Komünizmle mücadele ettiler, liberalizmle yönettiler, ayrılık kararı almadılar… Etiyopya’nın Tigray sorununun arka planında ne var?

TPLF’nin kendi ordusunu kurması Kasım 2020’de kendisi ile merkezi hükümet arasında savaşın patlak vermesine yol açtı (Sosyal medya organları)
TPLF’nin kendi ordusunu kurması Kasım 2020’de kendisi ile merkezi hükümet arasında savaşın patlak vermesine yol açtı (Sosyal medya organları)
TT

Komünizmle mücadele ettiler, liberalizmle yönettiler, ayrılık kararı almadılar… Etiyopya’nın Tigray sorununun arka planında ne var?

TPLF’nin kendi ordusunu kurması Kasım 2020’de kendisi ile merkezi hükümet arasında savaşın patlak vermesine yol açtı (Sosyal medya organları)
TPLF’nin kendi ordusunu kurması Kasım 2020’de kendisi ile merkezi hükümet arasında savaşın patlak vermesine yol açtı (Sosyal medya organları)

Mahmud Ebu Bekir
Etiyopya’nın Tigray bölgesi, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) ile merkezi hükümet ordusu arasında Güney Afrika’nın başkenti Pretorya’da 4 Kasım’da barış anlaşması onaylanmadan önce yaşanan çatışmalar nedeniyle iki yıldır uluslararası ilginin merkezinde yer alıyor. Peki TPLF’nin kuruluş tarihi nedir ve aslında Etiyopya’dan ayrılmaya mı çalışıyor?
1940’larda Tigray’ın ilk silahlı isyanıyla başladı. Ancak İngiliz Hava Kuvvetleri ile ittifak halinde olan Haile Selassie rejimi tarafından askeri olarak bastırıldı. Bu durum, yeni bir algının oluşmasına katkıda bulundu. Bazı Tigrayan elitleri, daha büyük bir hayranlıkla ‘kurtuluş hareketlerini’ bekler oldu. Ancak özellikle 1960’lı yılların başlarında silahlı mücadele ilan eden ve büyük bir Arap desteği alan ‘Eritre Kurtuluş Cephesi’nin kurulmasından sonra bu durum, Tigrayanları tecrübelerini tekrarlamayı düşünmeye sevk etti.

Silahlı eylem başlatmak için öğrenci hareketi
Şaerku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Etiyopyalı araştırmacı Teferi Negaş, bu tarihi dönemi ‘modern Tigrayan elitlerinin düşüncelerini şekillendiren ilk çekirdek’ olarak nitelendirdi. Negaş, “Üniversite Öğrencileri Birliği’ne katılarak ve Tigray Öğrenci Birliği’ni kurarak başladılar. Bu dernekten, 1974 yılında ilerici öğrenciler tarafından ‘Ulusal Tigrayanlar Örgütü’ adlı solcu bir örgüt kuruldu. 26 Şubat 1975’te siyasi ve askeri bir örgüt olarak ortaya çıkan Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’nin başlangıç ​​noktası oldu” dedi. Bu derneğin, Etiyopya devletindeki çatışmayı etnik bir çatışma olarak yorumladığını belirten araştırmacı, “Dolayısıyla ideolojisi, daha sonra cephenin ideolojisine yansıyacak olan ‘etnik milliyetçiliğin temel ideolojik yönelim olduğu’ düşüncesiyle bu yaklaşıma dayanıyordu” dedi.
Bu öğrenci hareketi, 1974 yılında Haile Selassie hükümetini deviren devrimi ateşledi.
Bu çerçevede Etiyopyalı araştırmacı Mesai Kebede, bu tarihsel dönemle ilgili kapsamlı bir araştırmasında, ‘ülkenin eğitimli çevrelerinin siyasi hırsları harekete geçirilmese ve meşrulaştırılmasaydı’ Marksizm-Leninizm’in, böyle bir etkiye sahip olamayacağını belirtti. Kebede, “Oluşturdukları farklı araştırma ve çalışma disiplinlerindeki öğrenciler, Marx, Engels, Lenin, Mao ve Fanon’un eserlerini içeren solcu literatürü kapsamlı bir şekilde okuyorlardı” dedi.
 Araştırmacı, “Bu çalışma grupları, Etiyopya Halkları Devrimci Partisi (EPRP) ve Tüm Etiyopya Sosyalist Hareketi (MEISON) gibi siyasi partileri yaratan sol örgütler için temel oluşturdu. Bu tarihsel bağlam, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’ni üretti” ifadelerini kullandı.
Öte yandan TPLF’nin kurucu liderlerinden Arkavi Berhi, TPLF’nin başından beri Stalin’in milliyetçilik sorununa ilişkin teorisinden nasıl ilham aldığına değindi. Bu bağlamda Berhi, “Stalin’in, ulusu ‘kültürel bir toplulukta kendini gösteren, ortak bir ekonomik hayata ve psikolojik yapıya sahip, tarihsel olarak gelişmiş, dilsel ve bölgesel olarak istikrarlı bir topluluk’ olarak tanımlaması, Tigray etnik grubu örneğine ve temel güç ve zenginlik sorunlarına uygulandı” dedi.
TPLF liderlerinin üniversite döneminde öğrenci Wallen Makonnen’in Etiyopya'daki ‘Milliyetler Sorunu’ üzerine yazdığı bir araştırma makalesi (1969), “Etiyopya, kendi kültürünü ve dilini empoze eden bir Amhara etnik grubu tarafından yönetilen bir grup halktır” iddiasında bulundu. Bu yorum, Lenin’in ve Stalin’in Rusya’daki ırk meselesine ilişkin yorumlarından esinlenmiş gibi görünüyor.

