BM Özel Temsilcisi Muhyiddin Şarku'l Avsat’a konuştu: İklim savunması kuşatılmış durumda

BM Özel Temsilcisi Muhyiddin: Kalkınma ve emisyonları azaltma arasında bir çelişki görüyor

Mısır İklim öncüsü ve Sürdürülebilir Kalkınmanın Finansmanı için 2030 Gündemiyle ilgilenen BM Özel Temsilcisi Dr. Mahmud Muhyiddin, Konferans oturumlarından birinde iken (Şarku'l Avsat)
Mısır İklim öncüsü ve Sürdürülebilir Kalkınmanın Finansmanı için 2030 Gündemiyle ilgilenen BM Özel Temsilcisi Dr. Mahmud Muhyiddin, Konferans oturumlarından birinde iken (Şarku'l Avsat)
TT

BM Özel Temsilcisi Muhyiddin Şarku'l Avsat’a konuştu: İklim savunması kuşatılmış durumda

Mısır İklim öncüsü ve Sürdürülebilir Kalkınmanın Finansmanı için 2030 Gündemiyle ilgilenen BM Özel Temsilcisi Dr. Mahmud Muhyiddin, Konferans oturumlarından birinde iken (Şarku'l Avsat)
Mısır İklim öncüsü ve Sürdürülebilir Kalkınmanın Finansmanı için 2030 Gündemiyle ilgilenen BM Özel Temsilcisi Dr. Mahmud Muhyiddin, Konferans oturumlarından birinde iken (Şarku'l Avsat)

Mısır İklim Öncüsü ve Sürdürülebilir Kalkınmanın Finansmanı için 2030 Gündemiyle ilgilenen BM Özel Temsilcisi Dr. Mahmud Muhyiddin, günlerini Birleşmiş Milletler (BM) İklim Sözleşmesi COP27 Taraflar Konferansı’nın Mısır başkanlığının iklim değişikliği ile mücadele konusundaki vizyonunu aktarma çabası içinde, gün boyunca yaklaşık 10 farklı oturumda, konuşma yaptı. İklim değişikliği konusunda ortak bir paydada buluşmak üzere Konferansı'nın faaliyetlerinin resmi ve müzakere bölümü için belirlenen Mavi Bölge'nin koridorları, salonları ve meydanları arasında her gün yüzlerce metre gidip gelerek geçiriyor.
Şarku'l Avsat, mavi bölgenin faaliyetleriyle sınırlı kalmayıp, yeşil bölgenin de sivil toplum ve üniversitelerin faaliyetlerine tahsis edildiği caddenin diğer tarafına uzanan konferanslar arası mekik turlarının ortasında Mısır İklim Öncüsü ile bir araya geldi. Dr. Muhyiddin, ‘iklim savunmasının üç hattının (azaltma, uyum, kayıp ve zararlar) çöküş, yetersiz finansman ve anlaşmazlıklar arasında sıkışıp kaldığını’ vurguladı.
İklim konferansı ‘jeopolitik krizlerle dolu’ bir dönemde yapılmış olsa da bu yıl Mısır'ın Şarm eş-Şeyh şehrinde, Muhyiddin'in savunduğu bir slogan olan ‘Uygulama Konferansı’ başlığı altında düzenleniyor. Dr. Mahmud Muhyiddin, “Konferans, enflasyonist bir durgunluk durumuna yol açan ve herkesin göz ardı ettiği enerji, yakıt ve gıda, hatta bazı ülkelerdeki borç krizleri gibi krizlerle bağlantılı bir güven eksikliği döneminde gerçekleşiyor” şeklinde konuştu.
Muhyiddin’e göre ancak jeopolitik durum ne olursa olsun Mısır Cumhurbaşkanlığının, özellikle doğru zaman geldiğinden, uygulama için baskı yapması gerekliydi. 2015 Paris Anlaşması ışığında yeni bir yasal çerçeveye gerek olmadığına işaret eden Muhyiddin, Sivil toplum düzeyindeki büyük coşkuya rağmen, özellikle gelişmiş ülkelerin taahhütlerini yerine getirme sicili mütevazı olduğu için, daha fazla taahhüde gerek olmadığına vurgu yaptı. Ancak bu coşkunun, karar vericilerin gerekli finansmanı sonunda sağlama konusundaki duyarlılığını etkilemediğini söyledi.

