Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tahıl koridoru yeniden açıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tahıl koridorunun eskiden olduğu gibi yeniden açıldığını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tahıl koridoru yeniden açıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (AA)

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, sözlerine AK Parti Grubu ve yönetiminde gerçekleştirdikleri değişiklikleri anlatarak başladı.
Mahir Ünal'ın görevinden affı ile boşalan AK Parti Grup Başkanvekilliğine, daha önce de bu görevi yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Özlem Zengin'i teklif ettiklerini bildiren Erdoğan, Mahir Ünal'a görev süresi boyunca Türkiye, TBMM ve AK Parti'ye katkıları için şahsı, arkadaşları ve milleti adına teşekkür etti.

Ünal ile farklı alanlarda ve farklı platformlarda yakın bir şekilde çalışmayı sürdüreceklerini kaydeden Erdoğan, "Sizlerin de takdiri ile bu görevi üstlenecek Özlem Zengin kardeşimize muvaffakiyetler diliyorum" diye konuştu.
AK Parti Genel Merkezi'nde boşalan Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığına ise Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyelerinden Balıkesir Milletvekili Belgin Uygur'u görevlendirdiklerini bildiren Erdoğan, Uygur'a da yeni görevinde başarılar diledi.

"(Mevlüde Genç) Mücadelemizi ondan aldığımız ilhamla sürdüreceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Solingen'den 1993 yılı Mayıs ayında milletin yüreğini yakan acı bir haber alındığını; Alman ırkçıları tarafından kundaklanan bir evde 5 vatandaşın yanarak hayatını kaybettiğini anımsattı.
Bu saldırıda kızlarını ve torunlarını şehit veren Mevlüde Genç'in, Avrupa'daki Türk ve Müslüman düşmanlığıyla mücadelenin adeta sembolü haline geldiğine işaret eden Erdoğan, "Kendisi geçtiğimiz günlerde vefat etti. Bugün de Amasya'da ebedi yolculuğuna uğurlanıyor. Mevlüde Genç Hanımefendi'ye Allah'tan rahmet dilerken, Avrupa'daki Türk ve Müslüman topluma karşı giderek artan düşmanlık dalgası ile mücadelemizi ondan aldığımız ilhamla sürdüreceğiz" ifadesini kullandı.
Erdoğan, salondakileri ve ekranlardan kendisini izleyenleri, Genç'in ruhu için Fatiha okumaya çağırdı ve Fatiha okudu.

"80 senede yapılan hizmetlerin katbekat fazlasını kazandırdık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın AK Parti'nin iktidara gelişinin müjdecisi olan 3 Kasım 2002 seçimlerinin 20. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, "Aziz milletimizin takdir ve teveccühüyle 3 Kasım 2002 tarihinde başlayan hizmet yolculuğumuzda 20 yıllık kesintisiz iktidarla bir rekora daha imza atmış oluyoruz. Rabb'imize, bizlere her karışı mübarek şehit kanlarıyla sulanmış bu vatana hizmet etme, milletimize hizmetkar olma şerefi verdiği için hamdediyoruz. Girdiğimiz 15 seçimin tamamında, demokrasi ve kalkınma yolculuğumuzun her adımında, bizlerden desteğini, hayır duasını esirgemeyen necip milletimize, tüm fertleriyle ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi.
Türkiye'nin büyümesi, gelişmesi, güçlenmesi, milletin hak ettiği hizmetlere kavuşması için partisinin çatısı altında farklı kademelerde görev yapmış tüm yol ve dava arkadaşlarına "Allah razı olsun" diyen Erdoğan, geride hayırla, güzellikle, takdirle anılacak eserler bırakarak ebediyete irtihal eden tüm arkadaşlarını, özellikle partisinin saflarında mücadele ederken bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen dava erlerini rahmetle yad ettiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kuruluşunun üzerinden 1,5 yıl gibi kısa bir süre geçmesine rağmen, milletin güvenine mazhar olmuş bir kadro olarak tam 20 yıldır Türkiye'ye aşkla hizmet ediyoruz. Allah'a hamdolsun 81 vilayetimizin her ilçesinde, her mahallesinde, her köyünde velhasıl vatan topraklarının her karışında eserlerimiz var. Milletimizin 85 milyon ferdinin tamamının hayatına dokunan, hayat kalitesini yükselten, umudunu besleyen hizmetlerimiz var. Sadece sınırlarımız içinde değil, Balkanlar'dan Afrika'ya, Orta Asya'dan Latin Amerika'ya dünyanın dört bir yanında da iz bırakan çalışmalar gerçekleştirdik. Geride bıraktığımız 20 yılda, bizden önceki 80 senede yapılan hizmetlerin katbekat fazlasını ülkemize kazandırmayı başardık. Birileri, sürekli engellemenin, engel çıkarmanın, takoz olmanın peşinde koşarken, biz eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, enerji, spor tesisleri, bütün bu alanları güçlendirdik. Yollar, konutlar, havalimanları inşa ettik. Fakir fukaraya, garip gurebaya biz sahip çıktık. Savunma sanayimizi dışa bağımlılıktan kurtardık. Ülkemizi pek çok yenilikle tanıştırdık. Asrın projeleri olan nice eserlerle tarihe adımızı yazdırdık. Yatırımlarla birlikte hak ve özgürlüklerde de Türkiye'yi dünyanın parmakla gösterilen ülkelerinden birisi haline getirdik. Milli iradenin üzerinde yıllardır Demokles'in kılıcı misali duran ne varsa, gerektiğinde canımız pahasına verdiğimiz mücadeleyle, hepsini de tehdit olmaktan çıkardık."

Başörtüsü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Sıkıysa önümüzdeki seçimde başörtülü adayları koy. Seni de görelim" dedi.

Anayasa değişikliği teklifi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliği teklifine dair, "Tablo oluşmazsa, halk oylaması dahil diğer adımları atmaya biz hazırız. Bir daha açılmamak üzere milletimizin gündeminden çıkartma yanında muhalefet için de bir turnusol kağıdı olacağına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.

"İftiranın hesabını hukuk önünde soracağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun uyuşturucu iddialarına ilişkin, şunları kaydetti:
"Bu iftiranın hesabını elbette hukuk önünde de soracağız. Kolluk güçlerimizin kahraman mensuplarının haklarını korumak da boynumuzun borcudur."

2023 Seçimleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2023 seçimlerinde sıkletimize uygun bir muhalefetle yarışmayı isterdik. Maalesef bahtımıza millete hakaret etmekten başka hiçbir vasfı olmayan ekip çıktı" ifadelerini kullandı. 

Tahıl Koridoru
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tahıl koridoruna ilişkin dün Putin ile görüştüğünü bugün de Zelenski ile görüşeceğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tahıl koridorunun eskiden olduğu gibi yeniden açıldığını da açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İçinde bulunduğumuz süreçte bırakın dava arkadaşımızı kaybetmeyi tek bir çakıl taşının dahi bizden kopartılmasına müsaade etmeyiz" ifadelerini kullandı.



Interpol tarafından aranan organize suç örgütü yöneticisi İstanbul'da yakalandı

(AA)
(AA)
TT

Interpol tarafından aranan organize suç örgütü yöneticisi İstanbul'da yakalandı

(AA)
(AA)

Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce, organize suç örgütü üyesi olduğu ve dolandırıcılık suçundan Interpol tarafından hakkında mavi bülten çıkarılan Shamil Amirov'un İstanbul Sarıyer'de yaşadığının tespit edildiğini belirtti.

Kafes-15 operasyonuyla yakalanan Amirov'un Rusya'da faaliyet gösteren "Thieves in Law" organize suç örgütü yöneticilerinden olduğunu kaydeden Yerlikaya, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

Uluslararası ve ulusal organize suç odaklarıyla, zehir tacirleriyle mücadelemiz artarak devam edecek. Nefeslerini keseceğiz. Operasyonu düzenleyen kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Ülkemizi uluslararası ve ulusal organize suç örgütlerinden temizlemeye kararlıyız. Bir bir yakalayıp adalete teslim edeceğiz.


