Batı ve Rusya’dan Türkiye’nin askeri operasyonlarına yeşil ışık mı yaktı?

Paris'teki Avrupalı kaynaklar: Erdoğan, Rusya'nın olduğu gibi Batı'nın da ihtiyaç duyduğu biri haline geldi

 Pazar günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da Türkiye'nin operasyonlarına karşı protesto gösterisi düzenleyen Kürt destekçileri (EPA)
Pazar günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da Türkiye'nin operasyonlarına karşı protesto gösterisi düzenleyen Kürt destekçileri (EPA)
TT

Batı ve Rusya’dan Türkiye’nin askeri operasyonlarına yeşil ışık mı yaktı?

 Pazar günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da Türkiye'nin operasyonlarına karşı protesto gösterisi düzenleyen Kürt destekçileri (EPA)
Pazar günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da Türkiye'nin operasyonlarına karşı protesto gösterisi düzenleyen Kürt destekçileri (EPA)

Türkiye’nin, İstanbul Taksim İstiklal Caddesi'nde düzenlenen terör saldırısından bir hafta sonra başlattığı askeri operasyonlarla ilgili dünyanın dört bir yanından birçok başkenti endişelendiren ‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin kuzeyindeki Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) mevzilerine yönelik geniş çaplı bir kara harekatı başlatma tehdidini hayata geçirecek mi?’ sorusu soruluyor. Ardından, Erdoğan'ın özellikle ABD, Rusya ve Avrupa’nın askeri planlarına ilişkin uluslararası tutumlarına ilişkin ‘Türkiye’nin, Batı ülkelerinin müttefiki olan, DEAŞ ile mücadelede ve DEAŞ’ın Kürt bölgelerinden çıkarılmasında büyük rol oynayan YPG'nin kontrolündeki Kürt bölgelerine askeri operasyonlar gerçekleştirmesine göz yumulacak m? sorusu geliyor.
Paris’teki Avrupalı ​​kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İstanbul’daki patlamayı, Suriye-Türkiye sınırı boyunca nüfusunun çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu bölgede 30 kilometre derinlikte güvenli bir bölge oluşturmaya dayalı, daha önce açıklanan, ancak ABD, Batı ülkeleri ve Rusya tarafından karşı çıkıldığı için bugüne kadar gerçekleştirmesi engellenen planları hayata geçirmek için kullandığını’ düşünüyorlar.
Ancak aynı kaynaklara göre bugün durum iki açıdan değişmiş görünüyor. Bunlardan birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a terörle mücadele, meşru müdafaa ve Türk halkını koruma gerekçesiyle caydırıcı olarak askeri operasyonlar düzenlemesi için aradığı bahaneyi sağlayan saldırı,  ikincisi, Batılıların bugün Türkiye'ye her zamankinden daha fazla ihtiyacı olması. Avrupalı kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geniş çaplı bir kara operasyonu başlatmasını engellemek için ABD, Rusya ve Avrupa ülkelerinin nasıl bir tepki verebileceklerini anlamak için Rusya ve Batı'nın onlarca kişinin ölümüne yol açan hava saldırılarına verdiği tepkilerin dikkate alınması çağrısında bulundular.
Söz konusu kaynakların tanımıyla hava saldırılarına bugüne kadar ‘yumuşak’ bir tepki verildi. Kaynaklara göre Türkiye üzerinde en etkili iki taraf olan ABD ve Rusya, Ankara'ya karşı ‘müsamahalı’ davrandılar ve hiçbir zaman ‘kınayan’ açıklamalarda bulunmadılar.  Bu aynı zamanda hava saldırılarına bir grup olarak Avrupa Birliği'nden (AB) herhangi bir tepki gösterilmediğinden Avrupa ülkelerinin ‘bireysel’ tepkileri için de geçerli bir durum. AB, gerek Avrupa Komisyonu, gerek AB Başkanlığı gerekse AB'nin dış politikasını yürütmekten sorumlu AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği düzeyinde bu hava saldırılarına hiçbir tepki göstermedi.
Moskova, önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev’in dilinden sonra Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov’un dilinden, Suriye'nin kuzeyinde ‘istikrarın bozulmasına’ karşı uyararak ‘itidalli olma, gerginliği tırmandırmaktan ve aşırı güç kullanmaktan kaçınma’ çağrısında bulunurken aynı zamanda, ‘Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladığını’ ifade etti.
Öte yandan Washington, Ankara'ya askeri operasyonlarının bölgenin ‘istikrarı’ ve DEAŞ’a karşı mücadele üzerindeki etkilerine ilişkin duyduğu ‘ciddi endişeyi’ bildirmekle yetinirken, Suriyeli ortaklarından ‘karşı saldırıda bulunmamalarını ve gerginliği tırmandırmamalarını’ istedi. Washington, ‘eşit şartlarda olmayan her türlü askeri harekata karşı olduğunu’ vurguladı.