Sınıf ve etnik yorum arasında
Teferi Negaş, “TPLF’nin kimlik ve kendi kaderini tayin hakkı konularında aldığı tavır, Marx’ın İrlanda ulusal meselesine ilişkin tavrına dayanıyordu. Bu nedenle cephenin ilk açıklamasında Etiyopya halkları arasındaki görüş ayrılıklarının ve şüphelerin, Amhara etnik grubunun başta Tigray etnik grubu olmak üzere ezilen Etiyopya halklarına uyguladığı zulmün şiddetlenmesinden kaynaklandığı belirtildi. Artık bu halkların ortak bir sınıf mücadelesi yürütemeyecekleri bir aşamaya geldik” açıklamasında bulundu.
Açıklamada, ‘milliyet baskısı’ konusuna ve özellikle de Tigray etnik grubunun baskıya maruz kalmasına vurgu yapılırken, bağımsız bir cumhuriyetin kurulması çağrısı yapılıyor.
Daha sonra (1978) yerel ve bölgesel etkiler altındaki cephe, özellikle Eritre Halk Kurtuluş Cephesi ile ittifakın ardından,’ ayrılma ve Tigray eyaletinin kurulması’ fikrinden vazgeçmiş olmasına rağmen fikir, bir süre anlaşmazlık kaynağı olarak kaldı ve etnik milliyetçilik, cephenin ideolojik temeli olmaya devam etti.
Araştırmacı Gideon Tesfayo, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada “O dönemin sol aydınlarının gündeme getirdiği ulusal sorun, büyük bir hataydı” dedi. Tesfayo, “Bir grup diğerine karşı etnik ayrımcılık yapmış olsa bile, bu özellikle Tigrayanlara yönelik değildi. Cephe tarafından kışkırtılan Tigrayan milliyetçiliği, hegemonya arzusu ile Amharca dili baskısına karşı mücadelenin bir karışımıydı. Bu, başka yerlerde olduğu gibi, modern entelektüel seçkinlerin bir icadıdır” ifadelerini kullandı.
Tesfayo, “Etnik milliyetçilik, cephenin iddiasının merkezinde yer alıyor. Ancak tüm Etiyopya milletleri arasında eşitlik sağlamaya çalışmadı. İktidardaki bu örgütün pratik tecrübesi (1991/2018), karşı baskı uyguladığını kanıtladı. Bu da zihinsel ve algısal yapıyı ortaya çıkardı” dedi.