Ankara Emniyetinden "çocuk kaçırma girişimi" paylaşımlarına ilişkin açıklama

AA
AA
TT

Ankara Emniyetinden "çocuk kaçırma girişimi" paylaşımlarına ilişkin açıklama

AA
AA

Müdürlükten yapılan yazılı açıklamada, bazı sosyal medya hesapları ve basın yayın organlarında, Ankara ile farklı illerde "servis arızası" gibi bahanelerle çocuk kaçırma girişimi meydana geldiği yönünde paylaşımlar yapıldığı hatırlatıldı.

Konuya ilişkin titiz çalışmalar yapıldığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"29 Kasım tarihinde Çankaya ilçemizde meydana gelen bir olayla ilgili detaylı ve titizlikle yapılan çalışmalar neticesinde ve ailelerin ifadelerinde konunun bir yanlış anlaşılmadan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Toplumda infial yaratmaya yönelik bu tür gerçek dışı paylaşımlara itibar edilmemesi kamuoyuna saygıyla duyurulur."


Erdoğan’ın Cezayir ziyareti: ‘Stratejik’ bir ilişki mi?

Tebbun, Erdoğan'ı 21 Kasım'da Cezayir'deki Huari Bumedyen Havaalanı'nda karşıladı. (Reuters)
Tebbun, Erdoğan'ı 21 Kasım'da Cezayir'deki Huari Bumedyen Havaalanı'nda karşıladı. (Reuters)
TT

Erdoğan’ın Cezayir ziyareti: ‘Stratejik’ bir ilişki mi?

Tebbun, Erdoğan'ı 21 Kasım'da Cezayir'deki Huari Bumedyen Havaalanı'nda karşıladı. (Reuters)
Tebbun, Erdoğan'ı 21 Kasım'da Cezayir'deki Huari Bumedyen Havaalanı'nda karşıladı. (Reuters)

Rebia Hurays

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde Cezayir'e gerçekleştirdiği yıldırım ziyaret, kısalığı ve iki ülke arasındaki bir dizi dosyanın gündeme gelmesi açısından dikkat çekiciydi.

İki ülke arasında hem en üst düzeyde hem de hükümet düzeyindeki ziyaretler, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'un 2019'da iktidara gelmesinden bu yana dikkat çekici bir hareketliliğe sahne oldu. Recep Tayyip Erdoğan, 2020 yılının ocak ayında, Tebbun iktidara geldikten hemen sonra ülkeyi ziyaret eden ilk devlet başkanlarından biri oldu. Ayrıca Türkiye, Cezayir Cumhurbaşkanı'nın ziyaret ettiği çok az sayıda ülkeden biri. Tebbun, Ankara'yı iki kez ziyaret etti.

On saati geçmeyen ziyarette, ortak ilişkiler açısından bir dizi siyasi dosya ön plana çıktı. Görüşmenin merkezindeki konulardan biri Gazze'deki gelişmelerdi. Al Majalla’ya konuşan Cezayirli bir siyaset bilimci şu değerlendirmelerde bulundu:

"Erdoğan'ın Cezayir ziyareti ve bölgesel ve uluslararası bağlamı, özellikle Gazze'deki savaşa yönelik ortak resmi bir söylem üretme düzeyinde büyük önem taşıyor. Bu, bölgesel gelişmelerin başlangıcından bu yana Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ilk yurt dışı ziyareti olduğu biliniyor. Olaylar hızlı ve dramatik bir şekilde gelişti ve Filistin meselesinde iki etkili ülkenin brifing almasını gerektirdi. Bu, Ankara-Cezayir ekseninin değerlerini güçlendirme açısından olumlu bir faktör oluşturuyor."

Ziyarette iki ülke arasındaki iş birliğini artıracak 12 anlaşmanın imzalanması konusu da yer aldı.

Cezayirli siyaset bilimciye göre iki ülke, siyasi ve ekonomik ortaklık çerçevesinde her iki ülkenin üst düzey siyasi liderliğinin güçlü siyasi iradesine dayanan stratejik bir ilişki modeli oluşturmaya çalışıyor. Söz konusu irade dünyanın yaşadığı değişim ve krizlerden etkilenmeyen, hızlı ve yapıcı bir diplomatik ritimle son yıllarda sistematik bir şekilde arttı. Hatta Türkiye'nin Ortadoğu'da, Cezayir'in Kuzey Afrika ve Sahel'deki zorluklarla yüzleşmek için pragmatik kalkınma faktörlerini daha fazla ve çeşitli düzeylerde destekleyecek şekilde güçlendi. Bu nedenle, ülkeler klasik devlet ilişkilerinin formülleri yerine, tarih, medeniyet ve geleceği paylaşan iki ülke arasında canlı ve uzun vadeli bir ittifaka doğru ilerliyor.

Fotoğraf Altı: Erdoğan için Cezayir'in başkentindeki başkanlık sarayında kabul töreni düzenlendi. (Reuters)
Erdoğan için Cezayir'in başkentindeki başkanlık sarayında kabul töreni düzenlendi. (Reuters)

Ziyaret, kısa olmasına rağmen ekonomik bir karaktere sahipti. 12 farklı sektörde 12 anlaşma imzalandı. Şarku’l Avsat’ın Al-Majalla’dan aktardığına göre yatırımları ve ticaret hacmini on milyar dolar sınırına çıkarmayı hedefleyen iki ülke arasındaki işbirliğinin düzeyi bugün beş milyar dolara yaklaştı.

Erdoğan'a eşlik eden Türk heyetinde şu isimler vardı:

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı (MİT) İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek.

Cezayir ve Türkiye, ‘Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi’ adını ‘Stratejik Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi’ olarak değiştirdi.

Cezayir ve Türkiye, ziyaret sırasında ‘Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi’ adını ‘Stratejik Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi’ olarak değiştirdi. Bu, iki ülke arasındaki yakınlaşmanın ne kadar güçlü olduğunu ve Cumhurbaşkanı Tebbun'un göreve gelmesinden sonra hız kazandığını gösteriyor.

Cezayir Parlamentosu Üyesi Abdulkadir Berriş, gelişmelere ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

 "Cezayir diplomasisinin bugünkü çabaları diplomatik açıklık ve ekonomik çeşitlendirmeye dayanıyor; bu, son yirmi yılda böyle değildi. Eski sistem Fransa'ya bağımlıydı, hatta yerel pazar Fransız çıkarları için açık bir pazar haline geldi. Bu nedenle, Çinli, Rus ve Türk ortaklar olmak üzere ortakların çeşitlendirilmesine büyük bir direnç gösterdi."

Erdoğan, Tebbun ile ortak basın toplantısında, ‘Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi'nin adını, stratejik niteliğini vurgulamak için ‘Stratejik Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi’ olarak değiştirdiklerini açıkladı. Erdoğan, bu değişikliğin, iki ülke arasındaki ilişkilerin geldiği noktayı ve stratejik vizyonu yansıttığını söyledi.

Fotoğraf Altı: Cezayir Ulusal Petrol Şirketi (Sonatrach) ile Türkiye Petrol Boru Hatları Şirketi (BOTAŞ) arasındaki anlaşmanın yenilenmesi bekleniyor. (Reuters)
Cezayir Ulusal Petrol Şirketi (Sonatrach) ile Türkiye Petrol Boru Hatları Şirketi (BOTAŞ) arasındaki anlaşmanın yenilenmesi bekleniyor. (Reuters)

Erdoğan ve Tebbun ziyaretin sonunda, Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının ardından özel bir törende ortak açıklamaya imza attılar. Açıklama, iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek için imzalanan 12 iş birliği anlaşmasını içeriyordu. Türk ve Cezayirli yetkililer tarafından imzalanan iş birliği anlaşmaları, ticaret, eğitim, kültür, sinema, çevre ve bilim alanlarını kapsıyordu. Ayrıca, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz ile Cezayir Haber Ajansı Genel Müdürü Samir Kayed, iki ajans arasında iş birliği anlaşması imzaladı.

