Bilim insanları, galaksimizdeki en eski yıldız sistemini bulmuş olabilir

Eskiden bizim güneşimize benzeyen iki beyaz cüce yıldız, bir zamanlar yörüngelerinde dönen gezegenlerin kayalık kalıntılarını yavaş yavaş tüketiyor

Bir görsel sanatçının, Samanyolu galaksisindeki bu tür yıldızların en eskilerinden olabilecek beyaz cüce yıldızlar WDJ2147-4035 ve WDJ1922+0233 ile yörüngelerinde dönen kayalık gezegen kalıntılarının tasviri (Warwick Üniversitesi/Dr. Mark A. Garlick)
Bir görsel sanatçının, Samanyolu galaksisindeki bu tür yıldızların en eskilerinden olabilecek beyaz cüce yıldızlar WDJ2147-4035 ve WDJ1922+0233 ile yörüngelerinde dönen kayalık gezegen kalıntılarının tasviri (Warwick Üniversitesi/Dr. Mark A. Garlick)
TT

Bilim insanları, galaksimizdeki en eski yıldız sistemini bulmuş olabilir

Bir görsel sanatçının, Samanyolu galaksisindeki bu tür yıldızların en eskilerinden olabilecek beyaz cüce yıldızlar WDJ2147-4035 ve WDJ1922+0233 ile yörüngelerinde dönen kayalık gezegen kalıntılarının tasviri (Warwick Üniversitesi/Dr. Mark A. Garlick)
Bir görsel sanatçının, Samanyolu galaksisindeki bu tür yıldızların en eskilerinden olabilecek beyaz cüce yıldızlar WDJ2147-4035 ve WDJ1922+0233 ile yörüngelerinde dönen kayalık gezegen kalıntılarının tasviri (Warwick Üniversitesi/Dr. Mark A. Garlick)

The Independent'ta yer alan habere göre bilim insanları, galaksimizdeki kayalık gezegenlere sahip en eski yıldız sistemlerinden birini keşfetmiş olabilir. Bu sistem, 10 milyar yıldan daha eski kayalık gezegen kalıntıları ve iki beyaz cüce yıldızdan oluşuyor.
Güneşimiz gibi bir yıldız sonunda termonükleer yakıtının çoğunu tüketir ve önce büyük bir kırmızı deve dönüşür, sonra küçülüp soğuyarak daha küçük bir beyaz cüce yıldız haline gelir.
Warwick Üniversitesi'nden araştırmacılar, Dünya'dan yaklaşık 90 ışık yılı uzakta iki beyaz cüce yıldız keşfetti. Bu beyaz cüce yıldızların ışığı, muhtemelen yıldızların kırmızı dev evresinde yok olan eski kayalık gezegenlerden gelen maddenin onların üstüne düşmesi nedeniyle renk değiştiriyor. Monthly Notices of the Royal Astronomical Society adlı bilimsel dergide cumartesi günü yayımlanan bir makaleye göre, hafif kırmızımsı WDJ2147-4035 beyaz cüce yıldızı yaklaşık 10,7 milyar yaşındayken ikinci mavimsi yıldız WDJ1922+0233 ise sadece biraz daha genç.
Çalışmanın baş yazarı ve Warwick Üniversitesi fizik bölümünde doktora öğrencisi olan Abbigail Elms yaptığı açıklamada, "Bir zamanlar Dünya benzeri gezegenlerin kirlettiği Samanyolu'ndaki en eski yıldız kalıntılarını buluyoruz. Bunun 10 milyar yıl dolayında gerçekleştiğini ve bu gezegenlerin Dünya oluşmadan çok önce öldüğünü düşünmek inanılmaz bir şey" dedi.
Araştırmacılar ilk olarak Avrupa Uzay Ajansı'nın Gaia uzay gözlemevini kullanarak iki yıldızı tanımladı. Daha sonra bu yıldızlarda hangi maddelerin bulunduğunu ölçmek için Avrupa Güney Gözlemevi'nin X-Shooter spektrografi cihazını kullanarak yıldızların ışığını analiz ettiler.
Kırmızımsı yıldız WDJ2147-4035, yıldızı çevreleyen gezegenlerin kalıntılarından gelen sodyum, lityum, potasyum ve muhtemelen karbon tarafından kirletildiğine dair işaretler sergiledi.
Elms, "Kırmızı yıldız WDJ2147-4035 bir gizem çünkü biriken gezegen kalıntıları epey lityum ve potasyum zengini ve kendi güneş sistemimizde bilinen hiçbir şeye benzemiyor. Ultra soğuk yüzey sıcaklığı, onu kirleten metaller, yaşlılığı ve manyetik olması onu son derece nadir kıldığından bu, çok ilginç bir beyaz cüce" dedi.
Mavimsi yıldız WDJ1922+0233 ise bileşimleri Dünya'nın kabuğuna çok daha benzeyen maddelerle kirlenmiş gibi görünüyor.
Elms, "Bu metal kirliliğine uğramış yıldızlar Dünya'nın eşsiz olmadığını gösteriyor: Dünya'nınkine benzer gezegen gövdelerine sahip başka gezegen sistemleri de var" dedi ve güneşimizle aynı yaşam seyrini izleyen, beyaz cüce olmaya mahkum başka yıldızların da bulunduğunu ekledi:
"Galaksimizdeki en eski yıldızlardan oluşan soğuk beyaz cüceler, Samanyolu'ndaki en eski yıldızların etrafındaki gezegen sistemlerinin oluşumu ve evrimi hakkında bilgi sağlıyor."