Cephenin rotasındaki duraklar ve geçişler
TPLF’nin siyasi tarihini okuyarak, örgütün ideolojik dönüşümlere tanık olduğu en kritik dönüm noktalarını not etmek mümkündür. Öyle ki doğu ve batı kampları arasındaki Soğuk Savaş’ın bir sonucu olarak, 1970’lerin sonunda dünyaya hâkim olan tarihsel bağlam, cephe içinde birkaç yüksek önderlik üyesi tarafından kurulan bir ‘komünist çekirdek’ oluşmasına katkıda bulundu. Bu üyeler, daha sonra örgütün yol gösterici ideolojisi olarak ‘Marksizm-Leninizm’i ilan ettiler.
Bu çekirdek daha sonra Haziran 1985’te Marksist-Leninist Lig’i (MLLT) kurmadan önce, Etiyopya’dan ayrılma fikri altında bir araya geldiğinde ‘ilk ideolojik kayma’ yaşandı.
Bu çerçevede Etiyopyalı araştırmacı Teferi Negaş, “MLLT’nin kurulması, cephenin farklı ideolojik ve siyasi yönelimlere sahip bir cephe olduğu fikrinden vazgeçilip katı bir tek parti mantığıyla değiştirilerek cephenin tam kontrolünün sağlanması arzusundan kaynaklanıyordu” açıklamasında bulundu.
Negaş, “Bu noktada ideoloji, ilk kez cephenin önde gelenlerini pragmatizm, empirizm, çarpıtma veya hedeften sapma suçlamasıyla tasfiye etmek için kullanıldı. Böylece siyasi gücün birkaç liderin elinde toplanması aşaması başladı. Bu dönem aynı zamanda etnosentrik fikirden Marksizm-Leninizm’e resmi geçişe de tanık oldu. Ancak etno-milliyetçilik cephenin söyleminden kaybolmadı” dedi.
Arkavi Berhi ise TPLF’nin ideolojik tavrının ‘insanın insan tarafından sömürülmesinden arınmış, planlı bir sosyalist ekonomi kurmak için ulusal demokratik bir devrim başlatmakla’ özetlendiğini dile getirdi.

Devrimci demokrasi
İkinci belirleyici aşama, partinin Marksizm-Leninizm’den devrimci demokrasiye ideolojik bir kaymaya tanık olduğu 1989 ile 1991 yılları arasındaki dönemdi.
Bu döneme yerel ve küresel değişimler eşlik etti. İçeride TPLF, 17 yıl süren uzun iç savaşın ardından devletin gücünü ele geçirmeye hazırlanıyordu. Küresel olarak Batı, Soğuk Savaş’ta galip geldi. Bu da TPLF’yi, uluslararası sisteme yeniden adapte olmaya sevk etti. Böylece Batılı güçlere ideolojik konumlarından (Marksizm) vazgeçtiği konusunda bilgi verildi. Bu dönüm noktasının sonunda TPLF Genel Sekreteri Meles Zenawi, 1990’da Washington’a ziyarette bulundu. Burada cephenin Marksist ideolojisini devrimci demokrasiye dönüştürme konusunda bir konuşma yaptı. Ertesi yıl Devrimci Demokrasi adlı liberal bir siyasi ve ekonomik program yayınladı.
Teferi Negaş, “Devrimci demokrasinin ideolojik terminolojisini benimsemesinin temeli, iktidardaki konumunu sürdürmek için merkezci bir ideoloji icat etmekti. İlk dönemecin aksine bu kez, gücü devlet düzeyinde merkezileştirme girişimi ortaya koyuldu. En iyi ihtimalle bu ideolojik iddia, Batı’yı ikna etti ve cephe kadrolarının kafasını karıştırdı.
Uzun süredir TPLF liderlerinden biri olan Gebru Asrat, anılarında “Cephe Batı’ya, devrimci demokrasi kavramının tipik liberal demokrasiden temelde farklı olmadığı konusunda güvence verdi. Ancak bu, Etiyopya bağlamı göz önüne alındığında mevcut hakları onaylayan yalnızca siyasi bir yönelimdir” ifadelerine yer verdi.
Aynı şekilde TPLF’nin ilk sorumlusu Meles Zenawi, “Siyasi yönelim, orijinal Marksist-Leninist ilhamı değiştirmeden statükoda devam eden bir yönelimdir” dedi.
Bu yaklaşım, müttefiki Eritre Halk Kurtuluş Cephesi ile arasındaki tarihi ittifaktan ve Albay Mengistu Haile Mariam rejimini devirmedeki başarılarından sonra TPLF’nin Addis Ababa’da iktidara gelmesinin ardından da politikalarında devam etti.

