Suriye’nin güneyinde Captagon savaşı ve suikastlar

Süveyde ve Dera’da Hizbullah ve rejimin gözetimindeki uyuşturucu üretim merkezleri yaygınlaşıyor.

Süveyde’deki Rical el-Kerame Hareketi tarafından yayınlanan, rejim yanlısı gruplardan birinin Süveyda’deki uyuşturucu üretim merkezini gösteren bir fotoğraf
Süveyde’deki Rical el-Kerame Hareketi tarafından yayınlanan, rejim yanlısı gruplardan birinin Süveyda’deki uyuşturucu üretim merkezini gösteren bir fotoğraf
TT

Suriye’nin güneyinde Captagon savaşı ve suikastlar

Süveyde’deki Rical el-Kerame Hareketi tarafından yayınlanan, rejim yanlısı gruplardan birinin Süveyda’deki uyuşturucu üretim merkezini gösteren bir fotoğraf
Süveyde’deki Rical el-Kerame Hareketi tarafından yayınlanan, rejim yanlısı gruplardan birinin Süveyda’deki uyuşturucu üretim merkezini gösteren bir fotoğraf

Suriye’nin Dera şehrinde son dönemde suikast ve cinayetler arttı. Öyle ki bölgede, Captagon ticareti yüzünden başlayan geniş çaplı uyuşturucu savaşıyla bağlantılı ceset bulunmadığı bir hafta bile geçmiyor.
Hedef alınan kişiler arasındaki ortak payda, Dera’da uyuşturucu taşımacılığı, tanıtımı ve ticaretine katılımları oluyor.
Bölgedeki aktivistlerin belirttiğine göre,Suriye’nin güneyi uyuşturucu bataklığında boğuluyor. Zira, artık komşu Ürdün ve diğer ülkelere uyuşturucu ulaşımı için bir geçiş ülkesiyle yetinmeyerek, Dera, Süveyde ve Lajat’da üretim tesisleri de kuruluyor.
Bu bölgelerdeki yerel haber ajansları tarafından yayınlanan haberlere göre denetçiler, Hizbullah veya rejimin güvenlik şubelerine bağlı gruplarla iş birliği yapıyorlar.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Ürdün Krallığı’nın, Suriye ile kuzey sınırlarında gerçekleştirdiğini duyurduğu olay ve çatışmaların sayısı azaldı. Ürdün geçen yılın başlarında Suriye’den Captagon hapı kaçakçılığı girişimine yönelik 361 operasyonunun engellendiğini açıklamıştı. Bu, günde bir operasyon yapılması anlamına geliyor. Ancak bu yıl girişim sayısında önemli bir düşüş oldu, öyle ki 24 Haziran’dan bu yana dört sızma vakası bildirildi. Bu da her ay bir vaka olduğu anlamına geliyor.
Kaçakçılık operasyonlarındaki bu azalma, uyuşturucu dağıtımında iç pazara, kötü ekonomik ve yaşamsal koşullarından yararlanarak gençler ve öğrencilerin hedef alınmasına neden oldu.
Söz konusu taraflar uyuşturucu yoluyla, savaşçılarının giderlerini, hareketlerini, silahlarını ve maaşlarını karşılayacak maddi kazançlar elde etmeyi ve İran nüfusuna bağlı olmayan ve buna her şekilde direnen bölgeyi zayıflatmaya çalışıyor.
New York Times gazetesi daha önce, 10 ülkedeki güvenlik teşkilatlarının yetkililerinden topladığı bilgilere dayanan uzun bir araştırma yayınlamıştı. Haberde, Suriye’nin fiilen ‘Arap Kolombiyası’na dönüştüğü ve uluslararası düzeyde bir ‘uyuşturucu devleti’ olarak sınıflandırıldığı sonucuna varıldı.
Haberde, “Suriye’deki yasadışı uyuşturucu endüstrisi, milyarlarca dolarlık bir operasyona dönüştü ve ana ürünü de Captagon uyuşturucusu oldu” ifadelerine yer verilirken, aynı zamanda üretim ve dağıtım operasyonlarının “İran’a bağlı ve Suriye Devlet Başkanı’nın kardeşi Mahir Esed’in liderliğindeki Dördüncü Tümen gözetiminde yönetildiği’ de belirtildi.
ABD’li bir yetkili daha önce ‘2021 Şubat’tan bu yana Suriye’den nakledilen ve el konulan Captagon haplarının değerinin 3 milyar dolara eşdeğer olduğunu’ belirtmişti. Dera’daki yerel grup liderlerinden biri, bu konuda “Bu şaşırtıcı rakamlar, ‘Captagon prensleri’ ve dağıtım ve ulaşım ağı görevi gören çeteler fenomeninin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu gruplar birbiriyle rekabet ediyor, bu durum ise karşılıklı suikastlara kadar varıyor” yorumunda bulundu.
Aynı kaynak “Güneydeki (Dera ve Süveyde) Captagon ticareti, rakipleri yutarak, yerini doldurabilecek yumuşak bir zemin üzerinde yürütülüyor. Ama kesin olan şu ki, bu operasyonları yönetmek, tedarik etmek ve yönlendirmek, tek bir yönetimin elinde bulunuyor. Bu yönetim, dahili olarak tüketilen veya sınırları aşmayı başaran her bir Captagon hapından kazanan tek kişi oluyor. En büyük kaybeden ise Captagon bağımlıları, kaçakçılar veya kendisine karşı savaşanlar arasında yavaş yavaş direncini kaybeden Suriye’nin güneyi oluyor” ifadelerini kullandı.