Cezayir Cumhurbaşkanlığı, geçtiğimiz salı günü Cezayir'in Türkiye ile anlaşmalar imzaladığını açıkladı. Bu anlaşmalar arasında, Sonatrach şirketi ile bir gaz tedarik anlaşması da yer alıyor. Türkiye'nin Cezayir büyükelçisi Muhammet Mücahit Küçükyılmaz, Erdoğan'ın ziyaretinden önce yaptığı açıklamada, Sonatrach ve Botaş şirketleri arasındaki anlaşmanın yenilenmesini beklediklerini belirtmişti.


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Netanyahu yönetiminin Gazze'de gerçekleştirdiği katliam tarihe "kara leke "olarak geçti

AA
AA
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Netanyahu yönetiminin Gazze'de gerçekleştirdiği katliam tarihe "kara leke "olarak geçti

AA
AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28'inci Taraflar Konferansı kapsamında Expo City Dubai'de düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi'ne katıldıktan sonra Türkiye'ye dönüşünde uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Erdoğan, Türkiye'nin 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefine ulaşmasını öngördüklerini belirterek, toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yüzde 55'e çıkardıklarını, bu oranla Türkiye'nin Avrupa'da 5'inci, dünyada 12'nci sırada yer aldığını söyledi.

Buradaki hitabında, ülkelerin iklim finansmanı kaynaklarına ve teknoloji transferi imkanlarına daha adil şekilde erişmeleri gerektiğine dikkat çektiğini anımsatan Erdoğan, "Ülkemizin, dünyamıza, doğamıza olan sorumluluğundan kaynaklanan bilinçle, küresel iklim eylemine katkı sunmaya devam edeceğinin altını çizdik. Ayrıca uluslararası topluma iklim değişikliğiyle mücadelede gereken dayanışmanın sergilenmesi çağrısında bulundum. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin 60'ıncı oturumunu inşallah ocak ayında İstanbul'da yapacağız." dedi.

Zirvede 2026'da düzenlenecek 31. Taraflar Konferansı'na ev sahipliği yapmak istediklerini de ifade ettiklerini aktaran Erdoğan, "Adaylığımıza destek talebinde bulunduk. Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan insanlık dramını da zirve gündemine taşıdım. Liderler Zirvesi’ne katılan muhataplarımın bir kısmıyla ikili görüşmeler de gerçekleştirdim. Dünya İklim Eylemi Zirvesi'nin sonuçlarının ve Dubai'de yaptığımız tüm görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum." şeklinde konuştu.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, İsrail ile Hamas arasında kalıcı ateşkesin sağlanmasına dair umudu ve başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti'nin kurulması için bir eylem planı olup olmadığına ilişkin soru üzerine, "Şu ana kadar Gazze'deki İsrail saldırılarının sona ermesi ve kalıcı ateşkesin sağlanması için nasıl her mahfilde çabamızı gösterdiysek, bundan sonra da yine aynı istikamette bu gayretleri göstermeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Barışın peşini bırakmayacağız"

Baştan itibaren çatışmalara "insani ara"dan ziyade ateşkesin kalıcı olarak ilanından yana olduklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"İsrail'in hukuk tanımaz yaklaşımı neticesinde gelinen durum, endişelerimizde haklı olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Burada bir barış fırsatı yakalanmıştı ve bu fırsatı maalesef İsrail'in bu uzlaşmaz yaklaşımıyla şimdilik kaybettik. Ancak 'bundan sonrası da böyle olacak, barış fırsatları heba edilecek' yaklaşımı içerisinde değiliz, umudumuzu yitirmeyelim. İnşallah tekrar beklediğimiz kalıcı barış fırsatını yakalarız. Barışın peşini bırakmayacağız. Bu tabloda dahi, 'Durmak yok, yola devam.' diyoruz. 'Ateşkesle ilgili hangi adımları atar ve nereleri zorlarsak, kalıcı barış fırsatını yeniden yakalarız?' bunun arayışı içerisindeyiz. Devlet ve hükümet başkanlarıyla irtibatlarımızı devam ettiriyoruz. Nitekim bugün yaptığımız görüşmelerde de muhataplarımıza bu düşüncemizi ifade ettik. Onlarla birlikte bu gayreti devam ettirerek inşallah bir netice alalım istiyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da içinde olduğu Dışişleri Bakanlarından oluşan Yedililer Grubu'nun da bu çalışmaları devam ettirdiğine işaret ederek, "İnşallah bu çalışmalardan da bir netice alırız." temennisinde bulundu.

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Riyad Zirvesi'nde alınan karardan sonra ilgili temas grubunun, İslam İşbirliği Teşkilatı adına çalışmalarına başladığını da aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Burada dikkat edilmesi gereken birkaç husus var. Birincisi, İslam ülkeleri Gazze ve Filistin meselesine yoğunlaşırken diğer taraftan da bugüne kadar olmadık bir şekilde bir araya gelip, bizim uzun yıllardır söylediğimiz 'bölge halklarının kendi sorununa sahip çıkması' prensibini hayata geçirdiler. Bunun kurumsallaşması belki en büyük stratejik kazancımız. Gazze'yle ilgili ortaya konulan bu grubun faydası, İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerini ortak politika etrafında birleştirmesi oldu. Bir yandan Gazze'deki ateşkesin sağlanması için çalışırken bunun paralelinde iki devletli çözüme yönelik de çalışmaların sürmesi gerekiyor. Bunu ilk önce kendi aramızda bir başlangıç noktası olarak kabul ettik, daha sonra muhataplarımıza aktarmaya başladık. İkinci nokta, Gazze'yi iki devletli çözümün olmadığı bir ortamda tartışmama konusunda muhataplarımızı bir noktaya getirdik. Ortak baskımız neticesinde Avrupa ülkelerinin bir kısmının hem bizim konumumuzu anladığını, hem de bizim savunduğumuz tezleri sahiplenmeye başladıklarını gördük."

Erdoğan, Londra'da, Paris'te, Barselona'da Akdeniz İşbirliği Toplantısı'nda ve en son New York'ta, Birleşmiş Milletler'de yapılan kapsamlı görüşmelerde grubun çalışmalarının çok ciddi netice vermeye başladığını gördüklerini de vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Grup geldiği yer itibarıyla artık bir yol haritası hazırlanabileceği görüşünde ve bunun için çalışmalar var. Çalışma grubu haftaya da Amerika Birleşik Devletleri ile bir araya gelecek. Başta Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere olmak üzere İsrail'i destekleyen Batılı ülkeler, İsrail'in savaş değerlendirmesinden hareketle iki devletin çözümden ziyade 'Hamas tehdidini ne yapacağız?' diye bir soruyu sürekli hem bizim, hem dünya kamuoyunun önüne getiriyorlar. Biz de diyoruz ki 'Eğer iki devletli çözümü şu anda merkeze alırsak, Gazze ve karşılıklı tehdit konuları da zaten ortadan kalkar. Bunu buradan halletmek lazım. Hamas'ın dışlanması, Hamas'ın yok edilmesi gerçekçi bir senaryo değil.' Bundan etkileniyorlar ve İsrail'e yönelik baskı artıyor."

"Bu soykırımı unutmayacak ve unutturmayacağız"

Bir gazetecinin Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesine Filistinlilerin yaptığı başvuruyu hatırlatarak, "Bu başvuru süreci hangi aşamada? Netanyahu'yla ilgili nasıl bir karar almasını öngörüyorsunuz?" şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, 3 bine yakın avukatın Lahey'de Uluslararası Ceza Mahkemesine gerekli başvuruyu yaptığını vurguladı.

AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel'in heyette olduğunu ve Lahey'deki süreci takip edeceklerini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Oradan beklentimiz, Netanyahu başta olmak üzere suçüstü yakalanan bu soykırımcıların, bu Gazze kasaplarının gereken cezayı almalarıdır. Temennimiz odur ki verilecek kararla adaleti bekleyenler, 'İşte şimdi oldu' desinler. Bizler bu davanın üst seviyede takibini yapacağız. Milletvekilimiz Cüneyt Yüksel Lahey'deki görüşmelerinin başarılı geçtiğini ifade etti. Beklentimiz verdiğimiz belgeler, bilgilerle beraber Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde inşallah olumlu neticeler alma istikametinde. Peşini bırakmayacağız, takipçisi olacağız. Biz bu soykırımda parmağı olan tüm İsrail yöneticilerinin yargılanıp ceza almasını istiyoruz. Bunun için dünyaya görev düşüyor. Hem rahmetli Aliya'nın dediği gibi 'Unutulan soykırım tekrarlanır.' Biz bu soykırımı unutmayacak ve unutturmayacağız. Er ya da geç, mutlaka İsrail bunun hesabını verecek. Buna sessiz kalmanın utancını, dilini zalime uzatmaya çekinenler muhakkak yaşayacak. 'Bizim kimseye borcumuz yok' derken bunu söylüyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün başta İspanya gibi bazı "yürekli" ülkeler hariç, Batılı ülkelerin Filistin'e borçlandığını ve zulme karşı çıkma sorumluluklarını yerine getirmediklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:

"Biz tarihin hiçbir döneminde zalim de olmadık, zulme rıza da göstermedik. Bu yüzden alnımız aktır. Ancak bugün sessiz kalanların yüzleri kararmaktadır. Netanyahu yönetiminin Gazze'de gerçekleştirdiği katliam tarihe bir kara leke olarak geçti. Bu leke sadece Netanyahu yönetiminin değil, ona şartsız ve koşulsuz destek veren ülkelerin alnına da yapıştı. Bu devletlerin ve uluslararası kuruluşların kayıtsızlığını dünya asla unutmayacak. Yıllar ve nesiller boyunca bu sessizliklerinin bedelini ödeyecekler. Uluslararası Ceza Mahkemesinin bu soykırıma ceza vermesi için elimizden geleni yapacağız. Ancak küresel sistemin çarpıklığı nedeniyle bir yerde bunun önüne geçmeye çalışanlar olacaktır. Ne yaparlarsa yapsınlar vicdan mahkemelerinden aldıkları cezadan kurtulamayacaklar. Soykırım mağduru diye yıllarca ortalıkta dolaşan İsrailli yöneticiler, artık atalarının katillerine dönüşmüştür. Bu hükmü insanların zihinlerinden de tarihin kayıtlarından da vicdanlardan da silemeyecekler."

Bir gazetecinin, Erdoğan'ın işgalci yerleşimcileri, "terörist" olarak tanımlamasının büyük yankı uyandırdığını belirterek, "Şimdi bu safhadan sonra İslam ülkeleri yöneticileri, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi'nin Filistinlilerin malına mülküne çöken bu yağmacı teröristleri terörist olarak resmi kayıtlara geçirme noktasında iyi bir mesai harcamasını bekliyor musunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde işgalci yerleşimcilerin "terörist" olarak ilk defa kayıt altına alındığını söyledi.

Şu anda Batılıların savunamadığı tek şeyin "yerleşimcilerin işledikleri cinayetler" olduğunu belirten Erdoğan, "Bu hukuksuzlukları Amerikalılar dahi açıktan eleştiriyorlar. Bu işgalci teröristler için yerleşimci tabirini terk edip işgalci terörist tanımlamasını kullanıp yaygınlaştırarak işe başlayabiliriz." dedi.

"Bu bir devlet terörüdür. Bu devlet terörü karşısında da suskun duramayız"

Bu kişilerin gasbettiği evler, araziler, iş yerlerinin Filistinlilerin "öz malları" olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bunu anlayıp, anlatarak mesafe alabiliriz. Hukuki zeminde yapılacaklar, devletlerin alması gereken tutumlar başkadır. Düşünün bir eviniz var, atanız dedeniz o evde yaşamış, yıllarca o toprağı işlemiş, üzerinde yaşamışsınız sonra eli silahlı bu teröristler geliyor ve size, 'Burası artık benim.” diyor. Bu zulüm değil de nedir? Diğer taraftan Tevrat'taki on emir içerisinde sadece 'Öldürmeyeceksin.' emri yok. On emrinden biri de 'Komşunun malına, mülküne göz dikmeyeceksin.' emridir. Bunların böyle bir derdi yok. Netanyahu sürekli dini söylemlerle soykırımlarını temellendirmeye çalışıyor ancak görüyorsunuz bunların yaptıklarının dini bir dayanağı da yok. Bunlar işgalci, bunlar zalim. Ortada çok büyük bir terör vakası var. Bu bir devlet terörüdür. Bu devlet terörü karşısında da suskun duramayız." diye konuştu.

Gazze'deki durum karşısında, Batı'da özellikle de ABD'de gençlerin, Filistin'de ne olduğunu anlayabilmek için Kur'an-ı Kerim okumaya yöneldikleri hatırlatılarak, "İlginç bir insani ve vicdani hareket dünyada karşılık buluyor. Bu durum insanlık vicdanını harekete geçirme yolunda nasıl bir etki uyandırabilir?" sorusu üzerine Erdoğan, "Öncelikle bizlerin vazifesi, hakikati en yalın haliyle ve mümkün olduğunca da çok sayıda kişiye anlatmaktır. Bundan vazgeçmeyeceğiz, tereddüt etmeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Bu konuda yazılı ve görsel medyaya büyük iş düştüğüne işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hem ülkemizin hem dünyanın büyük bir çoğunluğuna sizinle ulaşabiliriz. Bizler de ulusal, uluslararası toplantılarımızda bunu yapıyoruz ve buna devam edeceğiz. Şu gerçeği de bilmemiz lazım, hiçbir zaman bunların bu zalimliklerini gizlemeye güçleri yetmeyecektir. Bütün gerçekler su yüzüne çıkıyor. Gazze'de yaşanan vahşet ve oradaki şehitlerimizin fedakarlığı dünyada yeni bir uyanışa, yeni bir silkinişe Allah'ın izniyle vesile olacaktır. Bu vahşet, bu cinayet, bu terör ne kadar yayılırsa yayılsın Gazze'de dökülen tek bir damla kan, akan tek bir damla gözyaşı bile boşa gitmeyecektir.

Buna da yürekten inanıyorum. Bu ödenen bedeller Allah'ın izniyle lehe dönüşecektir, hiç endişeniz olmasın. Bu silkiniş üstat Sezai Karakoç'un bizlere anlattığı o 'Diriliş muştusu'na inanıyorum ki vesile olacaktır. Çünkü diriliş muştusunun bedeli öyle kuru kuruya olmuyor. Bakın Filistin davasını merak edenler şimdi İslam'la şerefleniyor. Yeni bir uyanış, yeni bir diriliş. İsrail Filistin'in sesini, nefesini kesmek için fosfor bombaları dahil binlerce bomba atıyor. Sizler televizyon yayınlarında bunları yakalıyor, bu fosfor bombalarının nasıl atıldığını ispatlıyorsunuz. Amerika başta olmak üzere Batı tüm imkanlarıyla yükleniyor, her türlü desteği veriyor ama nafile…"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "nasıl olsa hakikat bir gün ortaya çıkar" diye el kol bağlı durulamayacağını belirterek, "Yapmamız gereken rehavete kapılmadan elimizle, dilimizle bunu anlatmaktır. Bu tür kötülükleri gördüğümüz zaman, elimizle, eğer buna gücümüz yetmiyorsa dilimizle, eğer buna da gücümüz yetmiyorsa, o zaman kalbimizle, gönlümüzle buğzedeceğiz. Bu da imanın en zayıf halidir. Bunları yapmamız lazım ve çok çalışacağız. İsrail, kardeşlerimize yaptıkları karşısında 'Ben bu işi bitirdim.' diyemeyecek. Onun için Lahey önemli. Bunun dışında da attığımız adımlarla bunların nefesini, soluğunu inşallah kestireceğiz. Gayret bizden tevfik Allah'tan."