Kalkınmacı demokratik devlet
Dönüşümün üçüncü aşaması, ‘kalkınmacı durum" olarak adlandırılan durumla baş gösterdi. Bu söylem, 2001’de cephe liderliği düzeyinde bir bölünmeye yol açan ve 2005 seçimlerinden sonra derinleşen Eritre- Etiyopya savaşından (1998/2000) sonra Etiyopya siyaset sahnesinde yer almaya başladı.
TPLF, ‘kalkınmacı devlet’ terimini benimsedi ve devrimci demokrasi iddiasından vazgeçti. Bunu, küçük güç yüzdelerine katılmış siyasi parti gruplarını içeren ‘Etiyopya Halkının Devrimci Demokratik Cephesi’ liderliğindeki geniş ittifak takip etti. Bu çerçevede dönemin TPLF lideri ve Başbakanı Meles Zenawi, bu eğilimi “Kalkınmacı devletin ideolojik ve yapısal bileşenleri arasındaki bağ, onu diğer ülkelerden ayıran şeydir” diyerek açıklamıştır.
İdeolojik açıdan kalkınmacı devlet projesinin mesajı, bir meşruiyet kaynağı işlevi gören hızlandırılmış kalkınma idi. Yapısal bileşeni, ‘devletin özerkliğine dayalı olarak politikayı etkin bir şekilde uygulama becerisine’ atıf yapıyordu. Batı, Etiyopya’yı en gelişmiş Afrika ekonomisi için bir model olarak görerek bu projelerin desteklenmesine katkıda bulundu.
Öte yandan cephe ve devlet kadroları, özellikle ayrılma talep eden silahlı hareketlerin varlığı ortasında bu yaklaşımı ‘Etiyopya devletinin parçalanmasını önleyebilecek tek yol’ olarak nitelendirip, haklı göstermeye hevesliydi.
Ancak bu politikaların ana fikirleri, cephenin Etiyopya devletinin yetenekleri üzerindeki kontrolüne dayanan fiili uygulamalarla çelişiyor. Bu durum, otoriteye karşı halk hareketinin gücüne katkıda bulunurken, 2018 yılında TPLF’nin iktidardan dışlanmasına yol açtı.

Cepheye bel bağlama ve Tigray’ın geleceği
Mevcut Başbakan Abiy Ahmed’in iktidara gelmesi ve iktidar koalisyonunun çökmesinin ardından TPLF, başkentten çekilip Tigray bölgesine dönme kararı aldı. Bölgenin geleceğini şekillendirmek için Tigrayan elitleriyle yoğun bir şekilde çalıştı. Seçeneklerin başında ayrılık ve bağımsız bir devlet ilan etmek vardı. Tigray’daki düzenli ordu kamplarını kontrol etme girişimi gibi bazı askeri önlemler de seçenekler kapsamındaydı. Bu askeri önlemler, Kasım 2020’de TPLF ile merkezi hükümet arasında savaşın patlak vermesine yol açtı.
Tigrayan elitlerinin algısında ayrılık sorunu hala esastır. TPLF ise bu konudaki seçeneklerine henüz karar vermiş değil.



