Batı ve Rusya’dan Türkiye’nin askeri operasyonlarına yeşil ışık mı yaktı?

Paris'teki Avrupalı kaynaklar: Erdoğan, Rusya'nın olduğu gibi Batı'nın da ihtiyaç duyduğu biri haline geldi

 Pazar günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da Türkiye'nin operasyonlarına karşı protesto gösterisi düzenleyen Kürt destekçileri (EPA)
Pazar günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da Türkiye'nin operasyonlarına karşı protesto gösterisi düzenleyen Kürt destekçileri (EPA)
TT

Batı ve Rusya’dan Türkiye’nin askeri operasyonlarına yeşil ışık mı yaktı?

 Pazar günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da Türkiye'nin operasyonlarına karşı protesto gösterisi düzenleyen Kürt destekçileri (EPA)
Pazar günü Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da Türkiye'nin operasyonlarına karşı protesto gösterisi düzenleyen Kürt destekçileri (EPA)

Türkiye’nin, İstanbul Taksim İstiklal Caddesi'nde düzenlenen terör saldırısından bir hafta sonra başlattığı askeri operasyonlarla ilgili dünyanın dört bir yanından birçok başkenti endişelendiren ‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin kuzeyindeki Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) mevzilerine yönelik geniş çaplı bir kara harekatı başlatma tehdidini hayata geçirecek mi?’ sorusu soruluyor. Ardından, Erdoğan'ın özellikle ABD, Rusya ve Avrupa’nın askeri planlarına ilişkin uluslararası tutumlarına ilişkin ‘Türkiye’nin, Batı ülkelerinin müttefiki olan, DEAŞ ile mücadelede ve DEAŞ’ın Kürt bölgelerinden çıkarılmasında büyük rol oynayan YPG'nin kontrolündeki Kürt bölgelerine askeri operasyonlar gerçekleştirmesine göz yumulacak m? sorusu geliyor.
Paris’teki Avrupalı ​​kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İstanbul’daki patlamayı, Suriye-Türkiye sınırı boyunca nüfusunun çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu bölgede 30 kilometre derinlikte güvenli bir bölge oluşturmaya dayalı, daha önce açıklanan, ancak ABD, Batı ülkeleri ve Rusya tarafından karşı çıkıldığı için bugüne kadar gerçekleştirmesi engellenen planları hayata geçirmek için kullandığını’ düşünüyorlar.
Ancak aynı kaynaklara göre bugün durum iki açıdan değişmiş görünüyor. Bunlardan birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a terörle mücadele, meşru müdafaa ve Türk halkını koruma gerekçesiyle caydırıcı olarak askeri operasyonlar düzenlemesi için aradığı bahaneyi sağlayan saldırı,  ikincisi, Batılıların bugün Türkiye'ye her zamankinden daha fazla ihtiyacı olması. Avrupalı kaynaklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geniş çaplı bir kara operasyonu başlatmasını engellemek için ABD, Rusya ve Avrupa ülkelerinin nasıl bir tepki verebileceklerini anlamak için Rusya ve Batı'nın onlarca kişinin ölümüne yol açan hava saldırılarına verdiği tepkilerin dikkate alınması çağrısında bulundular.
Söz konusu kaynakların tanımıyla hava saldırılarına bugüne kadar ‘yumuşak’ bir tepki verildi. Kaynaklara göre Türkiye üzerinde en etkili iki taraf olan ABD ve Rusya, Ankara'ya karşı ‘müsamahalı’ davrandılar ve hiçbir zaman ‘kınayan’ açıklamalarda bulunmadılar.  Bu aynı zamanda hava saldırılarına bir grup olarak Avrupa Birliği'nden (AB) herhangi bir tepki gösterilmediğinden Avrupa ülkelerinin ‘bireysel’ tepkileri için de geçerli bir durum. AB, gerek Avrupa Komisyonu, gerek AB Başkanlığı gerekse AB'nin dış politikasını yürütmekten sorumlu AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği düzeyinde bu hava saldırılarına hiçbir tepki göstermedi.
Moskova, önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev’in dilinden sonra Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov’un dilinden, Suriye'nin kuzeyinde ‘istikrarın bozulmasına’ karşı uyararak ‘itidalli olma, gerginliği tırmandırmaktan ve aşırı güç kullanmaktan kaçınma’ çağrısında bulunurken aynı zamanda, ‘Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladığını’ ifade etti.
