Libyalılar, Arap zirvesinden ‘ülkelerine yönelik müdahalenin durdurulması’ kararı çıkmasını umut ediyor

‘Paralı askerlerin’ ve ‘yabancı güçlerin’ ülke dışına çıkması talep edildi.

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Cezayir’de BM Temsilcisi Abdullah Bathiliy ile görüştü. (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Cezayir’de BM Temsilcisi Abdullah Bathiliy ile görüştü. (Başkanlık Konseyi)
TT

Libyalılar, Arap zirvesinden ‘ülkelerine yönelik müdahalenin durdurulması’ kararı çıkmasını umut ediyor

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Cezayir’de BM Temsilcisi Abdullah Bathiliy ile görüştü. (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Cezayir’de BM Temsilcisi Abdullah Bathiliy ile görüştü. (Başkanlık Konseyi)

Uluslararası arenadan yapılan açıklamalar, Libya’nın bir n önce beklenen genel seçimlere girmesi ve barış ve istikrarı sağlamak için ulusal uzlaşı projesini harekete geçirmesi yönünde. Söz konusu açıklamalar sürerken Cezayir’deki Arap zirvesinin sonuçlarını bekleyen bazı yerel taraflar, Libya’nın iç meselelerine dış müdahaleyi kınama talebiyle ilgili olarak önerilen nihai bildirinin hazırlanmasında yaşanan tutarsızlıklara tepki gösterdi.
Birçok Libyalı, zirveden ülkelerine dış müdahaleyi önleyecek kararlı bir Arap duruşunun doğmasını umuyor. Ayrıca Başta Rus Wagner Grubu’na bağlı paralı askerler olmak üzere yabancı güçlerin sınır dışı edilmesinin hızlandırılması gerektiğini vurguluyor.
Libya’daki siyasi bölünmenin arka planına karşı her cephe, sahadaki konumunu destekleyen kararları bekliyor. Başkent Trablus’ta bulunan geçici Ulusal Birlik Hükümeti her fırsatta, ülkedeki Türk varlığı ile yapılan anlaşmalara ve bağlı olduğunu belirtiyor.
Fethi Başağa liderliğindeki İstikrar Hükümeti ve Temsilciler Meclisi de Necla el-Menguş liderliğindeki Dibeybe Hükümeti Dışişleri Bakanlığı’nın ‘ülkenin dış çıkarlarına zarar verdiğini’ belirtti.
Menguş, zirvenin oturum aralarında Arap ülkeleri arasındaki Libya kriziyle ilgili görüş farklılığına değinirken, her ülkenin konuya ‘belirli bir açıdan’ yaklaştığını dile getirdi.
Libyalı siyasi analist İdris Ahmid, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Dibeybe hükümetinin Türkiye’nin Libya’daki varlığını ‘meşru’ gördüğünü ve bunun anlaşmaya dayandığını belirtti. Ahmid, Dibeybe hükümetinin Dışişleri Bakanlığı’nın ‘Trablus hükümeti ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti arasındaki bir anlaşmayı diğer yabancı güçlerin müdahalelerine eşit gören her türlü karara karşı olduğunu vurguladı.
Farklılıklara saygı duymanın önemine vurgu yapan Menguş, Kahire’ye atıfla bazı ülkelerin Ankara’nın Libya’ya müdahalesini kınayıcı tutumlarını da eleştirdi. Yerel medya organlarına açıklamada bulunan Menguş, “Devletler sorunlarını, zorluklarını ve projelerini başka bir ülkenin vesayeti olmadan doğrudan tartışmalıdır” dedi.
Libyalıların ‘kendi krizlerini çözmeyi hak ettiklerini’ vurgulayan Necla el-Menguş, hükümetini ve doğrudan seçimlere gitme ve geçiş aşamalarını sonlandırma vizyonunu savundu.
Menguş, Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın Birlik Hükümeti’nin görev süresinin sona erdiği yönündeki ısrarı ortasında Arap zirvesinin toplanmasından önceki gerginlik ve tartışmalara yanıt verdi.
Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Ahmed Ebu Zeyd, zirvede yayınlanacak Cezayir bildirgesinde (süresi dolmuş) geçici Ulusal Birlik Hükümeti’nin geçiş dönemini yönetme ve seçimleri organize etme sorumluluğuna değinilmediğini dile getirdi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Libyalı politikacılar şu ifadeleri kullandılar:
“Libya’daki yabancı varlığı reddettiklerini ifade etmekle ve ülkelerinin isimlerini vermeden yabancı savaşçıları ve paralı askerleri Libya’dan sınır dışı etme çağrıları yapmakla yetinmeleri, ülkedeki siyasi bölünmenin bir yansımasıdır.”
Politikacılar, Kahire’nin yabancı güçlerin Libya’daki genişlemesini durdurmak için çaba sarf ettiğini ancak ne yazık ki bu durumun, birçok Arap taraf tarafından şu ana kadar net bir karara dönüştürülemediğini ifade etti.
Libya meselesiyle ilgilenen gözlemcilere göre Ankara, Libya’nın batısındaki nüfuzunu güçlendiriyor. Dibeybe hükümetiyle, bazıları gaz arama ile ilgili olmak üzere yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptı imzalandı.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile yaptığı eski tarihli bir görüşmede gelecek yılın Libya krizine ‘çözüm yılı’ olacağı yönündeki umudunu dile getirmişti.
Tebbun “2023’ün Libya krizinin çözüm yılı ve Libya halkı için trajedinin sonu olmasını umuyoruz” açıklamasında bulunmuştu.
Libya’daki ‘paralı askerler’ ve yabancı savaşçılar meselesi, Ulusal Ordu (LUO) tarafından başkent Trablus’ta yürütülen savaşın Haziran 2020’nin başlarında sona ermesinden bu yana halen ucu açık bir mesele.
Bu çerçevede başta Rus Wagner Grubu’na bağlı olan unsurların sınır dışı edilmesi için verilen vaatlere ve uluslararası çabalara rağmen aşamalı olarak ülkeyi terk eden birkaç grup dışında süreç sekteye uğradı.
5+5 Ortak Askeri Komite’nin geçen temmuz ayındaki son toplantısı, LUO Genelkurmay Başkanı Korgeneral Abdurrazık en-Nazuri ve geçici Birlik Hükümeti Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad’ın katılımıyla gerçekleştirilirken, tüm paralı askerlerin ve yabancı güçlerin Libya topraklarından sınır dışı edilmesi konusuna odaklanıldı.
Aynı şekilde Libyalı bir siyasi analist olan İdris Ahmid, “Paralı askerlerin Libya’daki varlığı, ülkemizin mustarip olduğu ikilemlerin çözülmesinin önünde büyük bir engeldir” dedi.
Ahmid sözlerini şöyle sürdürdü:
“Libya konusuyla ilgilenen büyük güçler, daha önce bu unsurların sınır dışı edilmesi konusunda anlaşmışlardı. Ama sanki bu güçler durumu olduğu gibi devam ettirmek istiyormuş gibi görünüyor. Libyalıların taleplerine rağmen sahada gerçek bir eylem olmadı.”
Libyalı politikacılar, Menfi’nin Cezayir’de bir araya geldiği Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi ve Libya Destek Misyonu Başkanı Abdullah Bathiliy’in çabalarına değinirken, Libya’daki siyasi süreci ilerletmek ve seçimlere ulaşmak için çalıştığını vurguladı.
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Yusuf el-Akuri de Dibeybe hükümetinin Dışişleri Bakanlığı’nı Libya’nın dış çıkarlarına zarar vermekle suçladı. Akuri, Dibeybe hükümetinin diplomatik misyonların Sirenayka’yı ziyaret etmesini engellediğini belirtti.



SDG lideri: Suriye’deki yeni yönetimle bölünme projelerini reddetme konusunda anlaştık

Suriye'nin Deyrizor bölgesinde konuşlu SDG üyeleri (Arşiv- Reuters)
Suriye'nin Deyrizor bölgesinde konuşlu SDG üyeleri (Arşiv- Reuters)
TT

SDG lideri: Suriye’deki yeni yönetimle bölünme projelerini reddetme konusunda anlaştık

Suriye'nin Deyrizor bölgesinde konuşlu SDG üyeleri (Arşiv- Reuters)
Suriye'nin Deyrizor bölgesinde konuşlu SDG üyeleri (Arşiv- Reuters)

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (KDSÖY) bölgelerini kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, Şam'daki yeni yönetimle ülkenin birliğini tehdit eden ‘her türlü bölünme projesini’ reddetme konusunda anlaştıklarını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre Abdi, geçtiğimiz ayın sonlarında Şam'da iki tarafın üst düzey isimleri arasında yapılan görüşmenin ‘olumlu’ geçtiğini belirterek, “Suriye'nin birliği ve toprak bütünlüğünden yana olma ve ülkenin birliğini tehdit eden her türlü bölünme projesini reddetme konusunda hemfikiriz” ifadelerini kullandı.