Nijerya, ülkenin kuzeybatısında geçen hafta kaçırılan 24 kız öğrencinin kurtarıldığını duyurdu

Nijeryalı polis memurları... 24 Kasım 2025 (Reuters)
Nijeryalı polis memurları... 24 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Nijerya, ülkenin kuzeybatısında geçen hafta kaçırılan 24 kız öğrencinin kurtarıldığını duyurdu

Nijeryalı polis memurları... 24 Kasım 2025 (Reuters)
Nijeryalı polis memurları... 24 Kasım 2025 (Reuters)

Nijerya Devlet Başkanı dün yaptığı açıklamada, geçen hafta Nijerya'nın kuzeybatısındaki Kebbi'de bir okuldan silahlı saldırganlar tarafından kaçırılan 24 kız öğrencinin tamamının kurtarıldığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığı habere göre kızlar 17 Kasım'da kaçırılmıştı. Polis başlangıçta 25 öğrencinin kaçırıldığını bildirmişti, ancak dün yayınlanan açıklamada, Başkan Bola Tinubu'nun 24 öğrencinin tamamının kurtarıldığını söylediği aktarıldı. Kurtarma operasyonuna ilişkin herhangi bir ayrıntı paylaşılmadı.

Açıklamada, Tinubu'nun "24 kızın tamamının bulunmasından dolayı rahatladım. Şimdi, daha fazla kaçırılmayı önlemek için savunmasız bölgelere acilen daha fazla asker göndermeliyiz." dediği aktarıldı.

Kebbi'deki saldırı, Nijerya'da son zamanlarda yaşanan toplu kaçırılma olaylarının bir devamıydı.


Burhan: Trump'ın danışmanı en kötü çözümü sundu

Ordu personeli, 21 Mart 2025'te Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı geri aldıktan sonra kutlama yapıyor (AP)
Ordu personeli, 21 Mart 2025'te Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı geri aldıktan sonra kutlama yapıyor (AP)
TT

Burhan: Trump'ın danışmanı en kötü çözümü sundu

Ordu personeli, 21 Mart 2025'te Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı geri aldıktan sonra kutlama yapıyor (AP)
Ordu personeli, 21 Mart 2025'te Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı geri aldıktan sonra kutlama yapıyor (AP)

Sudan Ordusu Başkomutanı Orgeneral Abdülfettah el-Burhan, Hızlı Destek Kuvvetleri'ni (HDK) koruyacak veya hükümetteki ortaklığa geri getirecek herhangi bir anlaşmayı reddettiğini açıklayarak, ABD Başkanı'nın Arap ve Afrika İşleri Danışmanı Massad Boulos'a, taraflı olduğu gerekçesiyle sert bir saldırı yöneltti. Ayrıca, Boulos'un Sudan'daki krizi çözmek için bir yol haritası olarak sunduğu "Uluslararası Dörtlü" girişimine de güvenmediğini ifade etti.

El-Burhan, Amerikalı danışmanı "barışın önünde bir engel" olarak nitelendirerek, "Sanki bize çözümler dayatmak istiyormuş gibi davranıyor. Bize sunduğu belge en kötü belgedir çünkü silahlı kuvvetlerin varlığını ortadan kaldırıyor, güvenlik güçlerinin dağıtılmasını talep ediyor ve HDK'nin mevzilerini ve varlığını koruyor" dedi. El-Burhan, Boulos'un sunduğu "Dörtlü" yol haritasını kesin bir dille reddettiğini açıklayarak, ona doğrudan hitap etti: "Bu belgeniz kabul edilemez; ne burada ne de orada."

El-Burhan, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'a, ABD Başkanı Trump ile Sudan'daki savaşın sona erdirilmesinin önemi hakkında görüşme girişiminden dolayı teşekkür ederek, Veliaht Prens'in bu hamlesinin Başkan Trump için Sudan'ın gerçek resmini netleştirdiğini söyledi.

Burhan, buna cevaben BAE'nin Dörtlü'ye katılımını eleştirerek, HDK’yı desteklemekle suçladı ve Dörtlü'deki varlığının gayri meşru olduğunu belirtti. BAE ise Burhan'ı ateşkes önerisini reddettiği için eleştirerek karşılık verdi. Uluslararası İşbirliği Devlet Bakanı Riem el Haşimi, "General Burhan bir kez daha barış girişimlerini reddediyor... Ateşkesi sürekli reddetmesi, onun engelleyici tavrını ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı.


