Miyazaki filmlerinde yolculuk: Studio Ghibli'nin tema parkı açıldı

Parkı yılda 1,8 milyon kişinin ziyaret edeceği öngörülüyor

Haftanın 6 günü açık olan park salıları ziyarete kapalı (Studio Ghibli)
Haftanın 6 günü açık olan park salıları ziyarete kapalı (Studio Ghibli)
TT

Miyazaki filmlerinde yolculuk: Studio Ghibli'nin tema parkı açıldı

Haftanın 6 günü açık olan park salıları ziyarete kapalı (Studio Ghibli)
Haftanın 6 günü açık olan park salıları ziyarete kapalı (Studio Ghibli)

Ünlü yönetmen Hayao Miyazaki'nin kurduğu anime stüdyosu Studio Ghibli'nin tema parkı Ghibli Park, Japonya'nın Aichi vilayetinde açıldı.
Yapımına 2020'de başlanan park, Studio Ghibli'nin sevilen karakterlerini hayranlarıyla buluşturdu.
Park, ziyaretçilerine hız treni, dönme dolap, çarpışan arabalar gibi heyecanlı aktiviteler yerine Studio Ghibli'nin yarattığı evrenin atmosferini solumayı vaat ediyor.
Ghibli Park yetkililerinden Mai Sato, alanın lunaparktan ziyade sade bir tematik park olarak inşa edilmesini şöyle açıkladı:
"İçinde hız trenleri ve diğer lunapark figürlerinin olduğu planlar da sunulmuştu ama bunlar Ghibli'nin ruhuna uygun değildi. Ghibli Park bir park, lunapark değil. Ana fikir, parkı buranın doğasıyla uyum içinde sunmak."
1985'te Miyazaki, Toshio Suzuki ve Isao Takahata'nın kurduğu Studio Ghibli, dünya çapında tanınan animasyonlara imza attı.
2001 tarihli Ruhların Kaçışı (Sen to Chihiro no kamikakushi) Uzun Metrajlı En İyi Animasyon Filmi Oscar Ödülü'nü kazandı.

 
Studio Ghibli ayrıca Prenses Mononoke (Mononoke-hime), Komşum Totoro (Tonari no Totoro), Yürüyen Şato (Hauru no ugoku shiro) gibi uzun metraj animasyon filmleriyle unutulmaz karakterler yarattı.

Her filmin kendi alanı var
7 hektarlık alan üstüne kurulan park, Studio Ghibli'nin filmlerine göre farklı bölgelere ayrıldı.
Gençlik Tepesi (Hill of Youth) adı verilen alan 1995 tarihli Yüreğinin Sesi'ne (Mimi wo sumaseba) göre inşa edilirken Dondoko Ormanı'nda 1988'de çıkan Komşum Totoro'dan esinlenildi.
Ayrıca Ghibli Park'ta Ruhların Kaçışı'nın ikonik sahnesindeki gibi Suratsız karakterinin yanına oturmak ya da devasa Totoro heykelini ve Gökteki Kale'deki (Tenkû no shiro Rapyuta) kaleyi ziyaret etmek mümkün.

Parkta Prenses Mononoke'ye ayrılan Mononoke Köyü'nün ise gelecek yıl açılması planlanıyor.
Ghibli Park'ın biletleri şu an sadece Japonya'da satın alınabiliyor.
Parkın hazırlık aşamasında ülkedeki Kovid-19 kısıtlamaları nedeniyle yabancı turistlerin ülkeye girişi belirsizliğini koruduğu için erken alınan bir kararla ilk biletler sadece Japonya içinde satışa sunuldu.
Japonya'daki pandemi kısıtlamalarının ekim itibarıyla kaldırılmasıyla park biletlerinin satışı da 2023'ün başında dünya geneline açılacak.
Yılda yaklaşık 1,8 milyon kişinin ziyaret etmesi planlanan parkın ülke ekonomisine 48 milyar yen (yaklaşık 6 milyar TL) kazandırması bekleniyor.
Independent Türkçe, The Guardian, CNN



İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
TT

İlk kuşların nasıl uçmaya başladığı tartışması noktalandı

UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)
UV ışığı altında incelenen fosil, daha önceki Arkeopteriks örneklerinde görülmeyen yumuşak dokuları açığa çıkardı (Delaney Drummond/Field Müzesi)

Dinozorlar ve kuşlar arasındaki bağlantıyı ortaya koyan Arkeopteriks cinsine ait fosil, uzun zamandır devam eden bir tartışmayı noktaladı. Bilim insanları Arkeopteriks'in uçabildiğini tespit etti. 