ABD Hazine Bakanlığı Müsteşarı Nelson'ın açıklamaları

Ankara'da temaslarda bulunan ABD Hazine Bakanlığı Müsteşarı Brian Nelson'ın, Türkiye'nin Hamas'ı desteklemesinden dolayı endişeli olduklarını söylediği hatırlatılarak, "Oysa ABD, PKK gibi terör örgütlerine yıllardır silah, finansman ve siyasi destek sağlayan bir ülke. PKK'ya böyle davranırken, Hamas konusunda Türkiye'den bu konuda beklenti içerisinde olmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle yanıtladı:

"Ben Amerika'ya daha ilk seyahatimde orada Jewish Community ile toplantı yapmıştım. 20 yıl önce bana orada Hamas'ı sormuşlardı. Ben de demiştim ki 'Hamas bir terör örgütü değildir. Onlar sadece 1947'den şu ana kadar elde tutabildikleri bir avuç toprakta mücadelelerini sürdüren insanlardır.' Şu anda ben aynı yerdeyim. Hamas'ı, kim ne derse desin, bir terör örgütü olarak asla kabul edemem. Böyle de tasvir edemem. Siz PKK'yı, YPG'yi, FETÖ'yü ödüllendirirken, hatta hatta bunları Oval Ofis'te ağırlarken, kalkıp da Hamas'ı bu şekilde yorumlamamızı bekleyemezsiniz. Ben bunu ne inancım ne vicdanımla bağdaştırırım."

Hamas'ın içindekileri, El Fetih'i, Amerika gibi değil, gayet iyi tanıdığını, Hamas'ın her şeyden önce Filistin'in bir gerçeği olduğunu ve bir siyasi parti olarak seçime girip kazandığını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Terör örgütü' dediler, çamur attılar, 'Tutmasa da iz bırakır.' dediler. Hamas'ı bu şekilde, başta Amerika olmak üzere, Batı, böyle bir konumlandırmayla sürekli olarak anlattı, anlatıyor. Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Bizler dış politikamızı Ankara'da oluşturur ve sadece Türkiye'nin menfaatlerine, halkımızın beklentilerine göre dizayn ederiz. Muhataplarımız eminim ki Türkiye'nin bu tip insani krizlerde ve çatışmalardaki tutarlı ve dengeli dış politika adımlarını takdirle karşılamaktadır ancak bunları bambaşka gerekçelerle yüksek sesle dile getirememektedir. Türkiye'nin atacağı adımlara yönelik ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda beklentilerinin olması doğaldır. Ayakları yere basan, reel zeminde düşünüldüğünde bunların gerçekleşme olasılığının ne kadar düşük olduğunu tahmin etmek de güç değildir."

Yunanistan ziyareti

5. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı için 7 Aralık'ta Yunanistan'a bir ziyaret gerçekleştireceği belirtilerek, "Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in bir açıklaması oldu son günlerde. 'Türkiye'yle işbirliği şart.' dedi. Miçotakis'in bu açıklaması ne anlama geliyor sizce? Özellikle Yüksek Düzeyli İşbirliği Konsey toplantısı sonrası iki ülke arasında yeni bir dönem başlar mı?" sorusunu da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Temennimiz odur ki yeni bir dönem başlamış olsun." ifadesini kullandı.

Kendisinin her zaman, "Biz dostları artırmaya, düşmanları azaltmaya çalışıyoruz." dediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunları ikili görüşmemizde de kendisine çok açık net, bundan önce söylediğim gibi yine söylemekte fayda olduğuna inanıyorum. Çünkü Türkiye'den seslendiğiniz zaman Kos Adası'ndan o ses duyuluyor. Arasındaki mesafe bu kadar yakın, bu kadar geçmişi itibarıyla iç içe olan iki ülkenin hala düşmanlığı körükleyen seslerle yürümesi doğru değil. Bir diğer taraftan da bizi kızıştıran kim? Bu noktada baktığımız zaman Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birileri bizi birbirimize düşürmenin gayreti içerisinde. Parasını ödediğimiz halde bize F-16'larımız verilmezken Yunanistan'a hala F-16'ları gönderiyor, mühimmatını gönderiyor. Amerika böyle yapıyor diye bizim de herhalde geri çekilecek bir halimiz yok. Yanı başımızdaki komşumuza ziyaretimizi yaparız, oturur konuşuruz. Eğer birbirimizin çıkarlarına zarar verecek tutumlar içerisine girmiyorsak mesele yok. Yolumuza aynen devam ederiz. Tabii ki görüş ayrılıklarımız var ve çözümü bir çırpıda mümkün olmayan derin meseleler bulunuyor. Fakat hemen çözebileceğimiz ve iş birliği zeminini genişletecek başlıklar da yok değil. Yeni bir dönem başlatır, verilen sözleri tutar ve dış etkilerden arındırılmış bir düzlemde bu ilişkileri geliştirebilirsek eminim ki kazançlı çıkarız. Bizim dış politika anlayışımız 'hep ben kazanayım karşıdaki kaybetsin' değildir. Biz 'kazan-kazan' anlayışı ile Atina'ya gideceğiz. Orada yeni dönemin ruhuna yakışır kararlar almak için hem ikili ilişkilerimizi hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini ele alacağız."

Özgür Özel'in İYİ Parti'yi ziyareti

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in yerel seçimlere 81 ilde tek başlarına seçime gireceklerini açıklamasına rağmen, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Akşener'i ziyaret ederek, işbirliği çağrısı yaptığı hatırlatılarak, "İYİ Parti Genel Başkanı ile CHP Genel Başkanı arasındaki görüşmeden sonra süreç biraz değişti. İttifaka açık kapı bırakıldı. Genel İdare Kurulu'nda alınacak karar doğrultusunda karar açıklayacaklarını söylediler. Bu süreç sizin aday belirleme takviminizi etkiliyor mu? Bu süreci nasıl yorumlarsınız?" sorusu üzerine Erdoğan, kendilerinin politikalarını muhalefete göre değil, tamamıyla Cumhur İttifakı'nın çerçevesiyle belirlediklerini bildirdi.

Bu konularda da öncelikle önlerinde büyükşehirler ile ilgili analizler olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Büyükşehirlerle ilgili arkadaşlarımız şu anda yoğun bir çalışmanın içerisindeler. 30 büyükşehrin dışında da 51 normal il belediyesi ile ilgili değerlendirmeleri yine Cumhur İttifakı olarak yapacağız. Buradaki değerlendirmelerle birlikte de yola çıkacağız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

"Şu anda seçim işleri başkanlarımız, MHP'den üç arkadaşımız ve AK Parti Genel Başkanvekilimiz Efkan Ala ile görüşmeleri yapıyorlar. 6 kişilik komisyon bu çalışmaları tamamlayıp birkaç gün içinde de bizim üst kurulumuza getirecekler, orda da çalışmalarımızı sürdüreceğiz. CHP ile İYİ Parti veya HEDEP ne yapar? Bizim bunlarla uğraşmak gibi bir derdimiz yok. Biz kendi işimize bakacağız. Bizim altılı masa, on altılı masa vesaire gibi masalarımız yok. Sadece Cumhur İttifakımız var. Bu Cumhur İttifakımızı da en uygun şekilde çalıştırmanın gayreti içerisinde olacağız. Biz yolumuza bakarız. Kimin kiminle görüştüğüne, kimin kimi nerede aday gösterdiğine bakmayız. Karşımıza kim çıkarsa en son seçimde olduğu gibi milletimizin desteğiyle dersini verir ve kendi iç buhranları ile onları baş başa bırakırız. Yeniden masa kurma çabaları varsa kurabilirler. Milletimiz zaten masadan kalkanları, sonra tekrar oturanları, birbirlerini hançerleyenleri, Cumhurbaşkanlığına layık gördüklerini kısa süre sonra Genel Başkanlık koltuğuna layık görmeyenleri çok iyi biliyor. Biz uzun zamandır bu partilerin ne dediğiyle söylemleri birbirini tutmadığı için ilgilenmiyoruz. Ne yaptıkları da bizi ilgilendirmiyor. Biz millete hakkıyla hizmet etmenin, ülkemizi güçlendirmenin, şehirlerimizi kalkındırmanın derdindeyiz. Biz şehirlerimizi en iyi şekilde yönetecek adaylarımızı oluşturmakla, projelerimize son halini vermekle meşgulüz. Onların atacağı ya da atmayacağı hiçbir adım bizi etkilemez."

