İran'da ‘iç savaş’ uyarısı

İç savaş uyarısı, baskının şiddetlenebileceğinin habercisi olarak görülüyor.

İran'da ‘iç savaş’ uyarısı
TT

İran'da ‘iç savaş’ uyarısı

İran'da ‘iç savaş’ uyarısı

İran, ‘Batılı düşmanlarını’ Mahsa Amini adlı genç kadının ölümünün ardından patlak veren gösterileri körükleyerek bir ‘iç savaş’ başlatmaya çalışmakla suçladı. Analistler rejimin bu açıklamasının daha şiddetli bir baskının habercisi olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Protestolarla ilgili olup olmadığı bilinmeyen iki saldırının gerçekleştiği çarşamba gününde motosikletli saldırganların, aralarında bir kadın ve 9 ve 13 yaşlarındaki iki erkek çocuğun da bulunduğu dokuz kişiyi öldürmesinden bu yana İran'ın daha fazla kaosa sürükleneceğine ilişkin korkular artıyor.
İranlı yetkililer olaya ilişkin hızlıca bir açıklama yaparak, iki güvenlik görevlisinin de öldüğünün belirtildiği İze ve İsfahan saldırılarının arkasında ‘Batılı düşmanlar’ tarafından desteklenen ‘teröristlerin’ olduğunu duyurdu.
Bu, protestoların patlak vermesinden bu yana yetkililer tarafından ‘teröristlerin’ suçlandığı ikinci saldırı oldu. 26 Ekim'de İran’ın Şiraz kentinde bir türbeye saldırı düzenlenmiş ve 13 kişi yaşamını yitirmişti. Saldırı DEAŞ tarafından üstlenilmişti.
Ancak AFP’ye açıklamalarda bulunan analistler, son iki saldırının faillerinin kim olduğu bir yana, saldırıların Amini’nin 16 Eylül'de İslami kıyafet kurallarını ihlal ettiği için ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra ölmesiyle patlak veren gösterilere daha sert bir tepki verilmesine neden olabileceğini aktardılar.  
Washington Enstitüsü'nden İran uzmanı Henry Rome, AFP’ye şu açıklamalarda bulundu:
“İze ve İsfahan'da ne olduğuna dair iyi bir fikrimiz yok. Bu bir terörist grubun işi miydi yoksa potansiyel olarak rejimin işi miydi? Her halükarda hükümet muhtemelen saldırıları, protestoların ulusal güvenliği baltaladığı ve Batı destekli terörizme kapı araladığı mesajını vermek için kullanacak. Hükümet muhtemelen İran'ın iç savaşa doğru gittiği yönündeki endişelerden ve daha güçlü bir eylemin gerekli olduğu iddiasından yararlanmaya çalışıyor.”
Çarşamba günü düzenlenen iki saldırının ardından İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, İsrail'i ve Batılı müttefiklerini İslam Cumhuriyeti’nde bir ‘iç savaş’ çıkarmayı planlamakla suçladı. Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, istihbarat servisleri, İsrail ve Batılı politikacıların ‘İran’ın zayıflayıp parçalanmasını takip edecek bir iç savaş planı yaptıklarını’ vurgulayan Abdullahiyan şu ifadeleri kullandı:
“İran'ın bir Libya veya Sudan olmadığını bilsinler. Bugün düşmanlar İran'ın güvenliğini ve kimliğini hedef alıyorlar. Ancak halkımızın sağduyulu olması onların planını bozdu.”
Diğer yandan rejime yakınlığı ile bilinen İran merkezli Fars haber ajansı çarşamba günü yapılan saldırıların ‘ülkeyi parçalamak isteyenlerin bir iç savaşı körüklemeyi amaçladıklarını’ gösterdiğini savundu.
Amerikan Girişimcilik Enstitüsü'nün (AEI) Kritik Tehditler Projesi'nde İran analisti olan Kita Fitzpatrick ise konuya ilişkin yaptığı açıklamada, etnik açıdan çeşitlilik gösteren Huzistan eyaletinin İze kentindeki saldırının ardından rejimin baskısının, ‘tarih boyunca çalkantılı olan eyaletlerde, özellikle de ötekileştirilmiş etnik azınlıklardan oluşan büyük nüfusa sahip olan eyaletlerde, daha geniş çaplı bir polis vahşeti eğilimini takip ettiğini’ söyledi.
Fitzpatrick, AFP’ye şu açıklamalarda bulundu:
“Rejimin İze saldırısından sorumlu tuttuğu DEAŞ gibi gruplar, İran sınırları içinde saldırılar düzenlemek için protestolardan yararlanmaya çalışıyor olabilir. Ancak bazı analistler, İran'daki son saldırılar ile tipik DEAŞ saldırıları arasında tutarsızlıklar gözlemliyor. Rejim, ne olursa olsun muhtemelen bu saldırıları kullanmaya ve devam eden protestoları bastırmasını haklı çıkarmak için bunlardan yararlanmaya çalışacak.”
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre rejim daha da şiddetli bir karşılık vererek, şimdiye kadar kadınlar tarafından yönetilen ve büyük ölçüde barışçıl kalan bir protesto hareketini radikalleştirme riskini alıyor. Bu hafta protestocularda bir artış görüldü. Sosyal medyada protestocuların güvenlik güçleriyle çatıştıklarını ve araçları ile karargahlarını ateşe verdiklerini gösteren videoların yayınlanması sıklaştı.
Arap Dünyası İçin Şimdi Demokrasi’den (DAWN) kıdemli İran analisti Omid Memarian’ın AFP’ye yaptığı değerlendirme şöyle oldu:
“Şiddeti başlatan devletin güvenlik güçlerinin kendisi. Ancak giderek daha fazla sayıda insan karşılık veriyor ve kendilerini savunmaya çalışıyorlar. Hükümetin stratejisi, insanların evlerine dönmesi için bir korku ve panik ortamı yaratmak.”
Memarian ayrıca yetkililerin ‘protestoları durdurmak için sokaklarda şiddete ve yargı yoluyla sert cezalara başvurduklarını’ ancak bu yaklaşımın halkın ‘öfkesini ve kızgınlığını daha da artırdığını’ söyledi.
Bağımsız araştırmacı Mark Pyruz da güvenlik güçlerine motosikletlerle yapılan saldırıların, Besic güçlerinin isyancılar tarafından darp edilmesinin ve polis memurlarının yakın mesafeden taşlanmasının ‘kendisine Suriye iç savaşının ilk dönemini hatırlattığını’ belirtti.  “İze ve İsfahan'daki silahlı saldırılarla ilgili olarak İran'da olup bitenler hakkında henüz elimizde yeterli bilgi yok. Bu önümüzdeki günlerde yakından takip edilmesi gereken bir mesele” ifadesini kullandı.



