Türk kuvvetleri Libyalı subayların eğitim ve mezuniyetini denetliyor

Dibeybe, Trablus’ta hükümete sadık milisler arasındaki çatışmaları görmezden geliyor.

Geçici Birlik Hükümeti Başkanı Dibeybe, İçişleri Bakanlığı’nın eylem planının uygulanmasını takip ediyor. (Bakanlık)
Geçici Birlik Hükümeti Başkanı Dibeybe, İçişleri Bakanlığı’nın eylem planının uygulanmasını takip ediyor. (Bakanlık)
TT

Türk kuvvetleri Libyalı subayların eğitim ve mezuniyetini denetliyor

Geçici Birlik Hükümeti Başkanı Dibeybe, İçişleri Bakanlığı’nın eylem planının uygulanmasını takip ediyor. (Bakanlık)
Geçici Birlik Hükümeti Başkanı Dibeybe, İçişleri Bakanlığı’nın eylem planının uygulanmasını takip ediyor. (Bakanlık)

Libya’da görevli Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Libya Görev Grubu Komutanı Tümgeneral Osman Aytaç ve Dibeybe hükümetine bağlı güçlerin Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad geçen perşembe günü, Türk ordusu subayları tarafından eğitim aldıktan sonra başkent Trablus’ta Piyade, Topçu ve Zırhlı Araçlar Okulu’ndan yeni bir grup subayın mezuniyet törenine katıldı. Eş zamanlı olarak Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı, askeri teşkilatın gücünü artırmak için iki piyade tugayı ve bir topçu alayı kurmayı düşündüğünü açıkladı.
Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki geçici Birlik Hükümeti’nin başkent Trablus’u güvence altına almak için açıkladığı plan, hükümet yanlısı silahlı milisler arasında çıkan çatışmaların ardından tehlikeye girdi. 25 Kasım’da erken saatlerde Birlik hükümetinde İçişleri Bakanı Imad Trabelsi başkanlığındaki Genel Güvenlik Servisi üyeleri ile silahlı kişiler arasında patlak veren çatışmaların ardından, Batı Dağları’ndaki Bi’r al Ghanam bölgesi ile başkent Trablus’u birbirine bağlayan yol, kapatılmasından birkaç saat sonra yeniden açıldı.
Yerel medya organları, bu çatışmaların kişisel anlaşmazlıklar çerçevesinde geliştiğini aktarırken Trablus’un güneybatısındaki en-Necile bölgesinde de kimliği belirsiz saldırganlar bir genci vurarak öldürdü.
Dibeybe ile güvenlik ve askeri birim tarafından konuya dair herhangi bir açıklama yapılmadı. Gözlemcilere göre başkent Trablus sokaklarında meydana gelen son çatışmalarla ilgili olarak bu durum, Trabelsi tarafından Dibeybe ve üst düzey yardımcılarının katılımıyla başlatılan bir güvenlik planının başarısız olduğunu gösterdi.
Dibeybe, geçen perşembe akşamı Libyalı Öğrenciler Genel Birliği ile yaptığı görüşmede, genç öğrencilerin Libya’nın inşası ve istikrara kavuşturulmasında önemli bir rol oynadığını ve Libyalıların seçimlere ulaşma konusundaki gerçek hedefini desteklediğini vurguladı. Sendikaların öğrencilerin haklarını talep etmede rol oynaması ve tüm üniversitelerde sportif ve kültürel faaliyetlerin geri dönüşü için üzerlerine düşeni yapmaları gerektiğini söyledi. Dibeybe ayrıca bakanlıklar ve kamu makamlarına da müşteri platformu prosedürlerine uymaları ve gelecek ayı mevcut sözleşmeler için son ay olarak kabul etmeleri çağrısında bulundu.
Diğer yandan Başkanlık Konseyi başkanının ikinci yardımcısı Abdullah el-Lafi, Birlik hükümetinden bir bakanlar heyeti eşliğinde Afrika sanayileşmesi ve ekonomik çeşitlendirme konulu bir zirveye katılmak üzere Nijer’in başkenti Niamey’e gitti.
Aynı şekilde Temsilciler Meclisi Sözcüsü Akile Salih, geçen perşembe günü el-Kubba şehrinde Katar Büyükelçisi Halid el-Dusari ile ‘Libya’daki durumla ilgili gelişmeleri ve Libya krizini seçimlerle sonlandırma yollarını’ ele aldığını açıkladı.
Salih, Dusari’nin ‘mevcut krizi aşmak, Libya topraklarının birliğini korumak, siyasi yolu desteklemek ve Libyalılar arasında mutabakata dayalı anayasal temelde özgür ve adil seçimler yapmak’ için ülkesinin Libya’ya verdiği desteği dile getirdiğini söyledi.
Libya Yasadışı Göçle Mücadele Dairesi geçen perşembe günü, ülkenin doğu ve batısındaki rakip makamlar arasında alışılmadık bir koordinasyon içerisinde, 200’den fazla göçmeni kendi ülkelerine döndürmek için doğu ve güney sınırlarına yönelik kara konvoyları oluşturdu.