İlk savunma hattı: Azaltma
Mısır Yatırım Bakanlığı da dahil olmak üzere çeşitli ekonomik pozisyonlarda bulunan Muhyiddin, iklim değişikliği ile başa çıkma yaklaşımını değiştirmenin gerekliliğine inanıyor. “Şimdi, mevcut sorunların çözümüne katkıda bulunacak olan iklim faaliyetlerine hükümet ve özel yatırım fırsatları hakkında konuşmak için doğru zaman. Dünya iklim değişikliğine karşı savaş halinde ve azaltma ile ilgili ilk savunma hattı çökmek üzere" diyor. Geçtiğimiz günlerde BM tarafından yayınlanan bilimsel raporda “karbon salınımını yüzde 45 oranında azaltma ihtiyacından söz edildiğini ancak emisyonların yüzde 14 arttığının tespit edildiğini’ söyleyen Mısırlı yetkili, bunun da yüzde 60 olarak tahmin edilen hedeften sapma anlamına geldiğini açıkladı. Mısırlı İklim Öncüsü’ne göre bu sapma, ‘özel sektörden yeni ve yenilenebilir enerji yatırımları ve altyapı alanında ülkelerden destek’ gerektiriyor.
Dr. Muhyiddin, jeopolitik sorunları ve bunların iklim sorunu üzerindeki etkilerini ve bir de Avrupa'nın gaz krizini çözmek için geçici olarak geri çekilmesine’ neden olan Ukrayna savaşına işaret ederek “Bu düşüş, Ukrayna savaşı devam etse bile mevcut ve geçici bir durumla ilgilidir çünkü Avrupalılar, yenilenebilir enerjiye güvenerek enerji kaynaklarını coğrafi olarak ve yatırım yoluyla çeşitlendirme eğiliminde olacaklardır. Mısır gibi bir ülkeye kısa vadede fayda sağlayan; kömürden daha verimli ve daha az zararlı bir kaynak olan doğal gazın ihraç edilmesidir” dedi.

Adaptasyon
Mısırlı yetkiliye göre desteğe ihtiyaç duyan bir savunma hattı olarak ‘en tehlikeli’ olan adaptasyon ortaya çıkıyor. Uyum dosyasında, büyük yatırımlar gerektiren arazilerin çölleşmeden korunması yanında, özellikle kıyı kesimlerde tarım sektörünü, su yönetimini ve altyapı geliştirmeyi kurtarmaya yönelik yatırımlar gerektiren sorunların yer aldığına işaret ediyor.
Mısırlı İklim Öncüsü, ‘yüksek riskli’ projelere atıfta bulunarak ‘özel sektörü bu yüksek riskli dosyaya yatırım yapmaya zorlamak için Mangrov ormanları gibi ‘yüksek değerli’ projeleri örnek olarak göstererek, projeleri maksimize etme veya birleştirme olarak adlandırılanlara ek olarak daha fazla destek ve teşvik önlemi uygulanmalıdır.

Kayıplar ve zararlar
İklim müzakereleri gündemindeki üçüncü ve son dosya ise ‘kayıplar ve zararlar’ dosyasıdır. Pakistan felaketinin ‘bölgedeki afetler ışığında hafifletme veya adaptasyondan bahsetmenin mümkün olmadığını’ kanıtladığına dikkat çeken Muhyiddin’e göre bu, ülkeler arasında ‘tartışmalı’ bir dosya. Mısırlı yetkili, “Kayıp ve zararları dosyasını adaptasyon dosyasına dahil etmek, müzakereleri yıllarca durduran büyük bir hataydı. Geçmişte birleştirmeye çalışanlar, yıllarca iklim kayıplarını kanıtlayabilecek ülkelerden tazminat taleplerinin uzatılması halinde doğacak sonuçlardan korktu” dedi.
Mısırlı İklim Öncüsü, zararı önlemek için kurallar koyarak, ilk ve ikinci savunma hatlarını destekleyerek iklim dosyasıyla ilgilenirken ‘nesnelliği’ hedefliyor. Devletlerin siyasi iradesinin bu zorluklarla yüzleşmede bir katalizör ve güveni destekleyici rolüne işaret ediyor.
Dr. Mahmud Muhyiddin ABD de dahil bazı ülkelerin ‘kayıplar ve zararlar’ dosyasında ‘tazminat’ ibaresinin kullanılmasına itirazına ilişkin olarak “COP 27’deki mevcut müzakereler, adı ne olursa olsun bu dosyada nereye ulaştığımızı belirleyecek" şeklinde konuştu. Ayrıca yarısı iklim değişikliğinin sonuçlarından olmak üzere 30 milyar dolar kaybeden ve ihtiyaçlarının yüzde 1'inden azını alan Pakistan’ı örnek verdi.
Mısırlı İklim Öncüsü, "İnsani yardım mekanizmaları genellikle mütevazı yapıya sahiptir ve geç gelir. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Uluslararası Yardım Örgütü için çalıştığı sırada, önleme yatırımının tedaviden daha iyi olduğunu ifade ettiği konuşmasına göre hareket etmeliyiz” dedi.

