Eski Yunanistan Başbakanı Papandreu'dan Türkiye ile ilişkilerde pozitif gündem vurgusu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Eski Yunanistan Başbakanı Papandreu'dan Türkiye ile ilişkilerde pozitif gündem vurgusu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Eski Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, Türkiye ve Yunanistan arasındaki diyaloğun önemine vurgu yaparak, "düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığının yerine, pozitif gündemin ikili ilişkilerde daha faydalı olacağını belirtti.
To Vima gazetesine konuşan Papandreu, Türkiye ve Yunanistan'ın 2004'te kıta sahanlığı sorununu çözmeye çok yakın olduklarını ileri sürerek, "Ancak ardından seçimler geldi" diye konuştu.
İkili ilişkilerde diyaloğun önemini vurgulayan Papandreou, "Diyalog korkusu bir güçsüzlük hissi oluşturur. Üçüncü tarafların aracı olarak karışması için alan yaratır, ama beklenildiği gibi kendi çıkarlarıyla" ifadelerini kullandı.
Papandreu, Türkiye ve Yunanistan arasında iletişim kanallarının açık olmasının önemli olduğunu belirterek, "İki taraf arasında en üst düzeyde iletişim önceden, hükümetin göreve başlamasının ardından talep edilmeliydi. Eğer (bu iletişim) olsaydı, belki de bugünkü gerginlik düzeyi olmazdı" değerlendirmesinde bulundu.
Papandreu, Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de kara sularını 12 mile çıkarmasının ancak sonucu Uluslararası Adalet Divanına varacak şekilde, üzerinde uzlaşılmış bir anlaşma ve inisiyatif ile birleştirilmesi halinde mantıklı olacağını savundu.
Yunanistan'ın üçüncü ülkelerle kurduğu ittifaklara ilişkin de değerlendirmede bulunan Papandreu, şu ifadeleri kullandı:
"Tecrübem gösterdi ki 'düşmanımın düşmanı dostumdur' mantığındansa pozitif gündem daha özlü faydalar sağlıyor. Bunu, kendi arzularını gizlemek için birçok kez Yunanistan'ı öne sürdüklerinde ya da silah sistemleri satmak için Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginliğe yatırım yaptıklarında, Helsinki döneminde de çok iyi gördük. Gerçekte, Yunanistan, Türkiye ve Avrupa için pozitif bir gündem oluşturduk ve sunduk. Bunun sonucunda da bugün (Güney) Kıbrıs Avrupa Birliği (AB) üyesi."



Türkiye 'gerektiğinde' Suriye'de ‘tansiyonu düşürmek’ için İsrail ile teknik görüşmeler yapıyor

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
TT

Türkiye 'gerektiğinde' Suriye'de ‘tansiyonu düşürmek’ için İsrail ile teknik görüşmeler yapıyor

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün yaptığı ve Reuters tarafından aktarılan açıklamasında Türkiye'nin gerektiğinde Suriye'de tansiyonu düşürmek için İsrail ile teknik görüşmeler yaptığını söyledi.

Fidan, Türkiye’nin İsrail de dahil olmak üzere Suriye'deki hiçbir ülkeyle çatışmaya girme niyeti olmadığını vurguladı.

Dışişleri Bakanı, İsrail ile Suriye konusunda gerilimin arttığı bir dönemde CNN Türk’e konula ilgili açıklamalarda bulundu.

Basında yer alan haberlere göre İsrail'in geçtiğimiz hafta Suriye’de bombaladığı hava üsleri, Türkiye'nin Suriye ile yapmayı planladığı ortak savunma anlaşmasının bir parçası olarak asker konuşlandırmayı planladığı yerlerdi.

Dışişleri Bakanı Fidan, açıklamasında şunları söyledi:

“Suriye'de güvenlik iş birliği olacak ve biz Suriye için istikrar ve refah istiyoruz. Ama Suriye'nin tekrar Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit edecek bir iç karışıklığa, bir operasyona, bir provokasyona maruz kalmasını da izleyemeyiz. Ona da sadece bakmakla yetinmeyiz.”

İsrail, Beşşar Esed rejimin geçtiğimiz aralık ayında düşmesinin ardından Suriye toprakları içinde kalan bir tampon bölge de dahil olmak üzere Suriye'nin güneybatısındaki bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirdi, Suriye ordusuna ait silahları ve askeri üsleri hedef alan bombardımanlar düzenledi.

İsrail, geçtiğimiz hafta Hama ve Humus'taki hava üslerinin yanı sıra Şam'daki askeri altyapıyı da bombaladığını duyurdu.

Dışişleri Bakanı Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Amerika’nın (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu'ya tabiri caizse bir ayar vermesi gerekiyor.”

Türkiye, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırılarını ‘ülkedeki istikrar çabalarını engellemek’ olarak değerlendirirken İsrail, ‘kendi güvenlik çıkarlarını korumak için hareket ettiğini’ öne sürüyor.