İnsan hakları örgütü: Vaatlerini gerçekleştirmeyen Tunus hükümeti sınıfta kaldı

Tunus Başbakanı Necla Budin (AFP)
Tunus Başbakanı Necla Budin (AFP)
TT

İnsan hakları örgütü: Vaatlerini gerçekleştirmeyen Tunus hükümeti sınıfta kaldı

Tunus Başbakanı Necla Budin (AFP)
Tunus Başbakanı Necla Budin (AFP)

Bağımsız insan hakları örgütü ‘I Watch’ dün başkent Tunus’ta düzenlediği basın toplantısında, Necla Budin liderliğindeki Tunus hükümetinin yüz günlük performansının sonuçlarını sundu. Örgüt, hükümetin halka verdiği 17 vaadin henüz hiçbirinin gerçekleştirilmediğini açıkladı.
Budin Başbakanlığa gelmesinin ardından vatandaşlara yaptığı ilk konuşmada, ‘yaşam koşullarını ve hizmetleri iyileştirmek için etkinliğe ve verimliliğe itimat ederek, Tunuslulara umudu yeniden kazandırmak’ istediğini söylemişti. Başbakan sosyal alanda, satın alma gücünü artırmayı, vatandaşların güvenliğini ve mal güvenliğini sağlamayı, eğitim, sağlık ve ulaşım başta olmak üzere kaliteli kamu hizmetleri sunmayı vaat etmişti.
Budin ekonomi alanında, yatırımcı güvenini yeniden tesis etmek, ekonomik döngüyü canlandırmak ve tüm kategoriler ve faaliyetler için çeşitli sektörlerde girişimleri teşvik etmek üzere projeler ve reformlar uygulamaya söz verdi.
Budin, hükümet ve yönetimin çalışmalarını iyileştirme konusunda, yönetişimi benimseme, yolsuzlukla mücadele, kamu yönetimini değerlendirme ve yeniden yapılandırma sözü verdi ancak bu sözü henüz gerçekleşme aşamasında bulunuyor. Budin ayrıca devlet işlerinin verimliliğini sağlamanın yanı sıra bakanlıkların ve kamu kurumlarının performansının kontrol edilmesi, devlet yapılarının çalışma yöntemlerinin geliştirilmesi ve yasaların ayrım gözetilmeksizin uygulanması konusunda da taahhütte bulundu. I Watch’ın değerlendirmesine göre, vatandaşın yönetime ve kamu hizmetlerine olan güvenini yeniden sağlamak amacıyla, takip ve hesap verebilirlik sağlama yoluyla yolsuzlukla mücadele ve kamu işlerini yönetebilecek en iyi yetkinliklerin seçilmesini sağlama sözü verdi ancak bu vaatler de yerine getirilmedi.

Batıdan Tunus’a çağrı
Öte yandan, Batılı birçok ülke dün Tunus’a, Birleşmiş Milletler (BM) ülkedeki insan hakları durumunu incelediği sırada, ‘ifade özgürlüğünü ve yargı sisteminin bağımsızlığını garanti etme’ çağrısında bulundu. Ancak Tunus Başbakanı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından düzenlenen ve video konferans yöntemiyle katıldığı toplantının açılışında “İfade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkı Tunus’un insan hakları sisteminin temellerini oluşturur” ifadelerine yer verdi.
Birçok ülke, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 2017 yılında ülkede yaptığı son durum incelemesi sırasında Tunus’un özellikle ırk ayrımcılığı ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kaydedilen ilerlemeyi övdüğünü belirterek, geçtiğimiz yılın Temmuz ayında parlamentonun feshedilmesinden bu yana insan hakları durumunun kötüleştiğine dikkati çekti. ABD, Avusturya, İsviçre ve İspanya da dahil olmak üzere birçok Batılı ülke, Tunus’a ifade özgürlüğünü güvence altına alma çağrısında bulundu. Batılı ülke aynı zamanda, Tunus’u, ‘meclisi eski durumuna getirme’ ve sivilleri askeri mahkemelerde yargılamayı son vermeye çağırdılar. Lüksemburg gibi bazı ülkeler ‘istisnai tedbirlere ve olağanüstü hale (OHAL) son verilmesi ve askıya alınan veya kapatılan parlamento, devlet kurumları ve organlarının yeniden faaliyete geçirilmesi çağrısında bulundu.
ABD'nin İnsan Hakları Konseyi Elçisi Michele Taylor, Aralık ayında yapılması planlanan yasama seçimlerinin ‘özgür, adil ve kapsayıcı’ olmasını talep etti. Hükümete, ‘insan haklarını ve temel özgürlükleri korumaya ve muhalefeti, reform sürecine yeniden dahil etme’ çağrısında bulundu. Fransa ise Tunus’a, ölüm cezasını kaldırmayı amaçlayan Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’nin İkinci İhtiyari Protokolü’nü onaylamayı düşünmesini tavsiye etti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, bazı adayların ‘bağımsızlık maskesi altında veya seçmenleri aldatmak üzere başka isimler altında aday olduğunu ve onların ajan ya da fırsatçı olduklarını’ söyledi.
Said dün akşam İçişleri Bakanı Tevfik Şerafettin ile gerçekleştirdiği toplantıda, bazılarının, Halk Temsilcileri Meclisi üyelerinin seçimlerine hazırlanırken fon dağıtmasını ve ‘Meclis’te savaşan, her gün karşılıklı hakaret ve küfreden partilerin başlattığı çılgınca kampanyalarını’ eleştirdi. Said, bu partilerin bugünkü ittifaklarının ‘aynı sistemden olduklarını ve görünürdeki rekabetlerinin yalnızca çıkarlarını paylaşmak ve daha fazla ödeyen partiye hizmet etmek olduğunu ortaya çıkardığını’ belirtti.