Sınır dışı etmeler sürüyor
Sınır dışı etme faaliyetlerinden sorumlu daire başkanı Bedreddin bin Hamid, AFP’ye yaptığı açıklamada, Trablus hükümetinde İçişleri Bakanlığı’na bağlı birimin, kara konvoyları düzenleyerek 105 Mısırlı, 101 Çadlı ve 20 Sudanlıyı sınıra geri gönderdiğini bildirdi.
Diğer yandan Adalet Bakanlığı Adli Polisi’nde halkla ilişkiler yetkilisi Tuğgeneral Ahmed Ebu Kara, ‘kabul edilemezliğe tabi’ kişilerin sayısının arttığını söylerken, “Cezaevleri aşırı kalabalık, bu da pek çok zorluk yaratıyor” dedi.
Sınır dışı edilen unsurlar, büyükelçilik temsilcilerinin huzurunda toplanırken, sınıra yönelen otobüslere bindirildi. Mısırlılar Ecdebiye şehrine ulaştıklarında es-Sellum Sınır Kapıs’ına yönlendirildi.
Diğer yandan Uluslararası Göç Örgütü’ne göre 714 kişinin akıbeti halen bilinmezken, 400’den fazla göçmenin boğularak yaşamını yitirdiği kaydedildi. Libya’nın çöl sınırındaki göçmenlerin çoğu Sudan, Çad, Nijer ve Mısır’dan geliyor. Birleşmiş Milletler (BM), göçmenlerin gözaltına alınmasının ‘keyfi’ bir şekilde gerçekleştirildiğini, ayrıca sıklıkla ‘cinayetlere, zorla alıkoymalara ve işkenceye’ ya da ‘köleliğe, cinsel şiddete, tecavüze ve diğer insanlık dışı eylemlere’ maruz kaldıklarını belirtiyor. Ancak Libya makamları, şiddete başvurmadıklarını, tüm göçmenlerin gerekli hizmetleri aldığını ve hükümete ait gözaltı merkezlerinde barındığını savunuyor.



İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)

Suriye hükümeti ile Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yürütülen entegrasyon görüşmelerine ilişkin kaynaklar, tarafların yıl sonunda dolacak süre öncesinde tıkanan anlaşmayı ilerletmek için yoğun çaba gösterdiğini aktardı.

Şarku'l Avsat'ın sürece yakın Suriyeli, Kürt ve Batılı kaynaklardan edindiği bilgilere göre taraflar son günlerde temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak görüşmelerdeki gecikmelerin yarattığı memnuniyetsizlik dikkat çekiyor. Kaynaklar, mevcut şartlarda anlaşmayı ileriye taşıyacak büyük bir sıçrama beklentisinin zayıf olduğunu belirtiyor.

