Tampon yüzünden bacakları kesilen manken, deneyimlerini paylaştı

Sağlık durumu nedeniyle modelin her iki bacağı da kesildi

Lauren Wasser (Instagram/theimpossiblemuse)
Lauren Wasser (Instagram/theimpossiblemuse)
TT

Tampon yüzünden bacakları kesilen manken, deneyimlerini paylaştı

Lauren Wasser (Instagram/theimpossiblemuse)
Lauren Wasser (Instagram/theimpossiblemuse)

Toksik şok sendromu (TSS) nedeniyle iki bacağını da kaybeden model Lauren Wasser, bu ölüme yakın deneyimin kalıcı etkisini anlattı.
Wasser, 2012'de 24 yaşındayken TSS hastalığına yakalanmıştı. TSS, vücuttaki staphylococcus aureus bakterilerinin fazlalığından kaynaklanır ve tedavi edilmezse hızla yaşamı tehdit eder hale gelebilir.
The Independent'ın haberine göre, Wasser, TSS sonucu organ yetmezliği yaşamıştı ve her iki bacağının da kesilmesi gerekti. O zamandan beri model, kendisine verilen iki altın protez bacaktan dolayı "Altın Bacaklı Kız" olarak tanınıyor.
Harper Bazaar'ın 2022 Yılın Kadınları Ödülleri'nde "Yılın Modeli" ödülüyle onurlandırılan Wasser, derginin Aralık/Ocak sayısı için verdiği yeni röportajda hastane geçirdiği günleri anlattı.
Wasser, "Hastanede yattığım üç ayda fiziksel ve duygusal olarak her parçamı kaybediyordum, sadece korku halindeydim ve öleceğimi düşünüyordum" dedi.
Model, o zamandan beri çalışmalarının çoğunu TSS farkındalığını artırmaya ve kadınların adet ürünlerine ilişkin şeffaflığın artırılmasını savunmaya adıyor.
Wasser, son 10 yılda hayatının nasıl değiştiğini derinlemesine düşünürken, deneyimini "güzel ve etkili bir şeye" dönüştürmeye çalıştığını söyledi.

"Bu kadar fazla yol kat ettiğim ve o zamandan, o karanlıktan kurtulduğum için çok gururluyum. O kadar acı ve ıstıraba katlanmak zorunda kaldım ki... Vazgeçmediğim ve bunun hayatımı yaşamama engel olmasına izin vermediğim için gurur duyuyorum Bir tampon neredeyse beni öldürüyordu. Karanlıktan geçmemiş olsaydım, şu an bulunduğum yerde olamazdım."
Wasser, başkalarında yankı uyandırması umuduyla, kendini "kabul etmeyi" öğrenme hakkında tavsiye de verdi.

"Bu yolculukta öğrendiğim tek şey, kendinizle ilgili sevmeyebileceğiniz şeyleri benimsemektir. Çünkü onu kabul ederseniz ve onunla gurur duyarsanız, kimse onun hakkında hiçbir halt söyleyemez. Sadece kendiniz olun. Bu en güzel şey çünkü sizden sadece bir tane var."
Harper's Bazaar UK'in Aralık/Ocak sayısı 11 Kasım'dan itibaren satışta.



Savaşın, çocukların DNA'sı üzerindeki etkisi ortaya kondu

Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
TT

Savaşın, çocukların DNA'sı üzerindeki etkisi ortaya kondu

Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)
Suriye'de 2011'de patlak veren iç savaşın ardından milyonlarca çocuk mülteci oldu veya ülke içinde yerinden edildi (Reuters)

Bilim insanları savaşın çocuklarda DNA düzeyinde olumsuz etkiler yaratabildiğini ortaya koydu. 

Savaş ve çatışma ortamının çocukların ruh sağlığı üzerinde ciddi, uzun süreli bir yansıması olabileceği biliniyor. 

Diğer yandan biyolojik açıdan nasıl bir hasar aldıkları hakkında daha az araştırma yürütüldü.

Birleşik Krallık'taki Surrey Üniversitesi'nin liderliğindeki araştırma ekibi, Lübnan'daki gayriresmi yerleşimlerde yaşayan Suriyeli mültecilerle bir çalışma yürüttü.

JAMA Psychiatry adlı hakemli dergide dün (20 Kasım) yayımlanan çalışmada, 6-19 yaşındaki 1507 mülteciden tükürük örnekleri alındı. 

Bilim insanları daha sonra bu örneklerdeki DNA metilasyonunu (DNAm) inceledi. DNA'daki biyolojik bir süreç olan metilasyonda DNA kodu değişmeden genler açık veya kapalı duruma geçiyor.

Normal gelişimde önemli bir rol oynayan DNAm, beslenme biçimi, stres ve travmadan etkilenebiliyor.

Araştırmacılar ayrıca çocuklar ve onların bakımını üstlenen kişilerle anketler yaparak savaşla ilgili olaylara ne kadar maruz kaldıklarını belirlemeye çalıştı.

Bulgular, savaşın DNAm'de değişikliklere yol açtığını ve bunun çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerinde uzun vadeli bir etki bırakabildiğini gösteriyor. 

Değişimlerden bazıları, sinir hücrelerinin iletişim kurması ve hücrelerdeki materyallerin taşınması gibi kritik işlevlerde yer alan genlerle bağlantılıydı.

Sözkonusu değişimler DNA dizilimini değiştirmiyor. Ancak yoksulluk ve zorbalık gibi travmatik olaylarda benzer etkilere bugüne kadar rastlanmadı. Bu da savaşın çocukların biyolojisinde çok daha farklı bir etki yarattığını ortaya koyuyor.

Bilim insanları DNAm değişimlerinin kız ve oğlan çocuklarındaki farklılıklarını da analiz etti. 

İki cinsiyet de durumdan etkilenmesine karşın savaş olaylarına maruz kalan kız çocuklarının, özellikle stres tepkisi ve beyin gelişimiyle bağlantılı genlerde daha ciddi DNA değişiklikleri gösterdiğini saptadılar.

Makalenin başyazarı Michael Pluess "Savaşın çocukların ruh sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yarattığı yaygın bir bilgi olsa da çalışmamız, bu etkinin altında yatan biyolojik mekanizmalara dair kanıtlar buldu. Ayrıca savaşın daha yavaş epigenetik yaşlanmayla bağlantılı olduğunu keşfettik; bu da savaşın çocukların gelişimini etkiliyor olabileceği anlamına gelebilir" diyor:

Sonuç olarak çalışmamız, savaşın ortasında kalan milyonlarca çocuk için zihinsel stresin ötesinde, savaşın trajik maliyetinin daha net bir resmini çiziyor.

Independent Türkçe, Science Daily, National News, JAMA Psychiatry