Joe Biden'dan Elon Musk'a Twitter çıkışı: "Gidip tüm dünyaya yalan saçan bir platformu satın aldın"

Musk'ın çalışanların yarısını kovması, ara seçimlerin yaklaştığı ABD'de endişe yarattı

ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
TT

Joe Biden'dan Elon Musk'a Twitter çıkışı: "Gidip tüm dünyaya yalan saçan bir platformu satın aldın"

ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden (AFP)

ABD Başkanı Joe Biden, teknoloji milyarderi Elon Musk'ın Twitter'ın başına geçmesini eleştirdi.
Demokratik Parti'nin Illinois eyaletinde cuma günü düzenlenen bağış toplama kampanyasında konuşan Biden, "Elon Musk gidip tüm dünyaya yalanlar saçan bir sosyal medya platformunu satın aldı. Amerika'da editör kalmadı" dedi.
ABD liderinin açıklamaları, Musk'ın Twitter'ın başına geçtikten sonra gerçekleştirdiği tartışmalı değişikliklerin ardından geldi.
Musk, uzun bir hukuki sürecin ardından Twitter'ı geçen hafta resmen 44 milyar dolara satın almıştı.
Teknoloji milyarderi, platformun yönetim kurulunu feshederek kendisini tek yönetici yapmıştı. İşine son verilen üst yöneticiler arasında İcra Kurulu Başkanı Parag Agrawal, Mali İşler Müdürü Ned Sega ve eski Yönetim Kurulu Başkanı Bret Taylor da yer almıştı.
General Motors, General Mills, Audi, IPG, Mondelez International, Pfizer ve Volkswagen gibi dev firmalar, tepki olarak Twitter'daki reklam harcamalarını bir süreliğine durduracağını açıklamıştı. Platformun gelirlerinin yaklaşık yüzde 90'ı reklamlardan geliyor.
Musk, dün hesabından yaptığı paylaşımda şirketin gelirlerinde büyük düşüş yaşandığını itiraf etti: 
"İçerik denetimiyle ilgili hiçbir şey değişmemesine ve aktivistleri yatıştırmak için elimizden gelen her şeyi yapmamıza rağmen, aktivist grupların reklamcılara baskı yapması nedeniyle Twitter'ın gelirinde büyük düşüş oldu. Acayip berbat bir durum! Amerika'da ifade özgürlüğünü yok etmeye çalışıyorlar."
Twitter'ın güvenlikten sorumlu yöneticisi Yoel Roth, şirketteki kapsamlı işten çıkarmalar sonucu çalışanların yarısının kovulduğunu söyledi. Roth, tweetinde güvenlik ekibinin de yüzde 15'inin işine son verildiğini bildirdi.
Musk ise paylaşımında şirketin günde 4 milyon dolar kaybettiğini ve işten çıkarmaların zorunlu olduğunu savundu.
Öte yandan kovulanlar arasında içerik iyileştirme, güvenlik ve dezenformasyonla mücadele ekiplerinde çalışanların yer alması, özellikle ABD'de 8 Kasım'da düzenlenecek ara seçimler öncesi endişe yarattı.

"Twitter kasırganın ortasında"
ABD'nin tanınmış gazetelerinden Washington Post'a konuşan Birleşik Krallık (BK) merkezli Stratejik Diyalog Enstitüsü'nden (ISD) Katherine Keneally, ara seçimlerle ilgili dezenformasyon içeren paylaşımların artmaya başladığına dikkat çekti.
BK'nin önde gelen gazetelerinden Guardian'a konuşan New York Üniversitesi'nden Paul Barret ise "Twitter, Kategori 5 seviyesinde bir kasırganın ortasında. Sahte bilgilerin ve nefret dolu içeriklerin, çok etkili bir platformda yayılmasını sağlamaya yönelik kaçınılmaz girişimlerin yaşandığı bir atmosferde, denetime öncelik verilmesi açısından hiç iyi bir durum değil" dedi.
Ancak Twitter'ın güvenlikten sorumlu yöneticisi Yoel Roth, ara seçimler öncesinde dezenformasyonla mücadelenin en öncelikli hedefleri olduğunu savundu.

