Twitter'ın en büyük reklam verenlerin üçte biri sitede pazarlama yapmayı durdurdu

Şirketler, milyarderin içerik denetlemeden sorumlu kişileri kovmasının ardından yaşanan "marka güvenliği" olaylarına atıfta bulunuyor

Reuters
Reuters
TT

Twitter'ın en büyük reklam verenlerin üçte biri sitede pazarlama yapmayı durdurdu

Reuters
Reuters

Elon Musk'ın devralmasından bu yana Twitter'ın en büyük reklam verenlerinin üçte birinden fazlasının sitede pazarlama yapmayı durdurduğu yeni bir raporda belirtildi.
Yeni bulgular, Musk'ın siteyi tartışmalı bir şekilde satın almasının sonucu, şirketin ciddi sorunlar yaşayabileceğini gösteriyor.
The Independent'ta yer alan habere göre, şirketin yeni başkanı, kendisinin sahipliğindeki siteyi zayıflatmak amacıyla aktivistlerin, siteden uzak durmaları yönünde reklam verenlere baskı yaptığını öne sürüyor.
Ancak şirketler sorunun bundan değil, muhtemelen zayıflayan içerik denetimi nedeniyle ortaya çıkan "marka güvenliğiyle" ilgili endişelerden kaynaklandığını söylüyor. Twitter personelinin yarısından fazlasını işten çıkaran Musk'ın kovduğu kişilerin çoğu, hem reklam satmak hem de bu reklamların sorunlu gönderilerle beraber görünmemesini sağlamak için çalışıyordu.
Mars şirketi, analitik markası Pathmatichs'in verilerini ilk haberleştiren The Washington Post'a yaptığı açıklamada, "Markamızı etkileyen önemli marka güvenliği ve uygunluk sorunlarını öğrenince, Mars eylül sonlarında Twitter'daki reklam faaliyetlerini askıya almaya başladı" diye belirtti.
The Washington Post'un analizine göre, Twitter'a reklam vermeyi kesecek diğer büyük şirketler arasında Kellogg, Verizon ve ilaç şirketi Merck de bulunuyor.
Haberde, toplamda sitenin ilk 100 reklam vereninin üçte birinden fazlasının son iki haftadır sosyal ağda reklam vermediği belirtildi. Musk'ın şirketi devralmasından bu yana ilk 50'nin de 14'ü reklam vermedi.
Reklamla ilgili sıkıntılar sadece Musk'ın şirketi devralmasından kaynaklanmayabilir. ABD'deki ekonomik durumla ilgili endişelerin artması, birçok reklam verenin pazar paylarını genişletmek için pazarlamaya harcama yapmaya daha az istekli olabileceği anlamına geliyor.
Ancak her iki şekilde de bu sıkıntılar Musk'a sorun yaratabilir. Twitter geçen yıl gelirinin neredeyse yüzde 90'ını lisanslamadan elde etmişti.
Şirketin yeni yöneticisi, bunun yerine aboneliklere ve üyeliklere ağırlık vereceğini belirtiyor. Musk kullanıcıların adlarının yanına mavi tik gelmesi gibi avantajlar içerecek 8 dolarlık yeni bir "Twitter Blue" hizmetini defalarca zorlasa da yaygın taklit hesaplar nedeniyle bu özelliğin piyasaya sürülmesini sürekli ertelemek durumunda kaldı.



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News