Öte yandan Washington, Ankara'ya askeri operasyonlarının bölgenin ‘istikrarı’ ve DEAŞ’a karşı mücadele üzerindeki etkilerine ilişkin duyduğu ‘ciddi endişeyi’ bildirmekle yetinirken, Suriyeli ortaklarından ‘karşı saldırıda bulunmamalarını ve gerginliği tırmandırmamalarını’ istedi. Washington, ‘eşit şartlarda olmayan her türlü askeri harekata karşı olduğunu’ vurguladı.
Avrupa ülkelerinin tepkileri ise ‘endişe duyulduğu’ ve ‘itidalli olunması’ gibi çeşitli açıklamalar şeklindeydi. Fransa Dışişleri Bakanı, terör karşısında Türkiye’nin güvenlik endişelerini anladıklarını ifade ederken Almanya, Ankara'yı ‘uluslararası hukuka saygı çerçevesinde eşit şekilde yanıt vermeye, sivillerin korunmasına ve gerginliği tırmandırmaktan kaçınmaya’ çağırdı. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, ülkesinin terörle mücadelesinde Türkiye'nin yanında olduğunu söyledi. İsveç ise Dışişleri Bakanı’nın pazartesi günü Paris'te İsveç merkezli bir gazeteye yaptığı açıklamayla Türkiye’nin operasyonuna değindi. İsveçli Bakan açıklamasında, “Türkiye, terör saldırılarına maruz kalan bir ülke. Bu tür saldırılara maruz kalan ülkelerin kendilerini savunma hakları var” ifadelerini kullandı. Özetle, Avrupalılar, Türkiye'nin ‘kendine hakim olmasını’ ve kimsenin gerek ölü sayısı gerekse (hava, kara, füze vs. şeklinde) saldırı türleri bakımından tam olarak ne demek istendiğini anlamadığı ‘orantılı bir karşılık’ vermekle yetinmesini istiyorlar. Kontrollü bir şekilde olmak şartıyla Türkiye’nin güvenlik endişelerini anladıklarını ifade ediyorlar.
Bugün Rusya’nın ve Batı ülkelerinin çıkarları, Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı savaşının gidişatına ve her iki taraf için de radikal sonuçları olacak geleceğine bağlı olduğu bir gerçek. Söz konusu kaynaklara göre ‘bu ülkelerin konumlarını zayıflatacak her şey ikincil’ kabul ediliyor. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı kaynaklar, bugün Erdoğan'ın ‘Rusya’nın olduğu kadar Batı ülkelerinin de ihtiyaç duyduğu biri’ haline geldiğini belirttiler. Bir başka deyişle Biden’ın ona ihtiyacı olduğunu bilen Putin’in de Erdoğan'a ihtiyacı var. Bunun nedeni, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşından nasıl yararlanacağını bilip ‘dengeli’ bir politika izlemesi ve herkese karşı açık bir çizgide durmasıdır. Ayrıca Ukrayna’dan tahıl ihracatı için yapılan anlaşmada rol oynayan Erdoğan, gemilerin Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçişlerini düzenleyen Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni uygulamakta tereddüt etmezken, Batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik yaptırımlarını uygulamadı. Erdoğan, Fransa’nın ve Almanya’nın arabulucu rollerini bırakmalarının ardından Putin ile ‘muhatap’ olan tek isim olarak kaldı.
Bütün bunlardan sonra Batılıların, Erdoğan'ın Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri operasyonlarına ‘yumuşak’ tepki vermeleri ve belki de başlatmaya hazırlandığı bir kara operasyonuna karşı müsamahalı davranmaları, Erdoğan'la ilişkilerinde kendilerini ‘eli kolu bağlı’ hissetmelerindendir.
Öte yandan İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üye olmalarının anahtarının Ankara'da olduğu dikkate alınmadan tablo tamamlanmış sayılmaz. İki ülkenin üyeliği kabul edilirken, bu kabul için yalnızca Türkiye’nin ve Macaristan’ın parlamentolarından onay alınmadı. Stockholm ve Helsinki'nin geçtiğimiz Haziran ayında Türkiye’nin ‘terörle mücadele’ konusundaki taleplerine ilişkin üçlü bir mutabakat zaptı imzalamaları dikkat çekici bir gelişmeydi. Stockholm ve Helsinki'den Ankara'ya üst düzey yetkililer tarafından sık sık yapılan ziyaretler, NATO’nun yeni üyelerine ve onlarla birlikte NATO’ya ve AB’ye şantaj yapma fırsatı bulan Erdoğan'ın tutumunu yumuşatmayı amaçlıyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında eğer Türkiye bugün Suriye’nin kuzeyine kara harekatı başlatırsa başta Washington olmak üzere Batı ülkelerinin başkentlerinin Ankara’ya karşı çıkmaları pek olası görünmüyor.
Fransa merkezli Le Monde gazetesi, Suriye'nin kuzeyindeki hava sahasını kontrol eden Rusya ve ABD’den Türkiye’nin askeri operasyonlarına yeşil ışık yakılmadığını düşünmenin güç olduğunu yazdı.



