İranlı Sünni din adamlarından protestocularla dayanışma mesajı

24 Kasım’da Tahran’ın batısındaki Kerec şehrindeki protestolar (Twitter)
24 Kasım’da Tahran’ın batısındaki Kerec şehrindeki protestolar (Twitter)
TT

İranlı Sünni din adamlarından protestocularla dayanışma mesajı

24 Kasım’da Tahran’ın batısındaki Kerec şehrindeki protestolar (Twitter)
24 Kasım’da Tahran’ın batısındaki Kerec şehrindeki protestolar (Twitter)

İran Kürtleri üzerine çalışan insan hakları örgütü Hengaw, İran’da bulunan 22 Kürt şehrindeki tüccarların, şiddetli  baskıyla karşı karşıya kalan bölgelerle dayanışma çerçevesinde 24 Kasım’da greve gittiğini açıkladı. Ayrıca İranlı yetkililer, dün (24 Kasım) ünlü futbolcu Vurya Gafuri’yi ‘milli takıma karşı hakaret ve devlet aleyhinde propaganda yapma’ suçlamasıyla gözaltına aldı.
Hengaw, Kürdistan, Kirmanşah, Batı Azerbaycan ve İlam gibi eyaletlerdeki dükkanların, Kürt siyasi partilerinin İran rejimine muhalefeti üzerine perşembe günü kepenk kapattığını söyledi. Örgüt, dükkanların Kürt şehirlerine yönelik baskıları protesto etme amacıyla geçen çarşamba günü İranlılara yönelik yapılan çağrılara yanıt verdiğini belirtti. Baskı eylemleri, geçen hafta 50’den fazla kişinin ölümüne yol açmıştı.
Şarku’l Avsat’ın HRANA insan hakları aktivistleri ajansından aktardığı habere göre Mahsa Amini’nin ölümünün ardından 17 Eylül’de patlak veren protestolardan bu yana 61’i çocuk olmak üzere 440 protestocunun öldürüldüğünü açıkladı. Ajans, protestolara tanık olan 156 vilayette ve 143 üniversitede 18 bin 59 kişinin tutuklandığını tahmin ediyor.
Öte yandan resmi medya organlarında yayınlanan haberlerde, güvenlik birimlerinin ünlü futbolcu Vurya Gafuri’yi Huzistan Fulad takımının antrenmanı sonrasında adli makamın kararına dayanarak tutukladığı bildirildi.
İran’ın Kürdistan eyaletinin başkenti Senendec’den gelen 35 yaşındaki futbolcu, Instagram hesabında geleneksel Kürt kıyafetleri giydiği bir fotoğraf paylaşmıştı. Ülkenin en ünlü takımı olan ‘İstiklâl’ takımının eski kaptanı, yetkilileri defalarca eleştirdiği için Temmuz ayında takımdan ayrılmak zorunda kalmıştı.
Gafuri, İran milli takımı ve Tahran İstiklâl takımının eski kalecisi Perviz Brumend, eski futbolcu Hüseyin Mahini ve futbolcu Hamid Reza Ali Askari’nin tutuklanmasından sonra tutuklanan dördüncü İranlı futbolcu oldu.
Yetkililer, Persepolis futbol kulübünün teknik direktörü ve milli takımın eski oyuncusu Yahya Gülmuhammedi’yi de soruşturma için çağırırken, İran milli takımının tarihi golcüsü Ali Dayi’nin pasaportuna el konulduğuna dair de haberler yayınlandı. Futbolcu Ali Kerimi de protestoların en önemli destekçisi oldu.
Öte yandan Kürdistan Eyaleti İnşaat İşçileri ve Sanatkarları Sendikası, Kürt şehirlerindeki baskıların sorumlularının yargılanması çağrısı yaptı. Sendikanın Twitter üzerinden yayınladığı bir video klipte görünen yaklaşık 20 işçi, “Bu dönemde yoksulluğu, işsizliği, azalan satın alma güçlerini ve ayrımcılığı protesto eden bazı işçiler güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldü” dedi.
24 Kasım’da güvenlik güçlerinin çarşamba akşamı Senendec şehrine bağlı Vahdat beldesinde ‘bir grup okul çocuğunun’ üzerine ateş açtığını gösteren videolar yayınlandı. Görgü tanıkları, olayda biri ağır olmak üzere 3 kişinin yaralandığını söyledi. Benzer çerçevede bir grup Sünni din adamı, İran’ın kuzeybatısındaki Urmiye şehrinde toplanarak, son protestolar sırasında tutuklananların derhal serbest bırakılmasını talep eden bir video mesajı yayınladı. HRANA insan hakları aktivistleri ajansı tarafından yayınlanan videoya göre yetkili makamlara, ‘protestolara müdahale şeklini yeniden düşünme, eylemcileri öldürmeyi durdurma, protesto hareketinin taleplerini karşılama ve boğulma, ayrımcılık, baskı ve acımasızca öldürme atmosferini kaldırma’ çağrısı yapıldı.