Boko Haram’ın Nijerya'nın kuzeyindeki bir köyde evleri yakması askeri müdahaleye yol açtı

Boko Haram militanlarının saldırdığı köyde askerler devriye geziyor (Arşiv- Yerel Medya)
Boko Haram militanlarının saldırdığı köyde askerler devriye geziyor (Arşiv- Yerel Medya)
TT

Boko Haram’ın Nijerya'nın kuzeyindeki bir köyde evleri yakması askeri müdahaleye yol açtı

Boko Haram militanlarının saldırdığı köyde askerler devriye geziyor (Arşiv- Yerel Medya)
Boko Haram militanlarının saldırdığı köyde askerler devriye geziyor (Arşiv- Yerel Medya)

Cumartesi gecesi, Boko Haram militanları Nijerya'nın kuzeydoğusundaki bir köyü ele geçirerek, birkaç ev ve aracı ateşe verdi. Takviye ordu birliklerinin gelmesi üzerine yakındaki ormanlara çekildi. Yerel gazeteler, güvenlik kaynaklarından alınan bilgilere göre operasyona katılan ordu birliklerinin militanları başarıyla püskürttüğü ve Borno Eyaleti'nin Magumeri bölgesindeki köyden çekilmeye zorladığı bildirildi.

Güvenlik sağlayan polis memurları, 18 Kasım'da Nijerya'nın Kwara Eyaleti'ne bağlı Iroko kasabasında silahlı kişiler tarafından düzenlenen saldırıda öldürülen ve kaçırılanlar için düzenlenen pazar ayini sırasında Christ the Apostle Kilisesi'nin dışında nöbet tutuyor- 23 Kasım 2025 (Reuters)Güvenlik sağlayan polis memurları, 18 Kasım'da Nijerya'nın Kwara Eyaleti'ne bağlı Iroko kasabasında silahlı kişiler tarafından düzenlenen saldırıda öldürülen ve kaçırılanlar için düzenlenen pazar ayini sırasında Christ the Apostle Kilisesi'nin dışında nöbet tutuyor- 23 Kasım 2025 (Reuters)

Karanlıkta Saldırı

Kaynaklar, "Boko Haram militanlarının cumartesi gecesi geç saatlerde köye baskın düzenleyerek, birkaç evi ateşe verdiğini ve Sivil Savunma Kuvvetleri'ne ait bir araç da dahil olmak üzere araçları tahrip ettiğini" bildirdi. Magumeri Yerel Meclisi Başkanı Abubakar Abdulkadir Yaro, saldırıyı ve bazı ev ve araçların yakıldığını doğrulayarak, "teröristlerin karanlıktan istifade ederek kasabaya sızdığını" ve saldırının "kasaba halkı uyurken" ani ve beklenmedik bir şekilde gerçekleştiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın yerel gazetelerden aktardığı açıklamada yerel yetkili, "Teröristlerin, kuşatma altına alındıktan sonra saat 03:00 civarında kasabadan kaçtıklarını ifade etti. Maalesef, evleri ve diğer mülkleri yaktılar, ancak herhangi bir can kaybı bildirilmedi" dedi.

Şöyle devam etti: "Kahraman askerlerimiz, sivil güçler, balıkçılar ve gönüllülerle birlikte acil yardım çağrılarına yanıt verdi ve saldırıyı tamamen püskürtmeyi başardı." Yetkili, "Güvenlik kurumları arasındaki koordinasyonu" övdü ve "kasabada durumun yavaş yavaş normale döndüğünü" vurguladı.

