Beyoğlu'ndaki patlamada 6 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 5 savcı görevlendirilirken, Sulh Ceza Hakimliğince de patlamayla ilgili yayın yasağı getirildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Beyoğlu'ndaki patlamada 6 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İstiklal Caddesi'ndeki patlamada 6 kişi vefat etti, 81 kişi yaralandı. Adalet Bakanı Bozdağ, "Bir kadın oradaki banklardan birine 40 dakikadan fazla oturuyor, sonra kalkıyor. Kalktıktan 1- 2 dakika sonra patlama meydana geliyor" dedi.
Taksim İstiklal Caddesi'nde henüz neden kaynaklandığı belirlenemeyen bir patlama yaşandı. İhbar üzerine bölgeye çok sayıda itfaiye, polis ve sağlık ekibi sevk edildi.
Patlamanın sesi çevreden duyulurken, caddede yürüyen vatandaşların kaçıştığı görüldü.
Olay yerine gelen polis ekipleri caddede güvenlik önlemi aldı. Patlamada 6 kişi hayatını kaybetti, 2'si ağır 81 kişi yaralandı.
Patlama nedeniyle yaralanan bazı kişiler, sağlık ekiplerince yapılan ilk müdahalelerinin ardından çevredeki hastanelerde tedavi altına alındı.
Bazı yaralıların getirildiği Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi çevresinde polis yoğun güvenlik önlemi aldı. Olayı duyan yaralı yakınları da bilgi almak için hastaneye geldi.
Olay yeri inceleme ekipleri patlamanın meydana geldiği bölgede çalışmalarını tamamladı. Ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi ekipleri tarafından bölgede temizlik çalışması başlatıldı.

Bazı yollar trafiğe kapatıldı
Polis ekipleri, İstiklal Caddesi ve Taksim Meydanı'nı araç ve yaya trafiğine kapattı. Caddeye geçişlere izin verilmezken, Taksim Camisi de kapatıldı. Güvenlik amacıyla helikopterin de havadan denetim yaptığı görüldü.
Patlama nedeniyle Taksim bölgesindeki bazı yollarda trafik geçici olarak durduruldu. Taksim Cumhuriyet Caddesi alt geçidi Şişli-Tarlabaşı yönü ile Unkapanı (Atatürk) Köprüsü Taksim yönü de geçici olarak trafiğe kapatıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu kalleş saldırının failleri ve arkasındaki mahfiller ortaya çıkarılacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya ziyareti öncesinde düzenlediği toplantıda, "Bugün saat 16.20'de İstiklal Caddesinde meydana gelen bombalı saldırıda vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum." dedi.
Erdoğan, "Kesin olarak bu terördür dersek belki yanlış olur ama ilk gelişmeler, valimin bize aktardığı ilk bilgi burada bir terör kokusu var." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu an itibarıyla ilk tespitler oradaki kaçışmalar vesaire falan, bir kadının bu işte rol oynadığı noktasında." dedi.
Erdoğan, "Devletimizin ilgili birimleri bu kalleş saldırının faillerini ve arkasındaki mahfilleri ortaya çıkarmak için çalışmalarını sürdürmektedir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: 6 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde patlamanın yaşandığı alanda incelemelerde bulundu.
Oktay, "An itibarıyla yine 4'ü olay yerinde olmak üzere 6 kişiyi kaybetmiş durumdayız. 81 de yaralımız var. Bunlardan ikisi ağır olmak üzere." açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "Kadın olduğunu değerlendirdiğimiz bir saldırganın bombayı patlatması sonucu oluşan bir terör eylemi olduğunu değerlendiriyoruz." dedi.
Oktay, "Bu olayların arkasında her kim varsa sonuna kadar, sınırların içinde değil dünyanın öbür ucuna da gitse bunlara ulaşılacaktır." ifadelerini kullandı. 

Sağlık Bakanı Koca yaralananların tedavisinin sürdüğünü belirtti
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, olay yerine ulaşan ekiplerce ilk müdahalelerin yapıldığını belirterek, "Yaralıların tedavisi hastanelerimizde devam ediyor. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum." ifadesini kullandı.