Suriye topraklarında FHKC-GK’ya ne kaldı?

Suriye’nin başkenti Şam'da bulunan Yermuk Filistin Mülteci Kampı’ndaki yıkımdan (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin başkenti Şam'da bulunan Yermuk Filistin Mülteci Kampı’ndaki yıkımdan (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye topraklarında FHKC-GK’ya ne kaldı?

Suriye’nin başkenti Şam'da bulunan Yermuk Filistin Mülteci Kampı’ndaki yıkımdan (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin başkenti Şam'da bulunan Yermuk Filistin Mülteci Kampı’ndaki yıkımdan (Şarku’l Avsat)

Suriye makamlarının Filistin Halk Kurtuluş Cephesi- Genel Komutanlık (FHKC-GK) Genel Sekreteri Talal Naci'yi birkaç saat gözaltında tuttuktan sonra serbest bırakması, 8 Aralık 2024'te gerçekleşen Suriye devriminin ardından bu ‘cephenin’ (savaşçıları, silahları, mülkleri, ofisleri ve kampları) ve halen Suriye'de bulunan diğer Filistinli grupların akıbetinin ne olacağı sorusunu gündeme getirdi.

Beşşar Esed'in devrik rejimi döneminde Suriye'deki en büyük ve en aktif Filistinli gruplardan biri olan FHKC-GK, Suriye devrimi yıllarında, özellikle Şam'ın güneyindeki Yermuk Filistin Mülteci Kampı’nda, eski rejimin ordusu ve müttefikleriyle birlikte savaşmakla suçlanıyor.

Adının açıklanmasını istemeyen Filistinli bir kaynak, yeni Suriye yönetiminin ülkede iktidarı ele geçirdikten sonra Ebu Abdurrahman eş-Şami adlı bir kişiyi FHKC-GK da dahil olmak üzere Filistinli grupların dosyalarını yönetmekle görevlendirdiğini açıkladı.

op
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi- Genel Komutanlık (FHKC-GK) Genel Sekreteri Talal Naci, 2008 (Arşiv – AP)

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynak, eş-Şami'nin halen Suriye'de bulunan grupların liderleriyle birçok toplantı yaptığını ve FHKC-GK temsilcilerinin de bu toplantılara katıldığını, toplantılarda grupların durumu, faaliyetleri, silahları, mülkleri ve Suriye topraklarındaki kamplarının ele alındığını söyledi.

Şarku’l Avsat'ın edindiği bilgilere göre Naci ve FHKC-GK'nin ikinci ve üçüncü kademe liderlerinin çoğu Esed rejiminin devrilmesinden sonra Suriye'de kalırken, Filistinli kaynaklar Esed rejiminin yanında savaşan Filistinli grupların bir dizi liderinin rejimin devrilmesinden hemen sonra Suriye topraklarını terk ettiğini doğruladı.

dvfgthy
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile birlikte 18 Nisan'da Şam'da bir araya geldi. (AP)

Kaynak, Filistinli grupların temsilcileriyle yapılan toplantılarda eş-Şami'nin Suriyelilere karşı işlenen cinayetlere karışanlardan hesap sorulması, Filistinli grupların silahlarını ve askeri teçhizatlarını yeni Suriye yönetimine teslim etmeleri ve faaliyetlerini ‘insani yardım çalışmaları’ ile sınırlandırmaları gerektiğine odaklandığını belirtti.