Terörün Tırmanışı

Bu saldırı, Boko Haram ve DEAŞ Batı Afrika Bölgesi'nin Borno Eyaleti'nin çeşitli bölgelerindeki askeri ve sivil tesisleri hedef alan yeni bir operasyon dalgasının parçası olarak gerçekleşti. Son haftalarda Nijerya ordusu, Bama ve Damboa bölgelerinde temizlik operasyonlarına liderlik ederken, iki saha komutanını kaybetti.Nijerya'nın Nijer Eyaleti'ndeki Babiri kentinde bulunan St. Mary's Katolik Okulu'nun müdürü ve çocukların velileri, 21 Kasım 2025'te 300'den fazla çocuk ve personelin kaçırıldığı bildirildi (Reuters)Nijerya'nın Nijer Eyaleti'ndeki Babiri kentinde bulunan St. Mary's Katolik Okulu'nun müdürü ve çocukların velileri, 21 Kasım 2025'te 300'den fazla çocuk ve personelin kaçırıldığı bildirildi (Reuters)

Ancak, geçen hafta üst düzey ordu ve hava kuvvetleri komutanlarının cephe hatlarına yaptığı saha ziyaretlerinin ardından, terörle mücadele çabalarını güçlendirmek için yeni askeri stratejilerin benimsendiği bildirildi.

Ülkenin kuzeydoğusunda konuşlandırılan askerler, yerel toplulukları koruma konusundaki kararlılıklarını yinelerken, askeri liderler, 2009'dan beri Kuzey Nijerya'yı etkileyen terörizme karşı kazanımlar elde etmek için askerlerin durumlarında sürekli destek ve iyileştirme sağlanması gerektiğini vurguladılar.

Uluslararası endişe

Sahel bölgesindeki güvenlik durumu ve Batı Afrika ülkelerine yayılması nedeniyle, BM Güvenlik Konseyi cuma günü terör örgütlerinin güçlü yükselişinin neden olduğu bölgedeki zorlu güvenlik durumunu görüştü.

Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Komisyonu Başkanı Ömer Aliou Toure, Güvenlik Konseyi toplantısında, Afrika ülkelerinin terörle mücadele planları hakkında detaylı bir sunum yaptı. Toure, terör örgütlerinin Atlantik Okyanusu'nda Gine Körfezi'ne kıyısı olan Batı Afrika ülkelerine doğru genişlemesine atıfta bulunarak, "Terörizm, tüm Sahel ve kıyı devletleri için varoluşsal bir tehdit haline geldi" ifadelerini kullandı.

Muhafazakar Parti, terörist grupların "ulusal ekonomileri zayıflatmak ve sivillerin acısını artırmak amacıyla yakıt tedarikini ve ticari ulaşım hatlarını aksatarak giderek artan bir şekilde ekonomik savaşa giriştiğini" kaydetti.

 Nijerya'nın Nijer Eyaleti'ndeki Babiri kentinde bulunan St. Mary's Katolik Okulu'nun müdürü ve çocukların velileri, 21 Kasım 2025'te 300'den fazla çocuk ve personelin kaçırıldığı bildirildi (Reuters)Nijerya'nın Nijer Eyaleti'ndeki Babiri kentinde bulunan St. Mary's Katolik Okulu'nun müdürü ve çocukların velileri, 21 Kasım 2025'te 300'den fazla çocuk ve personelin kaçırıldığı bildirildi (Reuters)

Afrika Yaklaşımı

Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Komisyonu Başkanı, sunumunda ECOWAS'ın "askeri ve askeri olmayan çabalarını" özetledi ve "Komisyonun yaklaşımının, güçlü güvenlik müdahaleleri ve toplum temelli önleyici stratejilerin bir kombinasyonuna dayandığını" açıkladı.

Batı Afrika ülkelerinin, "terörist operasyonların artışı ve karmaşıklığıyla mücadele etmek ve bölgesel düzeyde güvenlik müdahalelerini koordine etmek için gerekli bir araç olan yedek kuvvetlerinin harekete geçirilmesini hızlandırmak" için çalıştıklarını vurguladı.

Askeri olmayan çabalara ilişkin Touré, Batı Afrika ülkelerinin önceliklerinin "üye ülkeler arasında güveni güçlendirmek, Mali, Burkina Faso ve Nijer ile siyasi diyaloğu ilerletmek, istikrar girişimlerini desteklemek, aşırıcılığı besleyen sosyoekonomik faktörleri iyileştirmek, aşırıcı söylemlere karşı koymak ve terörist grupları destekleyen finansal ve lojistik ağları bozmak" olduğunu açıkladı.