Lübnan: Petrol gelirleri yasası Cumhurbaşkanlığı krizine takıldı

Gelecek hafta Lübnan Kuvvetleri Partisi, yeni bir yasa tasarısını Meclis’e sunacak

Lübnan Temsilciler Meclisi oturumu (EPA)
Lübnan Temsilciler Meclisi oturumu (EPA)
TT

Lübnan: Petrol gelirleri yasası Cumhurbaşkanlığı krizine takıldı

Lübnan Temsilciler Meclisi oturumu (EPA)
Lübnan Temsilciler Meclisi oturumu (EPA)

Lübnan Temsilciler Meclisi Maliye ve Bütçe Komisyonu’nun bu hafta ortasında aldığı kararla, Lübnan’daki petrol ve gaz gelirlerine tahsis edilmesi beklenen egemen fon yasası üzerindeki çalışmaları harekete geçirmek için bir alt komisyon kurulması kararlaştırıldı. Lübnan, geçen Ekim ayı sonunda İsrail ile güney deniz sınırlarının çizilmesini tamamladı.
Ancak Lübnan’daki düğümler, her zamanki gibi, bu ülkenin yaklaşık 3 yıldır bocaladığı mali krizden çıkmasını sağlayabilecek çıkarları ve fırsatları tehdit ediyor. Mevcut Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın görev süresinin sona ermesinden bu yana yeni cumhurbaşkanı seçilmeden önce milletvekillerinin büyük bir bölümü yasa tasarısının kabulünü doğru bulmuyor. Parlamento blokları, genel kurul tarafından onaylanacak olan egemen fonun kurulması için birleşik bir yasa konusunda herhangi bir anlaşmaya varırsa, kaderi aylar hatta yıllar sürebilecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaderine bağlanan bu konuda bir mutlu son olmayacak.
Özellikle de bu fonla ilgili üç yasa tasarısının parlamento çekmecelerinde yer alıyor olması dolayısıyla bloklar arasında bir anlaşma yakın zamanda mümkün görünmüyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LKP), gelecek hafta yeni bir yasa teklifi sunmaya hazırlanıyor. Yasaların çokluğu, özellikle gelirlerin nasıl harcandığı açısından bu fonla nasıl ilgilenileceğine dair vizyonların çeşitliliğini yansıtıyor. Maliye Komitesi Başkanı Milletvekili İbrahim Kenan’ın belirttiğine göre Finans ve Bütçe Komisyonu’ndan oluşacak alt komitenin üstleneceği ilk görev, fonun ‘deneyimlerinden ders çıkarmak ve deneyimlerinin özeti’ formülünü benimsemiş bazı ülkelerle karşılaştırmalı bir çalışma hazırlamak olacak.
Güçlü Cumhuriyet Bloğu Milletvekili Razi el-Hac, bir egemen fon kurulmasına yönelik üç önerinin varlığına rağmen Lübnan Kuvvetleri’nin, yeni bir yasa taslağı için, ‘özellikle yönetim ve gelirlerin şeffaf ve uygun bir şekilde nasıl ele alınacağı konusunda entegre olmaya çabalama’ talimatı verdiğini söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, “Sondaj izinleri ve şirketlerle anlaşmalar olduğu düşünülürse, bu aşamada fonu tartışmak için çok erken bir dönem değil. Bu nedenle vergi gelirlerinin yanı sıra petrol, gaz ve diğer doğal kaynaklardan elde edilen tüm gelirlerin aktarılacağı fon için hazırlıklara başlamalıyız” dedi.
Razi el-Hac, “Maliye ve Bütçe Komisyonu çerçevesinde bir teklif üzerinde mutabakata varıldıktan sonra teklif, şu anda cumhurbaşkanının yokluğunda yasama yapamayacak Genel Kurul’a havale edilecek, ki bu bizim aylarımızı alabilir. Maliye Komisyonu’nun konuyu görüşmek üzere düzenlediği ilk oturumda, blokların çeşitli görüşlerde olduğu ortaya çıktı. Bazı taraflar, mali- parasal krizden kurtulmak için gelirlerin bir an önce değerlendirilmesi gerektiğini düşünürken, diğer bloklar ise gelirlerin bir kısmının biriktirilip ikinci kısımla ise yatırım yapılması gerektiğine inanıyor” ifadelerini kullandı.
Milletvekili, “Öncelikle fon kavramı tanımlanmalı. Yani tasarruf ve yatırım fonu olmalı ve belli bir yüzdesinin yatırım harcamalarına harcanması şartıyla, yatırım getirisi ile vergi gelirlerinin geri döneceği bir kalkınma makamı bulunmalıdır. İkinci olarak bu fonun ve yönetim kurulunun niteliği üzerinde anlaşmak gerekir. Bu noktada bir bakanlığın vesayeti altında olmasını desteklemiyoruz. Kamu kurumu olması konusunda da hemfikir değiliz. Bu durumun siyasi bir etkisi var. Üçüncü ve en önemli nokta çerçevesinde paranın nasıl harcanacağına dair anlaşmaya vararak, çalışmalarını denetlerken en yüksek derecede bağımsızlığı sağlayacak özel bir yapıya sahip olması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Yönetim kurulunun nasıl atanacağına gelince Milletvekili Hac, bunun, yatırım fonlarında veya finansal piyasalarda çalışma yıllarının sayısını belirlemek gibi, adam kayırmacılıktan uzak bir şekilde açık ve şeffaf bir mekanizma çerçevesinde olması gerektiğini vurguladı.
Öte yandan Enerji alanında avukat ve hukuk uzmanı Christina Abi Haydar, “Güney sınırlarının çizilmesine ilişkin mutabakatın ardından, başta egemen fonun kurulması olmak üzere, çeşitli kanunların çıkarılması yoluyla, mevzuat açısından doğal kaynakların kullanımını kolaylaştıracak ve hızlandıracak çalışmaların tamamlanacağı varsayılmaktadır” ifadelerini kullandı. Abi Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada başarılı egemen fonlar kuran ülkelerin deneyimlerinden yararlanılması gerektiğini kaydetti.
Hukuk uzmanı, petrol zenginliğinin oynaklığı ve dosyanın siyasallaşmasına ilişkin korkuların varlığını da gizlemedi. Christina Abi Haydar, “Gelirler, kamu borcunu ödemek için değil, üretken endüstriler ve faydalı yatırımlar için kullanılmalı. Net bir strateji geliştirdikten sonra, örneğin, bu gelirlerin yüzde 1’ini kamu borcunu ödemek veya Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakerelerde bu stratejiden yararlanmak için kullanmak mümkündür” dedi.
Abi Haydar, “Lübnan’ın bu servetten elde edeceği miktarları ilk ticari keşiften önce belirlemek mümkün değil. En önemli şey, özellikle elektrik, su, atık gibi tüm dosyalarda takip edilen politikalara duyulan güvenle, gerekli reformların tamamlanmasıdır” açıklamasında bulundu.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.