Fransa ile eski sömürgeleri arasında yeni çatışma alanı: Kalkınma yardımları

Macron, Mali’ye yaptığı kalkınma yardımlarını, ülkede Rus savaşçılarını gördükten sonra askıya aldı.

Fransız Barkhane Operasyonu kuvvetleri Mali'den ayrıldı. (AP)
Fransız Barkhane Operasyonu kuvvetleri Mali'den ayrıldı. (AP)
TT

Fransa ile eski sömürgeleri arasında yeni çatışma alanı: Kalkınma yardımları

Fransız Barkhane Operasyonu kuvvetleri Mali'den ayrıldı. (AP)
Fransız Barkhane Operasyonu kuvvetleri Mali'den ayrıldı. (AP)

Fransa ve Mali ilişkilerinde gerilim, son iki yılda gitgide artıyor. Fransız askerlerinin geri çekilmesi ve Fransa Büyükelçisi’nin iktidardaki askeri konsey tarafından sınır dışı edilmesinin ardından iki ülke karşılıklı cezai yaptırımlar uygulama kararı aldı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron'un ülkesinin Mali'ye yaptığı kalkınma yardımlarını durdurma kararı almasının ardından başkent Bamako'nun yanıtı gecikmedi. Mali makamları, ‘Fransa ile bağlantılı insani yardım alanı da dahil olmak üzere, ülkede Fransız fonu, maddi veya teknik desteği ile faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü tüm faaliyetlere derhal yasak getirildiğini’ duyurdu.
Gözlemciler, Ağustos 2020'de ordunun Mali'de iktidarı ele geçirmesinden bu yana istikrarlı bir şekilde kötüleşen ilişkilerin son günlerde daha da gerilimli hale gelmesini ‘tehlikeli bir gelişme’ olarak değerlendirdi. Kalkınma yardımları, Fransız politikacılarının gözünde hâlâ ekonomik ve kültürel olarak bağlı oldukları eski sömürgelerindeki Afrika halklarıyla iletişim kurmak için bir köprüydü.
Mali'deki resmi ajans tarafından yayınlanan haberde, geçici Başbakan Albay Abdoulaye Maiga’nın bu kararı Paris'in Mali'deki kalkınma için kamu yardımını askıya alma konusundaki son açıklamasına bağladığını bildirdi.
Fransa Dışişleri Bakanlığı birkaç gün önce, Paris'in Bamako'nun Rus ‘Wagner’ grubundan savaşçı kullandığı iddialarına karşın Fransız askerlerinin ülkeden çekilmesini tamamladıktan üç ay sonra Mali'ye kalkınma yardımını askıya aldığını duyurdu.
Fransa, Sahel bölgesindeki beş ülkeyi cihatçılara karşı desteklemeyi amaçlayan Barkhane Operasyonu'ndan askerlerini geri çekti ve Batı Afrika'daki askeri varlığının stratejisini yeniden gözden geçireceğini duyurdu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron geçtiğimiz hafta sonu Rusya'yı, Fransa'nın etkisinin son birkaç yılda azaldığı Afrika ülkelerinde ‘vahşi’ hırsına hizmet etmek için Fransız karşıtı propagandayı beslemekle suçladı.
Tunus'ta Frankofoni Zirvesi’nin oturum aralarında konuşan Macron, "Afrika'da nüfuzunu yaymak isteyen bazı güçler bunu Fransa'ya ve diline zarar vermek ve şüphe tohumları ekmek için yapıyorlar. Ama hepsinden önemlisi, bu güçlerin kötü emeller peşinde koşmaları” dedi.
Fransa, son birkaç yıldır Afrika'nın bazı bölgelerinde nüfuz sahibi olmak için Rusya ile rekabet ediyor. Rus özel askeri grubu Wagner, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali de dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesinde varlığını sürdürüyor.
Ağustos 2020'de iktidara gelen askeri cunta, Ruslara ait savaşçıların kullanılmaya devam edildiğini yalanladı. Ancak iki ülke arasında daha önceki iş birliğine bağlı kalınarak Mali ordusunda görevlendirilen Rus rütbeli eğitmenlerinin varlığına işaret etti.
Fransa geçen ay Afrika’da yalnızca siyasi ve askeri varlığını yeniden gözden geçirmek için değil, aynı zamanda bütçesini artırarak ve Sahra altı Afrika ülkelerine daha fazla odaklanarak kalkınma yardımı politikasını yenilemek için Afrika'da yeni bir strateji hazırlama sürecindeydi. Afrika ülkelerine yumuşak krediler vererek bölgede ekonomik varlığını güçlendiren ve genişleme alanı bulmaya çalışan Çin’e karşılık, ülkelere kredi yerine hibe vermek Fransa’nın yeni stratejisinin güçlü bir ayağıydı.
Fransa Parlamentosu geçen yılın mart ayında, Fransız Kalkınma Ajansı'na tahsis edilen miktarları artıran yasa tasarısını onayladı. Milletvekilleri bu yasa tasarısına, çoğu Afrika’da olan uluslararası kalkınma projeleri için Fransız milli gelirinden 2025'ten başlayarak yüzde 0,7'lik bir pay tahsis etmek için bir mali taahhüt dahil ettiler.

