Dünya Kupası tarihinde hafızalara kazınan goller

Katar'ın ev sahipliğinde 20 Kasım-18 Aralık tarihlerinde düzenlenecek 2022 FIFA Dünya Kupası, turnuva tarihinin birbirinden güzel gollerini akıllara getirdi.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Dünya Kupası tarihinde hafızalara kazınan goller

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Efsanevi Arjantinli oyuncu Diego Armando Maradona'nın 1986 Dünya Kupası'nda İngiltere ile yapılan maçta attığı iki gol de futbol tarihinin en çok konuşulanları arasında yer aldı.
Çeyrek finalde Arjantin'in 2-1 üstünlüğüyle sona eren maçta takımını sırtlayan Maradona, ilk golünü eliyle attı ve sonraki bir yorumunda bunun "Tanrı'nın eli" olduğunu ifade etti. Maradona'nın bu maçta kaydettiği ikinci gol ise "Asrın Golü" olarak nitelendirildi. Arjantinli futbolcu, kendi yarı sahasından kale önüne kadar kaleci dahil 8 oyuncuyu çalımlayarak unutulmayan bir gole daha imza attı.
Kupa tarihinde hafızalarda yer eden bir başka gol de Hollandalı futbolcu Arie Haan'ın 1978 Dünya Kupası ikinci tur maçında İtalya'ya attığı oldu. Yaklaşık 35 metreden attığı muhteşem golle takımının 2-1 üstün gelmesini sağlayan Haan, orta sahada buluştuğu topu kısa bir mesafe ilerledikten sonra sert bir vuruşla Dino Zoff'un koruduğu kaleye gönderdi.
1986'nın sürpriz Altın Top sahibi Igor Belanov ise kupa tarihinde bir maçta 3 gol atan sayılı isimlerden biri oldu. SSCB'li futbolcu, Belçika'ya uzatma devrelerinde 4-3 kaybettikleri ikinci tur maçında "hat-trick" yaptı. Belanov, bu maçta Oleksandr Zavarov'un pasıyla aldığı topu, ceza sahasının dışında ilerledikten sonra çaprazdan sert bir şutla kalecinin uzanamayacağı köşeye göndererek hafızalardan silinmeyecek bir gol kaydetti.
Saeed Al-Owairan, ülkesi Suudi Arabistan'ın Belçika ile 1994 Dünya Kupası'nda oynadığı grup maçında attığı golle Maradona'yı aratmadı. Al-Owairan, sahasında buluştuğu topla Belçika savunmasını geçerek rakip ceza alanına girdi ve kaydettiği golle ülkesinin gruptan çıkmasını sağladı.
Kupa tarihinde unutulmaz diğer gollerin bazıları şöyle:

Archie Gemmill (İskoçya-Hollanda)
İskoç futbolcu Archie Gemmill, 1978 Dünya Kupası ilk turunda Hollanda'ya attığı golle hem takımının önemli bir galibiyet almasını sağladı hem de hüneriyle hafızalarda yer etti.
Topla ceza sahası çizgisinde buluşan ve rakip takımdan 3 oyuncuyu geçerek kaleciyle karşı karşıya kalan Gemmill, meşin yuvarlağı düzgün bir vuruşla kalecinin altından ağlara gönderdi. Gemmill, İskoçya'yı 3-1 öne geçiren golüyle her hücum oyuncusunun gıpta edeceği bir gole imza atmış oldu.

Dennis Bergkamp (Hollanda-Arjantin)
1998'deki çeyrek final maçında, tüm dünyaya üstelik Arjantin karşısında tek pasla nasıl sonuca gidilebileceğini gösteren Hollanda, 89. dakikada gelen Dennis Bergkamp golüyle yarı final biletini aldı.
Bergkamp, Frank de Boer'un savunmadan çıkarttığı topla 60 metre uzakta, ceza sahasının içinde buluştu. Mükemmel şekilde kontrol ettiği meşin yuvarlağı, savunma oyuncusunu geçerek çaprazdan sağ ayağının dışıyla uzak direğin üst köşesine gönderen Bergkamp, tüm Hollanda'yı ayağa kaldırdı.