Bilgi ve para
Dr. Muhyiddin, Şair Ahmed Şevki’nin “İnsanlar, krallıklarını bilgi ve parayla kurarlar” sözlerine atıfta bulunarak, iklim değişikliğinin etkilerine karşı koymak için kbunların şart olduğunu söyledi. "Teknolojinin temsil ettiği bilim ve bu teknolojiyi uygulamak için gereken para bütünleşmeden iklim ikileminin çözümü gerçekleşmeyecek" şeklinde konuştu.
Büyük sanayi ülkelerinin, iklim değişikliğiyle mücadele etmek için yıllık 100 milyar dolarlık bir fondan tahsis etmekten söz eden ve 2009 yılına kadar uzanan eski taahhütlerini yerine getirmedeki ‘başarısızlığı’ ışığında; finansman, iklim değişikliği dosyasındaki zorluklardan biri olarak görülüyor. Muhyiddin, “Bu taahhüt, onaylandıktan birkaç yıl sonra, finansman açığının çok büyük olması, Çin ve gelişmiş ülkeler hariç dünyanın çok büyük olması nedeniyle değerini kaybetti. Enerji geçişi ve diğer alanlara yatırım yapmak için yılda bir trilyon dolara ihtiyacı var” şeklinde konuştu. Tüm gelişmiş ülkeleri aynı kefeye koymanın bir adaletsizlik olduğuna işaret eden Muhyiddin, 2020'de 23 ülkeden 7'sinin taahhütlerini yerine getirdiğini söyledi. “Bunlar İsveç, Fransa, Norveç, Japonya, Hollanda, Almanya ve Danimarka olmakla birlikte bugüne kadar 6 ülkenin katkısı yüzde 23'ün altında kaldı” dedi.
Muhyiddin, finansman açığını gidermek için ‘Dünya Bankası'nın Uluslararası Kalkınma Derneği'nin (IDA) uzmanlığından yararlanan yeni mekanizmalara dayanıp, Yeşil İklim Fonu ve IMF'nin Sürdürülebilirlik Güven Fonu'nun 20 yıla varan geri ödemeli, 10 yıl ödemesiz ve yüzde 1 faiz oranıyla finansman sağlama deneyimini benimseme çözümleri öneriyor. Mısırlı yetkili, gelişmekte olan ülkelerin sebep olmadıkları kayıpları telafi etmek için borçlanmaları ve yüzde 14'e varan faiz ödemeleri haksızlık olduğunu ifade etti.
Mısırlı İklim Öncüsü, Belize, Seyşeller ve Barbados deneyimlerine atıfta bulunarak ‘borç takası’ için bir mekanizma benimsemeyi ve bunu iklim eylemi yatırımlarına dönüştürmeyi umduğunu ifade etti. Ayrıca, "Bu sistemin uygulanması, alacaklı ve borçlu tarafların mutabakatını ve ayrıca anlaşmanın gidişatını takip eden uluslararası kuruluşların varlığını gerektirmektedir. Mısır bu kapsamda 3 Avrupa ülkesiyle çaba sarf etmektedir” dedi.

