İran Cumhurbaşkanı protestoların bastırılmasını savunurken DMO, Kürdistan eyaletinde operasyonlarını sürdürüyor

HRANA, protestolarda 437 kişinin öldüğünü açıklarken reformist gazete İtimad haberinde, ‘belirli bir coğrafyayla sınırlı olmayan’ bir harekete işaret etti.

İran'ın Kirmanşah eyaletinin Cevanrud şehrinde DMO’ya ait bir kontrol noktası (Twitter)
İran'ın Kirmanşah eyaletinin Cevanrud şehrinde DMO’ya ait bir kontrol noktası (Twitter)
TT

İran Cumhurbaşkanı protestoların bastırılmasını savunurken DMO, Kürdistan eyaletinde operasyonlarını sürdürüyor

İran'ın Kirmanşah eyaletinin Cevanrud şehrinde DMO’ya ait bir kontrol noktası (Twitter)
İran'ın Kirmanşah eyaletinin Cevanrud şehrinde DMO’ya ait bir kontrol noktası (Twitter)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, yetkililerin, 10 hafta önce Kürt genç kadın Mahsa Amini’nin ölümünün ardından başlayan protestolara yönelik müdahalelerini savundu. İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakınlığıyla bilinen bir milletvekili, DMO'dan Kürt nüfusun yoğun yaşadığı şehirlere takviye güçler gönderdiğini açıkladı. Öte yandan İran polisi, Kürt şehri Bane'de protestocular tarafından atılan taşla yaralanan bir yarbayın öldüğünü duyurdu.
Sosyal medya platformlarında paylaşılan bir video kaydı, DMO güçlerinin Senendec şehrine bağlı Vahdat beldesinde ‘bir grup okul çocuğunun’ üzerine ateş açtığını gösterdi. Hengaw İnsan Hakları Örgütü, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, olayda biri ağır en az 4 kişinin yaralandığını bildirdi.
Senendec’te protesto gösterileri devam ederken, askeri helikopterler sıkı güvenlik önlemleri altında şehrin bazı bölgeleri üzerinde uçuşlar gerçekleştirdi. Senendec’teki Kürdistan Üniversitesi’nden çok sayıda öğretim görevlisi ve öğrenci, gözaltına alınan öğrencilerin serbest bırakılması için sloganlar atarak nöbet tuttu. Öğrenciler, ‘şehitler ölmez’ sloganları attılar.
Öte yandan son günlerde şiddetli bir baskı kampanyasına tanık olan Cevanrud şehrinde bir güvenlik görevlisinin video çeken bir kişiyi vurduğunu gösteren bir video kaydı yayınlandı. İran'ın yarı resmi haber ajansı Fars, olayda DMO güçlerinin açtığı ateş sonucu en az 5 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.
Hengaw, ‘Senendec şehrine saldırı emrini DMO’nun Kürdistan eyaleti komutanı General Behman Reyhani’nin bizzat verdiğini’ belirtti. Elde edilen bilgilere göre DMO’nun 48 saat içinde soykırım yaptığını öne süren Hengaw, Cevanrud şehrindeki protestoların bastırılması emri verdiği için DMO komutanı hakkında uluslararası soruşturma başlatılmasını talep etti.
Diğer yandan iki muhalif sol görüşlü parti İran Kürdistan Demokrat Partisi'nin (HDK-İ) ve İran Kürdistan Komala Partisi’nin aynı çatı altında bir araya geldikleri İran Kürdistan Partileri Koordinasyon Merkezi, siyasi örgütleri, sivil aktivistleri ve İranlıları bu sabah için greve gitmeye çağıran bir bildiri yayınladı. Bildiride ayrıca, Kürtler ve İranlılar arasındaki birliğin desteklenmesi amacıyla Perşembe akşamı protesto yürüyüşleri düzenlenmesi çağrısında bulunuldu.
Bildiride şu ifadeler yer aldı:
“Rejim, birkaç gün önce Kürdistan’ı tüm gücüyle kan gölüne çevirdi ve bir katliam gerçekleştirdi. İran halkının tüm kesimleri arasında iş birliği ve birlik olmadan bu ulusal ayaklanma zafere ulaşamayacaktır.”
