Irak’ta Kürtler arasındaki ihtilaf hükümetin tamamlanmasını engelliyor

Irak Başbakanı Muhammed es-Sudanî (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed es-Sudanî (Reuters)
TT

Irak’ta Kürtler arasındaki ihtilaf hükümetin tamamlanmasını engelliyor

Irak Başbakanı Muhammed es-Sudanî (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed es-Sudanî (Reuters)

Irak’ın yeni Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudanî’nin Kürt bileşenine pay vermek için kabinesine yeni bir bakanlık ekleme girişimi Kürdistan bölgesindeki iki ana parti; Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasındaki anlaşmazlığı sona erdirme konusunda işe yaramadı. Irak bileşenleri arasında izlenen geleneklere göre, bakanlıklar bir kez sosyal dengeye göre (yönetimle ilgili bakanlıklar), bir kez de seçim ağırlığına göre (diğer bakanlıklar) dağıtılır. Üç ana bileşen (Şiiler, Sünni Araplar ve Kürtler) genellikle bakanlıklarda aslan payına sahip olsalar da Şiiler için 12, Sünni Araplar için 6, Kürtler için 3 ve azınlıklar kotasına göre iki bakanlık ayrılır. Ancak cumhurbaşkanlığı ile ilgili bir yıldır devam eden Kürt partiler arasındaki anlaşmazlığı nedeniyle Sudanî, çevre ve sağlık bakanlıklarını birbirinden ayırarak, çevre bakanlığını bağımsız bir bakanlık haline getirdi.
Devlet bakanlığı olarak hizmet veren bu bakanlığın oluşturulmasıyla mevcut hükümet 23 bakanlığa sahip oldu. Çevre Bakanlığı’nın Kürtlere tahsis edilmesiyle Kürt bileşenin payı üçten dörde yükseldi. İki Kürt partisi arasındaki alışılagelmiş bölünmeye göre, bir partinin Cumhurbaşkanlığını elde etmesi üzerine, üç bakanlıktan ikisi diğer partinin payına düşecektir.
Mesud Barzani liderliğindeki KDP'nin, kazanan partinin Federal Parlamento’dki sandalye çoğunluğuna göre belirlenmesi konusunda ısrar etmesinden sonra iki parti arasında Cumhurbaşkanının pozisyonu konusunda derin anlaşmazlık yaşandı. KDP’nin parlamentoda 31 sandalyesi bulunurken KYB, 18 sandalyeye sahip. Öte yandan KYB, 2005 yılında imzalanan stratejik bir anlaşmaya göre cumhurbaşkanlığının KYB’nin hakkı olduğunu düşünüyor. Anlaşmaya göre Irak Cumhurbaşkanlığı KYB’nin payına düşerken IKBY Devlet Başkanı ve Başbakanlığı KDP’nin payına düşüyor.
 2018 seçimlerinden bu yana iki parti, Cumhurbaşkanlığı pozisyonu için iki adayla: Eski Cumhurbaşkanı Berhem Salih ve ikinci turda Salih'e kaybeden Sudanî hükümetinde yeniden aynı göreve getirilen Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Federal Parlamento'ya girmek zorunda kaldı. Sonuç olarak, iki ana parti arasındaki ilişki gerginleşti. Bölgede aralarındaki sorunlar, KYB liderinin kardeşi IKBY Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani'nin hükümet toplantılarından çekilmesinden sonra bile ağırlaştı.
İki Kürt partisi bölge içindeki anlaşmazlıklarını çözemediği için Cumhurbaşkanlığı pozisyonunda bir yıl boyunca anlaşamadıkları için Bağdat'a çekildiler. KYB Dr. Berhem Salih’in  ikinci dönem için aday gösterilmesinde ısrar etmesi, KDP Lideri Mesud Barzani’nin adayı Reber Ahmed’in uzlaşmacı bir aday gibi görünen mevcut Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid lehine adaylıktan çekilmesinin ardından bile Salih’i kabul etmemesiyle anlaşmazlık daha da derinleşti.
Öte yandan KYB Lideri Bafel Talabani, Barzani ile Hukuk Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki arasında yapılan anlaşmanın ardından Abdullatif Reşid'in cumhurbaşkanlığını kazandığı ana kadar Salih'in adaylığında ısrar eden Talabani, Reşid'in KYB’nin adayı olduğunu açıkladı.
Daha sonra KDP, Sudanî’nin aralarında uzlaşmayı sağlamak amacıyla paylarına düşen bakanlıkların sayısını dörde yükseltmesine rağmen KYB’ye verilen bakanlıkların kendi hakkı olduğu konusunda ısrar ediyor. İki bakanlık belirlenmiş olsa da Dışişleri Bakanı olarak KDP’den Fuad Hüseyin ve Adalet Bakanlığı’na KYB’den Halid Şevani atanmasına rağmen bayındırlık ve çevre bakanlıkları üzerinde tartışmalar devam ediyor.
KDP, her iki bakanlığın kendi payı olduğunu iddia ederken, KYB payına bir değil iki bakanlık düştüğünü düşünüyor. Bu bağlamda KYB Lideri Mahmud Hoşanav, Şarku'l Avsat’a "İki Kürt partisi arasında kalan iki bakanlık konusundaki anlaşmazlık henüz çözülmedi. İki parti ve Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ile müzakereler halen devam ediyor. Ancak göstergeler, sorunun iki tarafın kalan iki bakanlığı paylaşma şekline göre sona ereceğini gösteriyor” şeklinde konuşuyor.