İlk örnekleri 1861'de Almanya'da keşfedilen Arkeopteriks, tüyleri nedeniyle ilk başta kuş sanılmıştı. Ancak keskin dişlere sahip çenesi ve uzun kemikli kuyruğu gibi dinozorlara benzeyen özellikleri de vardı. 

"İlk kuş" diye de bilinen bu cins, kuşlar ve dinozorlar arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmasıyla tanınıyor. 

Öte yandan yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşayan Arkeopteriks'in uçup uçamadığı uzun zamandır tartışma konusuydu. Bilim insanları bu dinozora ait fosilleri inceleyerek kuşların ilk nasıl uçmaya başladığını anlamaya çalışıyordu. 

ABD'nin Şikago kentindeki Field Müzesi'nde tutulan son derece iyi korunmuş fosil örneği, bu soru işaretinin giderilmesini sağladı. Yıllarca özel koleksiyoncuların elindeki örnek 2022'de müze tarafından alınmıştı. 

Müzede çalışan Dr. Jingmai O'Connor ve ekip arkadaşları, bilgisayarlı tomografiyle fosili tarayarak iskeletin dijital bir haritasını oluşturdu. Araştırmacılar UV ışığı kullanarak yumuşak doku kalıntılarını açığa çıkarmayı da başardı.

Diğerlerinin aksine bu örnekteki kemiklerin üç boyutlu olarak korunması sayesinde hayvanın kafatası daha detaylıca incelendi. Ekip böylece tarih öncesi kuşların kafatasından modern kuşlarınkine geçişin ilk işaretlerini saptadı.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (14 Mayıs) yayımlanan çalışmadaki en kritik bulguysa Arkeopteriks'in kanatlarında gizliydi. 

Cinsin önceki örneklerinde sadece iki kat kanat tüyü varken, bu örnekte üç kat vardı. Üst kol kemiği üzerindeki bu tüyler kanattan vücuda doğru düzgün bir aerodinamik hat oluşturarak modern kuşların uçmasını sağlıyor. 

Bilim insanları uçamayan tüylü dinozorlarda olmayan bu tüylerin, Arkeopteriks'in uçmasını sağladığını belirtiyor. 

Dr. O'Connor "Arkeopteriks tüyleri olan ilk dinozor ya da 'kanatları' olan ilk dinozor değil. Ancak tüylerini uçmak için kullanabilen bilinen en eski dinozor olduğunu düşünüyoruz" diyerek ekliyor:

Kuşlarla yakın akraba olan ancak tam olarak kuş olmayan tüylü dinozorlarda bu tüyler eksik. Onların kanat tüyleri dirsekte bitiyor. Bu da bize kuş olmayan bu dinozorların uçamadığını, ancak Arkeopteriks'in uçabildiğini gösteriyor.

Öte yandan hayvanda göğüs kemiğinin olmamasından dolayı çok iyi uçamadığı düşünülüyor. Araştırmacılar Arkeopteriks'in tavuklar gibi kısa süren uçuşlar yaptığını ancak çoğunlukla yerde kaldığını tahmin ediyor.

Bilim insanları iyi korunmuş son örnek üzerine çalışmayı sürdürerek Arkeopteriks hakkında daha fazla bilgi edinmeyi planlıyor.

O'Connor "Vücudun koruduğumuz hemen hemen her parçasından heyecan verici ve yeni bir şeyler öğreniyoruz. Ve bu çalışma gerçekten de buzdağının sadece görünen kısmı" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, New York Times, Guardian, Nature