Libya’da yüzlerce göçmen ‘kaçırılma ve aşağılanmadan’ kaçmak için sınır dışı edilmeyi bekliyor

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), geçen yıl 3 bin 400 göçmenin hayatını kaybettiğini belirtti.

Libya’dan Nijer’e sınır dışı edilen düzensiz göçmenler (UNHCR)
Libya’dan Nijer’e sınır dışı edilen düzensiz göçmenler (UNHCR)
TT

Libya’da yüzlerce göçmen ‘kaçırılma ve aşağılanmadan’ kaçmak için sınır dışı edilmeyi bekliyor

Libya’dan Nijer’e sınır dışı edilen düzensiz göçmenler (UNHCR)
Libya’dan Nijer’e sınır dışı edilen düzensiz göçmenler (UNHCR)

Binlerce düzensiz göçmeni barındıran Libya sığınma merkezlerinin kalabalıklaşmasının gölgesinde, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) sponsorluğunda yürütülen ‘Gönüllü İnsani Dönüş Programına’ göre, yüzlerce kişi, Trablus’taki UNHCR binasının önünde ülkelerine sınır dışı edilmek için sıralarını bekliyor.
Libya’daki UNHCR ofisi önceki akşam, yerel yetkililerin yardımıyla, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere 174 savunmasız göçmenin Nijer’e tahliye edildiğini duyurdu. Nijer’in beş yıl önce kurduğu ‘Acil Geçiş Mekanizması’ sayesinde sınır dışı edilenlerin ‘güvenliğe’ ulaştığını belirtti. Böylece, 2017 yılı Kasım ayında söz konusu mekanizmanın başlatılmasından bu yana yalnızca Nijer’e tahliye edilenlerin sayısı yaklaşık 4 bine yükseldi. Buna rağmen Libya’daki UNHCR ofisine tahliye talebini ileten çok sayıda düzensiz göçmen, Libya’dan ülkelerine tahliye edilmelerindeki gecikme sebebiyle öfkelerini dile getirdiler. Bazılarının ‘Libya’daki insan kaçakçılığı çeteleri tarafından kaçırıldığını ve serbest bırakılmaları karşılığında para ödemeye zorlandıklarını’ belirttiler.
Mülteciler, özellikle Avrupa ülkelerine göç ile ilgili birçok şikayette bulundu. Bazıları Şarku’l Avsat’a ‘2018’de taleplerini UNHCR’a ilettiklerini, ancak henüz bir yanıt alamadıklarını’ söyledi. Ayrıca göçmenlik başvurusunu yenilemek üzere randevu almaksızın UNHCR ofisine başvurduklarını da belirttiler.
Kendisini İbrahim Halil olarak tanıtan bir mülteci, iki yıl önce UNHCR’ye adını kaydettirdiğini, iş ve yaşam koşullarına zorluk çektiğini aynı zamanda aşağılanmaya maruz kaldığını bildirdiğini söyledi. Halil “Belgelerini gönderen ve yıllarca UNHCR’dan yanıt alamayanlar varken, sadece birkaç ay içerisinde kaydolan ve yanıt alanlar var” ifadeleri ile şaşkınlığını dile getirdi.
