Irak Başbakanı Sudani’den ödeneklerin iptali kararı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani. (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani. (Reuters)
TT

Irak Başbakanı Sudani’den ödeneklerin iptali kararı

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani. (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani. (Reuters)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin ödeneklerin iptali ve eski yetkililerin (cumhurbaşkanı, bakanlar ve parlamento başkanı) korumasının kaldırılması da dahil olmak üzere bir dizi emir yayınladığını bildirildi. Iraklı bir kaynak tarafından verilen bilgilere göre sz konusu talimatlar, özellikle üst düzey Iraklı yetkililer açısından şok edici. 
ABD’nin Irak işgalinden sonraki ilk başbakan İyad Allavi’den son başbakan Mustafa el-Kazimi’ye kadar, 2003 sonrası tüm eski cumhurbaşkanları ve bakanlar karara dahil edildi.
Siyasi gözlemciler, bunun Sudani’nin üst düzey Iraklı liderlerle olan ilişkisine olumsuz yansımalara yol açabilecek ilk karar olduğu grüşünde.
Korumaların kaldırılması kararlarının kapsadığı kişiler arasında eski cumhurbaşkanları Fuad Masum ve Berhem Salih’in yanı sıra eski başbakanlar İbrahim el-Caferi, Nuri el-Maliki, Haydar el-İbadi, Adil Abdulmehdi ve Mustafa el-Kazımi de bulunuyor.
Sudani’nin kararları arasında, Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid ve meclis başkanı Muhammed el-Halbusi de dahil, üç liderlik için yapılan ödeneklerin iptali de var. Kaynağa göre Sudani’nin aldığı kararlar, hükümet üyelerinin maaşlarından iki buçuk milyon dinarın kesilmesini de kapsadı.
Kararlar arasında üç liderlik makamı da dahil olmak üzere konaklama, tedavi ve özel uçakların kiralanması için ayrılan ödeneklerin iptal edilmesi de yer aldı.
Sudani, aldığı kararlarla abartılı hükümet harcamalarını azaltmayı hedefliyor. Kararlar kapsamında milletvekillerine yeni araba verilmesi de yasaklandı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre yasak, ajans başkanları, bakanlık müsteşarları ve büyükelçiler gibi özel dereceli kişiler için geçerli.
Yerel haber ajanslarının aktardığına göre Yeşil Bölge’den askeri bir komutan şu açıklamada bulundu:
“Eski Başbakan Mustafa el-Kazımi’yi korumak için görevlendirilen birlik, Yeşil Bölge’de yaşadığı evin yakınındaki pozisyonunu geri çekme ve terk etme emri aldı. Güç, çoğu perşembe sabahı Kazımi’nin evini terk etmesi için verilen ani emirleri henüz uygulamamış olan yaklaşık yüz üyeden oluşuyor.”
Kazımi, önceki tüm başbakanların aksine daha önce farklı tutuklama girişimlerine maruz kaldı. Korumaları kaldırma kararının yalnızca onu değil, tüm eski cumhurbaşkanlarını ve bakanlarını da kapsadığı netleşmeden önce Kazımi’nin korumasının kaldırıldığı haberi şaşkınlık yarattı.
Eski üst düzey yetkililer, görevden ayrıldıktan yıllar sonra bile, genellikle birkaç koruma ekibi bulunduruyor.
Iraklı siyasi kaynağa göre Sudani’nin devlet kurumlarının yeniden yapılandırılması ve devlet harcamaları üzerindeki baskı konusunda kararı ise bu büyükelçiliklere ve diplomatik personeline yıllık bütçeden ayrılan büyük miktarlara ek olarak, yurt dışındaki 20 Irak büyükelçiliğini, bu ülkelerde Iraklı toplulukların bulunmaması iptalini de kapsadı.  
Irak Başbakanı söz konusu adım öncesinde, parlamentoda oylamaya hazırlanan büyükelçiler listesini geri çekme kararı almıştı.
Yurt dışındaki diplomatik temsilin artması ve büyükelçilik açılması olgusu, mali ve idari yolsuzluğun boyutlarından biri olarak sayılıyor. Zira yurt dışındaki büyükelçilerin ve özel derecelere sahip yetkililerin büyük çoğunluğu genellikle geniş ailelerden oluşuyor.
Kararlar, eski Başbakan Haydar el-İbadi’nin daha önce aldığı ve o dönemde üst düzey yetkilileri kışkırtan kararların bir tekrarı niteliğinde.
Siyasi gözlemciler, kararların Sudani ve kararların kapsadığı blok, parti ve koalisyonlardan yetkililerden oluşan yandaşları arasındaki ilişkiler açısından bir test olarak nitelendirdi. Karar, Nuri el-Maliki ve eski cumhurbaşkanı yardımcıları Usame en-Nuceyfi ve İyad Allavi’yi de kapsıyor.
Diğer yandan İbadi, kendi döneminde üç yardımcısı olan Baha el-Arabi, Salih el-Mutlak ve Baha Nuri Şavays’ın görevlerini iptal etme kararı almıştı.
Gözlemcilere göre Sudani, üst düzey yetkililerin karşı çıkamayacağı, daha fazla karar almasına yardımcı olabilecek bir halk desteğine sahip. Zira karşı çıkılması halinde, Irak siyasi sınıfının kötü performansları nedeniyle halkın öfkesiyle karşı karşıya kalacakları görüşü hakim.



Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
TT

Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)

Dürziler, dini ve sosyal gizliliğini korumaya çalışırken, Ortadoğu'da Lübnan, İsrail ve Suriye gibi yayıldığı ülkelerde siyasi roller oynayan bir azınlığı oluşturuyorlar.

Son birkaç gün boyunca, Güney Suriye'deki Suveyda şehrinde Dürzi milisler, Bedevi milislerle çatışmaya girdiler ve bunun sonucunda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti. Suriye hükümeti güçleri salı günü Suveyda şehrine girip ateşkes ilan ederken, İsrail Suriye güçlerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini duyurdu. Zira Tel Aviv daha önce azınlık Dürzi halkını korumaya ve Güney Suriye'de asker konuşlandırmayı önlemeye çalışacağına söz vermişti.

Peki Dürziler kimdir ve inançları, siyaset ve toplumdaki rolleri hakkında ne biliyoruz?

Dini inançları

Dürzilik, 11’inci yüzyılın başında, İmamiye’den (İsna Aşeriye) sonra Şiiliğin ikinci en büyük dalı olan İsmâiliyye mezhebinin bir fırkasıdır.

Kendilerine Muvahhidun diyen Dürziler, Lübnan'daki en yüksek dini otorite olan el-Akl Şeyhliğinin web sitesine göre, “Bir ve tek olan, yeri ve göğü yaratan Allah’a” meleklerine, peygamber ve resullerine, ahiret gününe inanırlar.

Mezhep mensupları ile sınırlı olan öğretilerinin gizliliğini açıklar şekilde, ritüellerine aşina olan ve adının açıklanmasını istemeyen birinin AFP’ye vurguladığı gibi, Dürziler inançlarında “zahiri mesaj ile batini mesaj”ı temel alırlar.

Bahsi geçen kişi, tek tanrılı dinlerin uzun bağlamlarına dayanan, dini kavramları felsefe ile karıştırma yoluyla Platon'un fikirlerinden etkilenen, “Allah’ın gerçek tevhidinde olgun bir aşamaya” dayanan öğretilerden bahsediyor.

Dürzilik, sözde doğruluk, iman kardeşlerini koruma ve karşılıklı yardım, İblis'i ve bütün şer güçleri tanımama gibi yedi temel tavsiyeyi (esası) benimser ve reenkarnasyonun “mezhebin bir parçası” olduğuna inanır.

Dini günler

Dini günleri, diğer mezhepler ile aynıdır. Ek olarak, kurban bayramından önceki on gün boyunca yapılan günlük toplantılar vardır. Bu toplantılarda dini okumalar, bazı ibadetler, bazı şiirler ve manevi okumalar yapılır. Bunlar Muvahhid birisinin yerine getirmesi halinde gerçek tevhidi uygulamış kabul edileceği yedi esası pekiştirmektedir.

Aynı şekilde, Hicri yeni yılı ihya ederler ve herkes gücü yettiğince zekat öder.

Şeyhleri iman kardeşlerini koruma ve iletişimi koruma ilkesini yerine getirmek için perşembe-cuma gecesi ritüelleri ve ibadetleri eda etmek, dini okumalar yapmak amacıyla toplanırlar.

Mezhebin öğretileri mensupları arasında gizli kalır ve bazı karma evliliklerin varlığına rağmen, genellikle Dürzilerin kendilerine mezhep mensuplarının dışında hayat arkadaşı seçmeleri hoş karşılanmaz.

Yayıldıkları bölgeler

Dindar erkeklerinin siyah kıyafetler giyinip başlarına beyaz sarık sardıkları, kadınlarının ise yine siyah kıyafetler giyip, başlarını ve yüzlerinin bir kısmını örten beyaz bir başörtü taktıkları Dürzilerin sayısının 1 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.  

Dürzi mezhebi mensupları çoğunlukla Lübnan, Suriye, Filistin toprakları ve Ürdün'deki dağlık bölgelerde yoğun bir şekilde yaşıyorlar.

Suriye'deki nüfuslarının 700 bin olduğu tahmin ediliyor ve çoğu kaleleri sayılan Suveyda şehrinin bulunduğu ülkenin güneyinde yaşıyor. Ayrıca Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçeleri ile ülkenin kuzeybatısındaki Idlib'de sınırlı sayıda bulunuyorlar.

Lübnan'da sayılarının yaklaşık 200 bin olduğu tahmin ediliyor ve yoğun olarak ülkenin merkezindeki dağlarda, özellikle de Şuf, Aliya ve el-Metn el-Ala bölgelerinde, ayrıca Cebel el-Şeyh’in batı eteklerindeki Hasbaya ve Raşiya gibi bölgelerde yaşıyorlar.

