Sudani’den Irak’ın komşularıyla dengeli ilişkiler kurma vurgusu
Kuveyt Veliaht Prensi Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile görüştü. (KUNA)
Kuveyt Başkanı Ahmed Nevaf el-Ahmed es-Sabah, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile dün Beyan Sarayı’nda resmi bir görüşme gerçekleştirdi. Bu, Sudani’nin başbakanlık görevini üstlendikten sonra Kuveyt’e yaptığı ilk ziyaret oldu.
Şarku’l Avsat’ın Kuveyt Haber Ajansı KUNA’dan aktardığına göre, Sabah’ın Sudani ile görüşmesi dostane bir atmosferde gerçekleşti. Yakın ikili ilişkilerin, iki ülkenin ve halkın çıkarlarına hizmet edecek şekilde, çeşitli alanlarda gelişme sağlanmasına yönelik olduğu bildirildi. İki taraf ayrıca son bölgesel ve uluslararası gelişmeleri, iki ülkenin bunlara karşı tutumunu gözden geçirerek, ortak ilgi alanlarına ilişkin konuları istişare ederek koordinasyonun önemini vurguladı.
Veliaht Prensi Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah da Irak Başbakanı Sudani ile bir araya geldi.
Şarku’l Avsat’ın Irak Haber Ajansı INA’dan aktardığına göre görüşme, ortak çıkarları destekleyen ve birçok dosyayı çözümlemeye odaklanan bir atmosferde gerçekleşti. Veliaht Prens, Kuveyt’in Irak’ın istikrarını ve refahını destekleme konusundaki kararlılığını vurguladığı.
Irak Başbakanlığı medya ofisi tarafından yapılan açıklamada Sudani’nin, Veliaht Prens ve Başbakan ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki ilişkileri ve tarafları birleştiren tarihi bağları pekiştirmenin yollarını gündeme getirdiği kaydedildi.
Görüşmede çeşitli düzeylerde karşılıklı iş birliğinin sürdürülmesine vurgu yapılarak, aralarındaki koordinasyonun iki ülkenin istikrarını ve halkların refahını artıracak şekilde devam etmesine işaret edildi.
Sudani Irak’ın, komşularıyla karşılıklı saygıya dayanan ve iki ülkenin egemenliğini koruyan dengeli ilişkiler kurma konusundaki isteğini vurguladı. Ortak çıkarları destekleyen ve bölgedeki istikrarı sağlayan birçok dosyayı çözme çabalarına dikkat çekti.
Veliaht Prens de Sudani’nin yapmış olduğu resmi ziyareti memnuniyetle karşıladı. İki ülkeyi birbirine bağlayan ve haklarını bir araya getiren bu önemli ilişkilerin gücüne vurgu yaptı. Kuveyt’in, Irak’ın istikrarını ve refahını destekleyeceğini belirterek, Irak’ın bölgedeki kilit rolünü ve orada sürdürülebilir güvenliği artırma çabalarını takdir etti.
Silahsızlandırmaya karşı hazırlanan Hizbullah’ın seçenekleri sınırlıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5173685-%C2%A0silahs%C4%B1zland%C4%B1rmaya-kar%C5%9F%C4%B1-haz%C4%B1rlanan-hizbullah%E2%80%99%C4%B1n-se%C3%A7enekleri-s%C4%B1n%C4%B1rl%C4%B1
Hizbullah'ın parlamento grubu başkanı Milletvekili Muhammed Raad, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile yaptığı görüşmenin ardından Cumhuriyet Sarayı'nda açıklamada bulunurken (AFP)
Silahsızlandırmaya karşı hazırlanan Hizbullah’ın seçenekleri sınırlı
Hizbullah'ın parlamento grubu başkanı Milletvekili Muhammed Raad, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile yaptığı görüşmenin ardından Cumhuriyet Sarayı'nda açıklamada bulunurken (AFP)
Lübnan hükümetinin silahların devletle sınırlandırılması kararı, Hizbullah'ı en hafifi, silahlarını gönüllü olarak devlete teslim edip siyasi partiye dönüşmek, en ağırı ise orduyla çatışmak olan kaderini belirleyecek seçeneklerle karşı karşıya bıraktı. Bu durum Hizbullah’ı Lübnan'da yalnızlaştırırken onu yasadışı bir silahlı grup haline getiriyor. Ancak Şarku’l Avsat’a konuşan Hizbullah'a yakın bir kaynak, Hizbullah’ın hiçbir koşulda silahlarını teslim etmeyeceğini ve orduyla çatışmak istemediğini vurguladı.
