BAE'nin en önemli ulusal etkinliği: 2071 yılına uzanan vizyon pusulası

BAE'nin en önemli ulusal etkinliği: 2071 yılına uzanan vizyon pusulası
TT

BAE'nin en önemli ulusal etkinliği: 2071 yılına uzanan vizyon pusulası

BAE'nin en önemli ulusal etkinliği: 2071 yılına uzanan vizyon pusulası

2017'de ilk oturumunun başlatılmasından bu yana, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) hükümetinin yıllık toplantıları, 2071 yılına uzanan gelişimsel bir vizyon geliştirmek için pusula haline gelmiş durumda.
Masadaki dosyaların niteliği, kurucu liderlik tarafından kurulan bir gelenek ve tüm federal ve yerel makamların birlikte ilerlemesi BAE'nin geleceği için önem taşıyor.
BAE'nin tüm karar mekanizmalarının katılımıyla gerçekleşen bu yıllık ulusal meclisin, verdiği kararlar bir beyin fırtınasının yanında, uygulamaya yönelik tavsiyeler de içeriyor.
Bu toplantılar, öne çıkan ulusal etkinlik olmasının yanı sıra, her biri kendi uzmanlık alanında başta gençler olmak üzere liderler için sadece yerel gerçekliği değil, aynı zamanda küresel jeopolitik gerçekliği de düşünme, analiz etme ve tanıma yollarına yakından bakma açısından bulunmaz bir fırsat olarak kabul ediliyor.
23 Kasım Çarşamba günü sona eren yeni oturumda, BAE hükümetinin, başta eğitimin geleceği, millileştirme dosyası, ekonomi ve BAE'nin dijital dünyadaki hedefleri olmak üzere, önümüzdeki elli yılı kapsayan planlar ele alındı.
Ayrıca toplantıda, 28'inci Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'na (COP28) BAE'nin ev sahipliği yapmaya hazır oluşu da ele alındı.
BAE'nin yıllık geleneği haline gelen bu toplantıların nihai hedefi, federal ve yerel sektörlerin tamamlayıcı performansı, karar alıcıları, planlamacıları ve yöneticileri belirli dosyaları tartışmak ve uygulanabilir vizyonlar ortaya koymak için tek bir çatı altında buluşturmak. 
BAE liderliği, hükümetin eylemi için bir yol haritası çizmek üzere entegre bir sisteme ulaşmak ve BAE'nin üniter deneyiminin benzersizliğini bir kez daha kanıtlamak için bu toplantıları düzenlemeye önem gösteriyor.
Bu toplantılarda federal hükümet veya yerel yönetimler düzeyinde, sonunda devletin stratejik vizyonuna hizmet etmek için fikirler çarpıştırılıyor.
Toplantıların başlangıcından beri onlarca girişim, plan, program ve strateji ortaya konuldu.
Gelecekteki zorluklar için proaktif bir şekilde vizyonlar ve çözümler geliştirilip, ülkenin rekabet gücü ve liderliği pekiştirildi. Bununla birlikte dünyada lider konumlara ulaşıldı. 
Bu toplantılar, devletin liderliği ve rekabet gücü olan tek bir hedefte birleşen çerçeveler ve belirleyicilere göre çalışan bir hükümet çalışma ekibi olarak toplantı ve diyalog platformu haline geldi. 
BAE hükümeti 2022 toplantıları çalışmalarının sonunda, bilge liderliğin ülke ve vatandaş için refah ve istikrar sağlama, fırsatları, zorlukları ve değişkenleri ile çocuklarının yaşam kalitesini yükseltme ve nesillerin geleceğe hazır olmalarını sağlamaya yönelik sağlam yaklaşımı vurgulandı.
Bu yıllık ulusal toplantılar, BAE toplumuna hizmet etmeyi ve bir sonraki aşamanın gereksinimlerinin farkında olan ulusal kadroları hazırlamayı amaçlayan entegre bir hükümet sistemi haline gelmeyi başardı.
Independent Türkçe



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.