Mali topraklarını ter eden Fransız birlikleri. (AFP)
Batı Afrika ve Sahel bölgesi meselelerinde çalışmalar yürüten araştırmacı ve Uluslararası Kriz Grubu'nun eski danışmanlarından Hanna Armstrong, Fransa ile Mali arasındaki gerilimlerin motive ettiği kararın bir tür ‘diplomatik başarısızlığı’ temsil ettiğini belirterek Fransız yardımının askıya alınmasını eleştirdi.
Armstrong, Şarku’l Avsat’a, Mali'deki sivil toplum kuruluşlarının ‘neredeyse tüm fonlarını kaybedecekleri’ değerlendirmesinde bulundu. ‘Kararın, politikasını daha fazla kalkınma planına yönlendirmek ve Sahel bölgesinde çalışan kurumları güçlendirmek isteyen Fransa'nın bölgede ilan ettiği stratejik değişiklikle çeliştiğini de sözlerine ekledi.
Fransa ile Mali arasındaki gerilimin son derece karmaşık dönüşümlere ve aşırılık yanlısı hareketlerin genişlemesine tanık olan Batı Afrika bölgesindeki gerginlik durumunu ve genel olarak Avrupa varlığının ve özellikle de Fransızların düşüşünü güçlendirdiğine" dikkat çeken Armstrong sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu aynı zamanda Sahel ülkelerindeki nüfuzlarını genişletmek için o bölgede var olma arzusu olan diğer ülkelerin etki sahalarını genişletecek ve özellikle Rusya'nın bölgedeki varlığını güçlendirecektir. Çin, kırılgan siyasi, ekonomik ve kalkınma koşullarından muzdarip olan bölgede daha fazla varlığa sahip olmak için yeni kalkınma yardımları da kullanabilir.”
Mali'de faaliyetleri dondurulacak Fransız Kızılhaçı ve diğer dernekler de dahil olmak üzere bir dizi sivil toplum kuruluşu, sağlık, gıda, eğitim ve temel yaşam hizmetlerinin sağlanması alanlarında çalışıyor.
Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) göre Mali, 2020'de Fransa'dan 121 milyon dolarlık resmi kalkınma yardımı aldı ve Birleşmiş Milletler, 7,5 milyon Malili vatandaşının (nüfusun yüzde 35'inden fazlası) yardıma ihtiyacı olduğunu ve Mali'nin İnsani Gelişme Endeksi'nde 184’üncü sırada yer aldığını bildirdi.
Kalkınma yardımlarının askıya alınması, Sivil Toplum Kuruluşlarının Batı Afrika ülkesinde devam eden veya planlanan 70 projesini tehdit ediyor.
Ancak Mali hükümeti, kararın ‘ülke onuru ve ulusal bağımsızlığın geri kazanılmasına katkıda bulunacağına’ inanıyor ve ‘Mali halkına yardım etmeyi hükümete şantaj yapmak için bir araç olarak kullanan’ bu sistemi reddediyor.
El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Dr. Amani et-Tavil, Fransız kalkınma yardımının Mali hükümetinin kararına baskı yapmak için bir araç olarak kullanılmasının Fransa'nın bölgedeki imajına daha fazla zarar vereceği görüşünde. Tavil, “Askeri olarak geri çekilmiş olsa dahi o bölgedeki birçok ülkenin eski sömürgecisi olan Fransa'nın varlığının reddedilmesinde bir ivme var” açıklamasında bulundu. Bununla birlikte, Fransa’nın kalkınma çalışmaları ve Sahel bölgesi ve Sahra ülkelerindeki aktif sivil toplum örgütlerine destek dahil olmak üzere, bölge halkları üzerinde birçok ekonomik ve kültürel tahakküm yöntemini elinde tuttuğunu söyledi.
Tavil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Rusya'nın 23 Afrika ülkesindeki Wagner unsurları aracılığıyla halihazırda mevcut olması nedeniyle Fransızların geri çekilmesinin, özellikle Rusya, Çin ve Türkiye açısından bu stratejik bölge için uluslararası rekabeti daha da artıracağını kaydetti.