Avrupa ülkelerinin tepkileri ise ‘endişe duyulduğu’ ve ‘itidalli olunması’ gibi çeşitli açıklamalar şeklindeydi. Fransa Dışişleri Bakanı, terör karşısında Türkiye’nin güvenlik endişelerini anladıklarını ifade ederken Almanya, Ankara'yı ‘uluslararası hukuka saygı çerçevesinde eşit şekilde yanıt vermeye, sivillerin korunmasına ve gerginliği tırmandırmaktan kaçınmaya’ çağırdı. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, ülkesinin terörle mücadelesinde Türkiye'nin yanında olduğunu söyledi. İsveç ise Dışişleri Bakanı’nın pazartesi günü Paris'te İsveç merkezli bir gazeteye yaptığı açıklamayla Türkiye’nin operasyonuna değindi. İsveçli Bakan açıklamasında, “Türkiye, terör saldırılarına maruz kalan bir ülke. Bu tür saldırılara maruz kalan ülkelerin kendilerini savunma hakları var” ifadelerini kullandı. Özetle, Avrupalılar, Türkiye'nin ‘kendine hakim olmasını’ ve kimsenin gerek ölü sayısı gerekse (hava, kara, füze vs. şeklinde) saldırı türleri bakımından tam olarak ne demek istendiğini anlamadığı ‘orantılı bir karşılık’ vermekle yetinmesini istiyorlar. Kontrollü bir şekilde olmak şartıyla Türkiye’nin güvenlik endişelerini anladıklarını ifade ediyorlar.
Bugün Rusya’nın ve Batı ülkelerinin çıkarları, Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşının gidişatına ve her iki taraf için de radikal sonuçları olacak geleceğine bağlı olduğu bir gerçek. Söz konusu kaynaklara göre ‘bu ülkelerin konumlarını zayıflatacak her şey ikincil’ kabul ediliyor. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı kaynaklar, bugün Erdoğan'ın ‘Rusya’nın olduğu kadar Batı ülkelerinin de ihtiyaç duyduğu biri’ haline geldiğini belirttiler. Bir başka deyişle Biden’ın ona ihtiyacı olduğunu bilen Putin’in de Erdoğan'a ihtiyacı var. Bunun nedeni, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşından nasıl yararlanacağını bilip ‘dengeli’ bir politika izlemesi ve herkese karşı açık bir çizgide durmasıdır. Ayrıca Ukrayna’dan tahıl ihracatı için yapılan anlaşmada rol oynayan Erdoğan, gemilerin Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçişlerini düzenleyen Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni uygulamakta tereddüt etmezken, Batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını uygulamadı. Erdoğan, Fransa’nın ve Almanya’nın arabulucu rollerini bırakmalarının ardından Putin ile ‘muhatap’ olan tek isim olarak kaldı.
Bütün bunlardan sonra Batılıların, Erdoğan'ın Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyonlarına ‘yumuşak’ tepki vermeleri ve belki de başlatmaya hazırlandığı bir kara operasyonuna karşı müsamahalı davranmaları, Erdoğan'la ilişkilerinde kendilerini ‘eli kolu bağlı’ hissetmelerindendir.
Öte yandan İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üye olmalarının anahtarının Ankara'da olduğu dikkate alınmadan tablo tamamlanmış sayılmaz. İki ülkenin üyeliği kabul edilirken, bu kabul için yalnızca Türkiye’nin ve Macaristan’ın parlamentolarından onay alınmadı. Stockholm ve Helsinki'nin geçtiğimiz Haziran ayında Türkiye’nin ‘terörle mücadele’ konusundaki taleplerine ilişkin üçlü bir mutabakat zaptı imzalamaları dikkat çekici bir gelişmeydi. Stockholm ve Helsinki'den Ankara'ya üst düzey yetkililer tarafından sık sık yapılan ziyaretler, NATO’nun yeni üyelerine ve onlarla birlikte NATO’ya ve AB’ye şantaj yapma fırsatı bulan Erdoğan'ın tutumunu yumuşatmayı amaçlıyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında eğer Türkiye bugün Suriye’nin kuzeyine kara harekatı başlatırsa başta Washington olmak üzere Batı ülkelerinin başkentlerinin Ankara’ya karşı çıkmaları pek olası görünmüyor.
Fransa merkezli Le Monde gazetesi, Suriye'nin kuzeyindeki hava sahasını kontrol eden Rusya ve ABD’den Türkiye’nin askeri operasyonlarına yeşil ışık yakılmadığını düşünmenin güç olduğunu yazdı.



AKOM'dan İstanbul için aşırı yağış uyarısı: Mecbur kalmadıkça trafiğe çıkmayın

AA
AA
TT

AKOM'dan İstanbul için aşırı yağış uyarısı: Mecbur kalmadıkça trafiğe çıkmayın

AA
AA

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), kentin Anadolu Yakası'nda 18.00'den itibaren saatte 100 kilogram ve üzeri yağış beklendiğini bildirdi.