Zahidan şehrinin cuma vaizi ve İran’daki en önde gelen Sünni din adamlarından Adulhamid İsmail Zahi, İran’daki Kürtlere destek mesajı gönderdi. Reuters’ın haberine göre geçen çarşamba akşamı Twitter üzerinden paylaşım yapan İsmail Zahi, “Aziz Kürtler, etnik ayrımcılık, mezhepsel baskılar, yoksulluk, ekonomik sorunlar gibi birçok sıkıntıya katlanıyor. Onların protestolarına kurşunla karşılık vermemiz adil mi?” ifadelerine yer verdi.
Öte yandan Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi (DMTK) Başkanı Sadık Laricani, “Protestoların dinlenmesi gerektiği doğru, ama bu şekli olmamalı” dedi. Yarı resmi İran Öğrenci Haber Ajansı’na (ISNA) göre Laricani, Şerif Teknoloji Üniversitesi’ndeki bir grup öğrenciyle yaptığı görüşmede “Bu ülkelerde ve daha liberal ülkelerde başörtüsü kanundur, kanuna uyulmalıdır” dedi.
Protestoların ilk ayında üniforma giymemiş güvenlik güçlerinin Şerif Üniversitesi’ne baskın düzenlemesi, ülke genelindeki bilim camiasında öfkeye yol açmıştı.
Diğer yetkililer gibi Laricani de ABD’yi İran Kürdistanı sınırlarında ‘terörist grupları silahlandırmakla’ suçlarken, “Bu rejim, kendini yenileme potansiyeline sahip” dedi.
İçişleri Komisyonu Başkanı Muhammed Salih Cokar ise yaptığı açıklamada, “Eğer ülkede reformlar yapılacaksa, bu konuda Batı müdahalesi olmadan, kendi fikirlerimize dayalı bir reform yapılmalıdır” dedi. Cokar, “Bu değişiklikler bir dış kaynağa bağlı ise tehlikeli olur ve olumsuz etkilere sahip olur” ifadelerini kullandı.
Cokar, bir hükümet merkezi tarafından ülkedeki genel hoşnutsuzluğun kökenlerine ilişkin yakın tarihli bir ankete atıfta bulunurken, “Nihai sonuç, bu akımların amacının ekonomik bir mesele olmadığını ve başka kökleri olduğunu gösterdi. Son olaylarda öncelik ekonomik sorunlar olmuştur. Sloganları kadın, yaşam ve özgürlüktür. Ekonomik sorunlarla ilgisi yoktur” şeklinde konuştu. Yetkili, “Kadınlara ve hayata takıntılı olmayan gençler de protestolara dahil oldu. Bu durum, bu sloganın ithal edildiğini gösteriyor” dedi.
Aynı şekilde AFP’nin Devrim Muhafızları’na bağlı Fars haber ajansından aktardığına göre İran’ın kuzeybatısındaki Kürdistan Eyaleti’ne bağlı Merivan’da bir Besic üyesi, ‘devrim karşıtları’ tarafından öldürüldü.
Bu protesto hareketinin çoğunu ‘kargaşa’ olarak tanımlayan Tahran, yüzlerce kişiyi tutukladı ve yabancı güçleri ‘iktidar düzenini istikrarsızlaştırma çabasıyla’ bu hareketin arkasında olmakla suçladı.
Fars haber ajansı, Ali Fattahi’nin Devrim Muhafızları’na bağlı milisler olan Besic’in bir üyesi olduğu için geçen çarşamba akşamı düşman paralı askerleri ve devrim karşıtları tarafından öldürüldüğünü belirtti. Kürdistan bölgesindeki güvenlik yetkilisi Muhammed Rızai, Merivan sakini olan adamın, evinin önünde sırtından bir kurşunla hedef alındığını söyledi.
Fars haber ajansına göre Besic güçlerinin komutanı Golam Reza Süleymani, “İçerideki düşman ajanları tarafından hiçbir Basic üssü ele geçirilmedi ve hiçbir Besic üyesi bu olaylarda geri adım atmadı” dedi.
Öte yandan Rehber Hamaney’in Devrim Muhafızları içerisindeki temsilcisi Abdullah Hacı Sadıgi, İranlı kadınların, özellikle de sanatçı ve sinema oyuncusu gibi tanınmış simaların başörtülerini çıkartmalarını eleştirirken, “Bu davranışları kanserli bezler olarak değerlendiriyoruz” dedi.
Hacı Sadıgi, İranlıların en büyük rejim karşıtı protesto dalgasına yönelmesinden ‘düşmanları’ sorumlu tuttu. Ayrıca “Hedeflerine ulaşamadılar ve ortamı sakinleştirmemeye çalışıyorlar” dedi.



