Almanya, Avrupa ülkelerini İran'a yönelik yaptırımları genişletmeye çağırıyor

Berlin, hedefteki isimlerin ve kurumların bir listesini hazırladı

Dün İsviçre'nin başkentinde İran protestolarıyla dayanışma yürüyüşü yapıldı (EPA)
Dün İsviçre'nin başkentinde İran protestolarıyla dayanışma yürüyüşü yapıldı (EPA)
TT

Almanya, Avrupa ülkelerini İran'a yönelik yaptırımları genişletmeye çağırıyor

Dün İsviçre'nin başkentinde İran protestolarıyla dayanışma yürüyüşü yapıldı (EPA)
Dün İsviçre'nin başkentinde İran protestolarıyla dayanışma yürüyüşü yapıldı (EPA)

Alman dergisi Der Spiegel'in internet sitesine göre Almanya, İran'da halk protestolarını bastırmaktan sorumlu olduğunu düşündüğü kişilere karşı yaptırım listesine eklenmek üzere AB'ye İranlı isim ve kuruluşların yeni bir listesini sundu. Listede, baskıdan sorumlu güvenlik kurumları da dahil olmak üzere 31 isim ve kuruluş yer alıyor. Almanya'nın AB'deki diğer 8 ülkeyle birlikte üzerinde çalıştığı ve geçtiğimiz Çarşamba günü Brüksel'e sunduğu bu liste arasında DMO'nun bulunup bulunmadığı henüz netlik kazanmadı.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bir gün önce, Münster kentinin ev sahipliği yaptığı G7 grubu dışişleri bakanları toplantısının ardından verdiği demeçte, grubun, protestoları bastırması nedeniyle İran'a ek yaptırımlar uygulamayı kabul ettiğini ve bu yaptırımları daha büyük etki yaratmak için grup ülkeleriyle koordineli olarak uygulayacağını bildirdi. Birkaç gün önce Baerbock, Alman medyasından Kanal 1'e verdiği bir röportajda, Berlin ve Brüksel'in DMO'yu terörist listesine dahil etme olasılığını incelediklerini belirtti ve şunları kaydetti:
"Yeni bir yaptırım paketi geliyor. Ayrıca DMO'nun nasıl teröristler listesine alınabileceğini de inceleyeceğiz."
 ABD, DMO'yu bir süre önce terör örgütü olarak sınıflandırmıştı. Ancak AB şimdiye kadar bunu yapmaktan kaçındı.
AB dışişleri bakanları, 14 Kasım'da yapacakları bir sonraki toplantıda yeni yaptırımlar listesi üzerinde anlaşabilir. Der Spiegel'in internet sitesine göre Almanya listeyi G7 toplantılarından önce sundu, teklif oylanmadan önce şu anda yasal olarak inceleniyor. Der Spiegel, AB içinde, protestolarda yaşanan çatışmalar nedeniyle İran'a yönelik yaptırımları genişletmek için bir fikir birliği olduğunu belirtti. Geçen ayın ortasında AB, 11 kişi ve 4 kuruluşu hedef alarak Tahran'daki şiddetten sorumlu olanlara ilk yaptırım paketini uyguladı. Yeni pakette AB, mal varlıklarını dondurma ve seyahat yasağı getirme olasılığını da inceleyecek. Bu yaptırımlar insan hakları ihlali kapsamında değerlendiriliyor ve İran'ın nükleer programıyla veya Tahran'ın Moskova'ya sağladığı askeri destekle hiçbir ilgisi yok.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e göre G7 grubu ülkeleri, İran'a yönelik yaptırımları insan hakları ihlali ve Rusya'ya insansız hava aracı desteği olmak üzere iki alanda genişletmeyi kabul etti.  ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley Twitter'da şunu paylaştı:
“Rusya'nın inkar etmesine rağmen İran, Rusya'ya Ukrayna'da kullanılan insansız hava araçlarını sağlıyor.”
Ancak AB, İran’ın Rusya'ya destek vermesi veya nükleer programını geliştirmeye devam etmesi nedeniyle yaptırım uygulamayı düşünüyor gibi görünmüyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, katıldığı G7 toplantısında, göstericilere verilen desteği ‘İran'ın nükleer silah edinmesini engellemek’ten ayırmanın gerekliliğine dikkat çekti. AB hala İran'ın müzakerelere dönmesini ve nükleer anlaşmaya bağlılığını bildirmesini umuyor.
G7 ülkelerinin dışişleri bakanları, Münster'deki iki günlük toplantılarda İran dosyasını uzun uzadıya tartıştı ve göstericilere uyguladığı baskı ve Rusya'ya verdiği destek nedeniyle Tahran'a yönelik yaptırımlar üzerine çalıştı. Yapılan ortak açıklamada İran'a, göstericileri bastırması, tutukluları serbest bırakması ve Rusya'ya desteğini kesmesi çağrısı yapıldı. Baerbock ve Blinken daha sonra düzenledikleri iki ayrı basın toplantısında önümüzdeki günlerde yaptırımları koordine etme konusunda anlaştıklarını doğruladı.



Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
TT

Aile içi şiddet dünya genelinde her 10 dakikada bir kadını öldürüyor

 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)
 Kadınlar, Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü anma protestosuna katıldı (AP)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yayınlanan istatistiklere göre, 2023 yılında dünya genelinde en az 85 bin kadın ve kız çocuğu, çoğunluğu aile üyeleri tarafından olmak üzere, kasten öldürüldü ve kadın cinayetlerinin “önlenebilir” seviyesinin “endişe verici” olduğu belirtildi.

Viyana'daki Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ve New York'taki BM Kadın Birimi tarafından hazırlanan bir raporda, 2023 yılında öldürülen 85 bin kadının yüzde 60'ının, yani her gün ortalama 140 ya da her on dakikada bir kadının, “kocalarının ya da diğer aile üyelerinin” kurbanı olduğu belirtilerek, kadınlar için “evin en tehlikeli yer olmaya devam ettiği” kaydedildi.

Raporda, bu olgunun "sınırları aşarak tüm sosyal grupları ve yaş gruplarını etkilediği" ifade edilerek, Karayipler, Orta Amerika ve Afrika'nın en çok etkilenen bölgeler olduğu, ardından bu bölgeleri Asya'nın takip ettiği belirtildi.

Amerika ve Avrupa kıtalarında kadın cinayetlerinin çoğunluğu hayat arkadaşları tarafından işlenirken, dünyanın geri kalanında çoğu vakada katilleri aile bireyleri oluşturuyor.

Bazı ülkelerdeki verilere göre, birçok mağdur ölmeden önce fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddete maruz kaldıklarını bildirdi. Raporda, örneğin "ihtiyati tedbirler ve adli emirler" yoluyla "birçok cinayetin önlenebileceği" ortaya çıktı.

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) 107 ülkeden aldığı rakamları analiz ettiği rapora göre, bir eğilimin tespit edilebildiği bölgelerde kadın cinayeti oranı 2010 yılından bu yana sabit kalmış veya çok az bir düşüş göstermiştir; bu da bu tür şiddetin “sosyal uygulamalara ve normlara kök saldığını” ve ortadan kaldırılmasının zor olduğunu göstermektedir.

Şarku’l Avsat’ın rapordan aktardığına göre, birçok ülkede gösterilen çabalara rağmen “kadın cinayetleri endişe verici düzeyde.” Ancak BM Kadın Birimi İcra Direktörü'nden alıntı yapılan bir basın açıklamasında, bu gerçeğin "kaçınılmaz bir kader olmadığı" ve ülkelerin yasama yönünü güçlendirmesi ve veri toplama sürecini iyileştirmesi gerektiği vurgulandı.