Emisyon azaltma
Mısırlı yetkili, ‘iklim sorununu emisyonları azaltmaya indirgemenin sorunu kaybettiğine’ düşünüyor. İklim eyleminin liderliği, sürdürülebilir kalkınma konusunda sorun yaşamayan ülkelerin elinde olduğuna işaret eden Muhyiddin “Bu nedenle sorunu, hayati önem taşıyan emisyonları azaltmaya ve karbonu fiyatlandırmaya indirger, ancak tüm sorunu ele almaz. Buradan hareketle, Mısır liderliği konferans konusunda enerji, su, gençlik, tarım, finans ve gıda dahil olmak üzere çeşitli oturumlarda yer alan maddelere yansıyan bütünsel bir yaklaşım benimsedi” şeklinde konuştu.
Muhyiddin, ‘kalkınma ve emisyonları azaltma arasında hiçbir çelişki olmadığını’ vurgulayarak bunun, ‘konferansın Mısır başkanlığı tarafından yakın zamanda yayınlanan ve kalkınma ile iklim değişikliği arasındaki çelişkiden söz etmenin tamamen uydurma olduğunu ve bunu kanıtlayacak hiçbir bilimsel kanıt olmadığını söyleyen bilimsel raporlarla kanıtlandığını’ söyledi.
Mevcut müzakerelerin önünde duran ‘anlaşmazlıkların’ varlığından söz edilmesine rağmen, Muhyiddin iyimserliğini korumaya devam etti. “Bali'deki G20 zirvesinin oturum aralarında ve Şarm eş-Şeyh'teki müzakereci taraflar düzeyinde Çin ile ABD arasında bir yakınlaşmaya tanık olunan son saatlerde, bunun sonucunu konferansın sonuç bildirgesinde görmeyi umuyoruz. Müzakere gündemi farklıdır, ancak siyasi irade, finansman ve teknoloji konferanstan sonra ölçüm için kritik faktörler olacaktır” şeklinde konuşan Mısırlı yetkili konuşmasını iyimser bir tavırla sonlandırarak “Gelecek yıl, Dubai'de yapılacak COP28 Konferansı’na kadar önümüzdeki dönem, önemli miktarda iklim eylemine tanık olacak” dedi.



İnsani krizler karşısında Sudan'ı desteklemeye yönelik uluslararası çabaların artırılması

Uluslararası yardımların bir parçası (Şarku’l Avsat)
Uluslararası yardımların bir parçası (Şarku’l Avsat)
TT

İnsani krizler karşısında Sudan'ı desteklemeye yönelik uluslararası çabaların artırılması

Uluslararası yardımların bir parçası (Şarku’l Avsat)
Uluslararası yardımların bir parçası (Şarku’l Avsat)

Sudan'da devam eden insani kriz ve ülke içinde ve komşu ülkelerde nüfusun artan temel ihtiyaçları ışığında, 2023 yılında çatışmaların patlak vermesinden bu yana devam eden zor durumunda Sudan halkına destek sağlamaya yönelik uluslararası çabaların önemi artıyor.

Raporlar, Sudan'ın, özellikle ülke içinde ve dışında savaştan etkilenen insanların ve mültecilerin sayısının artmasıyla birlikte gıda, sağlık, barınma ve eğitim dahil olmak üzere acil insani yardıma ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

İnsani yardım kuruluşları

Geçtiğimiz yıl boyunca insani yardım kuruluşları Sudan genelinde 15,6 milyondan fazla insana 1,8 milyar dolarlık destekle ulaştı. Sağlanan yardımlar arasında 13 milyondan fazla insan için gıda ve geçim desteğinin yanı sıra su, sanitasyon, hijyen, sağlık, beslenme ve barınma yardımı da yer aldı.

Komşu ülkelerde faaliyet gösteren insani yardım kuruluşları bir milyondan fazla kişiye gıda, yarım milyon kişiye tıbbi destek ve 800 binden fazla kişiye koruma hizmetleri sağlayarak hayat kurtarıcı yardımlarda bulundu.

Kötüleşen koşullar

Bu bağlamda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), insani krizin başlangıcından bu yana Sudan'a destek sağlıyor. Suudi Arabistan, Nisan 2023'te krizin patlak vermesinden önce daha sürdürülebilir müdahaleler uygulamaya yönelen Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi'nin (KSrelief) çabalarının bir parçası olarak, birçok coğrafi alana ve insani sektöre dağıtılan 132 milyon dolarlık insani yardım da dâhil olmak üzere Sudan'a 3 milyar dolardan fazla destek sağladı.