İran'ın eski Devrim Muhafızları komutanlarından muhafazakar milletvekili Muhammed İsmail Kevseri, ‘özellikle Irak'ın Kürdistan bölgesinde faaliyet gösteren Komala, Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) ve HDK-İ başta olmak üzere ayrılıkçı partilerin, Kürdistan eyaletinin bir bölümünü kontrol etmeye çalıştıklarını ve bu yüzden ülkenin batısına söz konusu tarafların bozguna uğratılması ve sınırlarda güvenliğin sağlanması için kara kuvvetleri gönderildiğini’ açıkladı.
DMO’ya yakın Fars Haber Ajansı’nın pazartesi günü bildirdiğine göre bu gelişme, İran basının, protestoculara karşı gerçek mühimmat kullanıldığını ve güvenlik güçlerinin ‘ayrılıkçı’ olarak niteledikleri kişilerin üzerine ateş açmaya zorlandıklarını ilk kez doğrulamasının ardından yaşandı.
DMO Kara Kuvvetleri Komutanı Muhammed Pakpur, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) topraklarında İranlı Kürt muhalefet partilerine ait noktalara atıfla IKBY halkına ‘teröristlerin’ karargâhlarını ve konuşlu oldukları merkezleri boşaltmaları çağrısında bulundu.
Pakpur, DMO’nun ‘tüm tehditler ortadan kalkana ve teröristler silahsızlandırılana kadar Kürdistan bölgesindeki bölücü terör gruplarına yönelik operasyonlarını sürdüreceğini’ vurguladı. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan da Tahran’da düzenlediği basın toplantısında, “Komşu ülkeden bize yönelik bir tehdit olduğu sürece, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi çerçevesinde silahlı kuvvetlerimiz, ülkenin ulusal güvenliğini azami düzeyde sağlamak için faaliyetlerine devam edecek” dedi.
Abdullahiyan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Irak Silahlı Kuvvetleri’nin, İran ile Irak Kürdistan bölgesi arasındaki ortak sınırlara konuşlanıp bu sınırların güvenliğini sağlamaya çalıştığı zaman, topraklarımızın birliğini tehdit edenlerle karşı karşıya gelmemize gerek kalmayacağı kesin.”
İran, Irak'taki Kürt muhalif gruplara karşı son olarak salı günü olmak üzere sınır boyunca art arda füze saldırıları gerçekleştirdi.
Norveç'in başkenti Oslo merkezli İran İnsan Hakları (IHR) İran'da genç kadın Mahsa Amini'nin Eylül ayı ortalarındaki ölümü üzerine düzenlenen protestolara yönelik baskılar sırasında, geçtiğimiz hafta Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde 56 kişinin öldüğünü bildirdi.
Ahvaz (Huzistan) ilinin Endimeşk (Salihiye) şehrinde protestocularla güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı. ‘1500tasvir’ adlı gözlemevi tarafından yayınlanan videolarda, şehir merkezinden dumanların yükseldiği ve göz yaşartıcı gaz kullanıldığı görüldü.
HRANA, salı akşamı yayınladığı günlük istatistiklerinde,  protestolar gösterileri düzenlenen 155 şehir ve 142 üniversitede, olaylar sırasında 61'i çocuk 437 protestocunun hayatını kaybettiğini bildirdi.  Elde ettiği bilgilere dayanarak 18 bin 55 kişinin tutuklandığını aktaran HRANA, olaylarda emniyet güçlerinden 55 unsurun öldüğünü belirtti.
İran basını dün Yarbay Turec Erdalan’ın Bane şehrinde emniyet güçleri ile protestocular arasında yaşanan çatışmada protestocuların attığı bir taşla başından ağır yaralanması sonucu kaldırıldığı başkent Tahran'daki hastanede öldüğünü bildirdi.
İran resmi haber ajansları, dün  İsfahan eyaletinde İran uyruklu bir İngiliz vatandaşının yurtdışındaki haber istasyonlarıyla bilgi paylaştığı suçlamasıyla tutuklandığını bildirdi.
