Erdoğan: Esed ve diğer sıkıntılı ülkelerle görüşme seçim sonrasına

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
TT

Erdoğan: Esed ve diğer sıkıntılı ülkelerle görüşme seçim sonrasına

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya'nın Bali kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi dönüşü medya mensuplarının iç ve dış gündeme ilişkin sorularını yanıtladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yıl Endonezya’nın başkanlığını yürüttüğü G20'nin Liderler Zirvesi'ndeki temasları sonrası Türkiye'den basın mensuplarının gündeme dair sorularını yanıtladı. 
Erdoğan, Taksim'deki terör saldırısından, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşmeye, SAMP-T hava savunma sisteminden, Suriye Devlet Başkanı Esed ile olası görüşmeye kadar pek çok konuya değindi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk olarak İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısıyla ilgili konuştu. İlk etapta 81 kişinin yaralandığını ifade eden Erdoğan, 6 kişinin hayatını yitirdiğini hatırlattı, 5 kişinin tedavisinin yoğun bakımda sürdüğünü belirtti, yaralıların sayısının ise 25'e indiğini söyledi. 
Yaralılardan birinin 3-4 yaşlarında olduğuna dikkat çeken cumhurbaşkanı muhalefetin söz konusu saldırıyla ilgili tutumunu eleştirdi. Erdoğan "Her zaman olduğu gibi bu olayların acısını hissetmeyişine zaten alıştık. Bunlar PKK’nın parlamentodaki uzantısıyla zaten beraber hareket etmiyorlar mı?" diye sorarak bir kez daha HDP'nin 6'lı masada dolaylı olarak yer aldığını öne sürdü.

Erdoğan'dan Akşener'e çağrı: 6'lı masayı terk edip milli duruş sergilemeli
Erdoğan, CHP'nin yanı sıra İYİ Parti'yi de eleştirip, 6'lı masayı terketmeleri yönünde çağrı yaptı: 
6’lı masanın hepsini söylememe gerek yok, ama İYİ Parti'nin bunlarla aynı çizgiye düşmesi tabii düşündürücü. Onlar niye bunlarla aynı masaya düşüyor veyahut aynı konuma geliyor? Hele hele böyle bir dönemde. Temenni ederiz ki bunlar da bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir. 

Bombalı saldırı seçim provokasyonu mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Endonezya dönüşü sonrası uçağında yer alan medya mensupları muhalefetin gündeme getirdiği "sandık öncesi provokasyon" iddiasıyla ilgili de soru yöneltti.
7 Haziran 2015 seçimlerinde tek başına hükümeti kuramayan AK Parti, 1 Kasım 2015'te yapılan yeni seçimde aldığı yüzde 49,5'lik oy ile 317 milletvekilini parlamentoya göndererek yeniden tek başına iktidar olacak çoğunluğa ulaşmıştı. "Türkiye'yi sarsan beş ay" olarak tanımlanan dönemde 5 Haziran'da Diyarbakır'daki HDP mitingine yönelik bombalı saldırı (5 ölü, 400 yaralı), 6 Eylül'de Dağlıca'daki PKK terör örgütü saldırısı (16 şehit), 8 Eylül’de ülke genelinde HDP binalarına saldırılar ve 10 Ekim’de Ankara’daki barış mitingine düzenlenen IŞİD saldırısı (102 ölü) dikkat çekmişti. Erdoğan, son terör saldırısından yola çıkarak yapılan benzetmeler ile ilgili "korku senaryosunun parçası" tanımı yaptı:
"Hiçbir provokasyona Allah’ın izniyle pabuç bırakmayız. "Bu saldırı yaklaşan seçimlerle bağlantılıdır" gibi bir ifade de terör örgütünün yaymaya çalıştığı korku senaryosunun bir parçası. Ama benim milletimin feraseti çok yüksektir. Hiçbir zaman bu oyunlara gelmez. Seçime yönelik herkes zaten heybesinde ne varsa ortaya koyacak. Biz de koyacağız. Benim milletim de o yüksek ferasetiyle sandıklarda bunlara gereken cevabı verecektir."