Suriye'nin kuzeyinde ve doğusundaki geniş alanlar, 2011 yılında Suriye'deki çatışmaların başlaması ve hükümet güçlerinin çatışmadan çekilmesinin ardından Kürtler tarafından kurulan KDSÖY’ün kontrolüne geçti.

DEAŞ'la mücadele eden Kürtler eğitim, sosyal ve askeri kurumlar kurdular. Çatışmaların yaşandığı yıllar boyunca kazanımlarını korumaya çalıştılar. Suriye’nin eski yetkilileri ise onları ‘ayrılıkçı’ eğilimlerinden dolayı suçladı.

Omurgasını Kürt ağırlıklı Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) oluşturduğu ve Washington tarafından desteklenen SDG’den bir heyet, Şam'daki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi. Bu görüşme, Beşşar Esed rejiminin geçtiğimiz ayın başlarında devrilmesinden sonra iki taraf arasında yapılan ilk görüşmelerden biriydi.

Abdi, AFP’ye gönderdiği yazılı açıklamasında şunları söyledi:

“Esed rejiminin düşmesinden sonraki aşamayı ve Suriye'nin nasıl yeniden ve bu kez sağlam sütunlar üzerine olmak üzere inşa edileceğini ele aldık.”

Suriyeliler arasında yapıcı bir diyaloğa zemin hazırlamak amacıyla yeni yönetimin Suriye'de istikrar yaratma çabalarını desteklediğini vurgulayan SDG lideri, Suriye genelinde ateşkes sağlanması için müdahalede bulunmanın yeni yönetimin sorumluluğu olduğunu belirtti.

Suriyeli Kürtler, Esed rejiminin düşmesinin ardından yeni otoriteye karşı bir iyi niyet göstergesi olarak muhalif grupların benimsediği bağımsızlık bayrağını kurumlarına çekmiş ve bu hareket Washington tarafından memnuniyetle karşılanmıştı.

Heyet Tahri Şam’ın (HTŞ) 11 günde Şam'a ulaşmayı başaran Şera liderliğindeki sürpriz saldırısının ardından, Türkiye’ye yakın Suriyeli gruplar Suriye'nin kuzeyinde SDG’ye saldırdı. Bu saldırı, SDG’nin bazı bölgelerden çekilmesine neden oldu.

Ankara, Kürt ağırlıklı YPG’yi terör örgütü olarak nitelendirdi ve on yıllardır kendisine karşı silahlı isyan yürüten PKK’nın bir uzantısı olarak görüyor. Analistlere göre Türkiye, son olaylar çerçevesinde SDG’nin Suriye'deki konumunu zayıflatmaya çalışıyor.

KDSÖY tarafından yapılan açıklamaya göre dün Türkiye'nin Halep'in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı'na giden sivil konvoyları hedef alan bombardımanında beş sivil öldü, 15 sivil de yaralandı. KDSÖY, bu saldırının hayati öneme sahip Tişrin Barajı'na yönelik devam eden bombardımanı kınama çağrısına bir yanıt olduğunu öne sürdü.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) aktardığına göre ABD'nin arabuluculuğundaki ateşkese rağmen SDG ile Ankara yanlısı Suriyeli gruplar arasında ülkenin kuzeyindeki Münbiç kırsalında devam eden çatışmalar pazar sabahı itibariyle, iki günde 100'den fazla kişinin ölümüne neden oldu.

Türkiye 2016 yılından beri Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK/YPG'ye karşı birçok askeri operasyon gerçekleştirdi ve geniş bir sınır şeridini kontrol altına almayı başardı.

Öte yandan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan salı günü yaptığı açıklamada, Esed sonrası ‘kansız’ bir geçiş için Ankara'nın şartlarını kabul etmemesi halinde, Kürt ağırlıklı grupları yeni bir operasyon başlatmakla tehdit etti.