İsrail ordusunun Gazze'ye açtığı ateş sonucu bir kişi öldü, üç kişi yaralandı

Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)
Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)
TT

İsrail ordusunun Gazze'ye açtığı ateş sonucu bir kişi öldü, üç kişi yaralandı

Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)
Filistinli bir kadın, Han Yunus'taki El Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırılarında şehit düşenlerin ardından ağlıyor- 3 Aralık (Arşiv- AFP)

Yerel medya bugün, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeybatısında açtığı ateş sonucu bir Filistinlinin öldüğünü, üç kişinin de yaralandığını bildirdi.

Filistin haber ajansı (WAFA), İsrail güçlerinin bölge yakınlarında bir grup sivili hedef aldığını, bunun sonucunda çok sayıda ölenler ve yaralananların olduğunu bildirdi.


Mısır-Rusya görüşmelerinde Sudan, Suriye, Lübnan ve Gazze'deki gelişmeler ele alındı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır-Rusya görüşmelerinde Sudan, Suriye, Lübnan ve Gazze'deki gelişmeler ele alındı

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yoluyla ed-Dabaa Nükleer Santrali’nde ilk reaktör basınç kabının kurulum törenine katıldı. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısır ile Rusya arasında dün gerçekleşen görüşmelerde Sudan, Suriye, Lübnan ve Gazze’deki son durum ele alındı. Görüşme, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında yapılan telefon konuşması kapsamında gerçekleşti. İki ülke arasındaki ikili ilişkiler ile ortak ilgi alanlarındaki bölgesel ve uluslararası konular üzerine süregelen koordinasyon ve istişarelerin bir parçası olarak yürütüldü.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre görüşmede, ‘Mısır ile Rusya arasındaki yakın ilişkiler ve özellikle ekonomik ve ticari alanlarda artan iş birliği’ ele alındı. Abdulati, iki ülkeyi birbirine bağlayan ‘stratejik ortaklıktan’ duyulan memnuniyeti dile getirerek bunun çeşitli sektörlerde ikili iş birliğinin temel çerçevesini oluşturduğunu vurguladı. Ayrıca, devam eden ortak projeleri ilerletmenin önemine dikkat çekti ve bunların başında gelen ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin, Rus yatırımlarının güçlendirilmesine ve iki ülke arasındaki iş birliğinin genişletilmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz ay video konferans yöntemiyle ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin birinci ünitesine ait basınç kabının yerleştirilmesi törenini takip etmiş ve santral için gerekli nükleer yakıtın satın alınmasına ilişkin belgeyi imzalamıştı. Uzmanlar bu adımı ‘nükleer enerji üretimine giden yolda ilk aşama’ olarak değerlendirdi.