Doğu Kongo'da kriz... Şiddetlenen çatışmalar ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
TT

Doğu Kongo'da kriz... Şiddetlenen çatışmalar ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)

Doğu Kongo’da yaklaşık 30 yıldır süren silahlı çatışmayı sona erdirmeyi amaçlayan ‘barış adımlarına’ rağmen çatışmaların devam etmesi, bölgede gerilimi bitirmeyi hedefleyen ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor.

Doğal kaynaklar açısından zengin ve Ruanda’ya komşu olan Doğu Kongo’da, yaklaşık otuz yıldır aralıksız silahlı çatışmalar yaşanıyor. Şiddet, Ruanda’nın desteğini aldığı belirtilen 23 Mart Hareketi’nin (M23) ocak ve şubat aylarında bölgenin iki ana kenti Goma ve Bukavu’yu ele geçirmesinin ardından arttı.

Uluslararası kuruluşlar Doğu Kongo’da artan şiddetin risklerine dikkat çekerken, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) yetkilileri perşembe günü yaptıkları açıklamada, ‘içinde bulunduğumuz aralık ayının çatışmalar açısından en şiddetli dönem’ olduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar ise barış anlaşmalarının, bölgedeki tüm çatışma nedenlerini ele almadığı için başarı şansının belirsiz olduğunu ifade etti.

Taraflar arasında yürütülen bir dizi temas sonucunda, ABD Başkanı Donald Trump ile Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi, aralık ayı başında Washington’da bölgedeki barış ve ekonomik iş birliği ihtimalini güçlendirmeyi amaçlayan bir anlaşmaya imza attı. Washington’da Ruanda ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasında imzalanan bu anlaşma, haziran ayında yine Washington’da varılan çerçeve mutabakatın yanı sıra, Kinşasa ile M23 arasında 15 Kasım’da Katar’da imzalanan ve 19 Temmuz’daki önceki anlaşmanın devamı niteliğindeki Doha çerçevesinin son halkası olarak değerlendiriliyor.

Buna rağmen Doğu Kongo’daki tablo kırılganlığını koruyor. Silahlı saldırıların sürmesi, istikrara yönelik somut adımların atılmasını engelliyor. Alman haber ajansı DPA’nın ICRC’nin Güney Kivu bölgesindeki bir yetkilisine dayandırdığı haberine göre, eyaletin farklı bölgelerinde devam eden çatışmalar can kayıplarına yol açtı ve binlerce aileyi yerinden etti.

ICRC, aralık ayının başından bu yana 100’den fazla sivilin ateşli silahla yaralanmaları nedeniyle örgütün desteklediği hastanelerde tedavi gördüğünü açıkladı. Reuters’ın Demokratik Kongo Cumhuriyeti Ordu Sözcüsü Sylvain Ekenge’ye dayandırdığı haberinde ise ‘ülkenin çatışmalardan etkilenen doğu kesiminde her gün çatışmalar yaşandığı’ belirtildi. Ekenge, “Kuzey Kivu ve Güney Kivu’da çatışma olmayan tek bir gün bile geçmiyor” dedi. Reuters’a konuşan yerel kaynaklar, Ruanda destekli M23 militanlarının, daha önce çekileceklerini açıklamalarına rağmen Doğu Kongo’daki Uvira kasabasından ayrılmadığını belirtti. Ayın başında M23, Kuzey Kivu eyaletinin başkenti Goma ile Bukavu’nun kontrolünü ele geçirmişti.

Doğu Kongo'daki gösterilerden (Reuters)

Doğu Kongo'daki gösterilerden (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, daha önce M23’ün Güney Kivu eyaletinde birçok noktaya düzenlediği ve sivillerin hayatını kaybetmesine yol açan saldırıları kınamıştı. Guterres, bu ay içinde yaptığı açıklamada, BM Güvenlik Konseyi’nin 2773 sayılı kararı doğrultusunda ‘derhal ve koşulsuz bir ateşkes’ çağrısında bulunmuş, artan şiddetin ‘krize kalıcı bir çözüm bulunması yönündeki çabaları tehdit ettiğini ve daha geniş çaplı bir bölgesel savaş riskini artırdığını’ ifade etmişti.