Filistin Dışişleri Bakanlığı: Yerleşimcilerin idari gözetimine son verme kararı onları suç işlemeye teşvik ediyor

El Halil kentindeki Eski Şehir'de yerleşimcilerin yürüyüşü esnasında güvenlik önlemleri alan İsrail askerleri (WAFA)
El Halil kentindeki Eski Şehir'de yerleşimcilerin yürüyüşü esnasında güvenlik önlemleri alan İsrail askerleri (WAFA)
TT

Filistin Dışişleri Bakanlığı: Yerleşimcilerin idari gözetimine son verme kararı onları suç işlemeye teşvik ediyor

El Halil kentindeki Eski Şehir'de yerleşimcilerin yürüyüşü esnasında güvenlik önlemleri alan İsrail askerleri (WAFA)
El Halil kentindeki Eski Şehir'de yerleşimcilerin yürüyüşü esnasında güvenlik önlemleri alan İsrail askerleri (WAFA)

Filistin Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, İsrail'in yerleşimcilerin idari gözetimini iptal etme kararının onları daha fazla suç işlemeye teşvik ettiği ifade edildi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre Dışişleri Bakanlığı, İsrail Savunma Bakanı'nın ‘Filistinli vatandaşlara karşı suç ve ihlal işleyen yerleşimcilerin idari tutukluluk hallerinin kaldırılmasına yönelik kararını, tutuklananların sayısı çok az olmasına rağmen, ciddi bir endişeyle karşıladıklarını’ bildirdi.

Bakanlık, bu kararın aşırılık yanlısı yerleşimcileri ‘Filistinlilere, topraklarına ve mülklerine karşı terör uygulamaya teşvik ettiğini ve onlara ek bir dokunulmazlık ve koruma hissi verdiğini’ belirtti.

Filistin Dışişleri Bakanlığı, ‘yerleşimci milislerin terörizmini engellemek, devam eden cezasızlıklarına son vermek ve Filistin halkını işgalcilerin tecavüzünden korumak için etkili uluslararası eylem’ çağrısında bulundu.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz dün yaptığı açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimcilere karşı idari gözaltı uygulamasına son verme kararı aldığını duyurdu.

Katz yaptığı açıklamada, ‘Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerin ciddi Filistinli terör tehditlerine maruz kaldığı ve yerleşimcilere karşı haksız uluslararası yaptırımların uygulandığı bir gerçeklikte, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilere karşı idari gözaltı kararlarının kullanımını durdurmaya karar verdiğini’ belirtti.

AFP'nin aktardığına göre Katz, “İsrail devletinin yerleşim sakinlerine karşı bu tür tehlikeli bir adım atması uygun değildir” dedi.