Josimar (Brezilya-Kuzey İrlanda)
1986 Dünya Kupası'na çeyrek finalde veda eden Brezilya, Kuzey İrlanda'yı 3-0 yendiği grup maçında Josimar ile hafızalardan silinmeyecek bir gol buldu.
Kuzey İrlanda ceza sahasının dışında top çeviren Brezilya takımı, Josimar'ın kaleye yaklaşık 20 metre uzaklıkta sağ çaprazdan sert bir şekilde kaleye gönderdiği topla ikinci golü buldu ve Josimar kariyerinin en güzel golünü Dünya Kupası'nda atmış oldu.

Roberto Baggio (İtalya-Çekoslovakya)
İtalyan Roberto Baggio, 1990 Dünya Kupası'nda Çekoslovakya ile yaptıkları grup maçında attığı golle kendisine yönelik tüm övgüleri hak ettiğini kanıtladı.
Orta sahaya yakın bir bölgeden aldığı topla savunma oyuncularını geçen ve ceza sahasına kadar ilerleyen Baggio, akıllı bir vuruşla sonuca ulaşarak 2-0'lık galibiyette büyük rol oynadı.

Esteban Cambiasso (Arjantin-Sırbistan-Karadağ)
Arjantin, 2006 Dünya Kupası grup maçında Sırbistan-Karadağ'a attığı golle futbolun bir takım oyunu olduğunu tam manasıyla gösterdi.
Rakibine göz açtırmayan ve 6-0 galip gelen Arjantin, ikinci golde 24 pas yaparak Esteban Cambiasso'yu ceza sahasının içinde topla buluşturdu. Arjantinli futbolcu, net bir vuruşla topu ağlara göndererek güzel oyunu golle sonuçlandırdı.

Pele (Brezilya-İsveç)
Futbolun efsane ismi Pele, 6 golle tamamladığı 1958 Dünya Kupası'ndaki en güzel golünü, final maçında İsveç'e attı.
1958'de henüz 17 yaşında olan Pele, ceza sahasının içinde buluştuğu topu rakibinin üstünden aşırtarak kendisine boşluk buldu ve düzgün bir vuruşla sonuca ulaşarak yeteneğini tüm dünyaya ispatladı.

Carlos Alberto (Brezilya-İtalya)
Carlos Alberto, 1970 Dünya Kupası finalinde İtalya'ya attığı golle takımını zafere taşıyan isimlerden biri olmayı başardı.
"Sambacılar", turnuva genelinde olduğu gibi güzel paslaşmalarla rakip yarı sahaya geçti. Pele'nin pasında ceza sahasına giren Alberto, sağ çaprazdan gelişine yaptığı sert vuruşla takımının 4. golünü kaydetti.
Brezilya'nın belki de en iyi 11'ine sahip olduğu 1970'li yıllardaki kadrosunda yer alan ve sağ kanadı çok etkili kullanan Alberto, bu mükemmel golle 4-1 kazanılan final maçına damga vurdu.

Robin van Persie (Hollanda-İspanya)
Hollandalı Robin van Persie, kariyerinin en unutulmaz gollerinden birini, 2014 Dünya Kupası grup aşamasında İspanya'ya karşı kaydetti.
Golcü futbolcu, Daley Blind'in orta sahanın sol tarafından gönderdiği uzun topa hareketlendi. Savunmanın arkasına sarkan Van Persie, ceza alanına girer girmez uçarak kafasıyla yaptığı aşırtma vuruşla topu ağlara gönderdi. Hollandalı yıldız, bu golle ilk yarının sonlarında takımına 1-1'lik eşitliği getirdi ve 5-1'lik galibiyette önemli rol oynadı.
 



PSG galibiyetine rağmen Enrique’den uyarı

Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)
Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)
TT

PSG galibiyetine rağmen Enrique’den uyarı

Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)
Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)

Paris Saint-Germain Teknik Direktörü Luis Enrique, Ligue 1’de Metz’i 3-2 mağlup ettikleri karşılaşmada takımının büyük sıkıntı yaşadığını ve ilk 11’de zorunlu değişiklikler yapmak durumunda kaldığını söyledi.

