Tunus'ta düzenlenen Frankofon Zirvesi’nin ana gündem maddeleri: Dünyadaki ekonomik durum ve gıda güvenliği

Tunus Cumhurbaşkanı, dün Cerbe’de düzenlenen Frankofon Zirvesi’ne katılan heyetlerle hatıra fotoğrafı çektirdi (AP)
Tunus Cumhurbaşkanı, dün Cerbe’de düzenlenen Frankofon Zirvesi’ne katılan heyetlerle hatıra fotoğrafı çektirdi (AP)
TT

Tunus'ta düzenlenen Frankofon Zirvesi’nin ana gündem maddeleri: Dünyadaki ekonomik durum ve gıda güvenliği

Tunus Cumhurbaşkanı, dün Cerbe’de düzenlenen Frankofon Zirvesi’ne katılan heyetlerle hatıra fotoğrafı çektirdi (AP)
Tunus Cumhurbaşkanı, dün Cerbe’de düzenlenen Frankofon Zirvesi’ne katılan heyetlerle hatıra fotoğrafı çektirdi (AP)

Bu yıl 18’incisi düzenlenen Frankofon Zirvesi’nin çalışmaları, Tunus’un Cerbe Adası’nda, dün Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun yanı sıra Senegal Devlet Başkanı, Orta Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı ve Moritanya Devlet Başkanı gibi Afrika'daki Frankofoni (Fransızca konuşulan) ülkelerden çok sayıda liderin başını çektiği konuklarını karşılamasıyla başladı.
Tunus’un ‘Çeşitlilik Temelinde İletişim: Frankofoni Ülkelerde Kalkınma ve Dayanışma Çerçevesinde Dijital Teknoloji’ başlığı altında ilk kez ev sahipliği yapacağı ve büyük ölçüde ekonomik durum ile gıda ve enerji güvenliğinin tartışılacağı zirveye 60'tan fazla devlet başkanı ve başbakanın yanı sıra 90 resmi heyet katılıyor. Aynı şekilde çok sayıda bakan,  parlamento temsilcisi ve 20'den fazla dışişleri bakanının yanı sıra Mısır, Moldova, BAE ve Sırbistan gibi Frankofoni olmayan (Fransızca konuşulmayan) ülkeler de katılımcılar arasında yer aldı.
Tunus Cumhurbaşkanı, diplomatik toplantılarda konuşmasını fasih Arapça (modern standart Arapça) kullanma alışkanlığını, konuklarına Fransızca hitap ederek ihlal etti. Fasih Arapça ile konuşmalar yapmayı ve açıklamalarda bulunmayı tercih etmesi ve Arap edebiyatından alıntılar yapmasıyla bilinen Cumhurbaşkanı Said, iki yıl önce Paris'e yaptığı ziyarette de Fransızca konuşmayı tercih etmişti. Bu kez Cumhurbaşkanı Said’in, Tunus'un liberal çizgideki eski Cumhurbaşkanı Habib Bourguiba aracılığıyla kurucu üyesi olduğu Uluslararası Frankofoni Örgütü’ne üye ülkelerin temsilcileri karşısında yapacağı konuşmada hangi dili kullanacağını merak eden gözler zirvenin yapıldığı salona çevriliydi ve Cumhurbaşkanı, katılımcılara Fransızca hitap etmeyi tercih etti.
Cumhurbaşkanı Said, konuşmasında şunları söyledi:
“Fransız yazar Albert Camus ‘Fransızca benim vatanımdır’ der. Ben de Uluslararası Frankofoni Örgütü’nün 60’ıncı kuruluş yıldönümünde, Arapça'nın benim vatanım olduğunu söylüyorum.”
Cumhurbaşkanı Said’in sözleri, Fransa merkezli televizyon kanalı TV5MONDE tarafından övüldü.
Tunus Cumhurbaşkanı, zirvenin açılış oturumunda, “Tunus, tüm engellere, zor ve hassas koşullara ve zirveyi iptal etme çabalarına rağmen taahhütlerini yerine getiriyor ve bu zirveyi düzenliyor. Eğer Bugün Cerbe’de, yarın tüm dünyada başarılı olursak, sorunlarımızı da biliriz. Bundan herkes galip çıkacak. Tüm dünyada paylaşmaya çağrıldığımız özgürlüklere ve ideallere dayalı bir sosyal gelişim adına daha iyi bir gelecek hayal edebiliriz” ifadelerini kullandı.
Cerbe’deki Frankofon Zirvesi’nin sonuçlarının ‘olumlu olacağını’ belirten Said, ülkesinin, Tunus halkının tercihleri çerçevesinde ekonomik ve sosyal durumu iyileştirmek ve bunu başarmak için çalıştığını vurguladı. Said, Cumhurbaşkanlığının ‘bu konuda bir vizyonunun ve yapabileceklerinin olduğunu’ da sözlerine ekledi. Zirvenin, ‘somut ve fiili sonuçlara ulaşması ve başarılı olması için sağlam bir irade ile kesintisiz ortak çalışmanın sonucu olduğuna’ işaret eden Said, başta Uluslararası Frankofoni Örgütü olmak üzere ülkesinde ve uluslararası düzeyde çabalayan herkese zirvenin başarılı olması için gösterdikleri tüm çabalardan ötürü samimi teşekkürlerini ifade etti.