Civardaki hastanelere kan sevkiyatı yapıldı
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Twitter hesabından yaptığı ilk açıklamada, bugün saat 16.20 sıralarında Beyoğlu ilçesi, Taksim İstiklal Caddesi'nde bir patlama meydana geldiğini, olay yerine emniyet, sağlık, itfaiye ve AFAD ekiplerinin sevk edildiğini, can kaybı ve yaralıların bulunduğunu bildirdi.
Türk Kızılayın Twitter hesabından da "İstanbul'da meydana gelen patlamanın ardından civardaki hastanelere kan sevkiyatı yapılmıştır. Şu an acil kan ihtiyacı bulunmamaktadır." paylaşımı yapıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da sosyal medya hesabındaki paylaşımında, patlamayla ilgili emniyet ve sağlık ekiplerine yardımcı olunmasını, korku ve paniğe yol açabilecek paylaşımlardan uzak durulmasını istedi.
İmamoğlu daha sonra, patlamanın yaşandığı bölgede incelemelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile İstiklal Caddesi'nde patlamanın yaşandığı alanda incelemelerde bulundu.

Savcılık soruşturma başlattı ve yayın yasağı getirildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca patlamaya ilişkin soruşturma başlatıldı. Başsavcılıkça, soruşturmada 8 savcı ve 2 başsavcı vekili görevlendirdi.
Ayrıca İstanbul Sulh Ceza Hakimliği tarafından, patlama olayıyla ilgili görsel ve işitsel tüm haber ve sosyal paylaşım sitelerine yönelik yayın yasağı kararı verildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosu tarafından patlamaya ilişkin sosyal medya hesaplarından yapılan olumsuz haberlere yönelik paylaşımlara da soruşturma başlatıldı.

Bozdağ: Hadise bütün yönleriyle etkin bir şekilde soruşturulmaktadır
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı patlamayla ilgili adli tahkikat başlatmıştır. Soruşturmanın etkin yürütülmesi için sekiz cumhuriyet savcısı ve iki cumhuriyet başsavcıvekili görevlendirilmiştir. Hadise bütün yönleriyle etkin bir şekilde soruşturulmaktadır. Güvenlik güçlerimizin kısa sürede fail ya da failleri tespit edip yakalayacağından, soruşturma sonucunda da hadisenin bütün boyutları ile aydınlatılacağından hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır."
Adalet Bakanı Bozdağ, Beyoğlu'ndaki patlamaya ilişkin, "Bir kadın oradaki banklardan birine 40 dakikadan fazla oturuyor, sonra kalkıyor. Kalktıktan 1- 2 dakika sonra patlama meydana geliyor. İki ihtimal var. Ya o poşet veya çanta onun içinde düzenek var kendi patlıyor ya da uzaktan birisi patlatıyor. Şu anda bunların hepsi inceleniyor." açıklamasını yaptı.

Sosyal medya hesaplarından yapılan olumsuz paylaşımlara yönelik soruşturma 
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, patlamaya ilişkin sosyal medya hesaplarından yapılan olumsuz haberlere yönelik paylaşımlara soruşturma başlattı.
Öte yandan, Emniyet Genel Müdürlüğü, İstanbul'daki patlamaya yönelik sosyal medyada provokatif paylaşımda bulunduğu tespit edilen 25 hesap sahibinin ilgili makamlara bildirildiğini açıkladı.

Beşiktaş-Fraport TAV Antalyaspor karşılaşması ertelendi
Öte yandan Spor Toto Süper Lig'in 14. haftasında Beşiktaş ile Fraport TAV Antalyaspor arasında oynanması gereken karşılaşma, Beyoğlu'nda yaşanan patlama nedeniyle ertelendi.

 



Trump: Nobel Ödülü ve uzak barış

ABD Başkanı seçilen Donald Trump (AP)
ABD Başkanı seçilen Donald Trump (AP)
TT

Trump: Nobel Ödülü ve uzak barış

ABD Başkanı seçilen Donald Trump (AP)
ABD Başkanı seçilen Donald Trump (AP)

İbrahim Hamidi

ABD Başkanı seçilen Donald Trump, Nobel Barış Ödülü'nü istiyor. Peki, kim istemiyor ki? Trump, Ortadoğu'da İbrahim Anlaşmaları’nın imzalanmasını sağlamadaki rolü nedeniyle ilk başkanlık dönemi sırasında ödülü almayı istemişti. Bu sefer dünya barışını sağlamadaki rolü nedeniyle ödülü almayı daha çok istiyor.