Atama ve görevden alma kararları Resmi Gazete'de

Fotoğraf: AA_Arşiv
Fotoğraf: AA_Arşiv
TT

Atama ve görevden alma kararları Resmi Gazete'de

Fotoğraf: AA_Arşiv
Fotoğraf: AA_Arşiv

Bazı bakanlık ve kurumlara ilişkin atama ve görevden alma kararları, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Buna göre, 3 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince, Devlet Arşivleri Genel Başkanlığında açık bulunan Başkan Yardımcılığına Murat Yıldız, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığında açık bulunan Başkan Yardımcılığına ise Abdülhamit Tüfekçioğlu atandı.

Ayrıca aynı sayılı kararnamenin aynı maddeleri kapsamında;

Milli Eğitim Bakanlığı Rize Milli Eğitim Müdürü Engin Emen görevden alınırken, bu suretle boşala Rize Milli Eğitim Müdürlüğüne Yusuf Tüfekçi getirildi.

Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğüne Şali Yıldırım, Sağlık Yatırımları Genel Müdürlüğüne ise Rıza Uçan atandı.


Fidan: Süleymaniye’deki KYB liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, bizim için ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fidan: Süleymaniye’deki KYB liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, bizim için ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin bölgesinde istikrarı hakim kılmak için elindeki tüm dış politika araçlarını koordineli şekilde kullanma konusunda kararlı olduğunu vurguladı.

Bakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı.

Irak'taki terörle mücadeleye değinen Fidan, "Bizim arzumuz Süleymaniye'deki arkadaşlarımızın yol yakınken hatalarından geri dönmesi, Türkiye'yle dostluklarını, tarihte olduğu gibi bugün de perçinlemeleri ve ortak geleceğe bizim beraber hareket etmemiz." ifadelerini kullandı.

Fidan, Erbil, Süleymaniye, Bağdat, Kerkük ve Musul'da "geleceği hep beraber" kuracaklarını, burada terör örgütlerine yer olmadığını belirterek, "Bunları artık bizim sistem dışına atmamız lazım. Bunlar kullanım ömrü tamamlanmış örgütler. Sözünü ettiğim şehirler, kültürler kadim kültürler ve daha önce bu türden tehditlerin üstesinden geldiler, inşallah bundan sonra da gelecekler." diye konuştu.

İleri tedbirlerin gündemde olup olmadığının sorulması üzerine Fidan, şöyle yanıt verdi:

"Siz benim düşmanıma destek verdiğiniz sürece ne yapmamı bekliyorsunuz? Bu konuda açığız. Bu düşmanın senden istifade etmesinin yolunu engellemek benim görevim. Ben bunu yapacağım. Bunu yaparken de sana hile tuzak kurmuyorum, yüzüne söylüyorum. Bundan vazgeç, çünkü bu senin lehine değil, kimsenin lehine değil. Süleymaniye'deki halk Türkiye'nin dostu olan bir halk. Terör örgütüyle işi olabilecek bir halk değil."

