11 yaşındaki Yusuf IQ testinde Albert Einstein ve Stephen Hawking'i geçti

Britanyalı müslüman çocuk 18 yaş altı için belirlenen maksimum puana ulaştı

Yusuf Shah rubik küp ve sudoku çözmeyi sevdiğini söyledi (Irfan Shah)
Yusuf Shah rubik küp ve sudoku çözmeyi sevdiğini söyledi (Irfan Shah)
TT

11 yaşındaki Yusuf IQ testinde Albert Einstein ve Stephen Hawking'i geçti

Yusuf Shah rubik küp ve sudoku çözmeyi sevdiğini söyledi (Irfan Shah)
Yusuf Shah rubik küp ve sudoku çözmeyi sevdiğini söyledi (Irfan Shah)

11 yaşındaki Yusuf Shah, en prestijli IQ testlerinden biri olan Mensa'dan en yüksek puanı aldı. IQ'su 162 çıkan Britanyalı müslüman genç, ünlü fizikçiler Albert Einstein ve Stephen Hawking gibi kişileri geçti. Einstein ve Hawking'in IQ'sunun 160 olduğu düşünülüyor.
Shah çocuk sınavda 15 soruya cevap verdi. Kendisine üç dakika zamanı olduğu söylense de bunu 13 dakika anlayan çocuk, soruları çözerken yavaş davrandı. Bu yanlış anlaşılmaya rağmen 18 yaş altı için belirlenen maksimum puana ulaştı.

 Leeds'teki Wigton Moor İlkokulu'nda 6. sınıf öğrencisi olan Shah şöyle konuştu:
"Okuldaki herkes benim çok zeki olduğumu düşünüyor. Ben de sınava girenler arasında ilk yüzde 2'lik dilimde olup olmadığımı hep bilmek istemiştim."
Oxford veya Cambridge üniversitelerinde matematik okumak isteyen Shah, coğrafya ve bayraklara da ilgi duyduğunu söyledi.
Anne Sana Shah "Çok gururluyum. Aslında biraz endişe ettim. Her zaman çocukların olduğu salonda sınavlara girerdi. Yetişkinlerin gözünü korkutabileceğini düşündük. Ama zekice halletti" dedi.
"Hazırlanması zor bir sınav. Halihazırda yaptığımız şeyleri yaptık, IQ testi için özel bir hazırlık gerçekleştirmedik" diye konuşan baba Irfan Shah, oğlunu kutladı.
Irfan Shah, çocuğunun kreşteyken de alfabe ve sayı gibi konuları diğer çocuklardan daha hızlı öğrendiğini ifade etti:
"Matematikte doğal bir yeteneği var. Sanırım bunu o zaman fark etmiştik. Karneleri harika. Öğretmenler 'Öğretecek bir şeyimiz yok' diyor."
Independent Türkçe, Yorkshire Evening Post, New York Post, Arab News



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research