Trump ödülü almak istiyor ve bunun görev süresinin ilk yılında, Ekim 2009'da, “uluslararası diplomasiyi ve halklar arasındaki iş birliğini güçlendirme çabaları" nedeniyle ödül alan eski ABD başkanı Barack Obama gibi, erken bir dönemde gerçekleşmesini istiyor. ABD'nin eski büyükelçisi ve ABD iç işlerinde uzman Robert Ford'un meslektaşı Conn Coughlin'in moderatörlüğünde düzenlenen sempozyumda söylediğine göre bu, Trump'ın Nobel Ödülü'nü alma tutkusunda kilit bir etken. Bahsi geçen sempozyum ise bir grup meslektaşın, diplomatın, uluslararası ilişkiler ve Ortadoğu bölgesi uzmanının katılımıyla, Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) bünyesinde yer alan Mecelle ve THINK Merkezi tarafından Londra'daki Frontline Gazeteciler Kulübü'nde düzenlendi.

2013'te Obama'nın ödülünün iptal edilmesi çağrısında bulunan bir tweet atan Trump, anlaşma ve uzlaşılara imza atarak Oslo yolunun taşlarını döşemek istiyor. Ukrayna, Gazze ve Lübnan'daki savaşları sona erdirmek, Tahran'ı yaptırımlar ve azami baskı ile Pekin'i ise ticaret savaşıyla yorma planlarına rağmen, Tayvan ve İran'da askeri savaşlardan kaçınmayı amaçlıyor.

İkinci Trump’ı Birinci Trump’tan ayıran iki nitelik var; sadakat ve kişisel ilişkiler. İlk yönetiminde uzun deneyime sahip üst düzey yetkilileri atamış, ancak sürpriz bir tweet ile onları hızla kovmuştu. Ancak şimdi atadığı veya aday gösterdiği kişilerin çoğu, hatta belki de tamamı ona veya Trumpizm’e sadık. Bazıları, kanaatleri ne olursa olsun “Sayın Başkan”ın isteklerini yerine getireceklerini açıkça ifade ettiler. Dünya liderleri ise Trump ile kişisel ilişki kurma konusunda hızlı davrandılar. Ekibin sadakati karşısında liderle ilişki çok önemlidir.

Bu iki niteliğe ilave olarak iki faktör daha var; birincisi, Trump'ın bu sefer halk oyları ile Seçiciler Kurulu oylarının çoğunu elde ederek kazanması, Cumhuriyetçi Parti’nin Kongre'nin iki kanadı Senato ve Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğa sahip olmasıdır.  İkincisi, Trump ekibini oluşturmakta acele ediyor ve bir an önce dünyayı ve ABD'yi hayal ettiği gibi şekillendirmeye başlamak istiyor. Cumhuriyetçi Parti içindeki bazı eğilimlerin çekincelerini önlemek için bazı adayların Senato'da oylamaya sunulmasını engellemeye çalışıyor.

Ortadoğu, sadece Filistin meselesi ve sağcı İsrail hükümeti ve planları açısından değil, bölgesel ilişkiler açısından da İbrahim Anlaşmaları’nın imzalandığı dönemden farklı.

Dünya Trump’ın saf özünü yudumlamaya ve önümüzdeki iki ayın sancılarını yaşamaya hazırlanıyor. Tüm taraflar müzakere pozisyonlarını iyileştirmek veya Trump'ın tercihlerini zorlaştıracak oldu bittiler yaratmak istiyor.

Lübnan'da müzakerelerle karşılıklı darbeler arasında bir yarış yaşanıyor. Netanyahu ya en iyi anlaşmayı elde etmek ya da Hizbullah'a müzakere pozisyonunu zayıflatacak güçlü askeri darbeler indirmek istiyor. İran da Tahran’a “azami baskı” uygulamak isteyen Trump ile ilişkilerini iyileştirmek için İsrail'i Hizbullah füzeleriyle hedef almaya devam etmek istiyor. Biden ise Lübnan'da 60 günlük ateşkesi sağlayarak görev süresini tamamlayıp, adını tarihe yazdırmayı ve büyük anlaşmanın unsurlarını tamamlama işini Trump'a bırakmayı hedefliyor.

Ateşkes ve rehineler takası müzakerelerinin yeniden başlatılması yönünde çağrıların yenilendiği Gazze'de de durum aynı. Ancak buradaki anlaşmanın unsurları daha karmaşık ve geniş kapsamlı, çünkü Filistin meselesine dokunuyor. Trump'ı beklerken düzenlenen Riyad zirvesinde “iki devletli çözüm”ü ve Filistin devletinin tanınmasını gündeme getirmeye yönelik Arap-İslam çabalarının önemi de buradan kaynaklanıyor.

Ortadoğu, yalnızca Filistin meselesi ve sağcı İsrail hükümetinin yapısı ve planları açısından değil, bölgesel ilişkiler açısından da birkaç yıl önce İbrahim Anlaşmaları’nın imzalandığı dönemden farklı. Çin himayesinde gerçekleşen Suudi Arabistan-İran yakınlaşması ve bunu sürdürmeye bağlılık, İkinci Trump’ın karşısında bulacağı sahnenin temel direğidir.