İstanbul adayı

"İstanbul'u yeniden kazanacak aday konusunda kafanızda herhangi bir profil şekillendi mi? Kabinenizden herhangi bir feragat söz konusu olur mu?" sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne olur ne olmaz, şimdi konuşulmaz. İstanbul'da da, Ankara'da da parti teşkilatımın içerisinde görevli olan arkadaşlarım çalışmalarını yürütüyorlar. Çalışmaları belli bir noktaya getirdikten, müracaat süreleri bittikten sonra biz de açıklamamızı yaparız. Şu an itibariyle bu tür açıklamayı yapmamız asla doğru olmaz. Bırakalım çalışmalar devam etsin. Belli bir noktaya gelsin. Açıkladığımız zaman da mesele bitmiştir. Hepiniz zaten bunları gayet güzel bir şekilde öğreneceksiniz. Ama bizleri mahcup edecek isimleri Allah’ın izniyle biz milletimizin önüne koymayız. Bizim belediyecilik anlayışımız dillerde destandır." diye yanıtladı.

"Kim hukuksuzluk yapıyorsa cezasını çeker"

Bazı sosyal medya fenomenlerinin kara para aklama, vergi kaçırma gibi suçlamalarla tutuklandıkları hatırlatılarak, "Ayrıca DenizBank'ın bir şube müdürü, saadet zinciri dedikleri yöntemle para toplamış böyle bir iş yaptığı ortaya çıkıyor. Bu olayla ilgili yorumunuz nedir?" sorusunu Erdoğan, şu şekilde cevapladı:

"Türkiye hukuk devletidir ve kim hukuksuzluk yapıyor ise cezasını çeker. Konu yargıdadır ve yargı bununla ilgili gerekli araştırmasını yapmaktadır. Vatandaşlarımız kolay para vaadiyle, kısa zamanda yüksek kar sunan dolandırıcıların türlü tuzaklarına düşmemelidir. Devlet tabii ki bunların peşindedir ve oyunları bozmaktadır. Ancak bu illegal fon vaatlerine, yasal olmayan yollarla elde edileceği söylenen karlara karşı halkımız çok dikkatli olmalıdır. Bu konularla ilgili kararlar inanıyorum ki yargı tarafından en ideal şekilde verilecektir. Buradan sakınma diye bir şey söz konusu değil. Bu olayda adı geçen şüphelilerle ilgili araştırmalar devam ediyor. Futbolcu arkadaşlarla ilgili de aynı şekilde süreç devam ediyor. Bankanın en üst düzey yöneticileri ile ilgili de şu anda bütün soruşturmalar devam ediyor. Öyle zannediyorum ki kısa zamanda burada da inşallah neticeleri alacağız."

Asgari ücret

Yeni asgari ücretin belirlenmesi çalışmalarına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, asgari ücretle ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın çalışmalarını yaptığını ve bu çalışmalarını olgunlaştırdıktan sonra nihai tabloyu önlerine koyacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Çünkü burada işçi, işveren temsilcileri ile görüşmelerini bitirdikten sonra bize neticeyi getirecek. Biz de kendisini dinleyeceğiz. Ondan sonra en uygun asgari ücret neyse bunun kararını vereceğiz. Bütün mesele tarafları mağdur etmeden bir neticeye varabilmek. Asgari ücret artışı zaten biliyorsunuz yıl içinde bir kezdir. Bir kez verilecek zamla bu iş biter. Bunun da sorumlusu birinci derecede Çalışma Bakanımız Vedat Işıkhan'dır. Biz vatandaşımızı bugüne kadar enflasyona ezdirmedik ve ezdirmeyiz. Ekonomi yönetimimiz bir yandan da enflasyonu dizginleyici adımlar attı, bunlar da sürüyor. İşaretler olumlu, yakında enflasyonun kalıcı bir şekilde dizginleneceğini göreceğiz. Enflasyon sorununu da tarihe karıştıracağız."


ABB Başkanı Yavaş, Büyükşehir Belediye Başkanlığı için CHP'den aday adaylığı başvurusu yaptı

AA
AA
TT

ABB Başkanı Yavaş, Büyükşehir Belediye Başkanlığı için CHP'den aday adaylığı başvurusu yaptı

AA
AA

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, 31 Mart 2024 yerel seçimleri için CHP'den aday adaylık başvurusunda bulundu.

Yavaş, aday adaylığı başvurularının alındığı CHP Bülent Ecevit Siyaset Okuluna eşi Nursen Yavaş ile geldi.

Seçimlerden önce Ankaralılara tarafsız bir şekilde hizmet etmek için söz verdiğini anımsatan Yavaş, "Ankara Büyükşehir Belediyesinin dürüst bir şekilde yönetilebileceğinin ispatını yaptık ve aynı yolda da devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

Yavaş, yeni dönemde ABB Meclisi'nde yaşanan tartışmaları görmemek için Meclis çoğunluğunu kazanmak istediklerini aktardı.

Ankara'da partisinin daha fazla ilçe belediyesini kazanması için çalışacaklarını dile getiren Yavaş, şöyle devam etti:

"Tabiri caizse şimdiye kadar 'topal ördek' olarak adlandırıldık ama hiçbir zaman şikayet etmedik. hizmet etmekten de geri kalmadık. İnşallah Meclis'te çok sayıda belediye başkanımız ve belediye meclis üyelerimizle birlikte Ankara'yı bizi emanet edilen şekilde Cumhuriyet'in başkenti ve dünya başkentleriyle yarışır bir Ankara yapmaya devam edeceğiz. Şimdiden emek veren herkese teşekkür ediyor ve kendimi de Ankara halkına emanet ediyorum."

İYİ Parti ile işbirliği talebi

Bir gazetecinin CHP'nin İYİ Parti'ye yaptığı yerel seçimlerde işbirliği çağrısını hatırlatması üzerine Yavaş, "Biz şimdiye kadar Millet İttifakı belediye başkanları olarak çizgimizi sürdürdük. Biz de yine birlikte çalışmak isteriz ama tabii ki takdir kendilerinindir. Takdir, Ankara halkınındır." değerlendirmesinde bulundu.

Yavaş'ın başvurusunu kabul eden CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol da Ankara'nın bir büyükşehir olmanın ötesinde Cumhuriyet'in başkenti olma özelliği taşıdığına dikkati çekti.

Ankara'nın 25 yıllık kayıp yerel yönetimin ardından Yavaş ile kimliğini bulmaya başladığını savunan Erkol, parti örgütleri olarak seçim döneminde bütün adayların arkasında olduklarını söyledi.