Bölgenin yaşadığı değişikliklere değinen Tunus Cumhurbaşkanı, zirvede dijitalleşme konusunun “iyi bir seçim olduğunu ve Frankofon alanında bir kalkınma ve dayanışma unsuru olarak değerlendirilmesinden kaynaklandığına” işaret eden “Bugün hepimiz tüm dünyada meydana gelen ve yeni çözümler bulmayı gerektiren değişimlerin farkındayız” şeklinde konuştu.
Zirveyi eleştirenlerin ve muhalefetin, “Fransız kolonizasyonu ile bağlantılı” Frankofon Zirvesi’ni düzenleyenlere karşı yönelttikleri suçlamalara da yanıt veren Said, “Yabancı dil kompleksimiz yok. İbn Haldun, Cahiz ve birçok Arap alim ve filozof, ulusal ve hiçbir tarafça dikte edilmeyen dillere ve seçimlere açık olmanın öneminden bahsetmişlerdir” dedi. Diğer dillerle ilgilenmenin, “fikir ve algılar üzerinde, modası geçmiş ve eski fikirlerden farklı yeni değerler ve fikirlere dayalı yeni bir dünya üzerinde anlaşmanın önemini gösterdiğine” işaret eden Tunus Cumhurbaşkanı,  “dünyadaki herkesle tanışmanın öneminié vurgulayarak “Yeni dünya, devletin resmi dili Arapça’nın yanı sıra Fransızca ve diğer tüm dillerde ele alınıyor” dedi.
Öte yandan Frankofon Zirvesi'nin açılış oturumunda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, önümüzdeki iki yıl boyunca Uluslararası Frankofoni Örgütü’ne başkanlık yapma görevini üstlendi.
Uluslararası Frankofon Örgütü Genel Sekreteri Louise Mushikiwabo, zirve sonunda duyurulması beklenen “Cerbe Bildirisi” taslak metninin örgütün birçok güncel sosyal, politik ve ekonomik konudaki tutumlarını içereceğini açıkladı.
Katılımcılar, Uluslararası Frankofon Örgütü’nün 2023 ve 2030 yılları arasındaki stratejik çerçevesini oluşturan “Cerbe Bildirisi” taslak metnini tartışacak ve örgüte üye olmak isteyen ülkelerin ve kuruluşların taleplerini değerlendirecekler. Ayrıca başta gelecek yılın bütçesi olmak üzere mali konuları ele alacak ve bir sonraki zirvenin tarihini belirleyecekler.
Zirvede, uluslararası krizlerin gölgesinde ekonomik durum, gıda ve enerji güvenliği, finansman ve borçlanma sorunları ile ülkelerin karşı karşıya olduğu en önemli güncel zorluk olan iklim değişikliğiyle mücadele başta olmak üzere birçok önemli mesele de tartışılacak. Zirvenin gündeminde, 600'den fazla iş insanı ve şirket temsilcisinin katılımıyla bugün ve yarın olmak üzere iki günlük bir ekonomi forumu düzenlenmesi yer alıyor.
Tunus Dışişleri Bakanı Osman el-Cerendi, ülkesinin zirvenin, bu zirveden çıkacak tavsiyelerin benimsenmesi ve öncü girişimlerde bulunulması gibi çeşitli faaliyetlerle sonuçlanmasının yanı sıra Frankofoni ülkeler arasında tüm alanlarda işbirliğine yeni bir ivme kazandırmasını ve kendi ifadesiyle mevcut zorluklar karşısında dayanışmayı güçlendirmesini umduğunu vurguladı.
Zirveye ev sahipliği yapmasının Tunus’a sunduğu fırsatlara değinen Bakan Cerendi, ülkesinin ekonomik, sosyal ve kültürel düzeylerde birçok unsura sahip olduğunu, bunun da Frankofoni ülkelerdeki kültürel, bilimsel ve teknolojik alanların yanı sıra yatırım ve ticaret borsaları başta olmak üzere çeşitli sektörlerdeki işbirliği olanaklarından yararlanmasını sağlayacağını söyledi.
Diğer taraftan zirvenin bazı katılımcıları, Uluslararası Frankofon Örgütü’nün Ruandalı Genel Sekreteri Louise Mushikiwabo’nun, bu görev için tek aday olmasından ötürü Uluslararası Frankofoni Örgütü Genel Sekreterliği görevini dört yıllık yeni bir dönem daha sürdürmesi için yeniden seçilmesini bekliyorlar.



Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
TT

Hamas, anarşi ve casuslukla suçlanan kişilerle savaşıyor

 Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)
Haziran ayında Gazze Şeridi'nde gıda yardımı dağıtılan bir alanın yakınında eşek arabasının üzerine uzanmış yaralı bir Filistinli kadın (AP)

Hamas, dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesiminde büyük bir aşiretin üyelerini, diğer suçlamaların yanı sıra anarşi ve yardım tırlarının yağmalanması olaylarına karıştıkları iddiasıyla öldürdü. Olay, İsrail'in, Hamas ile El Fetih'e bağlı bazı aktivistler ya da bazı Filistinli aileler arasındaki farklılıkları istismar etmeye ve onları Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak için ordusuyla koordineli çalışan silahlı milisler haline gelmiş gibi göstererek kendi çıkarlarına hizmet etmek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde meydana geldi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 20 aydır sürdürdüğü savaşın başından bu yana, El Fetih aktivistlerinin ya da Gazze Şeridi'ndeki bazı aşiret üyelerinin Hamas'a yönelik düşmanlıklarını istismar ederek, Hamas'a karşı silahlı gruplar oluşturmaya çalıştı. Ekim 2023'ten bu yana savaşta yaşadığı gerilemelere rağmen Gazze Şeridi'ni yönetmeye devam eden Hamas ise bu yaklaşıma, İsrail'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen bir dizi kişiyi infaz ederek karşılık verdi.

Hamas'ın son operasyonunda dün şafak vakti Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta büyük bir aşirete mensup yaklaşık 12 Filistinli öldürüldü. Söz konusu aşiretin üyeleri, Deyr el-Balah'ın doğusunda İsrail güçlerinin konuşlandığı bölgelerde ya da yakınlarında bulunuyordu.

Şarku’l Avsat'a konuşan saha kaynakları, öldürülenlerin bir kısmının son zamanlarda yaşanan anarşinin ve yardım tırlarını yağmalama girişimlerinin arkasında olduklarından şüphelenildiğini bildirdi. Bazılarının ise İsrail için casusluk faaliyeti yürüttüklerini iddia eden kaynaklar, bunun da Hamas kaynakları tarafından doğrulandığını söyledi.