Beş farklı kaynağa göre, geçici Suriye hükümeti, kuzeydoğu bölgesini kontrol eden Kürt güçlerine bir öneri sundu. Kaynaklar Şam yönetiminin söz konusu öneride, yaklaşık 50 bin savaşçıdan oluşan SDG’nin üç ana tümen ve daha küçük birlikler halinde yeniden yapılandırılmasına kapı araladığı bilgisini verdi.

Öneriye göre SDG, komuta zincirinin bir bölümünden vazgeçecek ve kontrol ettiği bölgeleri Suriye ordu birliklerine açacak.

Ancak kaynaklar, bu planın hayata geçip geçmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurguladı. Birçok yetkili, yıl sonuna kısa süre kalmışken kapsamlı bir anlaşmaya varma ihtimalinin zayıf olduğunu, daha fazla müzakereye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.


Mısır Dışişleri Bakanı: İsrail, ‘Gazze Anlaşması’nın aksamasından sorumlu, uygulanması için Trump’a güveniyoruz

Mısır Dışişleri Bakanı: İsrail, ‘Gazze Anlaşması’nın aksamasından sorumlu, uygulanması için Trump’a güveniyoruz
TT

Mısır Dışişleri Bakanı: İsrail, ‘Gazze Anlaşması’nın aksamasından sorumlu, uygulanması için Trump’a güveniyoruz

Mısır Dışişleri Bakanı: İsrail, ‘Gazze Anlaşması’nın aksamasından sorumlu, uygulanması için Trump’a güveniyoruz

Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın Mısır diplomasisinde stratejik denge ilkesine ilişkin "Beyaz Kitap" yayınladığını duyurmasından saatler sonra, Şarku’l Avsat gazetesi, Dışişleri Bakanı Dr. Bedir Abdülati ile Başkent'in Yeni İdari Başkent'teki ofisinde bir röportaj gerçekleştirdi. Görüşmede Kahire’nin arabuluculuk, ortaklık, diyalog ve diplomatik temas yürüttüğü birçok dosya ele alındı.

Abdülati, Mısır–Suudi Arabistan ilişkilerinin “ayrıcalıklı” olduğunu belirterek, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin katılımıyla düzenlenecek ilk “Mısır–Suudi Arabistan Yüksek Koordinasyon Konseyi” toplantısına hazırlık yapıldığını açıkladı. Bakan, Mısır ve Riyad arasında Gazze ile Kızıldeniz güvenliği de dahil olmak üzere birçok bölgesel dosyada koordinasyon bulunduğunu ifade etti.

Gazze anlaşmasının ikinci aşamaya geçişinin gecikmesinden İsrail’i sorumlu tutan Bakan Abdülati, “ABD ile temaslarımız sürüyor. Başta Barış Konseyi ve İstikrar Gücü olmak üzere geçiş dönemine ilişkin Mısır vizyonunu Amerikalı muhataplarımıza aktarıyoruz” dedi. İstikrar gücünün barışı zorla dayatan değil, barışı koruyan bir yapı olması gerektiğini vurgulayan Abdülati, Gazze’de silahların tamamen kaldırılması yerine kontrol ve teslim modelinin konuşulduğunu söyledi.

Sudan konusunda ülkesine yöneltilen sahadaki rol suçlamalarını reddeden Abdülati, “Mısır, devlet ve kurumlarını destekliyor; bunun herhangi bir milis ya da devlete bağlı olmayan yapı ile kıyaslanması mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile ilişkilerin geliştiğini belirten Bakan, ortaklık kurmanın dosyaların tamamında yüzde yüz mutabakat gerektirmediğini belirtti. Kızıldeniz’in yalnızca kıyıdaş ülkelerin egemenliğinde olduğunu yineleyen Abdülati, Etiyopya ile yürütülen Hedasi Barajı (Rönesans Barajı) müzakerelerinin “çıkmaza girdiğini” belirterek, Mısır’ın su güvenliğini korumakta kararlı olduğunu söyledi.