 


Avrupa, çözüm bekleyen konularda Türkiye ile diyaloga yeniden başlamaya hazır

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz eylül ayında New York'ta gerçekleştirdikleri görüşmede Miçotakis ile Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı yapılması konusunda anlaştı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz eylül ayında New York'ta gerçekleştirdikleri görüşmede Miçotakis ile Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı yapılması konusunda anlaştı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Avrupa, çözüm bekleyen konularda Türkiye ile diyaloga yeniden başlamaya hazır

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz eylül ayında New York'ta gerçekleştirdikleri görüşmede Miçotakis ile Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı yapılması konusunda anlaştı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz eylül ayında New York'ta gerçekleştirdikleri görüşmede Miçotakis ile Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı yapılması konusunda anlaştı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin (YDİK) beşinci toplantısına katılmak üzere 7 Aralık'ta Yunanistan'ı ziyaret edecek.

Bu, Avrupa Birliği'nin (AB), en önemlileri siyasi istişare, göç ve ticaret olmak üzere birçok alanda Türkiye ile diyalogu yeniden başlatma yönünde eğilim gösterdiği ve Doğu Akdeniz'deki sükunet durumundan duyduğu memnuniyeti ifade ettiği bir döneme denk geliyor.

Erdoğan Yunanistan'a gidiyor

Türk basınında, Yunanistan Devlet Bakanı Akis Skerços’un, Erdoğan'ın yaklaşan ziyaretinde Ankara ile Atina'yı birleştiren ortak noktalara odaklanılması gerektiğini vurguladığı yer aldı. Yunan Devlet Televizyonu ERT'ye konuşan Bakan Skerços, iki ülke arasında uzlaşmazlık olan konuların herkesçe bilindiğini belirterek, "Bunlarda ısrar etmeyeceğiz. Geçmiş dört yılda yaşanan gerginliğin giderilmesi için ortak bir alan bulmaya çalışacağız" dedi.

Yunanistan'ı asıl ilgilendiren şeyin iyi komşuluk ilişkileri kurmak, sınırlarında huzuru sağlamak ve göç akınlarını engellemek olduğunu vurgulayan Skerços, Erdoğan'ın ziyaretinin fikir ayrılıklarına odaklanacak şekilde değil, Yunanistan'ı Türkiye ile birleştiren noktalara yönelik planlandığını bildirdi. Yunan yetkili Türkiye'de, Yunanistan'da da yakın zamanda genel seçimler olduğunu hatırlatarak, her iki ülkenin liderinin de iyi komşuluk ilişkileri kurmak yönündeki niyetlerini ortaya koyduğunu söyledi.

Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ( AK Parti) Çarşamba günkü meclis grup toplantısında Yunanistan ile ilişkilere değindi:

 “Yunanistan'la ihtilaflarımız dün de vardı, yarın da olacak. Aynı şekilde, bu ihtilaflardan çıkar sağlama peşinde koşanlar da olacak ama bu gerçek, aynı denizi, aynı iklimi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülke olarak ortak paydada buluşamayacağımız anlamına asla gelmiyor.”

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre NATO’ya üye olan iki komşu ülke arasındaki ilişkiler, ortak çıkarları ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konuların yanı sıra çözüm bekleyen konular ve dosyalar hakkında güven artırıcı toplantıların ve siyasi istişarelerin yeniden başlamasına sahne oldu.

Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, geçtiğimiz eylül ayında New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantıları sırasında aralarında yaptıkları görüşmede, üst düzey bir Türk-Yunan İşbirliği Konseyi toplantısı yapılması konusunda mutabakata vardı.

Avrupa memnuniyeti

Erdoğan'ın Yunanistan ziyareti, Atina'nın 6 Şubat’ta 50 binden fazla kişinin ölümüne yol açan deprem felaketinde komşusuyla dayanışmasının güçlendirdiği yakınlaşmanın ışığında gerçekleşti. Bu aynı zamanda Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye ile siyasi, ekonomik, göç ve mülteci konularında diyaloğu yeniden canlandırma niyetini ifade ettiği bir döneme denk geldi.

Avrupa Komisyonu tarafından çarşamba günü yayınlanan raporda, AB ile Türkiye arasındaki siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerin durumunun yanı sıra Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik İşleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Oliver Varheli’nin Türkiye ile 2019 ve 2020 yıllarında doğalgaz nedeniyle yaşanan gerilimin ardından Doğu Akdeniz bölgesinde yaşanan sakinlikten duydukları memnuniyete yer verildi.

15-16 Aralık'ta yapılması planlanan Avrupa Birliği Konseyi'nde üye ülke liderleri tarafından onaylandıktan sonra resmiyet kazanacak 17 sayfalık istişare raporunda, 2019- 2020 döneminde ilişkilerin bozulmasının en önemli sebeplerinden birinin Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama konusunda durumun sakinliği, Türkiye'nin bölgede arama faaliyetleri yürütmemesi ve savaş uçaklarının konuşlandırılması artık Yunan adaları üzerinde uçmaması konuları yer alıyor. Ayrıca, bunun Ankara ve Atina arasındaki ilişkilere olumlu yansıtıldığına dikkat çekiliyor.

Raporda, Avrupa Birliği Konseyi'nin Türkiye ile siyasi diyalogu yüksek düzeyde yeniden tesis etmesi ve iklim, sağlık, göç, güvenlik, tarımın yanı sıra araştırma ve inovasyon alanlarında bakanlar düzeyinde başka diyalog turları düzenlemesi tavsiye edildi.

Türkiye'nin başta Rusya-Ukrayna savaşı olmak üzere kendi bölgesindeki dış politikada kararlı ve önemli bir aktör olmasının yanı sıra daha etkili ve pratik olmasıyla daha fazla diyalogun düzenli ve  yapılandırılmış bir şekilde yürütülmesi çağrısında bulunuldu.

Raporda, Türkiye'nin Kafkasya'daki Azerbaycan-Ermenistan barış süreci, İsrail-Hamas savaşı gibi çatışma bölgelerindeki varlığı ve Libya, Suriye, Irak gibi çatışma bölgelerindeki konumu doğrultusunda diyalogun kaçınılmaz olduğu vurgulandı.

Göçmenlik dosyası

Raporda, Avrupa'ya göçmen akını göz önüne alındığında, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının Gymnich toplantıları olarak bilinen gayrı resmi toplantılarına davet edilmesinin önemine dikkat çekilirken, Türkiye ile 2016 yılında imzalanan Göç ve Mülteci Geri Kabul Anlaşması, Schengen vizesinin Türk vatandaşlarına serbestleştirilmesine ilişkin vaatler de yer aldı. Ancak raporda vizenin verilmesi için gerekli koşulların sağlanmadığı ve bunun Türkiye tarafından da kabul edildiği belirtildi.


AA'nın Gazze'de görev yapan kameramanı Muntasır es-Savvaf, İsrail hava saldırısında hayatını kaybetti

Gazze'de görev yapan kameraman Muntasır es-Savvaf, İsrail hava saldırısında hayatını kaybetti (AA)
Gazze'de görev yapan kameraman Muntasır es-Savvaf, İsrail hava saldırısında hayatını kaybetti (AA)
TT

AA'nın Gazze'de görev yapan kameramanı Muntasır es-Savvaf, İsrail hava saldırısında hayatını kaybetti

Gazze'de görev yapan kameraman Muntasır es-Savvaf, İsrail hava saldırısında hayatını kaybetti (AA)
Gazze'de görev yapan kameraman Muntasır es-Savvaf, İsrail hava saldırısında hayatını kaybetti (AA)

Anadolu Ajansı'nın (AA), abluka altındaki Gazze Şeridi'nde serbest habercisi olarak görev yapan kameramanı Muntasır es-Savvaf, İsrail hava saldırısında yaşamını yitirdi.

İsrail ordusu, 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda sivillerin yanı sıra gazetecileri ve ailelerini hedef almaya devam ediyor.