İBB AKOM'dan yapılan açıklamada, kentte perşembe gününden itibaren etkili olan yağışın bugün de devam edeceği, sabah saatlerinden itibaren Avrupa Yakası ve Boğaz çevresinde kısa aralıklarla sağanağın etkili olacağı belirtildi.

Sağanağın akşam saatlerinde Anadolu Yakası ve Boğaz çevresinde etkisini artıracağı aktarılan açıklamada, "Özellikle Anadolu Yakası'nın saat 18.00'den itibaren 'aşırı değer' olarak kabul edilen saatte 100 kilogram ve üzeri yağış alması bekleniyor." bilgisi paylaşıldı.

Açıklamada, aşırı yağışa bağlı olarak sel, dere taşkını, su baskını, heyelan, istinat duvarı çökmesi, göllenme, mahsur kalma, ulaşımda aksamalar gibi bazı olumsuzluklara karşı önlemler alındığı belirtilerek mecbur kalınmadıkça trafiğe çıkılmaması, olumsuzluklara karşı tedbirli olunması uyarısında bulunuldu.


Ankara, Suriye’den çekilmeyi tartışmaya hazır değil

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık ederken (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık ederken (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Ankara, Suriye’den çekilmeyi tartışmaya hazır değil

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık ederken (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına başkanlık ederken (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler, Suriye’nin kuzeyinden askeri olarak geri çekilme meselesini konuşmayı reddederek bu meseleyi şimdi gündeme getirmenin ‘mantıksız’ olduğunu söyledi. Ancak bir taraftan da Şam’la ilişkileri normalleştirmeye yönelik müzakereleri sürdürmeye hazır olduklarını vurguladı.

Savunma Bakanı Güler, ülkesinin ‘Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesi kapsamında Rusya ve İran’ın katılımıyla rejim ile görüşmelere yeniden başlamaya hazır olduğunu söyledi.

Güler, dün gazetecilere yaptığı açıklamada “Biz her zaman diyaloğa, oturup konuşmaya hazırız” dedi. Suriye tarafının istekleri hemen kabul edilebilecek bir şey değil. ‘Türkiye terk etsin’ istiyorlar, Türkiye niye terk etsin? Yine Suriye tarafı, huzur ve güvenliği tesis ettiğimiz bazı bölgelerle uğraşmaktan halkının petrolünü çıkartıp satanlara vakit bulamıyor” ifadelerini kullanarak Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) işaret etti.

Öte yandan Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Ankara’nın bölgedeki terör örgütleriyle, özellikle de PKK ve Türkiye’nin PKK’nın Suriye’deki bir kolu olarak gördüğü Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG-SDG’nin en büyük bileşeni) ile mücadele etme kararlılığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında MGK’nın yaklaşık beş saat süren toplantısının sonunda perşembeyi cumaya bağlayan gece yapılan açıklamada, toplantıda YPG’nin tehditlerinin ele alındığına işaret edilerek Suriye halkının ‘terör örgütü’ne karşı gösterdiği meşru direnişin; masum insanları katleden, çocukları zorla silah altına alan ve ülkenin tabii kaynaklarını sömüren bu taşeron örgütün, barış ve huzurun önündeki en büyük engel olduğunu teyit ettiği ifade edildi.


Amasya'da devrilen yolcu otobüsündeki 6 kişi öldü, 35 kişi yaralandı

AA
AA
TT

Amasya'da devrilen yolcu otobüsündeki 6 kişi öldü, 35 kişi yaralandı

AA
AA

Amasya'nın Merzifon ilçesinde yolcu otobüsünün devrilmesi sonucu 6 kişi hayatını kaybetti, 35 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Ankara'dan Tokat'a gitmek üzere yola çıkan Erova firmasına ait 60 ER 907 plakalı yolcu otobüsü, Merzifon OSB mevkisi yakınlarında sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yol kenarına devrildi.

Olay yerine polis, jandarma ve çok sayıda sağlık ekibi sevk edildi. Ekiplerin yaptığı incelemede otobüsteki 6 kişinin yaşamını yitirdiği belirlendi.

Yaralanan 35 kişi ambulanslarla Merzifon Devlet Hastanesine kaldırıldı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dayatmacı ve baskıcı değil, gençlerimizin özgürlük alanlarını genişletenlerden olduk

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dayatmacı ve baskıcı değil, gençlerimizin özgürlük alanlarını genişletenlerden olduk

Recep Tayyip Erdoğan (AA)
Recep Tayyip Erdoğan (AA)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir'deki düzenlenen TEKNOFEST'te açıklamalarda bulundu.

Tüm vatandaşları TEKNOFEST'e davet eden Erdoğan, "İleri teknoloji ülkemiz yerine on bin kilometre uzakta arayanları da buraya davet ediyoruz. Bitip tükenmeyen koltuk kavgalarına yalnızca bir günlük TEKNOFEST molası vermeleri kendileri adına büyük kazanç olacaktır" dedi.

Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

Bugün burada sadece milli teknoloji hamlemizin hepsi gurur kaynağımız olan ürünlerini görmüyoruz. Aynı zamanda büyüyen, güçlenen, sınırları aşan, özgüven ve iddia sahibi Türkiye'nin yükselişine de şahit oluyoruz. Burada zorluklar karşısında yıkılmayan güçlü bir irade var. Başarmaya sevdalı yürekler var. Burada ayağına vurulan asırlık zincirleri parçalayan Türk milleti var. Türkiye Yüzyılı'nın gönülleri aydınlatan ışığı var. Burada on yıllardır hasretle beklediğimiz kardan aydınlığın muştusu var. Yapamazsınız diyenlere inat yaparız diyen, nice hayali kısa sürede gerçeğe dönüştüren, fikir-yürek ve alın teriyle büyük bir başarı hikayesi yazan TEKNOFEST gençliğine teşekkür ediyorum.

"Gençlerimizin özgürlük alanlarını genişletenlerden olduk"

"Hangi görüşe, kökene, hayat tarzına sahip olursa olsun, bu ülkenin gençleri ile iftihar ettim" diyen Erdoğan şöyle devam etti:

Hiç kimseyi kılık kıyafeti, inancı dolayısıyla ötekileştirmedik. Dayatmacı, baskıcı, yasakçı değil, tüm vatandaşlarımızla birlikte gençlerimizin özgürlük alanlarını genişletenlerden olduk. Ne yapıyorsak sizin istikbaliniz için yapıyoruz. İçeride ve dışarıda verdiğimiz tüm mücadelelerin amacı size daha güçlü bir Türkiye teslim etmektir. Ne yapıyorsak, sizin için sizin istikbaliniz için yapıyoruz. Biz artık sizin zamanınızın misafirleriyiz.

Erdoğan ayrıca, "Seçim döneminde vadettiğimiz vergisiz telefon ve bilgisayar ile aylık 10 GB internet sözümüzü tutuyoruz" dedi.

"Dürüstlükten bahsedenlerin iktidar uğruna birbirlerine nasıl yalan söylediğini de görüyoruz"

Konuşmasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu da eleştiren Erdoğan, "Seçim döneminde gençlerin demokrat dedesi maskesi takanların, söz konusu koltukları olunca nasıl faşizan hale geldiğini hepimiz görüyoruz. Dürüstlükten bahsedenlerin iktidar uğruna birbirlerine nasıl yalan söylediğini de görüyoruz. Biz siyasete güvenin zedelenmemesi için duruşumuzu asla bozmayacağız. Özellikle siz gençlerimize karşı daima harbi ve hasbi davranacağız" diye konuştu.

"Tesla'yı yatırıma davet ettik"

BM zirvesi için gitti ABD'de Tesla ve SpaceX'in sahibi Elon Musk ile görüşmesini de hatırlatan Erdoğan, "Geçen haftaki ABD ziyaretimizde rekabet iyidir diyerek Tesla’yı da ülkemizde yatırım yapmaya davet ettik" dedi.

Independent Türkçe


Suların çekildiği plajda antik tuz tesisi ortaya çıktı

(AA)
(AA)
TT

Suların çekildiği plajda antik tuz tesisi ortaya çıktı

(AA)
(AA)

Muğla'nın Ortaca ilçesindeki İztuzu Plajı'nda suların çekilmesiyle tuz tesisi olarak kullanılan 2 bin yıllık tuz sahası gün yüzüne çıktı.

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Kaunos Antik Kenti'ndeki çalışmalar sırasında 2005'te ortaya çıkarılan sahada, antik kent kazı heyeti inceleme yaptı.

Tesisteki tuz tavalarının içindeki tuz oluşumları tesisin günümüze kadar işlevini yitirmediğini gösterdi.

(AA)
(AA)

Kazı Başkanı Doç. Dr. Ufuk Çörtük, suların çekilmesiyle gün yüzüne çıkan antik tuz tesisi ile ilgili biri ticaret, diğerinin askeri olmak üzere tespit edilen iki limanıyla Kaunos Antik Kenti'nin bir liman şehri olduğuna söyledi.

Tuz sahasında göl suyunun çekilmesiyle ortaya çıkan tuz tavalarını kazı ekibiyle incelediklerini belirten Çörtük, tuzun geçmişten bugüne insanoğlu için önemini dile getirdi.

Çörtük, antik kaynaklarda Kaunos tuzunun farmakolojide göz merhemi yapımında katkı maddesi olarak kullanıldığının yer aldığını belirtti.