Bakan Fidan, "Süleymaniye’deki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) liderliği ve onu oluşturan ekibin PKK ile olan ilişkileri, samimiyeti bizim için bir problem olmanın ötesinde artık ulusal bir güvenlik tehdidi olmuştur." dedi.

Fidan, "Türkiye bölgesinde istikrarı hakim kılmak için elindeki tüm dış politika araçlarını koordineli bir şekilde kullanma konusunda kararlı." şeklinde konuştu.


MSB, Karadeniz'deki mayın gözetleme faaliyeti görüntülerini paylaştı

AA
AA
TT

MSB, Karadeniz'deki mayın gözetleme faaliyeti görüntülerini paylaştı

AA
AA

 

Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "Türk Deniz Kuvvetleri unsurlarımız, Karadeniz'deki mayın gözetleme faaliyetlerine her türlü hava ve deniz koşulunda aralıksız devam ediyor." ifadelerine yer verildi.


Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Bayraktaroğlu, Irak sınırındaki birlikleri denetledi

AA
AA
TT

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Bayraktaroğlu, Irak sınırındaki birlikleri denetledi

AA
AA

Milli Savunma Bakanlığının sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, Bayraktaroğlu'nun, Şırnak'taki 23'üncü Piyade Tümen Komutanlığı, Pençe-Şimşek Harekat bölgesindeki Zinar Dağı üs bölgesi ve Şırnak Gülyazı'daki 48'inci Hudut Tugay Komutanlığında inceleme ve denetlemelerde bulunduğu belirtildi.

Paylaşımda, Bayraktaroğlu'nun incelemelerde bulunduğu anlara ilişkin görüntülere de yer verildi.


İstenmeyen ticari mesajlar için 398 milyon lira ceza kesildi

AA
AA
TT

İstenmeyen ticari mesajlar için 398 milyon lira ceza kesildi

AA
AA

AA muhabirinin, Bakanlığın faaliyet raporundan yaptığı derlemeye göre, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik kapsamında Bakanlığın internet sitesi üzerinden kolay ve etkin bir şekilde şikayet başvurusu yapılmasına imkan tanıyan TİSS, 2015'te hizmete açıldı.

Söz konusu tarihten 2023 sonuna kadar olan dönemde TİSS üzerinden yapılan şikayet sayısı 866 bin 164'e ulaştı.

Şikayetlerin yüzde 77,08'ini SMS, yüzde 20,9'u sesli arama, yüzde 2,02'sini de e-postayla ilgili başvurular oluşturdu.

Bu şikayetler üzerine ticaret il müdürlüklerince 2015-2023 döneminde 398 milyon 94 bin 293 lira idari para cezası kesildi.

Öte yandan, e-ticaret yapan sitelerin kayıt altına alınması amacıyla oluşturulan Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi (ETBİS) de 2017'de hizmete girdi.

Geçen yıl sonu itibarıyla sisteme kaydolan işletme sayısı 35 bin 327, site sayısı 42 bin 76 oldu.

ETBİS ile vatandaşlar, e-ticaret faaliyetinde bulunan gerçek ve tüzel kişilerin bilgilerine kolaylıkla ulaşırken, bu alandaki kayıt dışılığın da önüne geçiliyor.


Dışişleri Bakanlığı: Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğimizi yineliyoruz

AA
AA
TT

Dışişleri Bakanlığı: Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğimizi yineliyoruz

AA
AA

Bakanlıktan "Kırım’ın yasa dışı ilhakının 10. yılı" dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, "Ukrayna Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin 16 Mart 2014 tarihinde düzenlenen gayrimeşru bir referandumla Rusya Federasyonu tarafından ilhakının üzerinden 10 yıl geçmiştir." ifadesi kullanıldı.