KSrelief, çatışma nedeniyle kötüleşen insani durumun bu kazanımları heba ettiğini, bunun da KSrelief’i acil yardım sağlamak için geri dönmeye zorladığını ve Nisan 2023'ten bu yana Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer insani yardım kuruluşlarıyla iş birliği içinde 73 milyon dolardan fazla maliyetle 70'ten fazla insani yardım projesi uyguladığı Sudan'daki ihtiyaç alanlarındaki çabalarını iki katına çıkardığını açıkladı.

Kalkınma projeleri

BAE Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan son istatistikler, BAE'nin 2014-2025 yılları arasında 3,5 milyar dolar değerinde insani yardım ve kalkınma yardımı sağladığını ortaya koyarken, 2023'te çatışmanın patlak vermesinden bu yana 600,4 milyon dolar tahsis edildi. Bu yardımlardan iki milyondan fazla kişi doğrudan faydalandı.

defd
Sudan'a yönelik Suudi yardımı hava yoluyla ulaştırıldı. (Şarku’l Avsat)

Bu çabaların bir parçası olarak BAE, Şubat 2025'te Addis Ababa'da düzenlenen Sudan için Üst Düzey İnsani Yardım Konferansı'nda 200 milyon dolar taahhüt etti. BAE ayrıca 162 uçak ve bir deniz sevkiyatı aracılığıyla, 6 bin 388 tonu Sudan içinde ve 280 tonu tıbbi yardım olmak üzere 12,6 bin ton gıda, sağlık ve yardım malzemesi dahil olmak üzere yardımların ulaştırılmasına katkıda bulundu.

Sudanlı mültecileri desteklemek üzere Çad'a 6 bin ton ve Uganda'ya 200 ton gönderildi. Ayrıca bir sağlık merkezine destek sağlandı, 3 su kuyusu açıldı ve 10 sağlık tesisi inşa edildi. BAE ayrıca, Güney Sudan'daki mültecilere 300 ton yardım sağladı.

Sağlık sektörü

Sağlık sektöründe BAE, Çad'da 90 bin 889'dan fazla hastaya tıbbi hizmet sağlayan iki sahra hastanesi kurdu ve Güney Sudan'ın Bahr el-Gazal eyaletinde bir hastane açtı. Ayrıca 14 Sudan eyaletinde 127 sağlık tesisi desteklendi.

İstatistikler, BAE'nin Sudan'da faaliyet gösteren BM kurum ve kuruluşlarına 70 milyon dolar, komşu ülkelerdeki Sudanlı mültecilere de 30 milyon dolar sağladığını gösterdi. Buna Dünya Gıda Programı (WFP) için sağlanan 25 milyon dolar da dahil.

csdvfgt
BAE yardımı, Sudan'da mağdur olanlara yardım etmek için çeşitli kalemler içeriyor. (WAM)

Söz konusu mali katkılar şöyle: WFP’ye 25 milyon dolar, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne (UNHCR) 20 milyon dolar, Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) 8 milyon dolar, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'na (UNICEF) 7 milyon dolar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) yaklaşık 5 milyon dolar ve Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA) yaklaşık 5 milyon dolar.

Ek destek

BAE ayrıca, krizden etkilenen Sudanlı mülteci kadınlar için WHO’ya 3 milyon dolar, UNHCR'ye 3 milyon dolar, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'na (UNFPA) 2 milyon dolar, Kadın Barış ve İnsani Yardım Fonu'na 2 milyon dolar ve Çad'daki Toplumsal Cinsiyete Dayalı Müdahale Programı'na 250 bin dolar olmak üzere 10,25 milyon dolar değerinde ek destek sağladı.

Eğitime destek bağlamında BAE, UNICEF ile Çad'daki Sudanlı mültecilerin eğitimine 4 milyon dolar destek sağlamak üzere bir anlaşma imzaladı.

Bu çabalar, Sudan'ın hem ülke içinde hem de mülteci kamplarında milyonlarca insanın yaşam koşullarının kötüleştiği bir ortamda, insani krizi hafifletmek için daha koordineli bir uluslararası desteğe ihtiyacı olduğunu vurguluyor.