Washington’daki SDG temsilcisi Şarku’l Avsat’a konuştu: ABD daha önce yaptığı gibi bugün de bizi sattı

Malikiye kentinde Türk hava saldırılarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreni (AFP)
Malikiye kentinde Türk hava saldırılarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreni (AFP)
TT

Washington’daki SDG temsilcisi Şarku’l Avsat’a konuştu: ABD daha önce yaptığı gibi bugün de bizi sattı

Malikiye kentinde Türk hava saldırılarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreni (AFP)
Malikiye kentinde Türk hava saldırılarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreni (AFP)

Pek çok ABD’li yetkilinin, Türk harekatının Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen bölgelerde ‘DEAŞ’ı kontrol altına alma çabalarını baltalayacağına’ ilişkin uyarılarına rağmen, 2019’da ABD eski Başkanı Donald Trump yönetimi ile yaşananların tekrarlanma olasılığına dair şüpheler arttı.
Türkiye’nin SDG güçlerine karşı askeri harekata başlaması ABD için iyi bir şey olmasa ve en azından amaç istikrarı korumak ve DEAŞ’ın bu bölgede ortaya çıkmasını engellemeye devam etmekse de üst düzey ABD’li yetkililerin Türkiye’nin ‘terör saldırılarına karşı kendini savunma hakkı olduğunu’ açıklaması, Trump yönetiminin 2019 yılındaki harekatta görmezden geldiği gibi Pençe-Kılıç Harekatı’na yeşil ışık yaktığı olarak kabul edildi.
Şarku’l Avsat’a konuşan, SDG Başkanlık Konseyi üyesi ve Washington’daki temsilcisi Bessam Sakr, “Bölgelerimize yönelik yoğun hava saldırılarının ardından Türkiye’nin tehdit ettiği beklenen kara harekatı ABD’ye doğrudan bir mesajdır ve buna pek de itiraz edecek gibi görünmüyor. En azından ABD’li yetkililerin verdiği çekingen tepkilerden böyle anlaşılıyor” dedi.
Sakr, “Başkanlık Konseyi, 2019’da Trump yönetimiyle imzalanan anlaşmada yaşananların tekrarlanmasından korkuyor. Washington daha önce sattığı gibi bugün de bizi sattı ve Türk kara harekatı DEAŞ’ı zayıflatmayacak, aksine güçlendirecek” diye konuştu.
Uluslararası Koalisyon liderliğinin ve ABD Merkez Komutanlığı’nın (CENTCOM) Türk hava harekatı ile SDG’nin füze saldırılarını eş tutan açıklamalarının ardından Washington’daki savunma yetkilileri, ‘harekat DEAŞ’ı kontrol altına alma ve geriletme çabalarını baltalıyor’ diyerek ek bir mesaj göndermeye çalıştı.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh Salı akşamı düzenlediği basın toplantısında, ABD’nin hem Türkiye hem de SDG ile temas halinde olduğunu duyurdu.
Singh, “Taraflara tüm çatışmaları durdurmaları çağrısında bulunuyoruz. Biliyorsunuz ABD ordusunun oradaki amacı DEAŞ’ın kalıcı olarak yenilmesidir. Bu saldırılar bu amaçtan alıkoyuyor ve DEAŞ’ın yenilmesi konusunda Uluslararası Koalisyon kazanımlarını riske atıyor” ifadelerini kullandı.
Sakr ise, Türk hava saldırılarının ilk kez ve kapsamlı bir şekilde SDG tarafından kontrol edilen bölgelerdeki altyapıyı hedef aldığını ileri sürerek, “Türkiye’nin bölgeye yönelik saldırıları ışığında Washington, açıklanan yardım sağlama ve istikrarı koruma hedeflerini nasıl sürdürebilir?” diye sordu.
SDG Başkanlık Konseyi’nin Başkan Joe Biden’a doğrudan mesaj gönderdiğini belirten Sakr şunları söyledi;
“Burada ABD’li yetkililerle iletişim kurmak için yapmaya çalıştığımız tüm çabalar ve temaslar bizi Dışişleri Bakanlığı’na götürdü, ancak şu ana kadar Erbil’deki ABD Büyükelçiliği ile herhangi bir temas kuramadık. Koalisyon güçlerinin askeri üssüne yapılan hava saldırısı başlamadan önce ABD vatandaşları için bir seyahat ve hareket uyarısı yayınlamasının kanıtladığı gibi, neler olduğunun farkında olabilirsiniz.”
Bölgedeki ABD kuvvetlerini denetleyen ABD Merkez Komutanlığı, üsse yapılan saldırıyı doğrulayarak, “Saldırı sırasında üste hiçbir ABD kuvveti bulunmamakla birlikte, bu eylemler Suriye’de DEAŞ’ı yenmek için faaliyet gösteren ABD kuvvetlerini riske atıyor” açıklamasında bulundu.
Pentagon sözcü yardımcısı Singh ise “Sahada olanları izlemeye devam edeceğiz ve güçlerimizin güvende olduğundan emin olacağız. Şu anda güçlerimizin durumunda herhangi bir değişiklik olmamıştır” dedi.



Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.


İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.