Reuters’ın İran resmi basınından aktardığına göre DMO istihbarat servisi, BBC ve Iran International TV ile ilişkili olduğu ileri sürülen İran asıllı bir İngiltere vatandaşını tutukladı. Aktarılan bilgilerde bahsi geçen kişinin İngiltere doğumlu olduğu belirtildi.
Tahran, Farsça yayın yapan BBC Farsça ve Iran International TV’yi İran’daki protestoları desteklemekle suçluyor.
Diğer taraftan reformist gazete İtimad, protestolarla ilgili olarak videolara ve sosyal medya paylaşımlarına dayanan bir değerlendirme yayınladı. Gazete, protesto hareketinin ‘belirli bir coğrafyayla sınırlı olmadığını’ vurgularken, rejim karşıtı gösterilerin ‘orta sınıf hareketlerine bağlı olduğu’ değerlendirmesinde bulundu.
Gazete, 17 Eylül’de Mahsa Amini’nin ölümünün, son yılların en geniş kapsamlı halk protestolarından birinin fitilini ateşlediğini ve ülke genelinde, çeşitli eyaletlerde ve şehirlerde sokak protestolarına tanık olunduğunu belirtti.
Gazete, protestoların ilk iki ayı yoğun olarak Tahran ve Kürt nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerde gerçekleştiğini, özellikle başkent Tahran'da 14 ilçenin ve 4 üniversitenin en yoğun protestolara sahne olduğunu kaydetti. Gazete, protestoların Kürt şehirlerinden 9’unda daha yoğun yaşandığına dikkati çekti.
Belucistan, Horasan, Fars, Elburz ve Mazenderan ise diğer bölgelere kıyasla daha sakin protesto gösterilerine sahne olurken Horasan’daki protestoların merkez üssü Meşhed şehri ve Firdevsi Üniversitesi idi. Ülkenin güneyindeki Fars eyaletindeki protestoların merkez üssü ise Şiraz şehri oldu. Belucistan’da protestolar sırasında en çok can kaybı protestoların daha yoğun  olduğu Zahidan, Haş ve Çabahar şehirlerinde kaydedilirken İsfahan, Doğu Azerbaycan, Gilan ve Ahvaz eyaletleri daha ılımlı protestolara sahne oldu.
Bir başka gelişmede, eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin oğlu Muhsin Haşimi, Wall Street Journal’ın (WSJ), İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani’nin geçtiğimiz ay Rafsancani ailesinden ve eski Devrim Rehberi Ayetullah Humeyni'nin ailesinden halkı sakinleştirmek için müdahale etmelerini istediğine ilişkin haberini yalanladı. WSJ, Şemhani’nin protestocuların talep ettiği bazı özgürlüklerin verilmesi için bir teklifte bulunduğunu, teklifin Rafsancani ve Humeyni aileleri tarafından reddedildiğini bildirdi.
İran Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesinde, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin İran haftalık kabine toplantısında yaptığı açıklamada, hükümetin protestocuların ve muhalefetin taleplerini dinlediği, ancak ‘protesto gösterileri düzenlemenin, isyan ve huzursuzluk çıkarmaktan farklı’ olduğunu söylediği aktarıldı. Cumhurbaşkanlığı sitesinin aktardığına göre Reisi, açıklamasında, “Huzursuzluk diyalogu ve her türlü gelişmeyi engelliyor” dedi.  Açıklamasında, yetkililerin protestolara yönelik müdahalesini savunan Reisi, “Halk bizden sıkı bir şekilde müdahalede bulunmamızı bekliyor. Ülkenin güvenliği hükümetin kırmızı çizgisidir” ifadelerini kullandı.
Öte yandan İran Şura Meclisi Sözcüsü, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Yargı Erki Başkanı arasında 'mevcut sorunların çözümünü’ görüşmek üzere önümüzdeki hafta iki toplantı yapılacağını duyurdu.



Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye’nin Lazkiye ilinde güvenlik güçleri ve sivillere yönelik silahlı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 4’e, yaralı sayısı ise 108’e yükseldi.

Lazkiye İl Sağlık Müdürlüğü, pazartesi günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve vatandaşları hedef alan silahlı saldırılar sonrası bilanço güncelledi.

Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Abdülaziz el-Ahmed, pazar günü yaptığı açıklamada, kendini Gazzal Gazzal olarak tanıtan kişinin çağrısıyla düzenlenen gösteriler sırasında, devrik rejimin kalıntılarına bağlı bazı terör unsurlarının Lazkiye ve Ceble’de iç güvenlik güçlerine saldırı düzenlediğini söyledi. El-Ahmed, saldırılarda bazı güvenlik görevlilerinin yaralandığını, özel görevler ve polis birimlerine ait araçların tahrip edildiğini belirtti.

El-Ahmed ayrıca, Lazkiye’de Ezheri Kavşağı ile Ceble’de Ulusal Hastane Kavşağı’nda yüzleri maskeli ve silahlı unsurların tespit edildiğini ifade ederek, bu kişilerin Sarayet Diru’s-Sahil (Sahil Kalkanı Tugayı) ve Sarayet el-Cevad (Cevad Tugaylar) adlı terör hücrelerine mensup olduğunu kaydetti. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre söz konusu hücreler, otoyol M1 üzerinde saha infazları ve el yapımı patlayıcı saldırılarından sorumlu tutuluyor.

cdrgt
Lazkiye’deki protestolar sırasında güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yönelik silahlı saldırıda yaralananlardan biri hastanede tedavi görüyor (EPA)

Suriye Savunma Bakanlığı da pazar günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırıların ardından, batı sahil bölgesindeki Lazkiye ve Tartus kent merkezlerine zırhlı araçlar ve askeri birlikler sevk edildiğini duyurdu.

Suriye televizyonu, Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi’ne dayandırdığı haberinde, askeri birliklerin konuşlandırılmasının “kanun dışı grupların halkı ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarının artması” üzerine gerçekleştirildiğini aktardı. Açıklamada, birliklerin görevinin “iç güvenlik güçleriyle iş birliği içinde güvenliği sağlamak ve istikrarı yeniden tesis etmek” olduğu vurgulandı.


“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
TT

“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)

Geçtiğimiz hafta Ankara'da düşen ve "UBH" hükümetinin Genelkurmay Başkanı Mareşal Muhammed Haddad ile arkadaşlarının ölümüne neden olan "Falcon 50" uçağının kara kutusunun analizine ilişkin Almanya'nın özür dilemesinin ardından Libya'da kafa karışıklığı ve tartışmalar baş gösterdi.

Son yirmi dört saat içinde Libyalılar arasında kazanın nedenlerinin yorumlanmasına ilişkin kamuoyu tartışmalarında resmi açıklamaların yerini şüpheler aldı. Bazıları ise soruşturmanın seyrinin geleneksel havacılık kazasının sınırlarını aşan hassas sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyor.

Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)

Libya "Ulusal Birlik" hükümetinin İçişleri Bakanlığı tarafından cuma günü açıklanan Alman kararı, tamamen teknik bir prosedür olarak ele alınmadı. Aksine, özellikle hükümetin diğer ülkelerin de kara kutuyu analiz edebilecek kapasitede olduğunu ve devam eden Libya-Türkiye ortak soruşturmalarına paralel olarak teknik prosedürleri tamamlamak üzere İngiltere'nin seçildiğini doğrulaması sonucunda, siyasetçiler ve aktivistler arasında kararın gerekçeleri ve zamanlaması hakkında geniş çaplı sorulara yol açtı.

Sosyal medyada politikacılar ve aktivistler arasında hararetli tartışmalar sürerken, Libya Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Ali el-Soul, “parlamento, uçak kazasıyla ilgili devam eden soruşturmadan şeffaf, doğru ve tarafsız sonuçlar bekliyor” dedi. Bu hassas konunun herhangi bir tarafın çıkarları için kullanılmaması, siyasileştirilmemesi veya suçlamalara maruz kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Dibeybe'nin ofisi)Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Başbakanlık ofisi)

Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda el-Soul, “Libyalıların soruşturma sürecine doğrudan katılımı vazgeçilmez hale geldi” dedi. “Ulusal egemenliği sağlamak ve soruşturma sonuçlarına halkın güvenini sağlamak için Başsavcılık üyeleriyle birlikte havacılık alanında uzman Libyalı uzmanların ve personelin katılımını” talep ederek, “kazanın nedenleri ve koşullarının profesyonel ve sorumlu bir şekilde açıklanmasını” istedi.