Ed-Dabaa Nükleer Santrali, Mısır’ın ilk nükleer enerji santrali olma özelliğini taşıyor. Santral, Akdeniz kıyısındaki Matruh vilayetine bağlı ed-Dabaa kentinde bulunuyor. Rusya ile Mısır, Kasım 2015’te santralin kurulmasına yönelik iş birliği anlaşması imzalamış, projeye ilişkin sözleşmeler ise Aralık 2017’de yürürlüğe girmişti.

Ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin görünümü, Kasım 2025 (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)Ed-Dabaa Nükleer Santrali’nin görünümü, Kasım 2025 (Mısır Nükleer Güç Santralleri Kurumu)

Abdulati dün yapılan telefon görüşmesinde, ‘Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararının uygulanmasının ve ABD Başkanı’nın Gazze için hazırladığı barış planının ikinci aşamasına geçilmesinin önemine’ vurgu yaptı. Ayrıca ‘uluslararası istikrar gücünün ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için görevlerini yerine getirebilmesi gerektiğini’ belirtti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’na göre Abdulati, görüşmede, ‘Mısır’ın Dörtlü Mekanizma çerçevesinde Sudan’daki çatışmayı durdurmak ve ülkenin birliğini ve bütünlüğünü korumak için yürüttüğü çabaları’ aktardı. Ayrıca Mısır’ın ‘Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği destek’ doğrultusunda benimsediği tutumları hatırlattı. Suriye konusunda ise Mısır’ın ‘ülkenin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiği’ yönündeki net tutumunu yineleyerek, ‘ülkenin istikrarını zayıflatacak her türlü adım ve müdahaleye karşı olduklarını’ ifade etti ve ‘Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsayıcı bir siyasi sürecin’ hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Mısır, geçtiğimiz kasım ayı sonunda yaptığı açıklamada, ‘Sudan’da dışlayıcı olmayan bir siyasi sürecin başlatılması’ yönündeki umutlarını dile getirmiş ve ‘Sudan’ın egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiğini’ vurgulamıştı.

Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’den oluşan Dörtlü Mekanizma, Sudan’da ateşkes sağlanması için çalışıyor. Mekanizma, geçtiğimiz eylül ayında Washington’da bakanlar düzeyinde bir toplantı yapmış ve ‘Sudan’daki silahlı çatışmanın çözümü için tüm çabaların gösterilmesi gerektiğini’ vurgulamıştı. Ağustos ayında ise üç aylık bir ‘insani ateşkes’ sağlanmasını, bunu kalıcı bir ateşkesin izlemesini ve dokuz ay içinde bağımsız bir sivil hükümet kurulmasına yönelik siyasi sürecin başlatılmasını içeren bir ‘yol haritası’ sunmuştu.