(AA)
(AA)

Antik yazar Pirirus'un, "Tuz olmasaydı uygarlık da insanlık da olmazdı" sözünü hatırlayan Çörtük, "Tuz, insan vücudunun önemli bir ihtiyaç maddesi. Aynı zamanda da insanoğlunun bir geçim kaynağıdır. Antik dönemde mühendislik harikası bir yöntemle tesisin bu bölgeye kurulduğunu görüyoruz. Yaptığımız deneysel arkeolojik çalışmalarda yılın 3-4 aylık tuz üretim döneminde ortalama 4-5 ton tuz üretildiğini biliyoruz. Üretilen tuzların çuvallarla limana taşınarak gemilerle Yunanistan, adalar ve ihtiyacı olan bölgelere ihraç edildiğini biliyoruz" diye konuştu.

(AA)
(AA)

Çörtük, Kaunos tuzlasının antik dünyada bir benzeri henüz tespit edilmediğini savundu.

Tuz tavalarının su altında kalması nedeniyle yılın büyük bölümünde görülemediğini ifade den Çörtük, "Şimdi eylülün sonlarındayız. Yağışların az ve sıcaklığın fazla olması nedeniyle bu sene tuz tavaları gerçekten görülebilir durumda. Bu konuya ilgisi olan kişileri de buraya Kaunos tuzlasını, tuz tavalarını görmeye de davet ediyorum" dedi.


Gezi Parkı davasında Kavala ve Atalay'ın da arasında olduğu 5 sanığın cezası onandı

(AA)
(AA)
TT

Gezi Parkı davasında Kavala ve Atalay'ın da arasında olduğu 5 sanığın cezası onandı

(AA)
(AA)

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 sanıklı Gezi Parkı davasında, Osman Kavala'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku'ya verilen 18'er yıl hapis cezalarını onadı.

Daire, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 25 Nisan 2022'de verdiği karara ilişkin temyiz incelemesini tamamladı.

Buna göre, Türk Ceza Kanunu'nun 312/1 maddesi gereğince, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Kavala hakkındaki mahkumiyet hükmü onandı.

Daire, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18'er yıl hapis cezası verilen Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku hakkındaki mahkumiyet hükümlerinin de onanmasını kararlaştırdı.

Dairenin, Atalay ve Kahraman'a ilişkin onama kararının gerekçesinde, bu sanıkların bir plan ve organizasyon dahilinde gerçekleştirilen Gezi Parkı olaylarının başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesi kapsamında eylemlerinin bulunduğu kaydedildi.

Atalay ve Kahraman'ın, Gezi Parkı eylemleri sürecinde yaptıkları provokatif paylaşımlar ve eylem çağrıları ile eylemcileri tahrik ederek şiddet olaylarının tırmanmasına neden olan Taksim Dayanışması'nı yönlendirdikleri aktarılan kararda, şu gerekçeye yer verildi:

Gezi Parkı eylemlerinin gerçekleştirilmesindeki organizasyonda baş aktör olan ve bu eylemleri finanse eden diğer sanık Mehmet Osman Kavala ile de irtibatlı olarak birlikte hareket ettikleri anlaşılmakla, bu şekilde vuku bulan eylemleri, TCK'nın 312/1. ve 37/1. maddeleri kapsamında hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunu oluşturduğu halde, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Bozma kararları

Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı hakkında verilen 18'er yıl hapis cezaları ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.

Dairenin kararında, bu sanıkların eylemlerinin, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" kapsamında olmadığına işaret edildi. Kararda, bu sanıkların eylemlerinin, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

Daire, mahkumiyet hükümlerini bozduğu sanıklar Yapıcı ile Altınay'ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesini kararlaştırdı.

Davanın geçmişi

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanık Osman Kavala'yı, TCK'nin 312/1 maddesi gereğince, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmış, "siyasal veya askeri casusluk" suçundan ise beraatine hükmetmişti.

Heyet, sanıklar Can Atalay, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Ayşe Mücella Yapıcı ve Yiğit Ali Ekmekçi'nin "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 18'er yıl hapisle cezalandırılmalarına ve bu suçtan tutuklanmalarına karar vermişti.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu.

Sanıklardan Can Atalay, 14 Mayıs'taki 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde TİP'ten Hatay milletvekili seçilmiş, bunun üzerine avukatları yargılamanın durması ve tahliyesine yönelik Yargıtaya başvuru yapmıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise talebin reddine hükmetmişti.


İzmir Adliyesi karşısındaki lokantada çıkan silahlı kavgayla ilgili 17 kişi tutuklandı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

İzmir Adliyesi karşısındaki lokantada çıkan silahlı kavgayla ilgili 17 kişi tutuklandı

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince yürütülen soruşturma kapsamında gözaltında bulunan 2'si 18 yaşından küçük 20 şüphelinin işlemleri tamamlandı.

Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden 17'si tutuklanırken, 3'ü adli kontrol şartıyla salıverildi.

Öte yandan, 2 yaralının tedavisine devam edildiği belirtildi.

Olay

Karabağlar ilçesinde Lokman Çakar ile yoldan geçen motosikletli kurye Serkan Kara'nın hayatını kaybettiği 2020'deki silahlı kavgaya ilişkin İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın tarafları, 25 Eylül'deki duruşmanın ardından Bayraklı ilçesindeki adliye binası karşısında bulunan döner lokantasında karşı karşıya gelmişti.