Ankara'da ABD ve Rus istihbaratının buluşması
Gündemde başkentte hafta başında Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) ev sahipliğinde ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Rus Dış İstihbarat Servisi (SVR) arasında gerçekleşen görüşme de vardı.
İletişim Başkanlığı'nın teyit ettiği görüşme ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin üstlendiği role dair çok detay vermedi. Ancak nükleer silah meselesi ve olası III. Dünya Savaşı üzerinden  dillendirilen senaryolara değindi:
"Şu kadarını söyleyeyim; Rusya’nın ve Amerika’nın burada nükleer silaha müracaat edip etmeyeceği konusunda İstihbarat Başkanımdan aldığım bilgi, şu an itibarıyla her iki tarafın da nükleer silahla ilgili herhangi bir teşebbüsünün olmayacağı istikametinde. Biz de tabii yakın markajda tutalım, sık sık bir araya gelmelerini sağlayalım istiyoruz. Allah göstermesin; bu yeni bir dünya savaşına yol açar. Buna da fırsat vermeyelim."

Bali'de Erdoğan-Biden görüşmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya'nın başkenti Bali'de gerçekleşen G20 Liderler Zirvesi kapsamında ABD Başkanı Joe Biden ile bir araya gelmiş, görüşmede ABD Başkanı Biden, F16 sürecine yönelik desteğinin devam edeceği mesajı vermişti.
Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi kapsamında düzenlenen 37 dakikalık basın toplantısında Biden'dan olumlu sinyaller aldığını belirtmiş, cumhuriyetçilerin de konuya benzer şekilde yaklaştığını ifade etmişti. Erdoğan Türkiye dönüşünde uçakta yaptığı açıklamalar da  ABD Başkanı ile tahıl anlaşmasına ilişkin yaptığı konuşmadan bahsetti. Rusya'nın da işaret ettiği üzere tahılın yoksul Afrika ülkelerine ulaştırılması gerektiği görüşüne değindi: 
"Fakir fukara, garip gureba Afrika halkı aç, açık; onları böyle bir konumda bırakmayalım dedik. Böyle bir mutabakatımız zaten oldu. İnşallah bu buğdayın gelip bizde una çevrilmesi ve bu şekilde gönderilmesi onları da ciddi manada rahatlatacaktır. Biden bu konularla ilgili "Üstlendiğiniz rol sebebiyle teşekkür ederim" dedi. Bunun dışında F-16’larla ilgili konuda ‘işin tamamen elinde olduğunu, bunun hassasiyeti içerisinde olduğunu’ söyledi."
Erdoğan, daha önce de belirttiği gibi dışişleri ve savunma bakanlarının süreci yakından takip ettiğini, F16 meselesinin kısa zamanda çözüleceğini umduğunu ifade etti. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un 2023 bütçesini içeren ABD 2023 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) tasarısına yönelik yaklaşık 900 değişiklik teklifini görüşen Amerikan Senatosu, Türkiye'ye F-16 satışını koşullandıran önerileri ekim ayı içinde ele almıştı. 

"Emmanuel, hanımlar iyi anlaşıyor ama sen bana sataşıyorsun"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 Zirvesi kapsamında bir araya geldiği liderler arasında Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron da vardı.
Erdoğan'a hem Macron'un "Türkiye Afrika'da emperyal tavırlar içinde" sözü hatırlatıldı hem SAMP-T hava savunma sistemi meselesi. 
Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı ile ikili ilişkisine dair bundan sonra havanın gerginlik üzerinden esmemesi gerektiğini belirtti. Yaklaşık bir ay önce Çekya'nın başkenti Prag'da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısında iki ülke arasında yakalanan havanın süreceği sinyali verdi:
 "Her konuyu, her yerde gündeme getirmek o konunun ciddiyetini ortadan kaldırır. Ben ona sadece dedim ki ‘Emmanuel, bazı yerlerde bana sataşıyorsun, daha önce de konuştuk. Sen dedin ki ‘hanımlar gayet iyi anlaşıyor ama biz anlaşamıyoruz.’ ‘Yok, yok anlaşıyoruz, bugün burada gayet görüşmelerimiz oldu’ dedi. ‘Bundan sonra da bu böyle devam etsin. Herhangi bir sıkıntıya fırsat vermeyelim’ dedim."
Kamuoyunda SAMP-T olarak anılan (Surface-to-Air Missile Platform/Terrain) kara konuşlu, orta irtifa, uzun menzilli, hava ve kısa menzilli balistik füze savunma sistemi Fransa'da MBDA, İtalya'da ise Thales firmalarının oluşturduğu EUROSAM konsorsiyumu tarafından üretiliyor.
Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemlerini kullanmakta sıkıntı yaşayan Türkiye, alternatif sistemi Bali'deki zirvede yeniden gündemine aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Fransa lideri Macron hem İtalya'nın geçen ay iktidara gelen yeni Başbakanı Giorgia Meloni ile konuyu görüştü: 
"Biliyorsunuz bizim Fransa ile en önemli konulardan bir tanesi SAMP-T meselesi. Bu konuyla ilgili İtalya Başbakanı ile yaptığımız görüşmede dedi ki ‘Teknik bazı sorunlar kaldı, bunları da çözmek suretiyle üçlü olarak Fransa, İtalya, Türkiye SAMP-T meselesini de kısa zamanda çözelim.’ İtalya Başbakanı ile ilk görüşmemizdi ama çok ciddi, kararlı bir görüşme yaptık. Özellikle de savunma sanayiine yönelik yaptığımız görüşme iyi oldu."
Erdoğan, aşırı sağcı İtalyan lider Meloni ile gerçekleştirdiği görüşmede Libya ve göç konusunun da gündeme geldiğini, kendisini Türkiye'ye davet ettiğini belirtti.
Meloni'yi "sözünü esirgemeyen bir hanımefendi", onun iktidarındaki İtalya'yı ise "Avrupa'da dayanışma içinde olacağımız bir ülke" olarak tanımlayan Erdoğan, İtalyan liderin Türkiye ile enerji konusunda dayanışmayı artırmayı planladığını söyledi.

