Çin, ÇKP Kongresi'nin ardından diplomasi atağına hazırlanıyor

Çin, ülkeyi yöneten Komünist Partisinin (ÇKP) geçen hafta yapılan 20. Ulusal Kongresi'nin ardından dünya liderlerini ağırlamaya hazırlanıyor.

AA
AA
TT

Çin, ÇKP Kongresi'nin ardından diplomasi atağına hazırlanıyor

AA
AA

Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamalarda, Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri Nguyen Phu Trong, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Tanzanya Devlet Başkanı Samia Suluhu Hassan ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un, bu hafta Pekin'e resmi ziyaretlerde bulunacakları bildirildi.
Vietnamlı lider Nguyen'in, Devlet Başkanı ve ÇKP Genel Sekreteri Şi Cinping'in davetiyle yapacağı ziyaret için bugün Pekin'e ulaşması bekleniyor.
Nguyen, ÇKP Kongresi'nin ardından ülkeyi ziyaret eden ilk yabancı lider olacak.
Şi, beş yılda bir yapılan kongrede yeniden genel sekreterliğe seçilerek, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurucusu Mao Zıdong'dan bu yana parti liderliğini iki dönemden fazla sürdüren ilk lider olmuştu.
Çin gibi tek parti iktidarının olduğu komünist rejimle yönetilen Vietnam'da 2018-2021 yıllarında devlet başkanlığı yapan 78 yaşındaki Nguyen, görevini geçen yıl devretmiş fakat, tıpkı Şi gibi, parti liderliğini üçüncü döneme taşımıştı.
İki komşu ülkenin, kongrenin ardından ilk temaslarında partiler arası bağı vurgulaması dikkati çekiyor.

Şerif'in ilk ziyareti
Çinli mevkidaşı Li Kıçiang'ın davetiyle 1 Kasım'da Pekin'i gelmesi beklenen Pakistan Başbakanı Şerif de kongre sonrası Çin'i ziyaret eden ilk liderlerden biri olacak.
Nisanda göreve gelen Şerif'in Çin'e yapacağı ilk ziyarette iki ülke arasında ekonomik iş birliği bağlarının vurgulanması bekleniyor.
Pekin yönetimi, Pakistan ile ikili ilişkisini "her koşulda üst düzey stratejik iş birliği" olarak tanımlıyor. İki ülke Kuşak ve Yol Girişimi'nin parçasını oluşturan Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru kapsamında çok sayıda ulaştırma ve altyapı projesi yürütüyor.

Tanzanya ile altyapı ve sanayi alanlarında yeni iş birliği
Doğu Afrika ülkesi Tanzanya'nın lideri Hassan'ın ziyaretinin de ekonomik ilişkilere odaklanması bekleniyor.
Devlet Başkanı Şi, 2013'te Tanzanya'ya yaptığı ziyarette Çin'in Afrika ülkeleri ile ilişkilerinde gözettiği ilkeleri, "samimiyet, gerçek sonuçlar, yakınlık ve güven" olarak sıralamıştı. Çin'in son yıllarda Afrika ülkelerine yaptığı yatırımların arttığı ve stratejik bir yaklaşımın hakim olduğu gözleniyor.
Hassan'ın ziyaretinde tarım alanındaki geleneksel iş birliğinin yanı sıra kritik altyapı projeleri, sanayileşme ve tedarik zincirleri konusunda yeni iş birliği anlaşmalarının imzalanması bekleniyor.