Batı Şeria'da güvenlik güçleri ile silahlı kişiler arasında çıkan çatışmada iki Filistinli hayatını kaybetti

Batı Şeria'daki Nur Şems mülteci kampında bir İsrail askeri (Reuters)
Batı Şeria'daki Nur Şems mülteci kampında bir İsrail askeri (Reuters)
TT

Batı Şeria'da güvenlik güçleri ile silahlı kişiler arasında çıkan çatışmada iki Filistinli hayatını kaybetti

Batı Şeria'daki Nur Şems mülteci kampında bir İsrail askeri (Reuters)
Batı Şeria'daki Nur Şems mülteci kampında bir İsrail askeri (Reuters)

Filistin güvenlik güçleri sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Batı Şeria'da iki ayrı olayda silahlı kişilerle çıkan çatışmalarda iki Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Güvenlik güçleri sözcüsü Enver Receb yaptığı açıklamasında “Güvenlik güçleri, Tubas ilinde aranan bir suçluyu yakalamak için operasyon düzenlerken, suçluların ateşi ile karşılaştı. Bu durum, güvenlik güçlerinin hayatlarını ve bölgedeki vatandaşların güvenliğini ciddi şekilde tehdit etti” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığı habere göre Receb şöyle devam etti, "Bu ciddi tehdit karşısında, güvenlik güçleri yerleşik çatışma kurallarına uygun olarak ateşin kaynağına yanıt vermek zorunda kaldı ve tetikçilerden birinin yaralanmasıyla sonuçlandı. Daha sonra bu kişi öldü.”

Güvenlik güçlerinin Cenin'in doğu semtine düzenlediği baskın sırasında çok sayıda silahlı saldırganla çatışma yaşandığını anlattı.

Olayla ilgili olarak, "Çatışma sırasında, bölgede bulunan 65 yaşındaki Faysal Halil Sebaiye, yasadışı silahlarla başından vurularak yaralandı ve Cenin Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Aynı yerde bir kız çocuğu da bacağından yaralandı, ancak durumunun iyi ve stabil olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığı bildirildi."

Hamas, vatandaşların öldürülmesini kınadı ve yaptığı açıklamada, “Filistinlilerin kanını dökmekten çekinmeyenlerin, onları korumakla yükümlü olanların bu kayıtsızlığı ve acımasızlığı, bu kurumların liderleri ve mensuplarının ahlaki ve insani değerlere karşı açık bir saygısızlık olarak değerlendirilebilir” dedi.

Hareket, “Batı Şeria'da güvenlik güçleri tarafından işlenen tüm ihlaller ve suçların derhal ve adil bir şekilde soruşturulması ve bu suçlara karışanların her kademeden sorumlularının bir an önce hesap vermesinin acil bir ihtiyaç olduğunu" belirtti.