Hatmiyye tarikatı şeyhi Mirgani Sudan’a döndü

Mısır’dan Sudan’a dönen Hatmiyye tarikatının şeyhi Osman Mirgani’yi oğullarının ihtilafı karşıladı

Mirgani'nin destekçileri geçtiğimiz Pazartesi Hartum'a döndükten sonra (Reuters)
Mirgani'nin destekçileri geçtiğimiz Pazartesi Hartum'a döndükten sonra (Reuters)
TT

Hatmiyye tarikatı şeyhi Mirgani Sudan’a döndü

Mirgani'nin destekçileri geçtiğimiz Pazartesi Hartum'a döndükten sonra (Reuters)
Mirgani'nin destekçileri geçtiğimiz Pazartesi Hartum'a döndükten sonra (Reuters)

Sudan'da Mısır'daki gönüllü sürgünden dönen dini ve siyasi lider Muhammed Osman el-Mirgani, oğulları Muhammed el-Hasan ve Cafer arasındaki ‘anlaşmazlıkla’ yüzleşmek üzere ülkesine döndü. Mirgani’ler liderliğindeki Demokratik Birlik Partisi içerisindeki bölünme ise partinin belkemiği sayılan ‘Hatmiyye’ tarikatının birliğini tehdit ediyor. Demokratik Birlik Partisi 1960’lı yıllardan bu yanan büyük oğul Muhammed Osman Mirgani tarafından yönetiliyor.
Partinin Genel Başkan Yardımcısı statüsündeki Muhammed el-Hasan, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) koalisyonunun tutumunu destekliyor. Yine Genel Başkan Yardımcısı statüsündeki Cafer Mirgani ise Sudan Halkının Çağrısı koalisyonundaki laik kampı destekliyor.
Mirgani'nin dönüşü talihsiz olaylarla gölgelendi. On binlerce kişi onu karşılamak için akın etmesine rağmen, Mirgani çok yorgun görünüyordu. Onu ülkeye geri getiren Mısır’a ait özel uçaktan inemedi ve havaalanı yetkilileri onu indirmek için özel olarak bir hareketli asansör getirmek zorunda kaldı. Görünüşe göre destekçilerini selamlayamadı, acele ile özel bir kapıdan çıkarıldı.
Osman Mirgani'nin oğlu (siyasi bir anlaşmanın destekçisi olan Muhammed el-Hasan) ve amcasının oğlu İbrahim el-Mirgani, havaalanından ayrılmadan önce uçağını terk etmeyi reddettiği bilgisi yayıldı. Bu, diğer oğlu Cafer’in öncülük ettiği (orduyu destekleyen) akıma destek olarak kabul edildi. Medya, Muhammed el-Hasan Mirgani'ye saldırmaya çalışan kimliği belirsiz kişilerin video kaydını yayınladı. Muhammed el-Hasan’a destek verenler tarafından geçtiğimiz Çarşamba günü yapılan bir açıklamada, “Bir polis minibüsü onu ‘bilinmeyen bir eve’ götürerek oraya tek başına girmesini emretti. Babasının karşılama törenine katılmasına engel olunmak istenmiş, ancak Hasan oraya girmeyi reddetmiş ve törene katılmak üzere heyetiyle birlikte havalimanına dönmüştür” ifadelerine yer verildi.