Filistinli kaynaklar Şarku’l Avsat'a, eski FHKC Genel Sekreteri Ahmed Cibril'in (ölümü 2021) oğlu Ebu el-Omrin'in savaş yıllarında FHKC savaşçılarını denetlemek üzere birden fazla kez Yermuk Filistin Mülteci Kampı’ndaki cephede görüldüğünü doğruladı.

Filistinli kaynaklar ayrıca, eski rejimin yanında savaşırken Suriyelilere karşı suç işleyenlerin yargılanması kapsamında bir dizi FHKC-GK savaşçısının gözaltına alındığını ve yeni Suriye hükümetinin Genel Güvenlik Dairesi’ne teslim edilerek sorumlu tutulduklarını bildirdi.

dfgthy
Filistin İslami Cihad Hareketi’nin Suriye Temsilcisi Halid Halid (Arşiv)

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynağa göre Suriyeli yetkililer, Fetih el-İntifada ve Özgür Filistin Hareketi'nin ofislerinin yanı sıra, henüz Suriye topraklarını terk etmeyen Muhammed Kays liderliğindeki es-Saika Güçleri'nin Şam'ın merkezindeki askeri komutanlığının karargâhı da dahil olmak üzere, Esed rejiminin yanında savaşan Filistinli grupların bir dizi karargâh ve ofisine el koydu.

Kaynak, ‘Filistinli grupların kamu ve özel Suriye bankalarına yatırdıkları paraların da dondurulduğunu’ belirtirken, bu kararın FHKC-GK’yi etkileyip etkilemediğinin bilinmediğini kaydetti.

Filistinli kaynaklar FHKC-GK’nin Suriye topraklarında kurduğu ve başta Şam kırsalı, Dera, Halep ve Suveyda olmak üzere birçok vilayete yayılan eğitim kamplarını yeni Suriyeli yetkililere devrettiğini öne sürdü. Bir kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: “Durum çok hassas ve herkes endişeli. Muhtemelen onları teslim ettiler.”

Şarku’l Avsat'a göre, eski rejimin yanında savaşan ve rejimin devrilmesinden sonra Suriye'yi terk eden Filistinli grupların liderleri arasında şunlar yer alıyor: Filistin Halk Mücadelesi Cephesi Genel Sekreteri Halid Abdulmecid, Fetih el-İntifada Genel Sekreteri Ziyad es-Sağir, Kudüs Tugayı lideri Muhammed es-Said ve Özgür Filistin Hareketi lideri Said Abdulal. Basında yer alan haberlere göre bu kişiler Lübnan da dahil olmak üzere farklı ülkelere kaçtı.

xsfgthy
Suriye’nin başkenti Şam'da bulunan Yermuk Filistin Mülteci Kampı’ndaki mezarlıkta yakınlarının mezarlarını ziyaret eden insanlar (Arşiv- AFP)

Suriye'de yaklaşık beş ay önce yeni yönetimin işbaşına gelmesinin ardından, Suriye'de bulunan Filistinli gruplar akıbetleri konusunda son derece endişeli ve temkinli. Suriyeli yetkililer cumartesi günü FHKC-GK Genel Sekreteri’ni birkaç saat gözaltında tuttuktan sonra serbest bırakırken, hem FHKC-GK hem de Şam gözaltının nedenleri konusunda bir açıklama yapmadı.

Talal Naci'nin gözaltına alınması, Filistin İslami Cihad Hareketi’nin Suriye Temsilcisi Halid Halid ve Suriye Organizasyon Komitesi Başkanı Ebu Ali Yaser'in Suriye makamları tarafından geçen ayın ortasından beri nedenleri açıklanmadan gözaltında tutulmaya devam edildiği bir dönemde oldu.

Bu grupların liderleri ve yetkililerinin Suriye'de faaliyet gösteren Arap ve yabancı medya kuruluşlarının muhabirlerine yaptıkları açıklamalarda isimlerinin zikredilmemesini istemeleri dikkat çekici.

Mart 2011'de Suriye devriminin patlak vermesinden önceki yıllarda, Suriye'de 13'ten fazla Filistinli grup vardı. Savaş yılları boyunca, Esed rejiminin yönlendirmesiyle onun saflarında savaşmak üzere çoğunluğu Filistinli mültecilerden oluşan yeni gruplar kuruldu.