"Ara seçimlerde dengeler değişebilir"
ABD'deki ara seçimlerde, Kongre'nin Temsilciler Meclisi'ndeki 435 sandalyenin tamamıyla Senato'daki 100 sandalyenin 35'i için sandığa gidilecek.
Temsilciler Meclisi'nde Demokrat Parti'nin 220, Cumhuriyetçi Parti'nin 212 koltuğu bulunurken, Senato'daysa iki partinin temsiliyeti eşit ağırlıkta. Fakat oylamalarda ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in oyuyla denge Demokratların lehine dönüyor.
Biden'in eylüldeki açıklamasında "ulusun ruhu için bir savaş" olarak nitelediği seçimlerde Demokrat Parti'nin çoğunluğu kaybetmesi, ABD Başkanı'nın görevinin son iki yılında istediği yasaları geçirmesini zorlaştırabilir.
Siyasi analistlerse 2020'deki başkanlık seçimlerinden bu yana her iki kanatta da çoğunluğu elinde tutan Demokratların, Senato'daki durumlarını korusa bile Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu Cumhuriyetçilere kaptırabileceği tahmininde bulunuyor.



Trump'ın Ortadoğu ziyaretine dahil edilmeyen İsrail üzgün ama sessiz

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Trump'ın Ortadoğu ziyaretine dahil edilmeyen İsrail üzgün ama sessiz

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump, İsraillilerin ülkelerinin en önemli müttefikiyle olan ilişkilerine dair varsayımlarını sarsan açıklamalar yaparken, İsrail'in aşırı sağcı hükümeti bu hafta diplomatik açıdan sessizliğini korudu.

Trump'ın Ortadoğu ziyareti sırasında İsrail'i es geçme kararı alması, yönetiminin İsrailli yetkililerin uzun süredir Hamas'a yardım etmekle suçladığı Katar da dahil olmak üzere Körfez ülkeleriyle iş anlaşmalarına giderek daha fazla odaklanmasının bir işareti olarak görülüyor.

İsrail, Trump’ın Ortadoğu ziyareti öncesinde de ABD'nin ezeli düşmanı İran'la yaptığı görüşmeler ve Trump'ın, İsrail'e yönelik füze saldırılarını sürdürme kararlılığına rağmen, Yemen'deki İran destekli Husileri bombalamayı durdurma kararı alması nedeniyle gergindi.

ABD, Gazze'deki son ABD vatandaşı İsrailli rehine Edan Alexander'ı eve getirmek için Hamas'la bir anlaşma müzakere ederken, İsrailli yetkililer bu duruma seyirci kaldı.

İsrailli yetkililer kendilerini Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımların sona erdirileceğini duyurmasını ve İsrail'in gerçek yüzünü zar zor gizleyen tekfirci bir rejim olarak gördüğü Şam’daki yeni hükümetle ilişkilerin normalleştirilmesi çağrısını dinlerken buldular.

ABD Başkanı salı günü Riyad'da konuşurken Husilerle yapılan ateşkesten övgüyle söz ediyordu. İsrail basını, Yemen'den atılan bir füzenin kendilerine doğru yönelmesi nedeniyle Kudüs ve Tel Aviv başta olmak üzere İsrail'in çeşitli bölgelerinde siren seslerinin duyulduğunu bildirdi.

Trump da İsrail ile herhangi bir kopuş imasında bulunmaktan kaçınırken Körfez'de kendisine eşlik eden gazetecilere yaptığı açıklamada, ziyaretinin şimdiye kadar sadık destekçisi olduğu bir ülkeye nihayetinde fayda sağlayacağını söyledi.

Trump, “Ortadoğu'daki bu ülkelerle ve tüm ülkelerle böyle bir ilişkiye sahip olmak İsrail için iyi bir olur” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu şimdiye kadar Edan Alexander'ın serbest bırakılmasına yardımcı olduğu için Trump'a teşekkür etmek dışında bir yorumda bulunmadı.

Ancak Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü savaş nedeniyle zaten uluslararası baskı altında olan ve Suudi Arabistan'la ilişkilerini normalleştirme umutlarını sekteye uğratan İsrail kamuoyu başta olmak üzere İsrail'in geride bırakıldığına dair kamuoyun yaygın bir algı hâkim.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığı habere göre İsrail’in sağ eğilimli Israel Hayom gazetesinin yorumcularından Yoav Limor, “Ortadoğu gözlerimizin önünde çok sayıda anlaşma ve toplantı ile yeniden şekillenirken, İsrail (en iyi ihtimalle) seyirci konumunda” diye yazdı.