Türkiye'nin, Kırım Tatar Türklerinin durumu başta olmak üzere, Kırım’daki gelişmeleri yakından izlemeyi ve öncelikli gündeminde tutmayı sürdüreceği vurgulanan açıklamada, "Uluslararası hukukun ihlalini teşkil eden bu fiili durumu tanımadığımızı ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğine olan desteğimizi yineliyoruz." görüşü paylaşıldı.


Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Önal: "İslamofobi sadece Müslümanlara değil, demokrasiye de tehdit"

AA
AA
TT

Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Önal: "İslamofobi sadece Müslümanlara değil, demokrasiye de tehdit"

AA
AA

 Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sedat Önal, İslamofobinin sadece Müslümanlar için değil, demokrasi için de tehdit teşkil ettiğini belirtti.

Önal, BM Genel Kurulu'nda düzenlenen 15 Mart İslamofobi ile Mücadele Uluslararası Günü vesilesiyle düzenlenen üst düzey anma etkinliğinde yaptığı konuşmada, anma etkinliğinin şefkat, barış ve uzlaşmanın timsali olan mübarek ramazana rastladığını anımsattı. Önal, "Bu vesileyle Gazze'de derhal ateşkes sağlanarak tarifsiz acıların son bulmasına yönelik güçlü talebimizi yineliyoruz." dedi.

Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde 15 Mart 2019'da düzenlenen terör saldırılarının da 5. yıl dönümüne rastlayan bu günde, içlerinde bir Türk vatandaşının da bulunduğu 51 kurbanı saygıyla andıklarını belirten Önal, İslamofobi ile mücadeleye yönelik önlemler konusunda kabul edilen BM Genel Kurul kararının yeni bir dönüm noktası teşkil ettiğini ifade etti.

Büyükelçi Önal, üye devletlere Müslümanlara karşı şiddetin kışkırtılmasını engellemek için gerekli bütün tedbirleri alma çağrısında bulunan söz konusu kararın, uluslararası toplumun bu sorunla mücadeleye aktif şekilde dahil olmasını kolaylaştırarak, taahhütlerin eyleme dönüşmesini sağlayacağını dile getirdi.

Genel Sekreterin çağrılarına rağmen, İslam karşıtlığına dayalı ayrımcılık ve şiddet eylemlerinin yayılmaya devam ettiğine dikkati çeken Önal, "Müslümanları yanlış yansıtan ayrımcılık söylemi giderek ana akıma taşınıyor. Avrupa'da Kuran-ı Kerim'e yöneltilen alçak saldırılar, İslam'a yönelik nefretin endişe verici seviyelere ulaştığını gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.

"Müslümanların kutsal değerlerine yönelik eylemlere ifade özgürlüğü bahane edilerek izin verilemez"

Önal, Ocak 2023'ten bu yana Avrupa'da Kuran-ı Kerim'e saygısızlık içeren 500'ü aşkın eylem gerçekleştirildiğini bildirerek, "Müslümanların kutsal değerlerine yönelik bu tür provokatif eylemlere 'ifade özgürlüğü' bahane edilerek izin verilemez." dedi.

Söz konusu eylemlerin ifade özgürlüğünün aksine demokratik özgürlüklerin kötüye kullanılması ve ihlali olduğunu kaydeden Önal, insan onuruna saygı ve eşitlik ilkeleri ile temel hak ve özgürlüklerle çeliştiğini dile getirdi.

"İslamofobi sadece Müslümanlar için değil demokrasinin kendisi için de bir tehdit"

Büyükelçi Önal, temel önceliğin İslam karşıtı söylemin birlik içinde ve ortak hareket ederek marjinalleştirilmesi olduğunu belirterek, "İslamofobi sadece Müslümanlar için değil demokrasinin kendisi için de bir tehdit." diye konuştu.

Müslümanları küçük düşürmeye çalışan eylemlerin aslında insanlığı küçük düşürdüğüne işaret eden Önal, "İslamofobinin esasen ırkçılığın bir türü olduğunu ve bu çerçevede ele alınması gerektiğini unutmamalıyız." ifadesini kullandı.