Enrique, maçın ardından Ligue 1 Plus platformuna yaptığı açıklamada, “Son derece zor bir maçtı ve bunu karşılaşma öncesinde de biliyorduk. Metz özellikle ikinci yarıda etkili bir performans sergiledi ve işimizi oldukça zorlaştırdı” dedi.

Maçın kırılma anlarında orta saha kontrolünü kaybettiklerini belirten İspanyol çalıştırıcı, zorunlu rotasyonların ardından oyunun dengesinin PSG aleyhine bozulduğunu kaydetti.

Altyapıdan genç oyunculara forma şansı vermesiyle ilgili de konuşan Enrique, “Yetenekli genç oyunculara güvenmek kulübümüzün temel özelliklerinden biri” diye konuştu.

Genç oyuncuların sahadaki performansından memnun kaldığını dile getiren Enrique, ikinci yarıda maçın temposunu ve kontrolünü ele almakta zorlandıklarını vurguladı.


Salih Yoluç ve Ayhancan Güven'in yarışacağı WEC nedir?

Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)
Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)
TT

Salih Yoluç ve Ayhancan Güven'in yarışacağı WEC nedir?

Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)
Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta Racing Team Turkey'nin Asian Le Mans Series'te yarışacağını açıklaması, motor sporları hayranlarının gözünü Dünya Dayanıklılık Şampiyonası'na (WEC) çevirdi. Biz de bu hafta WEC'i inceleyeceğiz.

FIA WEC, 2012'de FIA (Uluslararası Otomobil Federasyonu) ve Automobile Club de l'Ouest (ACO) tarafından kuruldu. Şampiyona, 6 saatten 24 saate kadar sürebilen uzun mesafeli yarışları içeriyor. Serinin temel özelliği, aracın performansıyla birlikte dayanıklılığı, yakıt stratejisini, lastik yönetimini ve pilot değişim temposunu aynı anda test eden bir format sunması.

WEC, yıllar içinde üretici katılımı açısından da motor sporlarının en yoğun rekabetçi alanlarından biri haline geldi. 2026 sezonunda 14 üretici mücadele edecek:
Alpine, Aston Martin, BMW, Cadillac, Corvette, Ferrari, Ford, Genesis (yeni katılım), Lexus, McLaren, Mercedes-AMG, Peugeot, Porsche ve Toyota.

Bu geniş üretici listesi, serinin teknoloji geliştirme açısından önemini de yansıtıyor. Yarışlarda kullanılan aerodinamik paketler, hibrit sistemler, dayanıklılık parçaları ve güvenlik çözümleri daha sonra üreticilerin yol araçlarına adapte ediliyor. Bu nedenle WEC, hem pist hem de ticari otomotiv sektörü için bir inovasyon laboratuvarı niteliğinde.

WEC'te yarışan arabalar temelde iki sınıfa ayrılıyor: Hypercar ve LMGT3. Bu ayrım ilk bakışta karmaşık görünebilir ama aslında basit bir mantığa dayanıyor. Hypercar sınıfı, şampiyonanın zirvesi kabul ediliyor.

Bu sınıftaki araçlar tamamen yarış için tasarlanmış, ileri mühendislik ürünleri. Onları yollarda görebileceğimiz bir otomobille karşılaştırmak mümkün değil. Üreticiler, Ferrari'den Porsche'ye, Toyota'dan Peugeot'ya kadar, kendi özel tasarımlarını geliştirip dayanıklılık yarışlarının sınırlarını zorlayan araçlar ortaya koyuyor.

Bu sınıfın amacı hız, teknoloji ve mühendislik üstünlüğü. Le Mans 24 Saat gibi dev bir yarışı genel klasmanda kazanan ekip de her zaman Hypercar kategorisinden çıkıyor. Yani bu sınıf, hem marka prestiji hem de teknik rekabet açısından şampiyonanın kalbi.

LMGT3 ise çok daha tanıdık bir görüntü sunuyor. Bu araçlar, herkesin günlük hayatta gördüğü veya bildiği spor otomobillerin yarışa uyarlanmış versiyonları.