Naim Kasım: İran'ın her türlü destekle yanındayız

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
TT

Naim Kasım: İran'ın her türlü destekle yanındayız

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)

Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Naim Kasım dün yaptığı açıklamada, grubunun bir tarafta İran, diğer tarafta İsrail ve ABD arasındaki çatışmada “tarafsız olmadığını” söyledi.

Naim yaptığı açıklamada, “Bu nedenle İran'ın, liderliğinin ve halkının yanında olduğumuzu ifade ediyor ve bu acımasız İsrail-Amerikan saldırganlığı karşısında uygun gördüğümüz şekilde hareket ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Naim şöyle devam etti: "İsrail'in son günlerdeki saldırganlığı bu halkın direncini ve tüm baskılara meydan okuduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca İsrail'in acizliğini, ağır kayıplarını ve saldırganlığında Amerika'nın desteğini aramaya yönelik çaresizliğini de gösterdi. Ancak bu, bizi İran'ın yanında durma ve bu kibir ve zorbalığa son verilmesine katkıda bulunacak her türlü desteği verme sorumluluğumuzdan kurtarmaz."

Kasım, “Amerika bölgeyi kaos ve istikrarsızlığa, dünyayı da açık krizlere sürüklüyor” diyerek, “İran'ın kendini savunma hakkı vardır ve bölge halkları ile dünyanın özgür insanlarının büyük lider ve İran'la aynı siperde olma hakkı vardır” dedi.

Hizbullah'ın İran lideri Ali Hamaney'in “yaklaşımına” bağlı kalması, Lübnanlıların, Tahran'ın istemesi halinde Hizbullah'ın İsrail ile İran arasında devam eden savaşa katılacağı yönündeki korkularını tazeledi. Lübnan'da resmi düzeyde bu hipotezi çevreleyen belirsizlik ve askeri analistlerin Hizbullah'ın böyle bir savaşa girebilecek askeri kapasitesi konusundaki kuşkuları göz önünde bulundurulduğunda, Hizbullah'ın İsrail ile İran arasında devam etmekte olan savaşa müdahil olacağına dair endişelerini artırıyor.