Yüzlerce düzensiz göçmenin Libya kıyı şeridindeki şehirlerine yönelmelerinin devam etmesi gölgesinde, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Gönüllü İnsani Dönüş Programı aracılığıyla, son yedi yılda 60 binden fazla göçmenin Libya’dan ülkelerine ‘güvenli ve onurlu’ bir şekilde sınır dışı edilmesine yardım ettiğini söyledi. IOM 2015’ten bu yana uygulanmakta olan bu programı, Afrika ve Asya’daki 46 farklı ülkeden mahsur kalan ve evlerine dönmek ve hayatlarını yeniden inşa etmek isteyen göçmenler için ‘kritik bir program’ olarak tanımladı.
UNHCR gönüllü olarak ülkelerine geri dönmek isteyenlerin, bu durumdan faydalanmak isteyenler kişilerden ve dolandırıcılardan korunmasını sağlıyor. Diğer yandan, insan hakları grupları ve uluslararası kuruluşlar, raporlarında ‘özellikle batı Libya’daki sığınma merkezlerinin göçmenlerle dolup taştığını’ belirtiyor.
Libya’daki göçmenlerin çoğu, başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkelerine göç etmeyi umuyor. Bunu ya bir ’aile birleşimi’ gerekçesiyle UNHCR’a taleplerini ileterek ya da yasadışı göç komisyoncularına para ödeyip Akdeniz’i geçerek yapmaya çalışıyorlar. Ancak genellikle denizden kaçma girişimlerinde başarısız oluyorlar ve Libya’daki merkezlere geri gönderiliyorlar. UNHCR daha önce, Libya’dan İtalya’ya düzenlenen bir uçuşla 95 sığınmacıyı tahliye etti. Tahliye edilenler arasında, çocuklar, risk altındaki kadınlar, şiddetten kurtulanlar ve yakın zamanda serbest bırakılanlar dahil olmak üzere Afrika uyruklu birçok kişi yer alıyordu.
IOM, geçen yıl çeşitli göç yollarında 3 bin 400 göçmenin hayatını kaybettiğini belirterek, dünya ülkelerine güvenli göçü sağlamak ve göçmenlerin ölme veya kaybolma riskini azaltmak üzere göç politikalarının etkisini gözden geçirmenin yanı sıra karada ve denizde arama kurtarma çalışmalarına öncelik verme çağrısında bulundu.
IOM, Avrupa Birliği tarafından desteklenen bir proje kapsamında, Libya’daki göçmenlerin ve ev sahibi toplulukların korunmasını ve direncini arttırmanın yanı sıra ülkenin göç yollarında yönetimin iyileştirilmesini desteklemek amacıyla üç günlük bir fotoğraf ve video sergisi düzenledi.
Libya Temsilciler Meclisi daha önce, komşu ülkeleri ve Avrupa Birliği’ni ‘Libya sınırlarında güvenliği artırmak ve insan kaçakçılığı ağlarına karşı mücadele etmek için ortak eylemin’ önemi konusunda uyardı. Meclis, küresel krizlerden en çok etkilenen ülkelere yardım etmek için acil planlar belirlenmesinin yanı sıra Libya’nın ilgili birimlerinin arama ve kurtarma imkanlarının desteklenmesi çağrısında bulundu. Güvenlik yetkilileri daha önce mülteci ve göçmenlerle dolu bölgeleri hedef aldı ve bu durum binlerce kişinin gözaltına alınmasına ve birkaç can kaybına neden oldu. Bunun ardından UNHCR, Libya hükümetine göçmenlerin ve mültecilerin korkunç durumunu ‘insani değerler ve insan hakları temelinde’ ele alma çağrısında bulundu.



Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
TT

Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)

Avrupa Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib bugün yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’nde uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planlarının, hayat kurtaran yardımların bölgeye ulaşmasını engelleyeceğini belirtti.

Lahbib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği’nin (AB) tutumunun net olduğunu vurgulayarak, “Sivil toplum kuruluşlarının mevcut haliyle kayıt altına alınması yasasının uygulanması mümkün değil” dedi.

Lahbib, insani yardımların önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı ve “Uluslararası insancıl hukuk, herhangi bir belirsizliğe yer bırakmıyor; yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmalı” ifadesini kullandı.

İsrail medyası, hükümetin dün yaptığı açıklamaya dayanarak, Sınır Tanımayan Doktorlar, ActionAid ve Oxfam gibi onlarca insani yardım örgütünün lisanslarının iptal edileceğini ve bunların ‘terörle bağlantılı’ olduğu gerekçesiyle kapatılabileceğini duyurmuştu.

Bazı uluslararası yardım kuruluşları, kayıtlarının iptal edilmesi riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Eğer 31 Aralık’a kadar İsrail makamlarının belirlediği yeni kriterlere uyum sağlamazlarsa, 60 gün içinde faaliyetlerini durdurmak veya Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki çalışmalarına kısıtlama getirmek zorunda kalabilirler.


Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
TT

Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)

Şarku’l Avsat Suriye devlet televizyonu El-İhbariyye'den aktardığı habere göre bugün (Çarşamba) Süveyda kentinde meydana gelen el bombası patlamasında bir kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.


Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
TT

Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketi, iki yıl süren İsrail savaşı sırasında liderlerinin suikastlara kurban gitmesinin ardından bir dizi liderlik değişikliği yaşıyor. Bu durum, hareketin eski lideri olan ve Ekim 2024'te Refah'ta İsrail güçleriyle çıkan çatışmalarda beklenmedik bir şekilde öldürülen Yahya Sinvar'a yakın kişilerin daha fazla öne çıkmasına neden oldu.

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynaklarına göre, serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, siyasi büro üyesi ve savaş öncesinde hareketin medya departmanından sorumlu olan serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, kendisi ve Sinvar'a yakın bir dizi kişinin Gazze Şeridi'ndeki hareketi yönetmekle görevlendirilmesinin ardından, Gazze Şeridi'ndeki siyasi bürosunun başına geçti. Bu kişilerin çoğu, Şeridin güneyindeki Han Yunus'ta yaşıyor.

Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)

2011 Gilad Şalit esir takasıyla serbest bırakılan eski bir mahkum olan el-Amudi, Gazze Şeridi yönetiminin merkez figürü haline geldi. İsrail hapishanelerinde kaldıkları süre boyunca ve serbest bırakıldıktan sonra Sinvar'a çok yakındı ve sık sık toplantılarına ve diğer etkinliklerine eşlik etti.

Bazı kaynaklar, Gazze Şeridi'nde siyasi büro için gerçek bir seçim yapılmadığını, bunun yerine sürecin atama, onaylama ve istişare yoluyla yürütüldüğünü söylüyor.

Bazı kaynaklar operasyonun “iç yönetmelikleri ihlal ederek” gerçekleştirildiğini söylerken, diğerleri amacın “iç eksiklikleri gidermek” olduğunu ve “seçilenlerin hepsinin Tevfik Ebu Naim, Salah Ebu Şarik ve diğerleri gibi Sinvar'a yakın kişiler olduğunu” açıkladı.

Kaynaklar, el-Amudi'nin şu anda Gazze'deki Hamas içinde “devrim” olarak nitelendirilebilecek bir harekete öncülük ettiğini söylüyor. Özellikle İsrail saldırılarında yaralanan ilçe idari organlarının başındaki bazı yerel liderleri görevden aldı ve yerlerine atamalar yaptı. Savaş sırasında sorumluluklarının bir kısmından vazgeçen diğer kişiler için de aynı şeyi yaptı. Suikasta uğrayan, başka nedenlerle görevden alınan veya farklı görevlere atanan eski liderlerin yerine geçecek kişileri aramaya devam ediyor.

Bazı kaynaklara göre, bu adımlar Gazze Şeridi içindeki yerel Hamas liderlerinin yanı sıra yurtdışındaki liderler arasında da öfkeye yol açtı. Şeridin dışındaki siyasi büro üyelerinden bazıları yerel liderlere, "Olanlar kabul edilemez ve iç hukuka aykırıdır; önümüzdeki günlerde hareketin liderinin seçilmesini beklemeliyiz ki, bir yıl sonra yapılacak genel seçimlere kadar bazı bölgelerin liderliğindeki boşlukların geçici olarak doldurulması konusunda bir anlaşmaya varılabilsin" şeklinde bilgi verdi.

İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)

Kaynaklar, Gazze Şeridi'ndeki Hamas içinde siyasi düzeyde hüküm süren "kaosun" aksine, askeri kanadında istikrarlı bir durumun söz konusu olduğunu ve yeniden yapılanmanın sorunsuz ve sistematik bir şekilde devam ettiğini belirtiyor. İzzeddin Kassam Tugayları'nın yeni Genelkurmay Başkanı İzzeddin Haddad'ın savaş sırasında suikasta kurban giden veya öldürülenlerin yerine yeni atamalar yapmak üzere bir dizi toplantı düzenlediğini ve çeşitli kararlar aldığını ifade ediyorlar. Ayrıca, tüm taraflarla sürekli iletişim kurarak siyasi düzeydeki farklılıkların veya anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye ve böylece her düzeyde istikrarı sağlamaya çalışıyor.

Kaynaklara göre Haddad, bazı bölgelerdeki tugay komutanları da dahil olmak üzere çeşitli liderlik pozisyonlarındaki boşlukları doldurmak için çalışırken, asıl komutanlarının suikast sonucu öldürülmesinin ardından bu tugayları yönetmek üzere atanmış diğer kişileri de görevde tutuyor.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu, İzzeddin Haddad'ın komuta ettiği Gazze Şehri Tugayı hariç, suikast sonucu öldürdü. Yerine Muhanned Receb atandı.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu suikastla öldürdü. Bunun istisnası, Muhannad Receb'ın yerine geçen İzzeddin el-Haddad'ın komutasındaki “Gazze Şehri Tugayı”ydı.

Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)

Çeşitli kanatları ve kademeleriyle Hamas, İsrail'in çeşitli kaynaklarını hedef alması sonucu mali krizden muzdarip olmuş durumda. Bununla birlikte, savaş sırasında veya sonrasında, farklı oranlarda ve zamanlarda da olsa, maaş ve ödenekleri tamamen kesmedi.

Gerçekte Hamas, 7 Ekim 2023 saldırısının ardından, 1987'deki kuruluşundan bu yana eşi benzeri görülmemiş son derece karmaşık bir dönemle karşı karşıya. Hareketin gözlemcilerine göre, Gazze Şeridi'ne sınır komşusu İsrail tesislerine ve kasabalarına yönelik saldırılarla başlayan bu saldırı, İsrail'i uzun süreli bir savaşa sürükledi.

Yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, hareketin “askeri yenilginin, örgütsel tükenmişliğin, siyasi karmaşanın ve geleceği ile rolü hakkındaki varoluşsal kaygının iç içe geçtiği bir aşamaya girdiği” değerlendirmesinde bulunuyor.

İbrahim, İsrail savaşının, Hamas'ın siyasi büro üyelerinin ve Gazze Şeridi'ni yıllarca yöneten idari komitelerin başkanlarının çoğunu kaybetmesinin ardından, liderlik ve karar alma yapısını vurduğunu açıkladı. Bu durum, doldurulması kolay olmayan derin bir liderlik boşluğu yarattı ve hareket içinde geleceği ve bir sonraki aşama hakkında anlaşmazlıkları ortaya çıkardı: Bu bir yönetim aşaması mı, örgütsel hayatta kalma aşaması mı yoksa sadece uzun süreli bir krizi yönetme aşaması mı olacak?

Hamas'tan birkaç kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: "İşlerin iyi ve sorunsuz gittiğini söylemek mümkün değil. Birçok zorluk var ve yaşananlar, hiçbir şey bırakmayan ve hareketin liderlerinin çoğunun suikastına neden olan yıkıcı bir savaşın ışığında normal. Geniş bir liderliğe ve Filistin içinde ve dışında geniş bir halk tabanına sahip bir hareket için liderlik boşluğu normaldir ve bir yıl sonra kapsamlı seçimler yapılana kadar mevcut farklılıklar da normaldir."