Porsche 911, Ferrari 296, BMW M4 veya Aston Martin Vantage gibi modeller, LMGT3 sınıfında ciddi bir dönüşüm geçirmiş halleriyle piste çıkıyor. Bu dönüşüm; daha hafif gövde, artırılmış aerodinamik parçalar, yarış frenleri ve güvenlik ekipmanları gibi birçok değişikliği içeriyor.

Ancak araçların temel silueti ve karakteri hâlâ yol versiyonunu hatırlatıyor. Bu nedenle LMGT3 yarışları genellikle çok yakın mücadelelere sahne oluyor çünkü araçların performansları birbirine epey yakın.

Bu iki sınıfın en ilginç yanıysa aynı anda, aynı pistte yarışmaları. Hypercar'lar daha hızlı olduğundan yarış boyunca LMGT3 araçlarına tur bindiriyorlar.

Bu durum, izleyenler için sürekli hareket, trafik yönetimi ve strateji gerektiren çok katmanlı bir yarış deneyimi oluşturuyor. Sürücüler sadece kendi içinde rekabet etmiyor, aynı zamanda farklı sınıflardan gelen tempolara uyum sağlamak zorunda kalıyor. İşte dayanıklılık yarışlarının hem karmaşık hem de büyüleyici olmasının nedeni bu.

WEC'teki sınıf ayrımı aslında şampiyonanın ruhunu oluşturan çeşitliliğin ta kendisi. Hypercar sınıfı üreticilerin teknoloji gösterisi, LMGT3 ise tanıdık spor otomobillerin yarış ruhunu temsil ediyor. Bu iki dünyanın tek bir yarışta buluşması, WEC'i diğer tüm motor sporlarından farklı ve benzersiz kılıyor.

WEC’de her yarış hafta sonu, belirli bir akışa sahip programla ilerliyor. Hafta sonu antrenman seanslarıyla başlıyor. Bu seanslarda takımlar araç ayarlarını denerken, yakıt tüketimini, lastik davranışlarını ve pist koşullarını analiz ediyor.

Ardından sıralama turları başlıyor. 2025’te yenilenen ve 2026’da da devam edecek bu formatta, her sınıf için önce 12 dakikalık bir sıralama bölümü yapılıyor. Bu bölümde en hızlı turları atan ilk 10 araç, Hyperpole adı verilen final seansına kalıyor. Hyperpole kısa, stresli ve tamamen hız odaklı bir mücadele; burada atılan en hızlı tur, yarışa kimin pole pozisyonundan başlayacağını belirliyor.

Tüm bu yapı hem rekabeti sıkı tutmak hem de seyirciye heyecan dolu bir hafta sonu sunmak için tasarlanmış durumda.

csdfgth
Takvim, WEC'in küresel görünürlüğünü artırmak amacıyla farklı pazarlara hitap edecek şekilde planlanmış durumda (WEC)

Türk motor sporları tarihinde uluslararası başarılarıyla bilinen Salih Yoluç, 2026'da WEC'e resmi dönüş yapacağını açıkladı. Daha önce Le Mans dahil birçok dayanıklılık yarışında zafer kazandı ve GT kategorilerinde önemli dereceler elde etti. 2026 sezonu için hedefi, LMGT3 sınıfında istikrarlı bir performans ortaya koymak.

Geçen yılın DTM şampiyonu Ayhancan Güven ise 2026'da Manthey Racing'le WEC'te yarışacak. Porsche destekli kariyerinin ardından dayanıklılık arenalarına geçişi, onun için yeni bir profesyonel sayfa anlamına geliyor. Sprint yarışlarındaki agresif ve kontrollü sürüş stilini uzun mesafe formatına nasıl adapte edeceği merakla bekleniyor.

Her iki pilotun da aynı sezon WEC'te yer alması, Türk motor sporları camiası adına tarihi bir gelişme. 

Racing Team Turkey'nin mücadele edeceği Asian Le Mans Series (ALMS), dayanıklılık yarışlarının Asya ayağını temsil eden FIA onaylı bir şampiyona.

Genellikle 4 saatlik yarışlardan oluşan bu seri LMP2, LMP3 ve GT sınıflarını içeriyor.

