin, tüccarlara ve esnafa şantaj yaparak, dükkanlarını kapatmak ve adli işlem yürütmekle tehdit ettiğini, son kullanma tarihi geçmemiş olsa bile mağaza ve depolarda ürünlere el koyduğunu ve bu yolla kendilerine zenginleşmek için kaynak yarattıklarını vurguladı.
Güvenlik endişesi sebebiyle adını vermek istemeyen iş insanı Şarku’l Avsat’ yaptığı açıklamada birçok tacir ve iş insanının dürüstlükten yoksun olduğunu, birçoğunun son kullanma tarihi dolmuş ürünleri atmak veya yok etmek yerine satarak Husi milislerinin istediği haraçları telafi etmeye çalıştıklarını belirtti.
Söz konusu iş insanı, halkın son kullanma tarihinin sona erdiğini bilmelerine rağmen çekinmeden bu ürünleri satın almasının, son kullanma tarihinin hala geçerli olduğu süredeki fiyatlarından çok daha düşük olmasından kaynaklandığını belirtti. Söz konusu ürünlerin birçoğunun kaliteli ve ünlü markalara ait olmasının satın alma cazibesini artırdığını ve bu ürünlerin kalitesinin son kullanma tarihleri geçse de sorun olmayacağına yönelik yanılsamalara yol açtığını vurguladı.
Bunun yanı sıra söz konusu ürünlerin kalitesinin son kullanma tarihinin zararlarına karşı koruma sağladığını düşüncesinin hakim olduğunu, bu nedenle ürünlerin taklitlerinin Sana’da bu üretildiğini kaydetti.
Husi milislerinin kontrolü altındaki medya geçen hafta, başkent Sanaa’daki özel fabrikada geri dönüştürülmeden önce son kullanma tarihi dolmuş gıdaları depolayan bir ticari kuruluşa el konulduğunu duyurdu. Kuruluş sahibinin, beş depo ve fabrikada son kullanma tarihi geçmiş tonlarca yiyecekle birlikte tutuklandığını aktardı.
Husi milislerinin kontrolü altındaki Ticaret ve Sanayi Bakanlığı şu açıklamayı yaptı:
“Yerel pazardaki son kullanma tarihi bitmiş ve geri dönüştürülmüş gıda maddeleri, 15 sahte uluslararası ve yerel şirketin adı altında 40’a yakın sahte markayı taşıyor.”
Milisler tarafından işletilen Standartlar ve Değerlendirmeler Heyeti de, el konulan ticari kuruluşun, süresi dolmuş maddeleri yeniden üretmek için birçok kimyasal kullandığını bildirdi.
Gözlemciler, tüketim tarihi dolmuş malzemelerin yoksul mahallelerin pazarlarında satıldığı görüşünde. Zira bu bölgelerde, söz konusu ürünlerin tehlikelerine yönelik farkındalıkları düşük ve insanların çoğu, ürünlerin raf ömürlerinin farkında olmadan alışveriş yapıyor. Bu durum, doğrudan güneş ışığına veya kötü depolama koşullarına maruz kalan malzemelerin tehlikesini artırıyor.
Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’ndan bir kaynak, son kullanma tarihi geçmiş gıda ürünlerinin pazarları doldurduğuna ve aldatmaca olduğuna zira denetimden sorumlu makamların, tüccarlara karşı şantaj yaptığına dikkat çekti. Ayrıca bu malların satılmasına aldırış etmemeleri karşılığında kendilerinden para aldığını vurguladı.
İsminin gizli tutulmasını isteyen bir kaynak, milislere bağlı şirketler ve tüccarlar olduğunu, herkesin tüketicilerin sağlığını ve güvenliğini tehdit eden ihlalleri bildiğini ve kimsenin onları sorgulamaya, hatta haklarında konuşmaya cesaret edemediğini bildirdi.
Kaynak, birçok tüccarın depolarında gıda maddelerinin yanında öldürücü toksik maddeler sakladığını, bu maddeler arasında, dünya çapında kullanımı yasak olan ancak Yemen’de çok yayın olan pestisitlerin bulunduğunu söyledi. Hatta Hamid Al-Kbous, Cemal Al-Kbous, Taha Al-Kbous, Fahim Al-Habari ve Yahya Al-Habari ve diğerler tacirlerin mağazalarında gıda maddelerinin yanında depolandığı bilgisini paylaştı.
Kaynak, son kullanma tarihi geçmiş birçok ürünün, milislerin kendi imajlarını düzeltmek için yaptığı yardım programları kapsamında yardım olarak dağıtıldığını ve genellikle yabancı ülkeler tarafından gönderilen yardım ile değiştirildiğini de sözlerine ekledi.



Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
TT

Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin başkenti Şam'da bu ayın başında uzun zamandır beklenen ve tarihi olarak nitelenen bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Suriye hükümetinden yetkililer ile Fevze Yusuf başkanlığındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetini bir araya getirdi. Toplantıda, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında, Amerikan himayesinde imzalanan anlaşmanın uygulanması için alt komitelerin oluşturulması ve ihtilaflı meselelerin çözümüne yönelik müzakereler için ortak bir zemin bulunması konuları ele alındı.

Fevze Yusuf Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK), ABD ve bölgesel güçlerin bilgisi ve desteğiyle yapıldığını belirtti. Ayrıca Kurban Bayramı tatilinden sonra alt komitelerin kurulmasına karar verildiğini ifade etti.

Yusuf, “Her iki taraf arasında, merkezi komite denetiminde tüm alanlarda uzmanlaşmış komitelerin oluşturulması konusunda bir uzlaşı sağlandı. Zira birçok konu ve dosya, her iki tarafın uzmanlarına ihtiyaç duyuyor. Böylece Özerk Yönetim’in Suriye devlet yapılarıyla bütünleştirilmesi için ortak bir vizyona ulaşmak hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)

Birleşmeye dair farklı yaklaşımlar

Geçtiğimiz mart ayında Şara ile Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askerî kurumların yeni devlet yapısına dâhil edilmesini öngörüyor. Bu kurumlar arasında sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahaları da yer alıyor. Anlaşma kapsamında kurulması planlanan komitelerden biri, Özerk Yönetim’deki kurumların ve bu kurumlarda çalışan personelin devletin resmî kurum ve dairelerine nasıl entegre edileceğini ele alacak ‘idari komite’ olacak. Bir diğer komite, öğrencilerin, okulların ve eğitim kurumlarının Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanması ile diplomalarının ve eğitim kademelerinin tanınmasını sağlayacak. Ayrıca güvenlik ve askerî güçlerle ilgili bir komite de oluşturulacak ve bu komite, söz konusu güçlerin Savunma ve İçişleri Bakanlığı yapısına nasıl entegre edileceğini belirleyecek. İhtiyaca göre daha sonra başka komiteler de kurulacak.

Özerk Yönetim bölgeleri, Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan dört vilayete dağılmış durumda: Halep’in doğu kırsalı, Deyrizor’un kuzey ve doğu kırsalı, Rakka şehir merkezi ve Tabka. Bunlara ilave olarak Haseke vilayeti ve Kamışlı şehri. Bu bölgeler, yedi sivil yerel meclis tarafından yönetiliyor.

Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)

Söz konusu kurumların ve çalışanlarının geleceği hakkında konuşan Fevze Yusuf, bu yapıların birleşme süreci boyunca geçiş dönemini yöneteceğini açıkladı. Yusuf, “Anlaşılan o ki, bizim birleşme ve bütünleşme anlayışımız Şam’ın bakış açısından farklılık gösteriyor. Hükümet, birleşme meselesini Özerk Yönetim’in lağvedilmesi ve askerî güçlerinin tasfiyesi olarak anlıyor. Oysa biz, bütünleşmeyi mevcut kurumlarımızın bu aşamayı yönetmeye devam etmesi ve ileride devletin bir parçası hâline gelmesi olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yerel yönetimlerin, onları yöneten halkın bir parçası olan kişiler aracılığıyla yürütülen bir yönetişim sistemi olduğunu vurgulayan Yusuf, bu kişilerin bölgenin sorunlarını çok iyi bildiklerini belirtti. Yusuf, “Başka bir ifadeyle, bu yönetimlerin gelişme ve Şam’la anayasal düzenlemelere dayalı olarak koordinasyon kurma hakkını korumak ve varlıklarını hukuken ve meşru biçimde sürdürmelerini teminat altına almak istiyoruz” dedi.

Askerî ve güvenlik güçlerinin, Savunma Bakanlığı bünyesinde tek bir yapı olarak birleştirilmesi, ancak özgünlüklerinin ve coğrafi dağılımlarının korunması hakkında ise Yusuf şu yorumu yaptı: “SDG’yi diğer silahlı gruplarla sayı, nitelik, silah ve savaş tecrübesi bakımından karşılaştırmak mümkün değil. SDG güçleri, ABD öncülüğündeki DMUK güçleri tarafından eğitildi. Bu güçler, geleceğin Suriye ordusunun çekirdeğini oluşturacak. Çünkü bu güçler disiplinli, örgütlü ve yıllar boyunca bölgelerini ve Suriye sınırlarını koruma noktasında yeterliliklerini ispatladılar.”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)

Yusuf, hükümet tarafının anlaşma maddelerini uygulama konusunda ciddiyet gösterdiğini ve askerî seçenekler ile güvenlikçi çözümleri dışladığını belirtti. Her iki taraf da Savunma Bakanlığı’na bağlı güçlerle SDG arasında askerî bir çatışma yaşanmamasının, uzlaşıların ve tüm Suriye topraklarında egemen ve güçlü bir devlet inşasının önünü açacak stratejik bir tercih olduğunu ve bu tercihin korunması gerektiğini vurguladı.