"Türkiye enerji ihracına başlayabilir"
Türkiye'nin enerji konusunda kimseye muhtaç olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan; Akkuyu Nükleer Santrali'nin tamamlanmasıyla daha avantajlı konuma gelineceğire işaret etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye’nin enerji üssü olabileceği yönündeki açıklamaları hatırlatılan Erdoğan, söz konusu doğalgaz merkezi ile ilgili ayrıntıya girmedi. Bununla birlikte gelecek 3 yılın projeksiyonundan bahsetti:
"Biz, enerji ihracına da rahatlıkla başlayabiliriz. Bu arada bize ‘biz sizi enerji noktasında da destekleyebiliriz’ diyen ülkeler de var. Bu konuda onlarla da bu ilişkilerimizi devam ettireceğiz. İnşallah gerekirse oralardan da kendimiz için olmaktan öte alıp ihracını yapma, yani swap diyebileceğimiz bir süreci de başlatma şansımız ayrıca var. İsim vermeyim, onu gidip görüşüp, karara bağladıktan sonra açıklarız."

Erdoğan: Seçim sonrası Esed ve sıkıntılı ülkelerle sil baştan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ile ilişkilere dair soruları da yanıtladı.
Kendisine "Vakti saati geldiğinde biz Suriye'nin Başkanı ile de görüşme yoluna gidebiliriz" açıklaması hatırlatılan Erdoğan olası bir görüşmenin Rusya'nın ev sahipliğinde gerçekleşip gerçekleşmeyeceği yönündeki soruyu seçim sonrasını işaret ederek yanıtladı:
"Siyasette ebedi olarak dargınlık, kırgınlık, küslük olmaz. Vakti, zamanı geldiği anda oturur, değerlendirir, ona göre de bir yenilemeyi yapabilirsiniz. Şu anda Türkiye olarak bu konularda sıkıntılı olduğumuz ülkelerle ilişkileri yeniden ele alabiliriz. Hele hele Haziran seçiminden sonra bir sil baştan yapabiliriz. Ve buna göre de yolumuza inşallah o şekilde devam edebiliriz."

Sokak köpekleriyle ilgili mesaj
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bitlis'te sokak köpeklerinin ısırması sonucu kuduz şüphesi konulan ve aşı olmadığı için Ankara'da tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren 10 yaşındaki Mustafa Erçetin ile ilgili de konuştu:
"Öncelikle hayatını kaybeden yavrumuza Allah’tan rahmet diliyorum. Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil, barınaklardır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığına gerekli talimatları verdim. Bakanlarım çalışıyor. Bu işi boş bırakmamalıyız. Konuyla ilgili atılacak adımlar neyse, ne tedbir gerekiyorsa yerine getirilecek. Bu konuda öncelikli olarak belediyeler, barınaklar inşa ederek sahipsiz, başıboş sokak hayvanlarını toplamalı. Mesela bizim Konya Büyükşehir Belediyemizin gerçekten çok örnek bir çalışması var. İstanbul’da Beykoz Belediyemizin de gerçekten çok örnek bir çalışması var. Yani hem teşhis hem tedavi ve ondan sonra da hayvanları garipsemeyecekleri alanlara salıverme gibi bir çalışmayı şu anda Beykoz Belediyemiz de Konya Büyükşehir Belediyemiz de yapıyor. Ayrıca mesela İstanbul’da Orman Bölge Müdürlüğümüz ile Valiliğimizin müşterek yeni bir çalışmaları var. Bu hayvanların bakılabileceği ve daha sonra dernekler tarafından bunların bakımının üstlenilebileceği bir uygulamayı müştereken çalışıyorlar. Daha sonra da bunu bütün illere uygulamayı düşünüyoruz. Orman Bölge Müdürlüğü bu hayvanlar için uygun yerler ve hayvan severlerin de gelip ilgilenebilecekleri mekanlar oluşturmaya çalışıyor. Epey bir ilerleme de kaydedildi."

