Frankofon Zirvesi son gününü kadın ve gençlik sorunlarına adadı

Fotoğraf (AA)
Fotoğraf (AA)
TT

Frankofon Zirvesi son gününü kadın ve gençlik sorunlarına adadı

Fotoğraf (AA)
Fotoğraf (AA)

Tunus’ta bu yıl 18’incisi düzenlenen Frankofon Zirvesi’nin çalışmaları, dün (Pazar), sona erdi. Tunus’un ‘Çeşitlilik Temelinde İletişim: Frankofoni Ülkelerde Kalkınma ve Dayanışma Çerçevesinde Dijital Teknoloji’ başlığı altında ilk kez ev sahipliği yaptığı ve büyük ölçüde ekonomik durum ile gıda ve enerji güvenliğinin tartışıldığı zirveye 60'tan fazla devlet başkanı ve başbakanın yanı sıra 90 resmi heyet katıldı. Aynı şekilde çok sayıda bakan, parlamento temsilcisi ve 20'den fazla dışişleri bakanının yanı sıra Mısır, Moldova, BAE ve Sırbistan gibi Frankofoni olmayan (Fransızca konuşulmayan) ülkeler de katılımcılar arasında yer aldı.
Tunus'un başkanlık ettiği zirvede, katılımcı devlet ve hükümet başkanları zirve kararlarını içeren “Cerbe Bildirisi” yayınladı. Bildiri, küresel ekonomik durum ve gıda güvenliğini sağlama ihtiyacı ve örgütün bir dizi politik, ekonomik ve sosyal konudaki pozisyonunu ifade etti.
İkinci günün çalışmaları, 31 devlet ve hükümet başkanı, 35'ten fazla dışişleri bakanı, Frankofoni'den sorumlu akredite bakanlar ve uluslararası kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla devam etti. Zirvenin üçüncü oturumu kadın ve gençlik konularına ayrıldı.
Zirvenin çalışmaları, mevcut Genel Sekreter Louise Mushikiwabo'nun, tek adayı olarak Uluslararası Frankofoni Örgütü'ne 4 yıl daha başkanlık etmek üzere seçilmesiyle sona erdi.
Uluslararası Frankofon Örgütü tarafından çoğu Afrika olmak üzere üye ülkelerdeki projelerin finansmanı için tahsis edilecek mali kredilerin duyurulması olasılığına ilişkin olarak, zirvenin medya koordinatörü Muhammed Trabelsi bir basın açıklamasında, belirli mali ödeneklerle ilgili rakamların açıklanmadığını kaydetti. Japonya'nın Afrika ülkeleriyle kalkınmayı ilerletmek için düzenlediği "TICAD 8" zirvesinde ise 30 milyar dolar ayrıldığı duyurulmuştu.
Tunus Başbakanı Necla Budin Buden, Frankofon Zirvesi'nin ortak alanda dijitalleşmeyi desteklemek için dijital alanda faaliyet gösteren çok uluslu şirketler tarafından finanse edilebilir bir Frankofon yatırım fonu kurma önerisini kabul etmesi gerektiğini söyledi. Tunus Başbakanı, “Dijitalleştirme, Frankofoni için öncelikli bir araç” başlıklı tartışma oturumunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki dijital uçurumu azaltma zorluğuyla yüzleşmede kapsamlı bir yaklaşım benimsemenin önemini vurguladı.
Oturum, bir dizi katılımcı delegasyonun başkanları arasında dijital alanda işbirliğini ilerletme ve bu ortak alanda çeşitli aktörler arasında ilgili ortaklıkları birbirine bağlamada Uluslararası Frankofoni Örgütü’nün rolünü geliştirme yolları hakkında görüş ve teklif alışverişine tanık oldu.
Zirveye katılanlar, ilk gün boyunca örgütün 2023-2030 yılları arasındaki stratejik çerçevesini tartışmış ve örgüte üye olmak isteyen ülke ve kuruluşlara katılma prosedürlerini ve mali ve idari konuları incelemişlerdir. Ayrıca başta gelecek yılın bütçesi olmak üzere mali konuları ele alacak ve bir sonraki zirvenin tarihini belirleyecekler.
Başka bir bağlamda, Görsel-İşitsel Medya Yüksek Bağımsız Kurumu (HAICA), Tunus Seçim Kurumu'nun 25 Kasım’da başlaması beklenen seçim kampanyasının medyada yer almasına ilişkin kuralların belirlenmesine yönelik kararın gerekliliklerini reddettiğini duyurdu. HAICA, kararın "Tunus anayasasını açıkça ihlal ederek, seçimlerle ilgili medyanın şeffaflığını ve bütünlüğünü tehdit eden tehlikeli bir eğilim" içerdiğini belirtti. Kurum seçim komisyonunun kararını bozmak için Tunus yargısına başvurma hakkını saklı tuttuğunu vurguladı.
Bu bağlamda, Bağımsız Görsel-İşitsel Medya Yüksek Otoritesi Başkanı Nuri el-Lecmi, “Seçimler konusunda sadece seçim komisyonunun tam önceliğe sahip olması, seçim kampanyasının haberleştirilmesinde medya kaosuna yol açacaktır. Bu yetki, seçim sürecine dahil olan diğer tarafların dışlanması anlamına gelmektedir. Bu taraflar HAICA, Sayıştay ve İdare Mahkemesidir” dedi.
Lecmi, seçim komisyonunun savcılığa sevk edilmesinin "basın ve ifade özgürlüğü için ciddi bir tehlike oluşturduğunu ve Tunusluları medya kaçakçılığı politikasına geri döndürdüğünü" vurguladı.
HAICA, bir bütün olarak seçim iklimine yönelik artan eleştiriler sonucunda seçim sürecini bozmaya çalışmakla suçlandığı bir medya kampanyasına maruz kaldı.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.