Mars astronotlarının yaşayabileceği 9 mağara bulundu

Bilim insanları, Mars'taki bu çukurların gelecekteki mürettebatlı görevlerde astronotlar için barınak imkanı sağlayabileceğini açıkladı

Bazı bilim insanları Mars'taki mağaralara odaklanan keşif görevleri gerçekleştirmek istiyor (NASA)
Bazı bilim insanları Mars'taki mağaralara odaklanan keşif görevleri gerçekleştirmek istiyor (NASA)
TT

Mars astronotlarının yaşayabileceği 9 mağara bulundu

Bazı bilim insanları Mars'taki mağaralara odaklanan keşif görevleri gerçekleştirmek istiyor (NASA)
Bazı bilim insanları Mars'taki mağaralara odaklanan keşif görevleri gerçekleştirmek istiyor (NASA)

Bilim insanları, gelecekteki Mars keşif görevleri için gezegendeki en uygun bölgeler olduğuna inandıkları 9 mağara buldu.
Geçen ay The Geological Society of America's Connects 2022 (Amerika Jeoloji Topluluğunun Bağlantıları) konferansında sunulan araştırma, bu mağaraların Kızıl Gezegen'deki zorlu ortama karşı koruma sağlayabileceği için, gelecekteki astronotların barınaklarını inşa etmeye uygun olduğunu ortaya koydu.
ABD'deki Arizona Üniversitesi'nden araştırmacıların da dahil olduğu ekip, gelecekteki mürettebatlı görevlerin bu habitatlardaki doğal kaynaklardan da yararlanabileceğini söylüyor.
Mars'ın gündüz ve gece arasında aşırı derecede dalgalanan sıcaklıklara, sert radyasyona, ayrıca meteoritler ve uzay kayaları tarafından sık sık bombardımana maruz kalan zorlu bir ortama sahip olduğu biliniyor.
Bilim insanları uzun zamandır Mars'ta yüzey altı boşlukları olarak bilinen mağara benzeri yapıların, gelecekteki astronotlara bu zorlu koşullar karşısında biraz nefes aldırabileceğine inanıyor.
Mars'ta bu tür mağaraların ilk keşfinden bu yana NASA'nın robotik uzay aracı Mars Odyssey Orbiter, Kızıl Gezegen'de Mars Küresel Mağara Adayları Kataloğu'na (MGC3 olarak da biliniyor) konan 1000'den fazla olası boşluğun tanımlanmasına yardımcı oldu.
Yeni çalışmada, araştırmacılar ilk olarak uzay aracı için iniş sahası olmaya elverişli bölgeye yaklaşık 100 kilometre uzaklıktaki yerleri seçerek listeyi gelecekteki görevler için daha uygun mağaralara indirgedi.
Mars yüzeyine iniş için yükseltilerinin neden olduğu sınırlamalar veya giriş, alçalma ve iniş teknolojisinin kısıtlamaları nedeniyle bazı mağaraları gözden çıkaran bilim insanları, seçenekleri ilk etapta 214 olası odak noktasına indirebildi.
The Independent'ta yer alan habere göre araştırmacılar, uygun iniş alanına sahip bölgeleri yaklaşık 1000 metre yüksekliğin altındaki sahalar olarak tanımladı.
Bilim insanları bu tür alçak alanların daha uygun olduğunu söylüyor. Zira bu alanlar, geniş kesimlerce "7 dakikalık dehşet" diye adlandırılan zorlu bir görev olan Mars'a uzay aracı indirme sırasında avantaj sağlıyor.
Araştırmacılar bunun ardından listeyi daha da daralttı ve yüksek çözünürlüklü görüntüleri olan mağaraları seçti.
Bu adaylardan yeraltında kayda değer bir mesafeye kadar uzanan çukurlara odaklanıldı ve 9 mağara belirlendi.
Mars yüzeyindeki bu boşlukların astronotların gelecekteki mürettebatlı görevlerde barınak inşa etmeleri için uygun olabileceğine inanılıyor.
The New York Times'a konuşan, çalışmanın başyazarı Nicole Bardabelias, en büyüğü bir futbol sahasından daha büyük olan Mars'taki bu çukurların daha fazla incelenmeye değer olabileceğini söyledi.
 



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news