Kanlı çatışmalar nedeniyle aileleriyle birlikte yaşadıkları yerden kaçmak zorunda kalan Sudanlı çocuklar, el-Faşir yakınlarındaki bir kampta oturuyor. (Reuters)Kanlı çatışmalar nedeniyle aileleriyle birlikte yaşadıkları yerden kaçmak zorunda kalan Sudanlı çocuklar, el-Faşir yakınlarındaki bir kampta oturuyor. (Reuters)

Telefon görüşmesinde İran’ın nükleer programına ilişkin son gelişmeler de ele alındı. Abdulati, ‘gerilimin azaltılmasına, güven inşasına ve uygun koşulların oluşturulmasına yönelik çabaların sürdürülmesinin önemine’ dikkat çekti. Bu yaklaşımın, tüm tarafların çıkarlarını gözeten kapsamlı bir anlaşmaya ulaşılması için gerçek bir diplomatik fırsat yaratabileceğini ve bunun bölgesel güvenlik ile istikrara katkı sağlayacağını ifade etti.

Öte yandan Abdulati ve Lavrov, Ukrayna krizindeki son durumu da değerlendirdi. Mısır Dışişleri Bakanı, Kahire’nin ‘diyalog ve diplomatik yollarla barışçıl çözümlere ulaşılması gerektiğini savunan tutumunu’ yineleyerek, bu yaklaşımın uluslararası güvenlik ve istikrarın korunması açısından gerekli olduğunu vurguladı.


Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı hakkında 5 önemli nokta

Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)
Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)
TT

Gazze ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı hakkında 5 önemli nokta

Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)
Gıda maddeleri yüklü bir tır, sınırın Mısır tarafında, İsrail'in Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriş izni vermesini bekliyor, 27 Temmuz 2025. (AFP)

Mısır, Katar ve altı ülke daha dün yaptıkları açıklamada, İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nı yalnızca tek yönlü olarak açma ve Gazze sakinlerinin sadece Mısır’a geçişine izin verme niyetiyle ilgili endişelerini dile getirdi.

Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah Sınır Kapısı’nın ‘önümüzdeki günlerde’ yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır’a çıkışına izin verecek şekilde açılacağını duyurmuştu. Ancak Kahire, tek yönlü geçişi öngören bir anlaşmanın bulunduğunu yalanladı.

Aşağıda Refah Sınır Kapısı hakkında bilinmesi gereken beş temel nokta yer alıyor:

1 - Hayati bir geçiş noktası:

Refah Sınır Kapısı, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne insani yardım girişinin sağlandığı kritik bir hat konumunda. Özellikle gıda ve yakıt tedariki açısından, elektrikten yoksun bırakılan bölgeye enerji akışının sağlanmasında önemli rol oynuyor.

Uzun yıllar boyunca burası, Gazze’den çıkışına izin verilen Filistinlilerin bölgeden ayrılabildiği başlıca kapı oldu. İsrail’in 2007’den bu yana uyguladığı abluka nedeniyle küçük ve kapalı bölgeden çıkış için en önemli güzergâh niteliğini taşıdı.

2005 ile 2007 yılları arasında Refah, Filistin Yönetimi tarafından işletilen ilk sınır kapısıydı. Ancak 2006’daki Filistin yasama seçimlerinde Hamas’ın kazanmasının ardından (Fetih Hareketi ile yaşanan çatışmalar sonrasında yönetimi tamamen devralmasıyla birlikte) kapı Hamas’ın Gazze üzerindeki kontrolünün sembollerinden biri haline geldi.

2 - İsrail kontrolü:

7 Mayıs 2024’te İsrail ordusu, silah kaçakçılığı şüpheleri ve ‘terör amaçlı kullanıldığı’ iddiaları gerekçesiyle Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını ele geçirdi.

Bu tarihten sonra Birleşmiş Milletler’in (BM) kullandığı geçişler de dahil olmak üzere Gazze’ye açılan kapıların büyük bölümü kapatıldı.

19 Ocak’ta İsrail ile Hamas arasında kısa süreli bir ateşkes sırasında kapı geçici olarak yeniden açıldı. Bu süre zarfında bazı yetkili kişilerin ve yardım tırlarının geçişine izin verildi.

3 - Yeniden açılacak mı?

10 Ekim 2025’te, ABD, Mısır ve Katar arabuluculuğunda Gazze’de yeni bir ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi.