Yasalara karşı çıkmak
Bazıları, hükümetin kararından geri adım atamayacağını ve orduyla çatışmaya girmenin bir çeşit intihar olacağını biliyor. Hizbullah’ın tutumunda bir değişiklik olacağını ve daha mantıklı bir söyleme geçeceğini düşünüyor. Seyyide el-Cebel toplantısına başlık yapan eski milletvekili Faris Said, hükümetin kararının Lübnan ile Hizbullah'ın çıkarları arasındaki sınırı çizdiğini ve bu silahların geri kalanını etkisiz hale getirdiğini söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Said, Lübnan'ın tüm meşruiyetinin Hizbullah’a karşı olduğu sürece, ordunun silahlarla karşı karşıya gelip onları zorla elinden alacağı bir duruma gelinmeyeceğini vurguladı.
Said, sözlerini şöyle sürdürdü:
Hizbullah, silahlarını devlete teslim etmedikçe, parlamento, belediye, sendika ve anayasal kurumlarda bu parti ile iş birliği yapılmamalı.
Said, Bakanlar Kurulu'nun kararının Hizbullah'ı yasadışı bir örgüt haline getirdiğini ve (Suriye Devlet Başkanı) Ahmed Şara’nın kararıyla doğu ve kuzey sınırlarının kapatılması ve (İsrail Başbakanı) Binyamin Netanyahu'nun kararıyla güney sınırlarının kapatılmasıyla silahlarının artık kullanılamaz hale geldiğini vurguladı.
Karmaşık bir tablo
Hizbullah, silahların devletin elinde tutulmasını öngören bakanlar kurulu bildirisini onayladığını ve bu bildiriyi temel alarak parlamentoda hükümete güven oyu verdiğini görmezden gelirken hükümeti ABD'nin baskısına boyun eğmekle suçluyor. Faris Said ise Hizbullah'ın hükümete yönelttiği ABD'nin baskısına ve İsrail'in tehditlerine boyun eğdiği yönündeki suçlamalarını reddetti. Nevvaf Selam hükümetinin kararını Taif Anlaşması'na dayandırdığını söylediğinde, devletin Amerikan belgesinde yer alanları uygulamadan önce anayasayı uyguladığını kastettiğini açıklıyor.
Lübnan hükümeti perşembe günü Cumhuriyet Sarayı'nda toplandı (AP)
İran Dışişleri Bakanı'nın, Lübnan devletinin silahları kendi elinde tutma kararının başarısız olacağı yönünde Hizbullah'ın tercihini destekleyen açıklamaları, İran’ın karmaşıklaşan durumu desteklemesinden ve Hizbullah’ın daha da katı bir tutum sergilemesinden dolayı durumu daha da kötüleştirdi. Ancak Yakın Doğu ve Körfez Askeri Çalışmalar ve Analiz Enstitüsü Müdürü Dr. Riad Kahveci, Hizbullah'ın seçeneklerinin çok daraldığını ve her seçeneğin bir öncekinden daha da zor olduğunu belirtti. Hizbullah’ın önündeki en kolay seçeneğin silahları teslim edip devlete geri dönmek olduğunu belirten Kahveci, bu seçeneğin Hizbullah’ın halk tabanına dayalı bir siyasi parti olarak devamlılığını garanti edeceğini, ikinci seçeneğin ise silahlarını teslim etmeyi reddetmek ve geçmişte olduğu gibi sahip olduğu güç araçlarını kullanmak olduğunu söyledi. Kahveci’ye göre bu seçeneğin devamı sokaklarda motosikletler, gösteriler ve oturma eylemleriyle başlayıp silah kullanımına kadar uzanıyor.