Bakan, ABD–Mısır temaslarının Gazze, Sudan ve Hedasi Barajı dosyalarında olumlu seyrettiğini belirterek Washington ile diyalogun “olumlu ve yapıcı” olduğunu kaydetti.

Şarku’l Avsat’ın Bakan Abdülati ile gerçekleştiridiği röportajın tam metni

*Gazze dosyasıyla başlayalım. “Trump Planı” yürürlükteyken neden anlaşmanın ikinci aşamasına geçilemiyor?

-Bu durum, İsrail’in Trump Planı’na uyum göstermesine bağlı. Planın ilk aşaması tamamen uygulandı; yalnızca enkaz altındaki tek bir cenaze hariç. Biz, Başkan Trump’ın liderliği ve ABD’nin rolüyle ikinci aşamaya geçişin sağlanmasını bekliyoruz. İsrail’in günlük ihlallerine rağmen ateşkesin korunması ve İsrail güçlerinin Gazze’den çekilmesi dâhil tüm ikinci aşama maddeleri uygulanmalıdır. BM Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararında yer alan geçiş yapıları—Barış Konseyi, uluslararası İstikrar Gücü ve Filistin idari komitesi—hayata geçirilmelidir. Mısır hazırdır, sürecin başlaması yönünde baskı sürmelidir.

*Geçiş yapılarından söz etmişken, “Barış Konseyi”nin kurulmasına dair son gelişmeler nelerdir?

-ABD ile sürekli temas halindeyiz. Washington, planın sahadaki uygulamasında merkezî role sahip. Mısır, New York’ta Başkan Trump ile görüşen sekiz ülkeden biridir; Arap–İslam vizyonunu aktarıyoruz. Barış Konseyi son derece önemlidir; Gazze’nin kalkınması, yeniden inşası ve fonların toplanması ve harcamaların denetlenmesinden sorumlu olmalıdır. Dünya Bankası üzerinden kurulacak olası bir fon da Barış Konseyi denetiminde olmalıdır.

*İstikrar Gücü konusunda ABD ile nasıl bir çalışma yürütülüyor? Bu güç askeri dayatma mı, barış mı koruyacak?

- Gücün niteliği kesinlikle barış koruma temelli olmalıdır, barışı dayatma değil. Görevi ateşkesin gözetimi ve sınır geçişlerinde teknik destek olacaktır. İç güvenliği sağlamak Filistin polisinin görevidir. Ayrıca Gazze’nin yönetimi için teknokrat bir idari komite kurulmalıdır. Mısır olarak 15 isim sunduk; Filistinli gruplar arasında bu isimlerde geniş mutabakat var.

* Mısır veya Arap ülkeleri bu uluslararası güce asker verir mi?

-Mısır sürece destek verecektir. Lojistik ve teknik katkı sağlama, komuta–kontrol mekanizmalarında rol alma gibi seçenekler masadadır. Ayrıca Şarm eş-Şeyh anlaşmasının uygulanmasını izleyen Kiryat Gat’taki sivil–askeri komitede yer alıyoruz.

* Hamas’ın silahsızlandırılması tartışılıyor. Bu mümkün mü?

-Trump Planı silahların tamamen kaldırılmasını değil, toplanarak teslim edilmesini öngörüyor. Bu konu Filistinli fraksiyonların kendi aralarında uzlaşmasıyla aşamalı olarak şekillenebilir.

*Gazze’nin yeniden inşası için Mısır nasıl bir rol üstleniyor? Yakın bir tarihte uluslararası bağış konferansı olur mu?

-ABD ile siyasi temaslarımız yoğun. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Jared Kushner ile görüştüm. Konferansa ilişkin mekân ve zaman tartışılıyor ancak henüz resmi tarih yok.

*Suudi Arabistan’la ilişkileri nasıl tanımlıyorsunuz?

-Mısır–Suudi Arabistan ilişkileri son derece güçlü ve kalıcıdır. İki ülke Arap ve İslam dünyasının iki kanadıdır. Ekonomi, enerji, ticaret ve konsolosluk alanlarında tam koordinasyon içindeyiz. İlk Yüksek Koordinasyon Konseyi toplantısı için tarih belirleme sürecindeyiz; hedef ilk çeyrektir.