İsrail'de ise Celile, Karmel Dağı ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nde 20'den fazla köyde dağınık bir şekilde yaşıyorlar. Merkezi İstatistik Bölümü'ne göre, İsrail vatandaşlığına sahip olanların sayısı 153 bin. Ek olarak, Golan'da yaşayan yaklaşık 23 bin Dürzi’nin büyük çoğunluğu kalıcı İsrail ikametgah belgesine sahip.

İsrail'deki Dürzi Mirası Merkezi'ne göre, İsrail mezhebi “kendi mahkemeleri ve bağımsız manevi liderliği ile tek başına bir oluşum olarak” tanıyor.

Tarihçi Sami Nesib Makarem, “Dürzi İnancı” adlı kitabında, özellikle Lübnan ve Kuzey Suriye'deki bazı Dürzilerin “16. yüzyıldan itibaren Cebel-i Havran'a göç ettiğini” ve bölgenin “Cebel-i Dürzi” olarak anılmaya başladığını belirtiyor.

Buradan bazıları, özellikle kuzeyde yaklaşık 15 bin ila 20 bin Dürzi'nin yaşadığı Ürdün'e göç etti.

Az sayıda Dürzi de Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Avustralya gibi dünyanın çeşitli bölgelerine ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'ya göç etti.

Sosyal ve politik rol

Dürziler, farklı ülkelere yayılmalarına rağmen yakın bağlarını sürdürmeye çalıştılar.

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden tarihçi Profesör Makram Rabah, Dürziler, Maruniler ve Lübnan Dağı'ndaki çatışmalar üzerine yazdığı bir diğer kitapta şu açıklamayı yapıyor: “Karma evlilikler ve Dürziler arasında ilişkiler var ve din adamları bu ilişkinin sürdürülmesinde önemli bir rol oynuyorlar. Sınırlar çizilmiş olsa da, Dürziler onları gerçekte tanımadılar.”

Makram'a göre, bir azınlık olmalarına rağmen, Ortadoğu'da Dürziler “bölgenin siyasi ve sosyal yaşamında, ekonomik ve sosyal meselelerinde önemli ve bazen öncü bir rol” oynadılar.

Bu durum genellikle, azınlığın rolünü, büyüklüğünün ötesinde şekillendirmede önemli bir etkiye sahip olan feodal liderlerden veya aile liderlerinden kaynaklanıyordu.

Örneğin Lübnan'da lider Kemal Canbolat, 1950'lerden iç savaşın başlangıcı (1975-1990) ve 1977'deki suikastına kadar önemli bir siyasi rol oynadı.

Suriye'de Fransız manda yönetimi, 1921'de Cebel el-Dürzi bölgesine idari bağımsızlık verdi ve bu statü 1937'ye kadar devam etti. Ancak bu dönemde, en önde gelen Dürzi liderlerinden biri olan Sultan Paşa el-Atraş, 1925'te Fransızlara karşı patlak veren büyük bir ayaklanmaya liderlik etti.

İsrail'e gelince, Makram Rabah, Dürzilerin “devlete tamamen entegre olduklarını ve orduda görev yaptıklarını, bunun da onlara devlet nezdinde daha fazla nüfuz sağladığını” açıklıyor.

Suriye'de çatışmanın patlak vermesinin ardından Dürziler, kendilerini çatışmadan ve sonuçlarından uzak tuttular. Birkaç istisna dışında, genellikle rejime karşı silahlanmadılar veya muhalefete katılmadılar. Bulundukları bölgelerde çeşitli silahlı grupların parçası olan Dürziler, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra iktidara gelen yeni yetkililerle henüz bir anlaşmaya varamadılar.

Nisan ayı sonlarında Şam kırsalındaki iki bölgede patlak veren ve Suveyda'ya uzanan çatışmalar, Dürzi milisler ile güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu en az 119 kişinin ölümüne yol açtı. Bu kanlı çatışmaya İsrail hava saldırılarıyla müdahale etti ve Şam’ı, Dürzilere zarar verilmemesi konusunda uyardı.

Nadir görülen bir siyasi ayrışmayla, Dürziler arasında son olaylara ilişkin tutumlar farklılaştı. Kemal Canbolat’ın oğlu Lübnanlı lider Velid Canbolat, Dürzileri Müslümanlar ile “sonsuz bir savaşa” sürüklemek konusunda uyarıda bulunurken, dini otoriteler ve Suriyeli Dürzi askeri gruplar, Dürzilerin ülkenin “ayrılmaz bir parçası” olduğunu vurguladılar.Şarku'l Avsat'ın Independet Arabia'dan aktardığı analize göre buna karşılık, Suriyeli din adamları ve İsrail’deki Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif, İsrail'e Suriye Dürzilerini koruma çağrısında bulundular.

Rabah, bu tarafların “farklı ajandalara sahip olduğunu ve daha da önemlisi, üç ülkeye uzanan bir nüfuz mücadelesi olduğunu” belirtti.