Vietnam hükümetinin pandemi politikalarını Facebook'ta eleştiren muhalife 8 yıl hapis

Bui Van Thuan, hükümetin sokağa çıkma yasağı planlarına karşı çıktıktan sadece birkaç gün sonra tutuklandı

AFP
AFP
TT

Vietnam hükümetinin pandemi politikalarını Facebook'ta eleştiren muhalife 8 yıl hapis

AFP
AFP

Vietnam hükümetini eleştiren bir kişi, sosyal medyada Komünist Parti'nin Kovid-19 pandemisini idare edişine yönelik şüpheci paylaşımlar yaptıktan sonra "devlet karşıtı faaliyetler" nedeniyle 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
41 yaşındaki çevrimiçi bal satıcısı ve kimya öğretmeni Bui Van Thuan Ağustos 2021'de, yerel halkın sokağa çıkma yasağı öncesinde alışveriş paniğine kapılmasının ardından Facebook'ta Vietnamlı yetkilileri sorgulayan bir yorum paylaştıktan birkaç gün sonra gözaltına alınmıştı.
The Independent'ın haberine göre, medya sansürünü sıkı tutan Vietnam'daki Komünist Parti, insan haklarını açıkça ihlal ederek hiçbir muhalefete müsamaha göstermiyor.
Mahkeme cuma günü, kuzeydeki Thanh Hoa şehrinde görülen iki günlük dava sonrasında Thuan'a hapis cezası verdi. Avukatı Dang Dinh Manh, Thuan'ın cezasını çektiktikten sonra 5 yıl ev hapsinde tutulacağını söyledi.
"Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Devleti'ne karşı çıkmayı amaçlayan bilgi, materyal ve ürünleri üretme, barındırma, yaymak veya bunların propagandasını yapma" gerekçesiyle Thuan'a dava açılmıştı.
Thuan, Nguyen Xuan Phuc hükümetini, resmi makamların halkı ulusal seçimlerde oy kullanmaya zorlaması ve yönetimin Kovid-19'u idare edişi de dahil farklı konularda sürekli eleştiriyordu.
Geçen yıl 21 Ağustos'taki "Komünist Parti için hesap yapmak" başlıklı bir gönderisinde Thuan, sokağa çıkma yasağı sırasında halk için alışveriş yapsın diye hükümetin Ho Chi Minh Kenti'ne asker gönderme planının mümkün olmadığını savunmuştu.
Thuan bundan 9 gün sonra tutuklanmıştı.
Bu yıl eylüldeyse Than Hoa şehrinin Halk Mahkemesi iddianamede, Thuan'ın 2016 ve 2021 yılları arasında "Ho Chi Minh'i ve Vietnam'ın diğer devlet ve parti liderlerini karalayan çarpıtılmış bilgiler" yaymak için iki Facebook hesabı kullandığını ifade etti.
Thuan'ın bu iki Facebook hesabında yayımladığı 105 makalenin 27'sinde hükümete karşı içerik bulunduğu belirtildi.
İddianamede, soruşturma sırasında Thuan'ın birkaç Facebook hesabı oluşturduğunu ve kullandığını itiraf ettiği de iddia edildi.
Tutuklu muhalifin eşi Trinh Thi Nhung, "Bui Van Thuan'a karşı yapılan tüm yasal suçlamalar, Thuan'a ait olmayan suçlamalara ve kanıtlara dayanıyor" ifadesini kullandı.
Özgür Asya Radyosu'na konuşan Nhung, "Bu iddianamenin hiçbir yerinde Thuan'ın herhangi bir suçu itiraf ettiğini görmüyorum" dedi.
Geçen ay Vietnam, yetkililerin sosyal medya platformlarındaki "yalan" içeriklerle başa çıkmak için düzenlemeleri sıkılaştırdığını, bu yüzden ilgili içeriğin eskiden olduğu gibi 48 saat içinde değil 24 saat içinde kaldırılması gerektiğini açıklamıştı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Asya Direktör Yardımcısı Phil Robertson, duruşmayı eleştirerek şunları söyledi:
"Vietnam hükümetinin Bui Van Thuan'ı Facebook paylaşımları için temelsizce kovuşturması, hükümetin ifade özgürlüğünü ne boyutta hiçe saydığını gösteriyor."



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.