Libyalı politikacıların ve analistlerin bir kesimi için Alman özrü ilk andan itibaren "inandırıcı" görünmedi; zira onlara göre, havacılık sektöründe ve karmaşık teknik araştırmalarda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak kabul edilen bir ülkenin teknik yetersizliğini kabul etmek zordu.

Milletvekili Said Mughib, Facebook hesabında yaptığı bir paylaşımda şu soruyu sordu: “Gerçeğin ortaya çıkmasını kim istemiyor?” Bu arada, Yüksek Devlet Konseyi üyesi Said bin Şara da Libya ve Türkiye'deki hükümetlerden oluşan ortak bir soruşturma komitesinin kurulmamış olmasına şaşırdığını belirterek, Almanya'nın özür dilemesinin ardından böyle bir komitenin kurulmamasının nedenlerini sorguladı.

Bazı yerel aktörler daha da ileri giderek, Cumhuriyetçi Koalisyon Partisi lideri İzzeddin Akil, olayı komplo teorisine yakın daha geniş bir anlatı içinde çerçevelendirdi. Kazanın sadece teknik bir arıza değil, Libya'nın 2011'den beri yaşadığı uzun bir dizi kargaşanın parçası olduğunu savundu. Uçağın kaderinin “Kaddafi rejiminin düşüşünden el-Haddad'ın ayrılışına kadar ülkede yaşananlarla organik olarak bağlantılı” olduğunu söyledi.  

Libyalı akademisyen ve hukuk profesörü Mecdi el-Şabani, Almanya'nın kara kutuları analiz etme konusunda gelişmiş yeteneklere sahip olduğunu ve “açık bir hukuki veya teknik neden olmaksızın” bunu yapmaktan kaçınmanın, bu tutumun “sadece teknik bir karar olarak değil, siyasi sonuçları olan bir çekince veya kaçamak olarak yorumlanabileceğini” değerlendirdi.

Ancak Libya el-Nama Partisi genel sekreterliği üyesi Husam Feniş, teknik ve siyasi süreçlerin birbirinden ayrılması gerektiğine inanıyor ve olayı aceleyle yorumlamanın belirsizliği gidermek yerine daha da artıracağı konusunda uyarıyor. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “teknik gerçekler siyasi yorumların sınırlarını belirlemeli, tersi olmamalı” ve siyasi boyutları olan havacılık olaylarına ilişkin soruşturmaların bağımsız ve güvenilir teknik verilere dayandırılması gerektiğini vurguladı.

​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Dibeybe Ofisi)​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Başbakanlık Ofisi)

İngiliz Kraliyet Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü araştırmacısı Celal Harşavi gibi analistlere göre Libya'da devam eden bu tartışma, “Libya'daki siyasi kriz ve 14 yıldır biriken sorunlar bağlamında açık bir abartı içeriyor."

Şarku’l Avsat’a konuşan Harşavi, olayın Libya'daki genel çatışma ortamından ayrı düşünülemeyeceğine inanırken, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında siyasetçileri ve askeri personeli içeren benzer havacılık olaylarını örnek göstererek "kesin sonuçlara ulaşma konusunda karamsarlığını" dile getirdi; bu olayların koşulları on yıllar sonra bile gizemini koruyor.

Libyalılar kaza kurbanlarına veda ederken, uçak kazasının kara kutu dosyasının yorumlanması konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. Pazar günü, binlerce vatandaş Misrata ve Geryan şehirlerinde Genelkurmay Başkanı ve arkadaşlarının cenaze namazlarını kıldı; bu sahne, uçak kazasının yarattığı şokun büyüklüğünü yansıtıyordu.

Geçtiğimiz salı günü Türkiye'ye yapılan resmi ziyaretin ardından Trablus'a dönüş yolunda Ankara'dan kalktıktan 40 dakikadan kısa bir süre sonra düşen Falcon 50 tipi uçakta, aralarında beş üst düzey Libyalı askeri komutanın da bulunduğu sekiz 8 kişi hayatını kaybetti.

Hayatını kaybedenler arasında Haddad'ın yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral el-Futuri Gribel, Askeri İmalat Kurumu Müdürü Tuğgeneral Mahmud el-Katavi, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammad Al-Assavi ve fotoğrafçı Muhammad Ömer Ahmed Mahcub da yer alıyordu.  


SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.