İsrail'in Hamas'la mücadele etmek için desteklemeye çalıştığı, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın bazı bölgelerinde, İsrail'in tamamen işgal ettiği ve sakinlerini yerinden ettiği bölgelerde bulunan Yaser Ebu Şebab silahlı grubu gibi pek çok benzer vaka olduğu açık. Filistin Yönetimi, Ebu Şebab'ın kendisiyle olan ilişkisini reddetmiş olsa da Ebu Şebab, Filistin Yönetimi'ne atıfta bulunarak defalarca ‘Filistin meşruiyeti’ altında faaliyet gösterdiğini iddia etti.

Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan bir habere göre İsrail ordusu, Gazze ve Han Yunus'ta faaliyet gösteren ve üyeleri El Fetih üyesi ya da Filistin Yönetimi güvenlik servisleri mensubu olan iki silahlı grupla koordinasyon kurmaya başladı. Bu gruplar Gazze Şeridi'ndeki Hamas yönetimini zayıflatmak amacıyla mali destek alıyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta yiyecek almaya çalışan Filistinli çocuklar, 30 Haziran (AFP)

Haberde Rami Halas adlı bir kişinin liderliğindeki silahlı grubun, Gazze şehrinin Şucaiye mahallesinde faaliyet gösterdiği ve mahalle içindeki Hamas mensuplarına karşı operasyonlar düzenlediği, ikinci grubun ise Yaser Hanidek tarafından yönetildiği ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta faaliyet gösterdiği belirtildi.

Haberde bu iki grubun İsrail'den silah ve insani yardım desteği aldığı, üyelerinin ise Filistin Yönetimi'nden maaş aldığı iddia edildi.

Söz konusu haber üzerine Yaser Hanidek bir video yayınlayarak, İsrail'in iddialarını yalanladı ve kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğini vurgulayarak halen Han Yunus'ta olduğunu, normal bir şekilde çalıştığını, anarşiyi reddettiğini, direnişin yanında yer aldığını ve direnişin sırtında bir hançer olmayacağını söyledi. Bununla birlikte, iki kardeşinin ölümüne neden olan ailevi anlaşmazlıkların kendisini silahlanmaya ittiğini belirterek, İsrail, El Fetih ya da Filistin Yönetimi'nin herhangi bir kurumuyla hiçbir bağı olmadığını açıkladı.

Öte yandan, tanınmış Halas ailesi vatanseverlik dışı her türlü eylemi reddeden bir açıklama yayınlayarak, Filistinlilerin genel tutumunun dışındaki her türlü davranışı reddettiklerini vurguladı.

Bu ailenin mensuplarınn çoğu El Fetih'e mensup, ancak aralarında Hamas ve İslami Cihad Hareketi üyeleri de var.

Gazze Şeridi’ndeki İçişleri ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı Ebu Şebab'a teslim olması için 10 gün süre vermiş, ‘vatana ihanet’, ‘casusluk’, ‘silahlı hücre kurmak’ ve ‘silahlı isyan’ ile suçlamış, teslim olmaması halinde gıyabında yargılamakla tehdit etmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir aydan uzun bir süre önce İsrail'in Hamas'a muhalif silahlı grupları desteklediğini itiraf etmişti.

Hamas sık sık kamuoyu önünde İsrail'i Gazze Şeridi'ndeki kaosun arkasında olmakla suçluyor ve daha önceki açıklamalarına göre ‘vatandaşların güvenliğine müdahale etmeye cesaret eden herkese karşı demir yumrukla saldıracağını’ vurguluyor.

Hamas, Gazze Şeridi'ndeki büyük kaos ortamında güvenlik durumunun kontrolünü yeniden ele geçirmek için ateşkesten faydalanıyor ki bunu, iki aydan fazla süren bir önceki ateşkes sırasında da yapmıştı. Hareket son zamanlarda silahlı adamlara, tüccarlara, çetelere, hırsızlara ve İsrail'le iş birliği yapanlara karşı daha kapsamlı güvenlik operasyonları düzenlemeye ve bu kişileri infaz etmeye ya da yaralamaya başladı.