Kahveci, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, Hizbullah’ın artık eskisi gibi 8 Mart Grubu'ndan oluşmadığını, bugün silahların devletle sınırlandırılması konusunda hükümetle tek başına karşı karşıya olduğunu, hatta Şii ikilisi ifadesinin bile Emel Hareketi ile arasındaki ayrım nedeniyle artık geçerli olmadığını ve Emel Hareketi’nden bakanların hükümetin düzenlediği oturumdan çekilmesine rağmen bu durumun değişmediğini hatırlattı. Kahveci’ye göre Emel Hareketi, sokakların tercihine karşı olduğunu açıkladı. Bu da Hizbullah’ın tek başına kalmasına neden olacak.
Hizbullah ve müttefiklerinin 2006 yılının sonlarından itibaren Beyrut'un merkezinde Fuad Sinyora hükümetinin, Başbakan Refik Hariri'nin katillerini yargılamak için Uluslararası Güvenlik Konseyi'nden uluslararası mahkeme kurulmasını talep etmesi nedeniyle düzenledikleri açık oturma eylemi ve hükümet binasını kuşatmaları Lübnanlıların hafızasından halen silinmedi. Bu olaylar, 7 Mayıs 2008'de Beyrut ve Lübnan Dağı'nda silah kullanılmasına kadar uzandı. Lübnanlılar her zaman bu senaryonun tekrarlanmasından korktular. Dr. Riad Kahveci, o dönem ile bugün partinin tek başına sokaklarda durması arasında bir ayrım yaparak Hizbullah’ın sokakta tek başına kalması halinde devletin ona karşı harekete geçebileceğini, çünkü o zaman çatışma Şii mezhebi ile değil, Taif Anlaşması'ndan sonra silahlarını elinde tutan bir örgüt ve milisleriyle olacağını, bu durumda sokakların etkisiz kalacağını ve yeteneklerinin sınırlanacağını vurguladı. Kahveci’ye göre Lübnan ordusunun son saatlerde motosiklet yürüyüşlerini ve provokatif hareketleri kolaylıkla bastırması da bunun bir kanıtı.
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, bilinmeyen bir yerden televizyonda bir konuşma yaparken, 30 Temmuz 2025 (Reuters)
Güvenlik senaryosu, silahı kutsallaştıran Hizbullah doktrini temelinde geçerliliğini koruyor. Faris Said, ‘gerginliği tırmandırma ve suikastlara geri dönme olasılığını’ hesaplarından çıkarmıyor. Devrin değiştiğini ifade eden Said, Refik Hariri, Cibran Tueni, Samir Kassir, George Havi ve tüm Sedir Devrimi liderlerinin suikastlarının ardından yaşanan dönüşümün artık onu değiştiremeyeceğini vurguladı. Bu artık orduları miras alan ve bölgeyi kaosa sürükleyen direnişlerin son bulduğu bir dönem.
Ciddi sonuçlar
Dr. Riad Kahveci ise Lübnan ordusuna karşı silah kullanma olasılığının halen güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğünü söyledi. Ancak bu seçeneğin Hizbullah’ın ulusal düzeyde izolasyonunu artıracağı konusunda uyaran Dr. Kahveci, “Çünkü orduyla çatışmak tabu bir konudur ve askeri kurum Lübnan'da halkın genel desteğine ve saygısına sahiptir” ifadelerini kullandı. Lübnan'daki siyasi güçlerin silahlarını teslim etmemenin tehlikesinin farkında olduğunu ve bunun savaşın yeniden başlaması ve ülkeye yaptırımlar uygulanması gibi sonuçlara yol açabileceğini belirten Dr. Kahveci, bu yüzden orduyla çatışmanın ciddi sonuçları olacağını vurguladı. Dr. Kahveci, Hizbullah’ın devleti caydırmak için abartılı ve tehditkar bir medya saldırısı başlattığını, ancak devletin şu ana kadar kararlarını uygulamaya devam ettiğini belirtti.
Dr. Kahveci, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Hizbullah, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan gelişmelerin sonucu olarak bölgede yaşanan değişimle, destek cephesini açma ve sürdürme konusundaki yanlış hesaplamalarla Lübnan'ı savaşa sürükleyerek Hizbullah'a yıkıcı bir darbe indiren inkardan gerçeği kabul etmeye geçiş sürecindedir.”