Önal, tüm üye ülkelere bu nefret suçuna karşı, ilgili BM kararları çerçevesinde etkin önlemler alma çağrısında bulunarak, Türkiye'nin, gerginliği azaltıcı ve diyaloğu ön plana çıkaran bir yaklaşımla, dini hoşgörüsüzlükle mücadele alanında bütün uluslararası çabalarda yer almaya devam edeceğini vurguladı.


Hırka-i Şerif ziyarete açıldı

AA
AA
TT

Hırka-i Şerif ziyarete açıldı

AA
AA

Hz. Muhammed'in vasiyeti üzerine Veysel Karani'ye bırakılan önemli kutsal emanetlerden Hırka-i Şerif, ramazan dolayısıyla Fatih'teki Hırka-i Şerif Camisi'nde ziyarete açıldı.

Hırka-i Şerif'in, ramazanın ilk cuma günü ziyarete açılması vesilesiyle cami bahçesinde düzenlenen törene, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Davut Gül, Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, Veysel Karani'nin 59. kuşaktan torunu Barış Samir ile ailesi ve protokol üyeleri katıldı.

Hırka-i Şerif Camisi İmam Hatibi Recep Köksal'ın Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan törende konuşan Erbaş, Al-i İmran Suresi'nin 31. ayetini aktararak, Allah'ın insanları sevmesinin yolunun Hz. Muhammet'e itaatten geçtiğini dile getirdi.

Ayette de bunun ifade edildiğini aktaran Erbaş, "Bizim hem Allah'ı sevmemiz hem Peygamberimize itaat etmemiz, onu sevmemiz Kur'an'ın bir emridir. Bunu aklımızdan hiç çıkarmayalım. Peygamber Efendimiz olmasaydı biz İslam'ı nasıl öğrenecektik? Biz namaz kılmayı nasıl bilecektik? Oruç tutmayı nereden bilecektik?" diye sordu.

Erbaş, Hz. Muhammet'in Kur'an-ı Kerim'in yaşayan hali olduğunu belirterek, Kur'an'ı anlamalarını sağlayanın hadisler olduğunu söyledi.

İlk Kur'an-ı Kerim yorumcusunun Hz. Muhammet olduğuna değinen Erbaş, "O yüzden aziz kardeşlerim, işte Hırka-i Şerif, Peygamber Efendimizin hırkası, Peygamber Efendimizin o kutsal eşyaları, ayağının izi, ayak izi bile bizim için o kadar değerli ki." dedi.

Hırka-i Şerif’i bugüne kadar taşıyanlara, muhafaza edenlere teşekkür eden Erbaş, gençlere ve çocuklara peygamber sevgisinin aşılanması gerektiğini anlattı.

Hz. Muhammed'in Veda Hutbesi'nde Allah'ın kitabını ve sünnetini emanet bıraktığını vurgulayan Erbaş, "İşte biz o yoldayız. Peygamber Efendimizin bütün insanlığa, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için getirdiği Kur'an'ın yolundayız." diye konuştu.

- "Nihai hedefimiz Kuran'ı yaşamaktır"

Erbaş, Kur'an-ı Kerim'in ramazan ayında indiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Peygamber Efendimiz, Kur'an'ı 23 sene boyunca ne çileler çekerek bütün insanlığa ulaştırdı. Onun hatırına, Peygamber Efendimizin aşkına, Kur'an'ı okumasını bilmeyenler öğrensin. Öğrenenler okusun. Okuyanlar anlasın. Nihai hedefimiz Kuran'ı yaşamaktır. Cenabıhak, Peygamber Efendimize iyi bir ümmet olma noktasında hepimizi muvaffak eylesin. Peygamber Efendimizin kutsal emanetlerini kıyamete kadar taşımayı, muhafaza etmeyi, başta Kur'an'ı Kerim ve sünnet-i seniyyesi olmak üzere hepimize nasip eylesin."

Katılımcıların hep birlikte dua etmesinin ardından Hırka-i Şerif'i ziyarete açıldı.

Hırka-i Şerif'i görmek için cami bahçesinde vatandaşlar uzun kuyruklar oluşturdu. Ziyaret sırasında bazı vatandaşlar duygusal anlar yaşadı.