Adliyede çevresinde paniğe neden olan silahlı kavgada 20 yaşındaki Umut Ertek hayatını kaybetmiş, 5 kişi yaralanmıştı.


Bakan Koca: Çocuklar bu haftalarda neden sık hasta oluyor? Ne yapmalı?

(AA)
(AA)
TT

Bakan Koca: Çocuklar bu haftalarda neden sık hasta oluyor? Ne yapmalı?

(AA)
(AA)

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, özellikle eylülden itibaren görülmeye başlayan solunum yolu enfeksiyonlarına ilişkin Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ateş Kara'nın açıklamalarını paylaştı.

Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Çocuklar bu haftalarda neden sık hasta oluyor? Ne yapmalı?" ifadesini kullanarak, konuya ilişkin Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ateş Kara'nın videolu açıklamalarına yer verdi.

Söz konusu videoda Prof. Dr. Kara, şunları kaydetti:

Solunum yolu enfeksiyonları özellikle kış aylarında ama baktığımız zaman eylül ayından itibaren görülmeye başlıyor. Özellikle çocukların okullara başlaması, kreşlere, ana sınıflarına dönmeleriyle birlikte bir araya gelmeleri de kendi taşıdıkları mikroorganizmaları, bakterileri ve virüsleri bir diğeriyle paylaşmasına neden oluyor. Ve böyle olunca da özellikle çocuklar okullara başladıklarında kreşe gittiklerinde ana sınıfına gittiklerinde, ilk günlerde, haftalarda ve özellikle de ilk ay içerisinde çok sık hastalanıyorlar.

"El yıkama alışkanlığını kazandırmalıyız"

Kara, çocukların eve kıyasla okula gittiğinde daha fazla bakteri ve virüsle karşı karşıya geldiğini belirterek, şunları söyledi:

Buradaki en önemli nokta okula gitmeleriyle birlikte bu artışın bizim doğal olduğunu bilmemiz ama bunların bir kısmını en azından önleyebileceğimizi de aklımızda tutmamız. Önleme derken özellikle çocuklara el yıkama alışkanlığını kazandırmamız. Ders aralarında teneffüse çıkmalarını, açık alana çıkmalarını ve özellikle de öğretmenlerimizden ve öğrencilerimizden ders aralarında sınıfların camlarının açılarak havalandırılmasının sağlanmasının çocuklardaki enfeksiyon sayısını azaltacağını hatırlatmamız çok büyük önem taşımakta.


Suudi Arabistan'ın yeni Ankara Büyükelçisi Abualnasr, Cumhurbaşkanı'na güven mektubunu sundu

(AA)
(AA)
TT

Suudi Arabistan'ın yeni Ankara Büyükelçisi Abualnasr, Cumhurbaşkanı'na güven mektubunu sundu

(AA)
(AA)

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki kabulde Suudi Arabistan Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin A. Abualnasr, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubu sundu.

Fahad Bin Assaad Bin A. Abualnasr’ın ailesi ve bazı büyükelçilik mensuplarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdiminin ardından hatıra fotoğrafı çektirildi. 

Görüşme, Cumhurbaşkanlığı hesabından da paylaşıldı.

Milli Gün'den sonra güven mektubu

Suudi Arabistan Krallığı’nın 93. Milli Günü önceki gün Ankara’da kutlanmıştı.Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçiliğince düzenlenen resepsiyona, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi olarak atanan Fahad bin Assaad Abu Al-Nasr, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve çok sayıda davetli katılmıştı.

Büyükelçi Al Nasr yaptığı konuşmada iki ülke işbirliğine vurgu yaparak şöyle demişti: 

Buradan Suudi Arabistan Krallığı’nın 2030 Uluslararası Expo Fuarına Evsahipliği yapması için adaylığı hususunda verdiği destekten dolayı Türkiye Cumhuriyeti’ne şükranlarımı sunuyorum. Gençliğinin enerjisi ve arzusunu arkasına alan dünya şehirlerinden biri olmak ve bu uluslararası fuara ev sahipliği yapmak için en iyi seviyeyi yakalamak üzere Suudi Arabistan Krallığı'nın başkenti Riyad şehrinden başlayan bu yolculuğu takdir ediyorum. Ayrıca Suudi Arabistan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki tarihi ilişkileri övgüyle anıyorum. Bu ilişkiler Veliaht Prens, Bakanlar Kurulu Başkanı Mohammed b. Salman’ın (Allah Onu Korusun) 2022 Haziran ayında Ankara’ya  gerçekleştirdiği ziyaretle taçlandırılmış ve iki ülke arasında her alanda işbirliğinin derinleştirilmesiyle sonuçlanmıştır. Ayrıca Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yılın temmuz ayında Cidde’ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında doğrudan yatırım, savunma sanayi, enerji, savunma ve haberleşme alanlarında 9 anlaşmanın imzalanmasına tanıklık edilmiştir. İki ülke arasında gerçekleştirilen karşılıklı üst düzey ziyaretler, Suudi Arabistan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti arasında çeşitli alanlardaki iş birliğinin kapsamının genişletilmesine katkı sağlayan yakın ikili ilişkileri güçlendiren olumlu sonuçlar ortaya koymuştur ve yine Suudi-Türk Koordinasyon Konseyi çerçevesinde ortak proje ve girişimler geliştirerek bunları uygulamanın önemini teyit etmiştir.