Takımların WEC öncesi araçlarını test etmeleri için önemli bir hazırlık kategorisi Asian Le Mans Series'te gösterilen başarılar, ekiplerin Le Mans 24 Saat için davet alma şansını doğrudan etkiliyor. Racing Team Turkey'nin katılımı, hem sportif hem de uluslararası görünürlük açısından ciddi önem taşıyor.

WEC, modern motor sporlarının en teknik, en stratejik ve en çok dayanıklılık gerektiren platformlarından biri. 2026 sezonuna girerken hem üretici sayısının artması hem de sınıflardaki rekabet dengesi, şampiyonayı daha çekişmeli bir hale getiriyor. Yoluç ve Güven'in aynı sezonda yer alması ve Racing Team Turkey'nin ALMS programı ise Türkiye adına tarihi bir dönem başlatıyor.

2026 sezonu, Türk motor sporları tutkunları için kaçırılmaması gereken bir dönem olacak.

Kaynaklar: WEC, ALMS


Mike Tyson, Floyd Mayweather maçının yer ve zamanını açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Mike Tyson, Floyd Mayweather maçının yer ve zamanını açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Mike Tyson, Floyd Mayweather'la planladığı gösteri maçının martta Afrika'da gerçekleşeceğini öne sürdü.

Tyson ve Mayweather'ın 2026 baharında dövüşeceği eylülde duyurulmuş ancak herhangi bir yer veya tarih açıklanmamıştı.

Bu detaylar henüz resmi olmasa da Tyson, geçen hafta "Mike Tyson'la Bir Deneyim" adlı etkinlikte konuşurken konuya değindi.

59 yaşındaki eski dünya ağırsıklet şampiyonu, "Floyd Mayweather, buna inanabiliyor musun?" dedi.

Martta Afrika'da olacak. İnanılmaz olacak, tüm rekorları kıracak. Sporun gelmiş geçmiş en büyük etkinliklerinden biri olacak.

Tyson en son Kasım 2024'te, 8 rauntluk profesyonel bir maçta eski YouTuber Jake Paul'la karşılaşmış ve puanla kaybetmişti. Bu, Tyson'ın 2020'de kendisi gibi boks ikonu Roy Jones Jr.'a karşı çıktığı gösteri maçından bu yana ilk karşılaşması ve 2005'ten beri ilk profesyonel müsabakasıydı.

Öte yandan Mayweather, eski UFC şampiyonu Conor McGregor'ı boks kariyerindeki ilk maçında nakavt ettikten sonra 2017'de 50-0'lık mükemmel bir karneyle emekliye ayrılmıştı. Ancak 48 yaşındaki sporcu daha sonra çok sayıda gösteri maçında mücadele etti.

Mayweather-Tyson karşılaşması gösteri maçı olarak duyurulsa da tarih, yer veya kurallar açıklanmadı ve hatta Mayweather'la Manny Pacquiao arasında bir rövanş karşılaşmasının, iki Amerikalının dövüşeceği bu müsabakayı engelleyebileceği bile düşünülüyordu.

Pacquiao ekimde, Mayweather'la rövanş maçından bahsederken "Şu anda görüşmeler sürüyor" demişti. 2015'te Mayweather, tarihin en yüksek hasılatlı boks maçında Filipinli boksörü puanla yenmişti.

46 yaşındaki Pacquiao, "Birbirimizi anlayıp anlayamayacağımıza bağlı" diye devam etmişti.

Ekiplerimiz doğrudan koordinasyon içinde. Rövanş yakında gerçekleşirse boks dünyasının heyecanlanacağından eminim. Kendi kararı, bu yüzden Mike Tyson'la dövüşmesini engelleyemem. [Birbirimizle] neredeyse aynı fikirdeyiz ancak hâlâ müzakere ettiğimiz birkaç detay var. Muhtemelen Las Vegas'ta gerçekleşecek. [Eski dünya şampiyonu Vasyl] Lomachenko'yla bir gösteri maçı için de bir görüşmemiz var. Ancak şu anda müzakere ettiğimiz Mayweather maçı gerçek bir dövüş.

Bu yaz profesyonel boksa geri dönen Pacquiao, WBC yarı ortasıklet kemeri için Mario Barrios'a meydan okumuştu. Pacquiao, 30 yaşındaki boksörle berabere kalmıştı.

Independent Türkçe