Yemen Başbakanı Abdulmelik, insani yardım kuruluşlarının Husilerin engellerine yönelik sessizliğini eleştirdi


Dr. Muin Abdulmelik, Aden’de BM kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı görüşmede (SABA)
Dr. Muin Abdulmelik, Aden’de BM kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı görüşmede (SABA)
TT

Yemen Başbakanı Abdulmelik, insani yardım kuruluşlarının Husilerin engellerine yönelik sessizliğini eleştirdi


Dr. Muin Abdulmelik, Aden’de BM kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı görüşmede (SABA)
Dr. Muin Abdulmelik, Aden’de BM kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı görüşmede (SABA)

Yemen hükümeti, Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı kuruluşların Husi ihlalleri, ‘insani erişim’ önündeki engelleri ve yardımların savaş harcaması konusundaki sessizliğini eleştirdi. Başbakan Muin Abdulmelik, milislerin ihracat limanlarına yönelik son saldırılarının tüm kırmızı çizgileri ihlal ettiğini belirtti.
Yemen hükümeti, Ulusal Savunma Konseyi’nin ‘Husileri yerel yasalar uyarınca terör örgütü olarak sınıflandırması’ sonrasında bu saldırılarla bağlantılı olarak Husi liderlere karşı bir dizi cezai tedbiri onaylamıştı.
Resmi kaynaklara göre Abdulmelik, BM Yemen İnsani Yardım Koordinatörü David Gresley’in de katılımıyla insani yardım çalışmalarıyla ilgili meseleleri ele almak üzere düzenlenen BM’nin Yemen’de faaliyet gösteren ofisleri, ajansları ve kuruluşlarının başkanları ve temsilcilerinin Aden’deki toplantısına başkanlık etti.
SABA haber ajansına göre toplantıda, acil insani yardım ve sürdürülebilir kalkınma arasında uyum sağlama çabalarının yanı sıra insani yardım çalışmaları ve terörist Husi milislerin insani yardımları engelleme ve halkın acılarını artırma amaçlı uydurma engellerine karşı mücadele yolları ile ilgili konular ele alındı.
Toplantıda ayrıca, Husi milisleri ‘terörist grup’ olarak sınıflandırma kararının ‘yardım ve insani yardım çalışmalarını etkilememesini sağlamak için’ Yemen hükümeti tarafından uygulamaya konulan pratik önlemler masaya yatırıldı.
Başbakan Muin Abdulmelik, terörist Husi milislerin ham petrol ihracat limanlarına düzenlediği terör saldırılarını ‘tüm kırmızı çizgilerin ihlali’ olarak nitelendirirken, saldırıların insani durumu, insani krizi hafifletme çabalarını ve Yemen’deki barış çabalarını riske attığına dikkati çekti. Ayrıca ülkenin hayati ekonomik kaynaklarını güvence altına almanın, bugün devletin ana görevi olduğunu ve tüm insani, diplomatik, siyasi ve askeri harekât yollarının bununla bağlantılı olduğunu vurguladı.
Abdulmelik, terörist Husi milislerin ‘kontrolleri altındaki bölgelerde insani yardım faaliyetlerinin ve uluslararası kuruluşların çabalarının karşısına koyduğu’ engellere ve keyfi tedbirlerine karşı sessizliğini eleştirirken, “Bu durum, terör örgütünün insani meseleyi siyasi şantaj için bir kart olarak kullanmasına yol açtı” dedi.
Yemen Başbakanı, Husilerin şantajlarına, ‘yardım çalışmalarını Yemen halkına karşı verilen savaşı finanse etme, bölgesel ve uluslararası güvenliği tehdit etme yoluna saptırma’ uygulamalarına karşı güçlü bir BM tavrı gerektirdiğini vurguladı.
Muin Abdulmelik, milislerin Yemenliler için bir umut kapısı olan insani ateşkesin şartlarını yerine getirmemesi, ateşkesin uzamasını reddetmesi, ülkenin ekonomik yeteneklerini ve uluslararası nakliye hatlarını hedef alarak tehlikeli bir tırmanışa neden olmasını, ‘şiddetin daha yüksek bir düzeyde geri dönmesi ve insani acıların ikiye katlanması için’ bir baskı olarak nitelendirdi.
Abdulmelik, hükümetinin, Yemen halkına karşı sorumluluklarına dayanarak, ‘terörist Husi milislerin suçlarını sıkı bir şekilde ele alacağını’ vurguladı.
Yardım kuruluşlarının temsilcilerine hitaben konuşma yapan Başbakan, Husi milislerin ‘terör grubu’ olarak sınıflandırılmasının, uygulamalarının doğal bir sonucu olduğunu ve bu kararın uygulanması için sıkı önlemler alınacağını dile getirdi.
Muin Abdulmelik, hükümetinin bu uygulamaların spesifik olması, Yemenlilere ve onların yeteneklerine karşı ihlaller işleyen kişi ve kuruluşlara yönelik olması konusunda kararlı olduğunu belirtti.
Yemen Başbakanı, hükümet ve yardım kuruluşları arasındaki mevcut ortaklığı, yardım ve kalkınma faaliyetlerinin daha çok kolaylaştırılmasına katkı sağlayan net çalışma programlarına ve politikalarına dönüştürmeyi sürdürmenin önemli olduğunu dile getirirken, mevcut insani durumun tehlikesine karşı uyardı.
Resmi Yemen kaynaklarına göre BM ofislerinin, kurum ve kuruluşlarının başkanları ve temsilcileri, çalışmalarını hükümetle kararlaştırılacak öncelikler çerçevesinde geliştirmeye istekli olduklarını aktardı. Yetkililer ayrıca, genel durumu incelemek ve insani ve yardım çalışmalarını güçlendirmek için ilerleyen günlerde Taiz’i ziyaret edeceklerine dikkati çekti.