Savvaf'ın dayısının oğlu Hasan Ismameh, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Kameraman Muntasır es-Savvaf, kardeşi Mervan ve bazı akrabaları Gazze Şeridi'nin güneyindeki ed-Durc mahallesinde İsrail bombardımanında şehit oldu." dedi.

Muntasır'ın bombardımanda ağır yaralandığını ve yaklaşık yarım saat ambulans ve sağlık ekiplerini beklediklerini ancak gelmemesi üzerine şahsi bir araçla Baptist Hastanesi'ne nakledildiğini ifade eden Ismameh, doktorların, Muntasır'ın durumunun ağır olduğunu ve çok kan kaybettiğini belirterek tıbbi yetersizlikten dolayı müdahale edemediklerini söyledi.

Ismameh, Muntasır'ın kardeşi ve akrabalarıyla birlikte kentteki el-Batş mezarlığına defnedildiklerini kaydetti.

AA Genel Müdürü Karagöz'den taziye mesajı

AA Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Karagöz, Muntasır'ın İsrail saldırılarında hayatını kaybetmesinin ardından taziye mesajı yayımladı.

Karagöz mesajında, "Savaşın başından itibaren 71 gazeteci meslektaşımızı İsrail yönetiminin Gazze’deki saldırılarında kaybetmiştik. Bugün de Ajansımızın çalışanı Muntasır es-Savvaf bu saldırılarda maalesef hayatını kaybetti. Anadolu Ajansı olarak Gazze’de çok zor koşullarda görevlerini büyük bir özveriyle yerine getiren meslektaşlarımızın can güvenliğinin sağlanması için mücadele ediyoruz. Hem Muntasır es-Savvaf hem de Gazze’de İsrail yönetiminin saldırılarında hayatını kaybeden tüm meslektaşlarımız adına bu saldırıları gerçekleştirenlerin uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Çalışma arkadaşımıza ve Gazze’de hayatını kaybeden tüm arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum." ifadelerini kullandı.

Karagöz mesajında, şöyle devam etti:

"Bugün İsrail yönetiminin Filistin'e attığı bombalar yalnızca Filistinli çocuklara, hastanelere, okullara, camilere ve kiliselere düşmüyor; aynı zamanda Batı değerlerine, uluslararası hukuka, insan haklarına ve iyilik adına ne varsa onun üzerine de düşüyor, bu değerleri de paramparça ediyor. Gazze'de esas kaybedenlerden birisi de bu değerler ve bu değerlerin içini boşaltan uluslararası toplumdur."


Muğla'da 15 günde 1573 düzensiz göçmen yakalandı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Muğla'da 15 günde 1573 düzensiz göçmen yakalandı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Muğla Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, göçmen kaçakçılığıyla mücadele kapsamında 16-30 Kasım arasında Muğla ve ilçelerinde eş zamanlı operasyonlar düzenlendi.

Operasyonda 1573 düzensiz göçmen yakalandı, göçmen kaçakçılığı yaptıkları belirlenen 19 şüpheli gözaltına alındı.

Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen zanlılardan 11'i nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı, diğerleri adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Düzensiz göçmenler ise işlemlerinin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğüne teslim edildi.

Operasyonlarda göçmen kaçakçılığı olaylarında kullanılan araç, bot ve motor ele geçirildi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE Devlet Başkanı Al Nahyan ile bir araya geldi

(AA)
(AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE Devlet Başkanı Al Nahyan ile bir araya geldi

(AA)
(AA)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile görüştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28'inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında Expo City Dubai'de düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi'ndeki ikili temasları kapsamında, BAE Devlet Başkanı Al Nahyan ile bir araya geldi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze'de yaşananlar insanlık suçudur, savaş suçudur

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze'de yaşananlar insanlık suçudur, savaş suçudur

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28'inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında Expo City Dubai'de düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi'nde konuştu.

Zirvenin hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, gösterdiği samimi misafirperverlikleri için Emirlik makamlarına teşekkür etti.

Dünyanın, koronavirüs salgını ve Ukrayna-Rusya savaşının ardından şimdi de Gazze'deki katliamların acı sonuçlarıyla karşı karşıya olduğunu belirten Erdoğan, "Türkiye, tüm bu krizlerde barışın yanında olmuş, adalet ve hakkaniyet temelinde çözüm için çalışmıştır." diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'nin iklim değişikliğine de bu perspektiften yaklaştığını anlatarak, şunları söyledi:

Sera gazı emisyonunda tarihi sorumluluğumuz yüzde 1'in altında olmasına rağmen, kendi imkanlarımızı kullanarak çok önemli adımlar atıyoruz. 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmeyi öngörüyoruz. 2030 senesine kadar emisyon azaltımı hedefimizi iki katına çıkardık. Bu kapsamda, yıl sonu itibarıyla 66,6 milyon ton karbondioksit emisyon azaltımı bekliyoruz. Toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yüzde 55'e yükselttik. Bu oranla Avrupa'da 5'inci, dünyada ise 12'nci sırada yer alıyoruz. Jeotermal kurulu gücünde Avrupa'da 1'inci, dünyada 4'üncüyüz. Hidroelektrik santrali kurulu gücünde ise Avrupa'da 2'nci, dünyada 9'uncu sıradayız. Hidrojen Teknolojileri Stratejimizi uygulamaya aldık. Ayrıca net sıfır emisyon hedefi bağlamında çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörleri karbonsuzlaşma yol haritalarımızı tamamladık. 2053'te yenilenebilir enerjinin payını yüzde 69'a çıkarmayı planlıyoruz. Eşimin himayesinde başlatılan 'Sıfır Atık' projesiyle atıkların geri kazanım oranını 2035 yılında yüzde 60'a taşıyacağız.

Tüm bu çalışmaların maliyetinin yüksekliğinin herkesin malumu olduğunu ifade eden Erdoğan, "İklim finansmanı kaynaklarına ve teknoloji transferi imkanlarına daha adil şekilde erişebilmemiz, bu bakımdan büyük önem arz ediyor." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketine rağmen Türkiye'nin ne ekonomideki ne de iklim değişikliğiyle mücadeledeki hedeflerinden koptuğunu belirterek, "14 milyon insanımızı ve 11 ilimizi olumsuz etkileyen depremlerin yol açtığı yaraları hamdolsun hızla sarıyoruz. Şehirlerimizin yeniden inşasında da çevreyi korumak, iklim ve çevre dostu yapılar inşa etmek, önceliklerimizin başında yer almaktadır." dedi.

"Filistinli masum sivilin hayatını kaybetmesi, hiçbir şekilde meşru gösterilemez"

Filistin topraklarında yaşanan insani krize değinmeden geçemeyeceğini belirten Erdoğan, şunları dile getirdi:

İsrail saldırıları sonucu, çoğunluğu çocuk ve kadın 16 bini aşkın Filistinli masum sivilin hayatını kaybetmesi, hiçbir şekilde meşru gösterilemez. Gazze'de yaşananlar insanlık suçudur, savaş suçudur ve bu suçu işleyenlerden uluslararası hukuk önünde mutlaka hesap sorulmalıdır. Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü haiz bir Filistin Devleti'nin kurulmasının ehemmiyetini hep birlikte tekrar gördük. Türkiye olarak bunun tesis ve temini noktasında her türlü sorumluluğu almaya hazırız. 'Dünya 5'ten büyüktür' ve 'Daha adil bir dünya mümkündür' şiarımızı burada tekrar vurgulamak istiyorum.

Erdoğan, BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ve Devlet Başkanı Yardımcısı, Dubai Emiri Muhammed Al Maktum başta olmak üzere zirvenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin 60'ıncı Oturumu'nun ocak ayında İstanbul'da gerçekleştireceğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin ayrıca 2026'da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 31'inci Taraflar Konferansı'na ev sahipliği için adaylığını açıkladığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siz değerli dostlarımın bu kapsamda gereken desteği vereceğinden şüphe duymuyorum." ifadelerini kullandı.