Scholz, salgının başından bu yana Çin'i ziyaret eden ilk G7 lideri
Pekin'e 4 Kasım'da gelmesi beklenen Almanya Başbakanı Scholz, Kovid-19 salgınının başlamasından bu yana ülkeyi ziyaret eden ilk G7 lideri olacak.
Scholz'un ziyareti, Çin'in ABD ile artan stratejik rekabette Avrupa ülkeleri ile iş birliğini geliştirme fırsatı olarak yorumlanıyor.
ÇKP'nin yayın organı "Global Times"ta bu hafta yayımlanan baş yazıda, "Çin ile ekonomik bağları koparma konusu çokça tartışılsa da Avrupa ülkelerinin, stratejik rekabeti teşvik eden Washington'ı sorgulamadan desteklemek yerine kendi ekonomik çıkarlarını, halklarının refahını ve genel stratejilerini hesaba kattığı anlaşılıyor." ifadelerine yer verildi.
Yazıda, Scholz'un 12 Ekim'de, ülkesinde katıldığı iş forumunda, "Çin ile rekabette ekonomik bağları koparmanın yanlış bir yaklaşım olacağına" ilişkin sözleri aktarıldı.
Scholz, forumdaki konuşmasında, küreselleşmenin çok sayıda insanı refaha kavuşturan bir başarı hikayesi olduğunu, bu yüzden savunulması gerektiğini vurgulayarak, "Ekonomik bağları koparmak doğru yanıt değil. Bazı ülkelerle ekonomik bağları koparmak zorunda değiliz. Açıkçası Çin ile iş yapmayı sürdürmemiz gerektiğini düşünüyorum." değerlendirmesinde bulunmuştu.
Scholz'un ziyaretinin öncesinde, Çin'in gemi taşımacılığı şirketi Cosco'nun bu hafta için Alman liderin bir zamanlar belediye başkanı olduğu Hamburg kentinin limanın bir terminalde yüzde 24,9 hisse almasına izin verilmesi dikkati çekti.
Ziyarette iki ülke ekonomik ilişkilerinin, ABD ile Çin arasındaki yeni stratejik rekabetin yarattığı koşulların gölgesinde ele alınması bekleniyor.



‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.


İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
TT

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez bugün yağmur yağdı ve bu durum, yüzyılı aşkın süredir en kurak sonbaharını yaşayan ülke için rahatlama getirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardı habere göre kuraklık, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın, başkent çevresindeki barajları dolduracak kadar şiddetli yağmur yağmazsa, İran'ın aralık ayı sonuna kadar hükümetini Tahran dışına taşıması gerekebileceği uyarısında bulunmasına yol açmıştı.

Meteorologlar bu sonbaharı ülke genelinde 50 yıldan fazla süredir yaşanan en kurak sonbahar olarak tanımladı; bu durum, 1979 İslam Devrimi'nden bile öncesine denk geliyor ve tarım için büyük miktarda suyu verimsiz bir şekilde tüketen sistemi daha da zorluyor. Ajans, su krizinin ülkede siyasi bir mesele haline geldiğini, özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, iki ülke arasında geçen haziran ayında 12 gün süren bir savaş yaşanmasına rağmen, İran'a bu konuda defalarca yardım teklifinde bulunmasının ardından bu durumun daha da belirginleştiğini belirtti.

20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)

Netanyahu, 2018'de yayınlanan bir tanıtım videosunda İran halkına şahsen seslenerek, "milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ciddi su kıtlığı" sorununu ele almak üzere Farsça bir internet sitesinin açılışını duyurdu. İranlıların su ihtiyaçlarına yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir İsrail girişimi olan "İran Halkı İçin Yaşam"ı şahsen desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Batı Kudüs'teki ofisinde çekilen video, Netanyahu'nun bir tuz arıtma tesisinden geldiğini iddia ettiği kaptan kendine bir bardak su doldurmasıyla başlıyor. Ardından İranlıların karşı karşıya olduğu vahim su krizinden bahsediyor.

Netanyahu, 12 günlük savaşın ardından geçen ağustos ayında İranlılara mesajını yineleyerek şunları söyledi: “Liderleriniz 12 günlük savaşı bize zorla dayattılar ve ezici bir yenilgiye uğradılar. Her zaman yalan söylüyorlar.” Sözlerine şöyle devam etti: “İran'da her şey çöküyor. Bu kavurucu yazda, çocuklarınız için temiz, soğuk su bile yok. Bu, İran halkına karşı gösterilen en büyük ikiyüzlülük ve saygısızlıktır. Bu durumu hak etmiyorsunuz.”


İran'ın sınır bölgesinde düzenlenen bir saldırıda 3 Devrim Muhafızı öldürüldü

Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
TT

İran'ın sınır bölgesinde düzenlenen bir saldırıda 3 Devrim Muhafızı öldürüldü

Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)
Tahran'da bir güvenlik görevlisi (Arşiv- Reuters)

İran'ın Tesnim haber ajansının haberine göre İran'ın güneydoğusundaki sınır bölgesinde "terörist gruplar" tarafından düzenlenen bir saldırıda üç Devrim Muhafızı öldürüldü.