Şara: Devlet, azınlıkları korumaya ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya kararlıdır

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
TT

Şara: Devlet, azınlıkları korumaya ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya kararlıdır

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süuveyda vilayetinde bir hafta içinde 700'den fazla kişinin ölümüne neden olan şiddet olaylarının ardından, devletin ülkedeki ‘azınlıkları koruma’ ve ‘hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutma’ konusundaki kararlılığını yineledi. Eş-Şara bugün Suriyelilere hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Suriye devleti ülkedeki tüm azınlıkları ve mezhepleri korumaya kararlıdır ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya devam edecektir. Hiç kimse hesap vermekten kaçamayacak. İşlenen tüm suçları ve ihlalleri reddediyoruz... Adaletin sağlanmasının ve hukukun herkese uygulanmasının önemini vurguluyoruz.”

“Süveyda vilayetindeki son olaylar tehlikeli bir hal aldı” diyen Suriye Cumhurbaşkanı, “Suriye devleti durumu yatıştırmak için müdahale etmeseydi gruplar arasındaki şiddetli çatışmalar kontrolden çıkacaktı” ifadesini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre eş-Şara bugün yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Suriye devleti zor duruma rağmen durumu sakinleştirmeyi başardı. Ancak İsrail'in müdahalesi, güneyin ve Şam'daki hükümet kurumlarının bariz bir şekilde bombalanması sonucunda ülkeyi istikrarını tehdit eden tehlikeli bir aşamaya itti. Bu olaylar sonucunda ABD’li ve Arap arabulucular durumu yatıştırmak amacıyla devreye girdiler.”

Eş-Şara sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet bazı bölgeleri terk ederken, Süveyda'daki silahlı gruplar Bedevilere ve ailelerine karşı intikam saldırıları düzenlemeye başladı. İnsan hakları ihlallerinin eşlik ettiği bu intikam saldırıları, diğer kabilelerin Suveyda'daki Bedeviler üzerindeki kuşatmayı kırmak için bölgeye akın etmesine neden oldu.”

Eş-Şara, “Devlet, Suriye'nin kurtuluşundan sonra Süveyda'nın yanında durdu ve onu desteklemeye hevesliydi. Ancak bazı kişiler şehri ve ulusal istikrardaki rolünü kötüye kullandı. İçerideki bazı tarafların Süveyda'yı uluslararası çatışmalarda dış destek aracı olarak kullanması Suriyelilerin çıkarlarına hizmet etmiyor, aksine krizi daha da kötüleştiriyor” dedi.

Suriye Cumhurbaşkanı, “İster Süveyda'nın içinden ister dışından olsun, işlenen tüm suçları ve ihlalleri reddediyor, adaleti sağlamanın ve hukuku uygulamanın önemini vurguluyoruz. Bu hassas noktada, aklın ve bilgeliğin sesinin galip gelmesine ve akıllı ve sağduyulu olanın önünün açılmasına ihtiyaç vardır. Gerçekler Suriye'nin bölünme, ayrılık ya da mezhepsel kışkırtma projeleri için bir deneme alanı olmadığını doğrulamaktadır” ifadelerini kullandı.

Eş-Şara, “Suriye devletinin gücü, halkının bütünlüğünden, bölgesel ve uluslararası ilişkilerinin gücünden ve ulusal çıkarlarının birbirine bağlılığından kaynaklanmaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.