Yapay zekaya yöneltilince çevreye en çok zarar veren sorular belirlendi

Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
TT

Yapay zekaya yöneltilince çevreye en çok zarar veren sorular belirlendi

Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)
Tablet ekranında ChatGPT ve DeepSeek sohbet botlarının logoları görülüyor (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre OpenAI'ın ChatGPT'si gibi yapay zeka sohbet botlarının mantıklı düşünmesini ve akıl yürütmesini gerektiren sorgular, diğer soru türlerine göre daha fazla karbon salımına yol açıyor.

ChatGPT gibi geniş dil modellerine (GDM) yazılan her sorgu enerji gerektiriyor ve karbondioksit salımına yol açıyor. Almanya'daki Münih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden araştırmacılar bu emisyon seviyelerinin sohbet botuna, kullanıcıya ve konuya bağlı olarak değiştiğini söylüyor.

Hakemli dergi Frontiers'ta yayımlanan araştırma, 14 yapay zeka modelini karşılaştırarak karmaşık akıl yürütme gerektiren cevapların, basit cevaplara göre daha fazla karbon salımı yaptığını ortaya koydu.

Soyut cebir veya felsefe gibi uzun uzun muhakeme gerektiren sorgular, lise tarih dersi gibi daha dolambaçsız konulara göre 6 kat daha fazla emisyon üretiyor.

Araştırmacılar yapay zeka sohbet botlarını sık kullananların, karbon emisyonlarını sınırlamak için sordukları soruların türünü ayarlamasını öneriyor.

Çalışma, farklı konularda bin standart soru üzerinden 14 GDM'yi değerlendirerek karbon salımlarını karşılaştırdı.

Çalışmanın yazarı Maximilian Dauner, "Eğitimli GDM'lere sorulan soruların çevresel etkisi, bunların muhakeme yaklaşımına büyük ölçüde bağlı ve doğrudan akıl yürütme süreçleri, enerji tüketimini ve karbon salımlarını önemli ölçüde artırıyor" diyor.

Akıl yürütme özelliğine sahip modellerin, yalın yanıt veren modellere kıyasla 50 kata kadar daha fazla karbondioksit salımına yol açtığını gördük.

Bir kullanıcı yapay zeka sohbet botuna soru sorduğunda, sorgudaki kelimeler veya kelime parçaları bir dizi sayıya dönüştürülerek model tarafından işleniyor. Bu dönüştürme ve yapay zekanın diğer hesaplama süreçleri karbon salımlarına neden oluyor.

Çalışma muhakeme becerisine sahip modellerin soru başına ortalama 543,5 jeton (token) oluştururken, yalın modellerin sadece 40 jeton gerektirdiğini belirtiyor.

Makalede "Daha yüksek jeton ayak izi, her zaman daha yüksek CO2 emisyonu anlamına gelir" ifadeleri kullanılıyor.

Örneğin yaklaşık yüze 85 doğruluk oranına ulaşan Cogito, en isabetli modellerden biri. Yalın cevaplar veren benzer boyutlardaki modellere göre üç kat daha fazla karbon emisyonu üretiyor.

Dr. Dauner, "Şu anda GDM teknolojilerinin doğasında, doğruluk ve sürdürülebilirlik arasında bir taviz verme ilişkisi görüyoruz" diyor. 

Emisyonları 500 gram karbondioksit eşdeğerinin altında tutan modellerin hiçbiri, bin soruyu doğru cevaplamada yüzde 80'in üzerinde doğruluk oranına ulaşamadı.

Karbondioksit eşdeğeri, çeşitli sera gazlarının iklim değişikliği üzerindeki etkisini ölçmek için kullanılan bir birim.

Araştırmacılar yeni bulguların, insanların yapay zeka kullanımı hakkında daha bilinçli kararlar almasını sağlayacağını umuyor.

Araştırmacılar bir örnek vererek DeepSeek R1 sohbet botundan 600 bin soruyu yanıtlamasını isteyen sorguların, Londra'dan New York'a gidiş-dönüş uçuşuna eşdeğer karbon emisyonu yaratabileceğini söylüyor.

Buna karşılık Alibaba Cloud'ın Qwen 2.5'i, benzer doğruluk oranlarıyla üç kat daha fazla soruya cevap verirken aynı emisyon seviyelerine ulaşıyor.

Dr. Dauner, "Kullanıcılar, yapay zekadan yalın cevaplar vermesini isteyerek veya yüksek kapasiteli modellerin kullanımını, gerçekten bu gücü gerektiren görevlerle sınırlayarak emisyonları önemli ölçüde azaltabilir" diyor.

Independent Türkçe