Ziyaretçilerden Fatma Eskiyunus, Allah'ın buraya gelmeyi kendisine nasip ettiğini söyledi.

Gönül Yorulmaz, duygularının yüksek olduğunu kaydederek, dualarının kabul olmasını diledi.

Her yıl, Hırka-i Şerif'in ziyarete açıldığı ilk gün geldiğini anlatan Suzan Aracı, "İsterse 1000 kişi olsun. Bu sırayı bekler, girerim. Sabah 07.00'de, çok erken gelirim. Ramazan boyunca haftada 3 gün buradayım. Yarın yine eşimle beraber buradayım. O çalıştığı için bugün gelemedi." diye konuştu.

- Ramazanda her gün ziyaret edilebilecek

Hırka-i Şerif, ramazan boyunca hafta içi saat 10.00-17.00, hafta sonu ise 09.00-17.30 arasında ziyaret edilebilecek.

Kutsal emanet, 5 Nisan'da idrak edilecek Kadir Gecesi'nde teravih namazının ardından saat 03.00'e kadar görülebilecek.

9 Nisan Salı'ya denk gelen arife günü, ikindi namazı sonrasında ziyaretler dualarla sonlanacak.

Engelli, hasta, yaşlı ve hamile olanlar, ziyaretlerini sıra beklemeden görevli refakatinde yapabilecek.

- Hırka-i Şerif

Hz. Muhammed'in vasiyetiyle Veysel Karani'ye hediye edilen kutsal emanetlerden olan Hırka-i Şerif, 1851 yılından bu yana Fatih ilçesindeki adına yaptırılan Hırka-ı Şerif Camii'nde muhafaza ediliyor.

Hz. Muhammed'in emaneti Hırka-i Şerif, Veysel Karani'nin 58. ve 59'uncu kuşak torunları tarafından korunarak ziyarete açılıyor.


Milli Savunma Bakanı Güler, Irak sınırında inceleme ve denetlemelerde bulundu

AA
AA
TT

Milli Savunma Bakanı Güler, Irak sınırında inceleme ve denetlemelerde bulundu

AA
AA

 

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Bakan Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın ile dün gerçekleştirdiği Irak ziyareti sonrası Hakkari'ye geçti.

Geceyi Yüksekova'da geçiren Bakan Güler, 3'üncü Piyade Tümen Komutanlığı'nda inceleme ve denetlemelerde bulundu.

Burada komutanlarla bir araya gelen Güler, Irak'ın kuzeyinde devam eden operasyonlardaki son duruma ilişkin bilgi aldı, yapılacak çalışmalara ilişkin talimatlar verdi.


Çanakkale'de düzensiz göçmenleri taşıyan lastik bot battı: 8 ölü

AA
AA
TT

Çanakkale'de düzensiz göçmenleri taşıyan lastik bot battı: 8 ölü

AA
AA

Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, kentin Eceabat ilçesi açıklarında düzensiz göçmenleri taşıyan lastik botun batması sonucu ilk belirlemelere göre 8 kişinin öldüğünü bildirdi.

Vali Aktaş, AA muhabirine lastik botun Eceabat açıklarında battığını, kendisinin de bölgede olduğunu söyledi.

Botun gece saatlerinde battığını, ihbarın ise sabah yapıldığının bilgisini veren Aktaş, şunları kaydetti:

"İhbarı alır almaz da tüm unsurlar bölgeye intikal etti. Helikopter, uçak, Sahil Güvenlik'in, Kıyı Emniyeti ve diğer kurumların unsurları bölgeye sevk edildi. 2 kişi kendi imkanlarıyla kurtulmuş. 2 kişiyi de Sahil Güvenlik ekipleri kurtardı. Hatta birisini bizim olduğumuz tekneye aldık. Kurtarılanları hastaneye sevk ettik. İlk belirlemelere göre 8 ölü var. Botta kaç kişinin olduğuyla ilgili sağlıklı bilgi yok. Bununla ilgili netleştirme çalışmalarımız devam ediyor."

Kabatepe Limanı'nda çok sayıda ambulans hazır bekletiliyor.