Netanyahu, bazı ağır silahların sevkiyatlarını durduran ve radikal İsrailli yerleşimci gruplara yaptırımlar uygulayan eski ABD Başkanı Joe Biden yerine Trump'ı tercih ettiğini gizlememişti.

Gazze Şeridi’ndeki savaşı Hamas kesin bir yenilgiye uğratılana kadar sürdürmekte ısrar eden hükümetindeki dinci-milliyetçi aşırı sağcıların yanında yer alan Netanyahu, 18 aydır süren çatışmalardan artık bıkmış olan İsraillilerin baskısıyla karşı karşıya.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) eski Ortadoğu İşleri Direktör Yardımcısı Jonathan Panikoff, son iki haftada yaşanan olayların 'önceliklerde açıkça bir farklılaşma olduğuna’ ve İsrail'in geleneksel olarak ABD yönetimlerinden gördüğü özel muamelenin artık var olmayabileceğine işaret ettiği değerlendirmesinde bulundu.

Şu anda Washington merkezli Atlantik Konseyi Ortadoğu Programı'ndaki Scowcroft Ortadoğu Güvenlik Girişimi Direktörü olarak çalışan Panikoff, “Trump'ın anlaşmalar, ticaret ve yatırım odaklı bir öncelikler listesiyle ilerlemeye kararlı olduğu açık” ifadelerini kullandı.

Panikoff, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD ve İsrail'in sıklıkla yakın iş birliği içinde olduğu geleneksel siyasi ya da güvenlik konuları Trump'ın önceliklerine uymuyorsa, Trump yine de bu konularda ilerleme kaydedecektir.”

Trump yönetimi yetkilileri, ABD-İsrail ilişkilerinin hala güçlü olduğunu vurguluyorlar, ancak Trump'ın seçim kampanyasında verdiği Gazze ve Ukrayna'daki savaşları hızla sona erdirme sözünü yerine getirmeye çalıştığı bir dönemde, özel toplantılarda Netanyahu'ya yönelik hayal kırıklıklarını zaman zaman dile getiriyorlar.

Yetkililer Netanyahu'nun ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için Hamas ile bir anlaşmaya varmak üzere daha fazla çalışmasını isterken, ABD, diplomatik bir çözüm arıyor ve İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasına çok az destek veriyor.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü James Hewitt, ABD yönetiminin Gazze'de halen tutulan 58 rehinenin serbest bırakılması ve Ortadoğu'da bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi için İsrail'le birlikte çalışmaya devam ettiğini söyledi. Hewitt, “İsrail'in tarihinde Başkan Trump'tan daha iyi bir dostu olamaz” ifadesini kullandı.

İsrail hükümetindeki aşırı sağcılar, Trump'ın Gazze'yi Filistinlilerden arındırma ve Gazze’yi bir tatil beldesine dönüştürme planını açıklamasının ardından daha fazla sessiz kalmayı tercih ederken İsrailli yetkililer, ABD yönetimine yönelik herhangi bir eleştiriden kaçınmaya özen gösteriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü bu hafta ABD vatandaşlığına sahip İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasında İsrail'in saf dışı bırakıldığı yönündeki endişelere ilişkin bir soruya “ABD egemen bir devlettir” yanıtını verdi. Sözcü, İsrail ile ABD arasındaki ‘dostane ilişkilerin medya aracılığıyla değil, doğrudan olduğunu’ ifade etti.

İsrail, Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından koordine edilen ateşkes görüşmeleri için Katar’ın başkenti Doha'ya bir heyet gönderdi, ancak İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak dün onlarca Filistinliyi daha öldürdü.

Dün yaptığı açıklamada ‘İsrail'in durmayacağını ve teslim olmayacağını’ yineleyen Netanyahu, “Bu ayın başlarında Gazze'deki askeri operasyonlarını yoğunlaştıracağını açıklayan İsrail, Hamas'ın askeri yeteneklerinin yanı sıra yönetim kabiliyetinin de ortadan kaldırılmasını içeren savaş hedeflerine sadık kalmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.