 Refah Sınır Kapısı’nı kullanarak Gazze Şeridi'nden Mısır'a geçen yabancı pasaport sahibi Filistinliler, 19 Kasım 2023 (DPA)Refah Sınır Kapısı’nı kullanarak Gazze Şeridi'nden Mısır'a geçen yabancı pasaport sahibi Filistinliler, 19 Kasım 2023 (DPA)

O dönemde İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, sınır kapısının yeniden açılmasına yönelik planlardan söz etmişti. Ancak Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ofisi, kapının ‘ikinci bir duyuruya kadar’ kapalı kalacağını açıkladı.

Aralık ayının başında İsrail hükümeti, Refah Sınır Kapısı’nın ‘önümüzdeki günlerde’ yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır’a çıkışına izin vermek amacıyla açılacağını duyurdu. Mısır ise tek yönlü geçişe izin veren bir anlaşmanın bulunmadığını belirterek iddiayı reddetti.

COGAT, ‘ateşkes anlaşması ve siyasi direktif doğrultusunda Refah Sınır Kapısı’nın önümüzdeki günlerde sadece Gazze halkının Mısır’a çıkışı için açılacağını’ bildirdi.

Buna karşılık Mısır, ‘yetkili bir kaynak’ üzerinden yaptığı açıklamada, “Eğer kapının açılması konusunda mutabakat sağlanırsa, geçiş hem giriş hem çıkış yönünde olur; bu, ABD Başkanı Donald Trump’ın planında yer alan şekildir” ifadelerini kullandı.

COGAT, kapının Avrupa Birliği Sınır Yardım Misyonu gözetiminde çalışacağını, bunun da ‘Aralık 2025’te uygulanan mekanizmaya benzer’ olacağını açıkladı.

Trump’ın planı, İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının temelini oluşturuyor ve Refah Sınır Kapısı’nın insani yardım girişini sağlamak üzere yeniden açılmasını öngörüyor.

Ancak ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail makamları, kapının açılmasını geciktiriyor. İsrail, bu gecikmeden Hamas’ı sorumlu tutarak, örgütün hâlâ bölgede bulunan rehinelerin tümünün cesetlerini teslim etmediğini iddia ediyor.

4 - Kerem Şalom Sınır Kapısı:

Uluslararası yardımlar genellikle Akdeniz kıyısındaki Port Said ve Ariş limanlarına ulaşıyor, buradan da Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafına gönderiliyor.

Yardım tırı şoförlerinin aktardıklarına göre, araçlar Refah kontrol noktasını geçtikten sonra birkaç kilometre uzaklıktaki Kerem Şalom Kapısı’na yönlendiriliyor.

Bu noktada sürücüler araçlardan iniyor ve tırlar kapsamlı bir aramadan geçiriliyor. İsrail tarafından onaylanan yükler boşaltılıyor, ardından Gazze’ye giriş izni bulunan başka araçlara yeniden yükleniyor.

5 - Diğer geçiş noktaları:

Trump’ın arabuluculuğunda sağlanan ateşkes anlaşması, Gazze Şeridi’ne günlük 600 yardım tırının girişini öngörüyor.

Ancak BM’ye göre İsrail hâlâ anlaşmada belirtilenden daha az sayıda tırın girişine izin veriyor. Bu tırların çoğu Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan, kalan kısmı ise Kisufim Sınır Kapısı’ndan geçiş yapabiliyor.

Gazze ile İsrail’in güneyi arasında yer alan Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısı sırasında tahrip olmuştu.

Kapı 2025 yılının başında kısa bir süre için yeniden açıldı, ancak daha sonra tekrar kapatıldı ve ne zaman faaliyete geçeceği belirsizliğini koruyor.

Savaş başlamadan önce faaliyet gösteren başka geçiş noktaları da vardı; ancak İsrail makamları bu kapıların yeniden açılıp açılmayacağı konusunda henüz bir açıklama yapmış değil.