Irak’ta yolsuzluk, savaş ve ayrımcılıktan daha tehlikeli

Sudani, yolsuzluk ile mücadele için kurum oluşturuyor.

Başkent Bağdat'taki Tahrir Meydanı, yolsuzluklara ve politikacıların ihmaline tepkinin merkezi konumunda. (AFP)
Başkent Bağdat'taki Tahrir Meydanı, yolsuzluklara ve politikacıların ihmaline tepkinin merkezi konumunda. (AFP)
TT

Irak’ta yolsuzluk, savaş ve ayrımcılıktan daha tehlikeli

Başkent Bağdat'taki Tahrir Meydanı, yolsuzluklara ve politikacıların ihmaline tepkinin merkezi konumunda. (AFP)
Başkent Bağdat'taki Tahrir Meydanı, yolsuzluklara ve politikacıların ihmaline tepkinin merkezi konumunda. (AFP)

Petrol açısından en zengin ülkelerden biri olan Irak birçok sorun nedeniyle yoksulluğun da en fazla olduğu ülkelerden biri konumunda. 2003 sonrasındaki Irak hükümetlerinin yolsuzluğun Irak devletinin eklemlerini ve Mezopotamya’nın altyapısını yiyip bitiren tehlikeli sonuçlarıyla mücadele etme çabalarına rağmen yolsuzluk ülkeyi bu yöndeki küresel istasyonlardan biri haline getirdi.
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin medya ofisi tarafından geçtiğimiz çarşamba günü yapılan açıklamada, Yolsuzluk ile Mücadele Yüksek Komisyonu’nun kurulacağı belirtilmişti. Korgeneral Ahmed Ebu Ragıf başkanlığında eski Başbakan Mustafa el-Kazımi tarafından oluşturulan komiteyi andırsa da bu komisyonun ‘olağanüstü bir oluşum niteliğinde’ olduğu vurgulanmıştı.

Alışılmamış mekanizmalar
Ofis tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Başbakan'ın doğrudan rehberliğinde, bakanlık müfredatına uygun olarak yolsuzlukla mücadele amacıyla ve alışılmamış mekanizmalar yoluyla çarşamba günü Dürüstlük Komisyonu, Yolsuzlukla Mücadele Yüksek Komisyonu adlı istisnai bir oluşum kurdu. Bununla kapsamlı yolsuzluk dosyalarıyla mücadele edilmesi, yolsuzluk davalarında arananların bulunması ve kötüye kullanılan kamu fonlarının geri alınmasının hızlandırılması amaçlanıyor.” ifadelerine başvuruldu.
Irak Başbakanı Sudani, görevinin önceliğinin Irak devletine yönelik ciddi bir tehlike olarak ve meydana gelen tüm tehditlerden daha tehlikeli olarak nitelendirdiği ‘yolsuzlukla mücadele’ olduğunu vurgulamıştı. Hükümet tarafından yönetilen Rafiain Bank'ta Genel Vergi Dairesi fonlarından 2,5 milyar dolar değerindeki hırsızlık olayını soruşturan Irak makamları, olaya karışanlar hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Kanun Devleti Kaolisyonu, Başbakan'ın kuracağı komisyonun öncekilerden farklı olacağını bildirdi. Kanun Devleti Koalisyonu milletvekillerinden Sair Ciburi yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
“Başbakan, tüm siyasi baskıları bir kenara bırakarak yolsuzlukla mücadele ve yolsuzluk yapanlardan hesap sorma hususunda gayet ciddi. Yolsuzlukla ve yozlaşmışlarla mücadele etmesi yönünde Başbakan Sudani’ye yönelik büyük bir siyasi ve meclis desteği mevcut. Zira hükümet programı, Irak halkının ve dini otoritenin yıllardır çağrıda bulunduğu bu hususlara odaklanıyor.”

İstisnai vaziyet
Dürüstlük Komisyonu üyesi Aliye Nasif’in basın açıklaması da şöyle oldu:
“Irak'ta yolsuzluk istisnai bir durumdur. Dolayısıyla istisnai muamele gerektirir. Dürüstlük Komisyonu'ndan daha yüksek bir yapı oluşturan Başbakan, bu husus karşısında gözetim dairelerinden kaçınmadı. Zira yolsuzluk hususunda kırmızı çizgiler var. Bağlantıları ve çıkarları olan taraflar ve memurlar tarafından yürütülen petrol kaçakçılığı dahil olmak üzere kapsamlı yolsuzluk dosyaları, aynı zamanda vergi daireleri ve gayrimenkul dosyası kapsamında sözleşmelerde yolsuzluk ve ihlaller var. Tüm bunlar istisnai önlemler gerektiriyor. Başbakan ise şu iki çizgide ilerlerken istisnai önlemler aldı: Hizmet eksikliği ve yolsuzlukla mücadele. Bu adımlar, ülkenin güvenli karaya oturmasını sağlayacaktır.”
Diğer yandan eski milletvekili Vail Abdullatif ise yolsuzluğun sorumluları ile mücadele edilmeden yeni Irak hükümetinin verdiği sözlerin yerine getirilemeyeceğini ifade etti. Basın açıklaması yapan Abdullatif şunları söyledi:
“Sudani, halkın farkında olması gereken bir grup yolsuzun tutuklanmasını talep ediyor. Zira yalnızca bir genel müdür veya müdür yardımcısının hesap vermesi, yolsuzlukla mücadeleyi gerçekçi bir şekilde etkilemeyecektir.”
Bugün Irak devletinde yolsuzluğun köklerinin olduğunu, Basra’daki petrol kaçakçılığında anlaşıldığı gibi devletin bu yolsuzluğa liderlik ettiğini itiraf eden Abdullatif, yolsuzluk bu şekilde devam ettiği taktirde Irak devletinin çöküşünün yakın olabileceğini vurguladı.

Halk için zafer
Siyasi güçlerin şu anki hükümetin oluşturulduğu son ittifaklarında hükümet için bir bakanlar programı şeklinde yansıtılan bir politika belgesi imzaladığını belirten siyasi araştırmacı Nebil Cabbar et-Temimi, hükümetin oluşturulduğu tarih itibariyle en fazla 90 gün içinde etkili yolsuzlukla mücadele araçları oluşturmasının zorunlu kılınmasının da belge kapsamında yer aldığına işaret etti. “Sudani'nin öncelikle üzerinde anlaşmaya varılan politikaları tamamlamak için bakanlık müfredatındaki taahhüdünü yerine getirmeye çalıştığına, aynı zamanda halk için zafer elde etmek amacıyla uğraştığına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Temimi, bu komisyonun Dürüstlük Komisyonu’na bağlanmasını ise eski Başbakan Kazımi'nin oluşturduğu bir önceki komitede meydana gelen dengesizliğin önüne geçilmesi ile açıkladı. Anayasaya aykırı bir komite olarak oluşumuna karşı yapılan itirazların kabulü ardından önceki komitenin oluşumu Federal Mahkeme tarafından reddedilmişti. Temimi’nin ifade ettiğine göre siyasi güçlerin yolsuzlukla mücadeledeki ciddiyeti hakkındaki soru işaretleri, aynı siyasi güçlere yönelik dolaşan şüpheler nedeniyle varlığını sürdürüyor.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.