Suudi Arabistan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgede ve dünyadaki ağırlığı, süregelen bölgesel krizlerin çözülmesindeki yapıcı rolleri, G-20 grubunun üyeleri olarak kardeş iki ülkenin büyük ekonomik potansiyellere sahip oldukları herkes tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla iki ülkenin işbirliği kesinlikle halklarımızın ve tüm dünyanın çıkarınadır.

Yeni Suudi Büyükelçisi Abualnasr kimdir?

Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi olarak atanan Fahad bin Assaad bin Abdulkareem Abualnasr (Fahad bin Esad bin Abdulkerim Ebu Nasr), 12 Mart 1973 tarihinde dünyaya gelen Büyükelçi evli ve bir çocuk babasıdır. 2000 yılında ABD’deki Washington DC Üniversitesi’nde Siyasi İlimler Fakültesi’nden mezun olan Ebu Nasr 2022 yılında aynı üniversitenin Karşılaştırmalı Siyaset bölümünde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Büyükelçi ayrıca Arapça ve İngilizce biliyor.

Suudi Arabistan Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin A. Abualnasr​​​​​​​
Suudi Arabistan Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin A. Abualnasr

2006-2013 yılları arasında Suudi Arabistan’ın Cidde kentindeki Al-Aghar Group’un Kurucu üyesi ve CEO’su olarak görev aldı. 2013-2014 yılları arasında Suudi Arabistan’ın Cidde kentindeki Qaderoon İş ve Engelliler Ağı’nın Genel Müdürlüğünü üstlendi. 

2014-2015 yılları arasında Avusturya’nın Viyana kentinde Kral Abdullah bin Abdulaziz Uluslararası Dinlerarası ve Kültürlerarası Diyalog Merkezi ‘KAICIID’de Baş Görevli ve Mali ve İdari İşler Direktörü olarak çalışan Ebu Nasr 2015-2019 yılları arasında aynı kurumun Genel Müdürü olarak görev yaptı. 2019-2020 yılları arasında ise Suudi Arabistan Kralı’nın Avrupa'daki Büyükelçileri Komitesi'nin Genel Sekreteri görevine getirildi. 

2020 yılından beri Dışişleri Bakanlığı Kamu Diplomasisi Genel Müdür Yardımcısı, Medya Müdürlüğü, İletişim Merkezi ve Yeni Medya, Kültürel Diplomasi Müdürlüğü, Parlamento Diplomasisi Müdürlüğü, Sivil Toplum Kuruluşları Müdürlüğü, Uluslararası Forumlar ve Konferanslar Müdürlüğü, İslami Kurumlar ve Kuruluşlar Müdürlüğü, Diyalog Müdürlüğü'nden sorumludur.

Ebu Nasr ayrıca 2021 yılında Rusya ve İslam Dünyası Konferansı, 2022 yılında Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi ve Arap-Çin Zirvesi - Çin-Körfez Zirvesi’ne katıldı.

Büyükelçi aynı zamanda Ulusal Eğitim, Kültür ve Bilim Komitesi, Suudi Arabistan Resmi Haber Ajansı SPA’nın Yönetim Kurulu, Suudi Arabistan Kralı’nın Dinler Arası ve Kültürlerarası Diyalog Konusundaki Girişimini Takip Eden Ulusal Komite, Sergi ve Kongre Kurumu Yönetim Kurulu, Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Kolordu Konseyi’nde üye olarak bulunuyor. 

Suudi Arabistan’ın Dışişleri Bakanlığı'ndaki G20 başkanlığı sırasında G20 Komitesi Sekreteri olarak görev yaptı. Kitap okumak ve edebi yayınları incelemek Ebu Nasr’ın hobileri arasında bulunuyor.

Mısır Büyükelçisi de güven mektubu sundu

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki kabulde Mısır Büyükelçisi Amr Soliman Abdelmeguid Elhamamy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubu sundu.