Zaman çizelgesine dair anlaşmazlık noktası

Ancak Şara ile Abdi arasında imzalanan anlaşma, yıl sonuna kadar uygulanması gereken bir takvim öngörüyor. Peki, bu takvim hakkında durum ne? Yusuf, birçok mesele ve dosyanın hâlâ karmaşık olduğunu ve daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu, örneğin, askerî ve güvenlik güçlerinin nasıl entegre edileceği meselesinin zamana yayıldığını kaydetti. Yusuf'a göre bu güçler, Suriye topraklarının üçte biri büyüklüğündeki bir alana dağılmış durumda. Hapishanelerin boşaltılması ve kampların tasfiye edilmesi meseleleri ise daha da uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Yusuf, Şara ile Abdi’nin anlaşmayı ilan etmesinin ardından Özerk Yönetim’in hükümet heyetiyle ilk toplantısını Haseke’de gerçekleştirdiğini, burada görüş alışverişinde bulunulduğunu aktardı. En acil çözüm gerektiren meselelerden birinin ortaokul ve lise diplomalarına ilişkin bitirme sınavları meselesi olduğunu ve hükümet heyetinin bunu çözmeye istekli olduğunu, ancak bugüne kadar, yani üç ay geçmesine rağmen, sınav sürecinin Özerk Yönetim bölgelerinde nasıl yürütüleceğine dair hiçbir resmî kararın çıkmadığını ve binlerce öğrencinin geleceğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Yusuf ayrıca, Özerk Yönetim’in adem-i merkeziyet talebinin ayrılıkçılık ve bölünme anlamına geldiği yönündeki suçlamalara yanıt vererek, ‘Özerk Yönetim’in Şam’da bulunmasının ve Özerk Yönetim heyetinin orada yer almasının, Suriye devletine bağlılığın en büyük kanıtı ve delili olduğunu’ belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)

Yusuf, “Biz Suriye’nin bir parçasıyız ve bu bizim için ilkesel bir duruş. Adem-i merkeziyetçilik birlikle çelişmez. Hepimiz Suriyeliyiz. Ancak her bölgenin kendine has etnik ve dini çeşitliliğe dayalı özellikleri var” dedi. Yusuf, bu farklılıkların göz önünde bulundurulması gerektiğini, birçok gelişmiş ülkede adem-i merkeziyetçi sistemlerin uygulandığını ve bu ülkelerin güçlü devletler olduğunu söyledi. Adem-i merkeziyetçilik kavramının, sanki bölünme ve ayrılık anlamına geliyormuş gibi çarpıtıldığını ifade etti.

Askerî ve idarî dosyaların yanı sıra bu komiteler, ekonomik meseleleri ve petrol ile enerji sahalarının devrini de ele alacak. SDG, ülkenin petrol zenginliğinin yaklaşık yüzde 85’ini, ayrıca doğal gaz sahalarının ve üretiminin yüzde 45’ini kontrol ediyor. Bu sahalar arasında doğu Suriye’de Deyrizor kırsalında yer alan el-Ömer ve et-Tank sahaları da bulunuyor.

Yusuf, hükümet tarafıyla, hazırlanmakta olan Suriye parlamentosunun yapısına katılımları konusunu görüştüklerini açıkladı. Görüşmelerin, Kurban Bayramı tatilinden sonra başlamasının muhtemel olduğunu belirten Yusuf, Özerk Yönetim heyetinin anayasal bildiri konusundaki çekincelerini hükümet tarafına ilettiğini söyledi.

Yusuf, “Adem-i merkeziyetçilik, parlamentoya katılım ve anayasal bildiri meselelerine bazı satırlarda değindik. Ancak bu toplantı türünün ilkiydi. Bu nedenle genel çerçeveyi ele aldık. Bu oturum bir hazırlık niteliğindeydi. Sonraki toplantılarda daha derin tartışmalara gireceğiz” ifadelerini kullandı.

 Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, Özerk Yönetim’in, sunulan anayasal bildiri taslağından memnun olmadığını ve bu konuda itirazları olduğunu söyledi. Zira Özerk Yönetim bu bildirinin, merkeziyetçi bir yönetimi dayattığını düşünüyor. Onlara göre anayasa, yetki ve sorumlulukların adil biçimde paylaşılmasını sağlamalı, farklı siyasi görüşlerin özgürce ifade edilmesine izin vermeli, Suriye’deki tüm etnik ve dini toplulukların haklarını tanımalı ve demokratik, adem-i merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimsemeli.

Yusuf sözlerini şöyle tamamladı: “Biz diyaloğa hazırız. Hükümet tarafının müzakerelerin yeniden başlatılması için yeni bir tarih belirlemesini ve komitelerin çalışmalara başlamasını bekliyoruz.”