Ahmet Kaya ve Sezai Karakoç'un ölüm yıl dönümleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1950'li yıllarda kaleme aldığı ve Türk edebiyatının sevilen şiirlerinden biri haline gelen "Mona Rosa" şiiriyle tanınan ve geçen yıl 88 yaşında vefat eden şair Sezai Karakoç ile 22 yıl önce Paris'te hayata veda eden Türkiye'nin önde gelen protest müzik temsilcilerinden Ahmet Kaya ile ilgili de soruları cevapladı:
"Her ikisine de Allah rahmet eylesin. Tabii Sezai Karakoç zaten sürekli olarak şiirlerini okuduğumuz, terennüm ettiğimiz bir üstadımız. Ahmet Kaya da ben cezaevine girerken Yedikule’de Kazlıçeşme’de yapılan programa gelmişti. Bu anlamlı günümüzde onun orada yaptığı konuşma, söylediği parçalar hakikaten unutulmazdı. Ben tabii istedim ki nakli kubur yapmak suretiyle Fransa’dan alalım, burada defnini yapalım. Aile olumlu yaklaşmadı, onun için getiremedik. Yoksa o, bu toprakların insanı. Ona yapılanları, o geceyi unutmamız mümkün değil. Kusura bakmayın, bazıları kızıyor ‘niye öyle diyorsun’ diye ama bu beyaz Türkler var ya; neler yaptılar malum. Normal zamanda ‘Ahmet Kaya şöyle, Ahmet Kaya böyle…’ Peki o gece yaptığınız ne? Neler demediler ki? Biz bir kez daha rahmet diliyoruz. Ama bizim nakli kubur teklifimiz hala masadadır. Çünkü bu topraklar, onun toprağıdır. Yeter ki aile bu konuda kararını versin ve adımı da ona göre atarız. Çünkü bu ülkede sevenlerinin olduğu kadar herhalde Fransa’da seveni olmaz."
 
Independent Türkçe



Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü


AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
TT

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan’la iş birliğinin ‘sınırı olmadığını’ belirterek, Riyad’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkeze dönüştüğünü, reform hızının yüksek olduğunu, değişime açık bir tutum sergilediğini ve net bir vizyona sahip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Brüksel’in Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için geniş ufuklar gördüğünü vurguladı. Sikela, bu iş birliğinin yalnızca ikili düzeyde değil; Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de de güçlü bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

yhju
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Sikela, Riyad’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Küresel Sanayi Zirvesi’ne katılımı sırasında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir sanayi kalkınması, istihdam yaratma ve katma değer üretme başlıklarının küresel ekonominin ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü belirtti.

UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi

Jozef Sikela, Suudi Arabistan’ın UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek, AB’nin UNIDO ile toplam taahhüt tutarı 350 milyon dolara yaklaşan 38 aktif program yürüttüğünü açıkladı. Sikela, “UNIDO’nun en büyük ortağı ve en büyük gönüllü katkı sağlayanı biziz” ifadesini kullandı.

Sikela, sanayi, ticaret ve enerji bakanlığı geçmişine de atıfta bulunarak, zirveyi Suudi yetkililerle görüşme fırsatı olarak değerlendirdiğini belirtti. Suudi bakanlarla, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) temsilcileriyle ve şirketlerle bir araya geldiğini ifade eden Sikela, iş birliğinin yalnızca AB ile Suudi Arabistan arasında değil, dünyanın başka bölgelerinde de derinleştirilebileceğini söyledi. Sikela, “Yenilenebilir enerji, hidrojen, madencilik, çevrenin korunması, eğitim ve mesleki gelişim gibi alanlarda aynı önceliklere sahibiz” dedi.