Muhammed Osman el-Mirgani
Açıklamada, Sudan Askeri İstihbarat ve Merkez Destek Polis Ekiplerine bağlı olduğunu iddia eden bir askeri gücün uçağı çevrelediği ve babasını karşılamasına engel olmaya çalıştığı, Hatmiyye tarikatının halefleri arasında yer alan taraftarlarına karşı kasti şiddet uyguladığı belirtildi. Bunun sonucunda Muhammed el-Hasan’ın isyanları önlemek ve babasının konumuna duyduğu saygı nedeniyle havaalanından ayrılmak zorunda kaldığı ifade edildi.
Açıklamada ayrıca “Yaşananlar utanç verici. Çifte standart uygulandı. Bu, resepsiyonu organize etme ve düzenleme görevini üstlenen taraflardan Mirgani ailesinin, Hatmiyye tarikatının ve Demokratik Birlik Partisi’nin iç işlerine açık müdahaledir” ifadelerine yer verildi. Mirgani ve askeri müttefiki çevreleyen gruba bir göndermede bulunuldu.
Mirgani'nin dönüşüyle ​​ilgili olaylar, pozisyonları, isyancı çatışmalarla alay etmekle bunların ülkenin içinden geçmekte olduğu kritik siyasi durum üzerindeki olumsuz etkilerinden, özellikle de uluslararası ve bölgesel hükümetler altında muhalefet koalisyonu ‘Özgürlük ve Değişim’ ile ordu arasında devam eden siyasi süreç üzerindeki etkilerinden endişe etmek arasında bölünmüş görünen siyasi arenayı meşgul etti.
Omdurman İslam Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Dr. Salah ed-Duma, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mirgani partisinin mezhepçi, teokratik doğası, oluşan yeni bilincin değişkenleriyle artık uyuşmuyor ve bu da etkisini azaltıyor. Bu partiler, insanlar mezhepsel liderliğe ve onun ruhani yeteneklerine inandıklarında etkili oldular. Ancak gençler arasında farkındalığın yüksek olması nedeniyle yöntemi destekleyenler azaldı” değerlendirmesinde bulundu.
Duma, “Demokratik Birlik Partisi lideri, partisini ve mekanizmalarını yeni değişikliklere karşı koyacak şekilde geliştirmedi. Hala uzak geçmişte yaşıyor ve popülaritesini mezhep mirasına dayandırıyor ve bu artık özellikle gençler arasında etkili değil” dedi.
Dr. Salah Duma, Kahire'de Mirgani ile Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan arasında imzalanan ‘gizli bir anlaşmaya’ işarette bulunarak, kardeşlik niteliğinde olan ve ordu tarafından desteklenen ‘Sudan halkı inisiyatifini’ desteklemeyi amaçladığını söyledi.
“Bu anlaşmada Mirgani, Sudan halkının ölümle dolu inisiyatifini yeniden canlandırma girişimiyle, partisini ve Sudan'ı orduya ve İslamcı rejimin kalıntılarına ipotek etti” şeklinde konuşan Duma, mezhepsel çatışmaların ve Mirgani'nin dönüşünün ülkedeki siyasi süreç üzerindeki etkisinin çok önemli olmadığını ifade etti. İşe yaramayacağını, ancak bazı rahatsızlıklara neden olabileceğini vurguladı. “Son söz direniş komitelerinin oldu. Kötü niyetli blok, girişiminde başarılı olamayacak. Tarafları sıkıştırma, Port Sudan limanını kapatma, aşiret savaşlarını ateşleme ve komşu ülkelerle savaş başlatma girişimleri başarısız olduğu gibi bu da başarısız olacaktır” dedi.
Mirgani'nin iki oğlu arasındaki anlaşmazlık, parti liderliğinde babasını temsil eden Cafer’e dayanıyor. Kendisi ve darbeyi destekleyen silahlı hareketlerden oluşan yeni bir ittifakın başkanlığını üstleneceği bir anlaşma yapmayı tercih ederken, Hasan, muhalefet güçleri tarafından kabul edilen ‘Siyasi Beyanname’ ve Barolar Birliği anayasa taslağını imzalamayı seçti.
Mirgani, Mehdi ailesi liderliğindeki ‘Ensar’ cemaatine paralel olarak Hatmiyye tarikatını yönetiyor. Ülkedeki en büyük iki dini grup konumundaki söz konusu iki cemaat, Demokratik Birlik Partisi ve Ulusal Ümmet Partisi'ne liderlik ediyor. Bu iki parti, 1985'teki son demokratik seçimlerde en fazla oyu alarak parlamentoda en fazla sandalyeye sahip olmuştu. Bu, onun merhum lideri Sadik el-Mehdi başkanlığında bir hükümet kurmasını sağlarken, Demokratik Birlik Partisi ikinci sırada yer aldı. 30 Haziran 1989'da merhum Hasan Turabi liderliğindeki ‘İslami Cephe’ darbesiyle devrilen koalisyon hükümetinde devlet başkanlığını kazandı.



Eş-Şara: Suriye sahilinin devletten ayrı bağımsız bir otoritesi olmayacak

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)
TT

Eş-Şara: Suriye sahilinin devletten ayrı bağımsız bir otoritesi olmayacak

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün yaptığı açıklamada, protestocuların son iki gündür dile getirdiği "meşru taleplerin" çoğunu anladığını, ancak bazılarının "siyasi saikli" olduğunu söyledi. İki gün önce gösterilerin yaşandığı Suriye sahilindeki Lazkiye'de düzenlenen büyük bir toplantıda video konferans yoluyla konuşan eş-Şara, "Suriye sahili bizim için bir önceliktir çünkü küresel ve uluslararası ticaret yollarına bakmaktadır ve bizimle bölgedeki tüm ülkeler arasında çok güçlü bir ekonomik bağ oluşturacaktır" dedi. Şar, Suriye sahilinin ülkenin geri kalanından ayrı, bağımsız bir otoriteye sahip olmayacağını vurguladı.