Batı'nın silahlanması Beyaz Saray'dan gelen rüzgarlara ilişkin korkuları yansıtıyor ve hiç şüphe yok ki bu korkular, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin iki gün önce Trump ile yaptığı görüşmenin merkezinde de yer alıyordu.

Uluslararası sahne de daha az karmaşık değil. Trump, Putin ile kişisel ilişkisi sayesinde Ukrayna'daki “savaşı hızla sonlandırabileceğini” söyledi. Trump'ın sunmayı planladığı planlar sızdırıldı ve bunlar arasında oldu bittinin, yani Rusya'nın doğu Ukrayna bölgeleri üzerindeki kontrolünün tanınması, bir tampon bölgenin kurulması ve Ukrayna'nın 20 yıl boyunca Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO) girmeme taahhüdü yer alıyor.

Zelenskiy ve Avrupa ülkeleri Trump'ın niyetini biliyorlar, bu nedenle Rusya'ya karşı Amerikan ve Avrupa füzelerinin kullanılmasına ilişkin vetoyu kaldırmakta acele ettiler. Dahası Fransa Dışişleri Bakanı, Kiev'in silahlandırılması düzeyinde “kırmızı çizgilerin” olmadığını söyledi. Amaç Rusya'yı yenmek değil, Trump’ın müzakere zamanı geldiğinde Kiev'in müzakere koşullarını iyileştirmek. Şarku’l Avsat’ın Majalla'dan aktardığı analize göre Batı'nın silahlanması, Beyaz Saray'dan gelen rüzgarlara ilişkin korkuları yansıtıyor ve hiç şüphe yok ki bu korkular NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin iki gün önce Trump ile yaptığı görüşmenin ve Avrupalı ​​liderlerin daha yeni başkan göreve gelmeden önce yapmakta acele ettikleri temasların da merkezinde yer alıyordu. Avrupa ve Arap ülkeleri Trump'ın izolasyoncu olduğunu biliyor. Hızlı ve ani saldırıları, cesur suikastları, büyük ticari ve askeri anlaşmaları kabul edebilir, ancak askeri taahhütlerden ve uzun savaşlardan oldukça uzaktır.

Trump'ın geride bıraktığı 2021 dünyası, öncülük edeceği ve Nobel Barış Ödülü'nü almak istediği 2025 dünyasından farklı. Uluslararası çatışmalar daha şiddetli, barış ise daha uzakta.

Çin’e gelince sahne iç içe geçmiş görünüyor. Trump ve ekibinin Pekin'e yönelik düşmanca tutumu net. Amerikan endüstrilerini canlandırmak için Çin mallarına yüzde 60'a varan vergiler getirme niyetleri var. Ancak bu, Tayvan uğruna askeri bir çatışmaya girileceği anlamına gelmiyor. Bu denklemi uygulamak, Çin mallarına ve özellikle de hassas askeri bileşenler içeren mallara bağımlı olan veya Pekin ile büyük bir ticaret dengesine sahip olan birçok Arap ve Avrupa ülkesi için zor ve yorucu olacak.

Biden döneminde Çin ile ilişki üç yönlüydü; ticari rekabet, iklim konusunda ortaklık ve jeopolitik çatışma. Biden da Brezilya'daki G20 Zirvesi oturum aralarında Başkan Şi Cinping ile yaptığı veda görüşmesinde bunu dile getirdi. Ancak büyük ihtimalle Trump ile ilişkiler ikili veya tek yönlü olacak; iki ülke için maliyetli, iki kutbun müttefikleri için ise yorucu bir rekabet.

Trump'ın geride bıraktığı 2021 dünyası, öncülük edeceği ve Nobel Barış Ödülü'nü almak istediği 2025 dünyasından farklı. Uluslararası çatışmalar daha şiddetli, barış ise daha uzakta.

Trump, Roosevelt, Wilson, Carter ve Obama'dan sonra Nobel Ödülü alan beşinci Amerikan başkanı olacak mı? Obama gibi erken mi, yoksa Carter gibi geç bir dönemde mi ödülü alacak? Yahut kaderi, İkinci Dünya Savaşı'nı sona erdirme çabaları nedeniyle 1945'te ve 1948'de iki kez ödüle aday gösterilen ama alamayan Sovyet lideri Joseph Stalin gibi mi olacak?

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.