Suudi Arabistan’la ilişkiler hız kazanıyor

Sikela, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ‘çok güçlü bir ivme kazandığını’ vurguladı. Geçen yıl Brüksel’de AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilk zirvenin düzenlendiğini hatırlatan Sikela sözlerini şöyle sürdürdü: “Krallık, Körfez’deki en büyük ticaret ortağımız ve ekonomisini çeşitlendiren, net vizyona sahip bir ülke.”

sdefrgt
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğinin sınırları olmadığını vurguladı. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun ülkeyi Avrupa şirketleri ve yatırımcıları için çok cazip bir merkez haline getirdiğini belirterek, “Neden? Çünkü net bir vizyona sahip olmak, net bir yön anlamına geliyor ve yatırımcıların aradığı da bu: istikrar ve öngörülebilirlik. 2030 Vizyonu, yatırımcılara gelecek konusunda güven veriyor” şeklinde konuştu.

Sikela, “Bu vizyonu Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerdeki bakış açımız ve bölge ile dünya konusundaki sorumluluğumuzla birleştirebilirsek, iş birliğinin sınırı olmaz; çünkü ortak gündemimiz çok geniş” ifadelerini kullandı.

Jozef Sikela’ya göre Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye odaklanıyor; bu öncelikler Avrupa’nın aynı alanlara gösterdiği ilgiyle örtüşüyor. Aynı durum, ortak çalışma alanı olarak görülen Orta Asya için de geçerli.

Sikela sözlerine şöyle devam etti: “Bu perspektiften bakıldığında Brüksel, Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için güney ülkelerinde geniş fırsatlar görüyor. PIF, Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de aktif; bu bölgeler aynı zamanda AB’nin ‘Global Gateway’ (Küresel Geçit) girişimi kapsamında değerlendiriliyor.”

‘Global Gateway’… Geleceğe yatırım

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, AB’nin benimsediği Global Gateway girişiminin, partner ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yatırım, teknoloji ve Avrupa standartlarını kullanarak uygulanan stratejik bir yatırım programı olduğunu vurguladı.

ty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Vizyon 2030'un yatırımcılara gelecek konusunda güven verdiğini söyledi. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Temel hedef geleceğe yatırım yapmak, bu da varlıklara yatırım yapmadan önce insanlara yatırım yapmayı içeriyor” dedi.

Sikela’ya göre AB ve üye ülkeler, dünyadaki kalkınma harcamalarının en büyük kaynağı; küresel harcamaların yüzde 40’ından fazlasını sağlıyorlar, oysa ekonomileri dünya üretiminin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor.

Sikela, başlangıçta 2027’ye kadar 300 milyar euro hedeflendiğini, bu hedefin neredeyse bu yıl gerçekleştirildiğini ve bu nedenle hedefin 2027’ye kadar 400 milyar euroya yükseltildiğini belirtti.

Jozef Sikela, girişimin ‘eşit ortaklığa dayandığını ve ülkelere şart dayatmak veya dengesiz ilişkilere çekmek yerine güç kazandırmayı hedeflediğini’ ifade ederek, bunun giderek parçalanan bir dünyada geniş kabul gördüğünü söyledi.

İş birliğinin derinleştirilmesi

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri, Global Gateway girişimini Suudi yetkililerle görüştüğünü ve iki tarafın çıkarına hizmet edecek iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirtti.

Sikela, “Girişim, ortak çıkarı olan partnerler için kapalı değil. Suudi kurumlarının ve özel sektör yatırımlarının katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. AB ile Suudi Arabistan arasında iş ortamının iyileştirilmesi konusunu da tartıştık. İlişkileri derinleştirecek ek adımlar bekliyoruz. Yapılacak çok iş var, ancak ilerleme hızlı ve doğru yoldayız” şeklinde konuştu.

Gelecek için büyük potansiyel

Sikela, Avrupa-Suudi Arabistan ilişkilerinin önümüzdeki beş yıldaki perspektifi sorulduğunda, Suudi Arabistan’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini vurguladı. Sikela, “Bugün bir bankacı olsaydım, Avrupa şirketlerine Suudi Arabistan’a ilgilerini artırmalarını tavsiye ederdim. Çünkü burası istikrarlı, öngörülebilir ve geleceğe yönelik büyük bir potansiyele sahip bir ortam” ifadelerini kullandı.

gty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat'a verdiği röportaj sırasında (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Suudi Arabistan’daki en büyük çekim unsurları, reformların hızı, değişime açıklık ve net vizyondur. Siz bir vizyon belirlediniz ve hükümetin bu vizyona bağlı olduğuna eminim; bunu her gün gösteriyorlar” dedi.

Jozef Sikela sözlerini şu ifadeyle tamamladı: “İşte AB ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini tamamen farklı bir seviyeye taşımak için üzerine inşa etmek istediğimiz temel budur.”


Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.