Independent Türkçe


Sağlık Bakanı Koca: Küresel Kovid aşısı baskısına boyun eğmemiz mümkün değil

Fahrettin Koca (AA)
Fahrettin Koca (AA)
TT

Sağlık Bakanı Koca: Küresel Kovid aşısı baskısına boyun eğmemiz mümkün değil

Fahrettin Koca (AA)
Fahrettin Koca (AA)

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Eris varyantı ve endişe edilecek bir durum olup olmadığına ilişkin soruya Koca, şu yanıtı verdi:

Kovid-19 ortaya çıktığında birçok bilinmezliği içeriyordu. Hem virüs hem de hastalıklar açısından bu süreçte mücadele etmek için erken dönemde aşının geliştirilmesi gerekiyordu. Bu çerçevede inaktif olarak bilinen güvenilir kadim tekniklerle üretilen aşıyı yani TURKOVAC'ı geliştirmiştik. Bu süreçte artık hastalığı biliyoruz. Virüsü tanıyoruz. Tüm mutasyonların etkilerini ve değişiklikleri takip ediyoruz. Bu mutasyonlarda bugüne kadar hiçbir zaman virüsün ilk çıktığı dönemdeki hasta yapıcı etkisi yani virulansında artış olmadı. Olan mutasyonlar hasta yapma gücü daha zayıf olan mutasyonlar, bunu da dediğim gibi yakından takip ediyoruz. Bu anlamda kesinlikle Eris varyantına yönelik yeni bir tedbir gerekmiyor. Bunu en açık şekilde zaten ifade etmiştim. Hastalığı artık çok iyi tanıyoruz ve endişe edecek hiçbir durum yok.

"Kovid-19 için yeni bir aşı programı uygulamayı düşünmüyoruz"

Bazı ülkelerin yeni varyanta karşı özel aşı geliştirdikleri ve yeni aşılama programları başlattıklarına yönelik açıklamaları hatırlatılarak, Türkiye'de böyle bir aşılama programının söz konusu olup olmayacağına yönelik soruyu Bakan Koca, şu şekilde yanıtladı:

Bazı ülkelerin aşı baskısı ile örnek olmaya çalıştığına hepimiz şahit oluyoruz. Bazı ülkelerin aşı baskısına boyun eğmesi, bizim de aşı baskısına boyun eğeceğimiz anlamına gelmez. Küresel Kovid aşısı baskısına boyun eğmemiz mümkün değil. Türkiye'nin kendi programı var ve birileri istiyor diye aşı programı başlatmayız. Biz kendi programımızı uyguluyoruz ve şu an kesinlikle Kovid-19 için yeni bir aşı programı uygulamayı düşünmüyoruz. Bu kadar net.

 "Hastaneye yatış oranları oldukça düşük"

Bakan Koca, hasta sayısında bir artış olup olmadığına ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:

Bildiğiniz gibi Eris varyantının virülansı yani hasta etme gücü daha düşük fakat bulaşıcılığı daha fazla. Bu dönemde hasta sayısının arttığını söyleyebiliriz. Fakat hastaneye yatış oranları oldukça düşük. Ağır hastalık yapmıyor. Daha hafif seyrediyor. Kovid-19, nezle ve grip gibi bir üst solunum yolu enfeksiyonuna dönüşmüş durumda. Bu beklediğimiz bir seyirdi. Paniğe gerek yok. Eski dönemi hatırlatan kısıtlama ve kapanmalar söz konusu değil.

Dolayısıyla korunmak için ne yapmamız gerekiyor? Artık tüm vatandaşlarımız biliyor, hasta olanların kendilerini izole etmelerini, topluma çıkmamalarını, riskli olan kişilerin özellikle kendilerini korumalarını, onların da kalabalık ortamlardan uzak durmasını, illa gerekiyorsa da o durumda maske kullanmalarını öneriyoruz. Başka bir önerimiz de yok, yeni bir aşı programımız da yok. Yani toplu bir aşılama programına kesinlikle ihtiyaç yok.

 "Çocuklarımızın bağışıklama programındaki aşılarını eksiksiz yaptırmalı"

"Bu dönemde grip aşısını önemsiyoruz" diyen Koca, risk gruplarında olan ve grip aşıları tanımlanmış olanların bir an önce aşı olmalarını önerdiklerini vurguladı.

Bakan Koca, riskli grupta yer alan ve tanımlanmış kişilere grip aşılarının ücretsiz olarak yapıldığını belirterek, şöyle devam etti:

Burada önemli bir parantez açmam lazım. Aşı programımız Kovid-19 için yok ancak bildiğiniz gibi çocukluk çağı bağışıklama aşı programımız başarıyla sürüyor ve çok önemli görüyoruz. Çocukluk çağındaki aşı programını hassasiyetle takip ediyoruz. Vatandaşlarımız bu konuda hassas davranmalı, çocuklarımızın bağışıklama programındaki aşılarını eksiksiz yaptırmalı.

Bu aşılarımızı üretmek için devreye aldığımız, Hıfzıssıhha aşı ve biyoteknolojik ürün araştırma ve üretim altyapı inşaatımız devam ediyor. Tüm aşılarımızı yerlileştirmeyi esas alıyoruz. Ayrıca teknoloji transferiyle daha önce ilan ettiğimiz 3 aşının süreci de başladı. Su çiçeği, kuduz ve Hepatit-A aşısının teknoloji transferi ile üretilmesini özellikle çocuklarımız için önemsiyoruz.