*Sudan’da çatışmalar sürüyor. Mısır’ın çabası ne aşamada?

- Sudan bizim stratejik derinliğimizdir. Günlük iletişim yürütüyoruz. Hedef; Sudan’ın birliği, egemenliği ve ulusal kurumlarının korunmasıdır. Uluslararası Dörtlü (ABD–Suudi Arabistan–BAE–Mısır) ile sürekli temas hâlindeyiz. BM ile insani yardım ve güvenli koridor konularında çalışıyoruz.

*Sıkça Mısır’ın Sudan’da askeri taraf tuttuğu iddiaları ortaya atılıyor. Bu doğru mu?

-Kesinlikle yanlış. Sahada taraf değiliz. Çözüm siyasi ve diplomatik olmak zorunda. Askerî çözüm yoktur.

*Libya dosyasında Mısır’ın yaklaşımı nedir?

-Libya’daki bölünmeyi kabul etmiyoruz. Kurumların birleştirilmesi ve eş zamanlı başkanlık–parlamento seçimleri öncelik. Türkiye ile 2019 deniz mutabakatını tanımıyoruz; bunu BM’ye bildirdik. Deniz sınırı meselesi, Libya ile ikili bir konudur.

* Türkiye ile ilişkilerde ilerleme var. Tüm konularda tam uyum var mı?

-Türkiye ile ilişkiler çok iyi ilerliyor. Ancak ortaklık demek, tüm dosyalarda yüzde yüz mutabakat demek değildir. Biz, uzlaşı alanlarını genişletiyor ve farklılıkları yönetilebilir düzeyde tutuyoruz.

*Somali’deki Mısır rolü, Etiyopya’ya baskı amacı mı taşıyor?

-Bu iddialar gerçek dışı. Somali ile tarihsel bağlara sahibiz. Barış misyonunda yer almamız Somali hükümetinin talebidir ve amacı terörle mücadele ile devlet kapasitesi kazandırmaktır.

*Kızıldeniz güvenliği konusunda Mısır’ın pozisyonu nedir?

-Kızıldeniz ve Aden Körfezi yalnızca kıyıdaş ülkeleri ilgilendirir. Hiçbir yabancı ülkeye askeri erişim izni verilmeyecek. Bu konuda Suudi Arabistan ve diğer kıyıdaş devletlerle tam uyum içindeyiz.

*Hedasi Barajı (Rönesans Barajı) müzakerelerinde son durum nedir?

-Müzakereler tamamen çıkmaza girmiştir. 13 yıl boyunca iyi niyet göstermeyen Etiyopya nedeniyle süreç bitmiştir. Mısır’ın su güvenliğine zarar gelirse meşru müdafaa hakkımız saklıdır.

*ABD’nin bu dosyada arabulucu olması mümkün mü?

- ABD dahil uluslararası taraflarla temas vardır; ancak Etiyopya’nın Nil’in uluslararası hukuk kapsamındaki statüsünü kabul etmeden ilerleme olmaz.

*Suriye’deki gelişmeleri nasıl okuyorsunuz?

-Bizim için temel mesele Suriye’nin birliği, güvenliği ve egemenliğidir. İsrail’in Suriye’ye yönelik ihlallerini tamamen reddediyoruz. Şam yönetiminin toplumun tüm kesimleriyle kapsayıcı iletişim kurması gerektiğini düşünüyoruz. Terör ve yabancı savaşçı dosyaları da çözülmelidir.

*Lübnan konusunda Mısır ne yapıyor?

- ABD, İran ve İsrail ile yoğun temas yürüttük. Amacımız, Lübnan’ı bölgesel çatışmadan uzak tutmak. Lübnan ordusunun güneyde elde ettiği başarıları önemsiyoruz ve desteğimiz sürecek.