Eş-Şara, "Halkın son iki gündür dile getirdiği taleplerin çoğunun meşru olduğunu, bazılarının ise siyasi saiklerle ortaya çıktığını anlıyorum. Suriye bu yıl büyük ilerleme kaydetti ve önemli başarılar elde etti" dedi. Bazı protestocuların dile getirdiği "federalizm" talepleri hakkında yorum yapan eş-Şara, "Federalizm kavramı yerel yönetime benziyor ve Suriye'deki mevcut yasalar, küçük değişikliklerle... savunma, güvenlik, dış ilişkiler ve ekonomi kurumları bölünmez bir bütündür" şeklinde konuştu.

Eş-Şara, Suriye kıyılarının Suriye içindeki ulusal birliğin gücünü gösteren unsurlara sahip olduğunu ve mezhepsel çeşitliliğin devlete zenginlik kattığını savundu. "Suriye coğrafyası birbiriyle bağlantılıdır ve kıyıların geri kalanından izole edilmiş bağımsız bir otoriteye sahip olması imkansızdır" ifadelerini kullandı.


Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
TT

Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin altyapısının yeniden inşa edilmesinin ve insani yardımların bölgeye güvenli, hızlı ve engelsiz şekilde ulaşmasının önemini vurguladı.

Açıklama, Abdulati’nin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf tarafından duyuruldu.

Hallaf’ın açıklamasına göre Abdulati, mart ayında yayımlanan ortak bildiriyle Mısır-AB ilişkilerinin kapsamlı ve stratejik bir ortaklığa yükseltilmesinden bu yana yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. Bakan, ortaklığın altı ana ekseninin uygulanması çerçevesinde karşılıklı çıkar alanlarında iş birliğini güçlendirmeye kararlı olduklarını belirtti. Ayrıca uluslararası toplumun bölgedeki jeopolitik krizler ile mülteci ve göçmen sorunlarının yükünü paylaşma sorumluluğunu hatırlatarak, komşu ülkelerdeki krizler nedeniyle milyonlarca yabancıya ev sahipliği yapan Mısır’ın ağır bir yük taşıdığını ifade etti.

Abdulati, Lahbib’i Gazze Şeridi’ndeki son duruma ve ateşkesin Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması doğrultusunda kalıcı hâle getirilmesine yönelik yürütülen çabalara dair bilgilendirdi. Ayrıca Mısır’ın, erken toparlanma, yeniden inşa ve Gazze’nin kalkınmasını ele alacak uluslararası konferansa yönelik hazırlıklarını sürdürdüğünü aktardı.

Mısır Dışişleri Bakanı, 20 Kasım’da Brüksel’de yapılan Filistin Bağışçılar Grubu’nun ilk toplantısını da memnuniyetle karşıladı. AB ve üye ülkelerden yeniden imar sürecinin finansmanına etkin katılım beklediklerini belirten Abdulati, Filistin halkına ve Filistin Yönetimi’ne destek sağlayan Avrupa mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve bütçelerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

Suriye dosyasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Abdulati, Mısır’ın Suriye’nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini savunan kararlı tutumunu yineledi. Abdulati, ülkenin istikrarını zayıflatabilecek her türlü girişim ve müdahaleye karşı olduklarını belirterek, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsamlı bir siyasi sürecin hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Açıklamaya göre Lahbib, Mısır’ın bölge barışı ve istikrarı için yürüttüğü çabaları ve Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması ile insani yardımların ulaştırılmasındaki kritik rolünü takdir etti. AB’nin Mısır’ın bu yöndeki çalışmalarını desteklediğini ve stratejik ortaklığı güçlendirmeye önem verdiğini ifade etti.

Hallaf, görüşmede Sudan’daki gelişmelerin de ele alındığını aktardı. Abdulati’nin, özellikle el-Faşir bölgesinde işlenen ağır ihlalleri kınadığı ve Sudan’daki çatışmaların durdurulması ile devletin birliği ve bütünlüğünün korunması için Mısır’ın dörtlü mekanizma kapsamında yürüttüğü çabaları anlattığı belirtildi.

Abdulati, insani yardımların Sudan’a ulaştırılmasının önemine dikkat çekerek, ülkenin egemenliğine saygı duyulması ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yardım akışının kolaylaştırılması yönündeki kararlılıklarını vurguladı.

Görüşmede ayrıca Lübnan’daki gelişmeler ele alındı. Abdulati, Mısır’ın Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği desteğin değişmez olduğunu ifade etti.


Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.