BM Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz eylül ayında 2773 sayılı kararı oy birliğiyle kabul etti. BM Şartı’nın 7’nci Bölümü kapsamında alınan kararda, Ruanda ordusuna M23’e verdiği desteği sonlandırma ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti topraklarından ön koşulsuz ve derhal çekilme çağrısı yapıldı.

Afrika uzmanı Rami Zahdi, Doğu Kongo’daki barış anlaşmalarının, 30 yılı aşkın süredir devam eden çatışmanın ana nedenlerini ele almaması nedeniyle başarı şansının belirsiz olduğunu belirtti. Zahdi, sorunun barış anlaşmalarının ötesinde daha derin boyutlara sahip olduğunu, bu metinlerin çatışmada yer alan diğer aktörleri ve kendi çıkarlarını korumak amacıyla krize müdahil olan bölgesel ülkeleri dikkate almadığını söyledi. Doğu Kongo’da hâlen yer yer çatışmalar ve silahlı gerginliklerin sürdüğünü vurgulayan Zahdi, bu durumun barış anlaşmalarının başarı ihtimalini zayıflattığını kaydetti. Zahdi’ye göre krizin çözümü, çok uluslu güçlerden oluşacak bir BM misyonunun görevlendirilmesi ve barış anlaşmasının uygulanmasının sıkı şekilde denetlenmesini gerektiriyor.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Afrika çalışmaları araştırmacısı olan Salah Halil ise Doğu Kongo’nun karşı karşıya olduğu temel sorunlardan birinin, ‘dış aktörler adına savaşan çok sayıda silahlı grubun varlığı’ olduğunu ifade etti. Bölgenin, ideolojik farklılıklarına rağmen ekonomik çıkarlar etrafında birleşen silahlı hareketler arasında ittifaklara sahne olduğunu belirten Halil, çatışmaların sürmesinin Washington’da imzalanan barış anlaşmasını tehdit ettiğini söyledi. Halil, bölgedeki kırılganlık ortamında silahlı grupların doğal kaynaklardan faydalanma amacıyla yeniden harekete geçebileceği ve çatışmaların yeniden alevlenebileceği uyarısında bulundu.


Birleşmiş Milletler: Hızlı Destek Kuvvetleri katliamında en az 1000 kişi öldü

15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).
15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).
TT

Birleşmiş Milletler: Hızlı Destek Kuvvetleri katliamında en az 1000 kişi öldü

15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).
15 Nisan'da Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Zemzem mülteci kampına düzenlediği saldırıların ardından yerinden edilmiş insanlar eşeklerin çektiği bir arabayla taşınıyor (Reuters).

Birleşmiş Milletler'in Perşembe dün yayınladığı bir raporda, geçen nisan ayında Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kuzey Darfur'daki iç göçmenler için kurulan Zemzem kampına düzenlediği saldırıda 1000'den fazla sivilin öldürüldüğü ve bunların yaklaşık üçte birinin yargısız infaza uğradığı belirtildi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) raporunda, 11-13 Nisan tarihleri ​​arasında gerçekleşen HDK saldırısında "katliamlar, tecavüz, diğer cinsel şiddet eylemleri, işkence ve kaçırma" olaylarının işlendiği ifade edildi. OHCHR, "en az 1013 sivilin öldürüldüğünü" vurguladı.

Bir diğer gelişmede, HDK dün Sudan'ın Nil Eyaleti'ndeki çeşitli şehirleri hedef alan büyük ölçekli bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı düzenledi. Düzinelerce İHA’nın kullanıldığı saldırı, büyük bir elektrik santralini vurdu, iki kişinin ölümüne ve Sudan'ın büyük şehirlerinde yaygın elektrik kesintilerine neden oldu.

Askeri bir kaynak ve görgü tanıkları Şarku’l Avsat’a, Nil Eyaleti'ndeki Atbara, Ad-Damir ve Berber şehirlerine düzenlenen saldırıda yaklaşık 35 İHA’nın kullanıldığını bildirdi. İHA saldırısı, Atbara'daki el-Muqran elektrik santralindeki elektrik transformatörlerine önemli hasar verdi ve Hartum, Nil Nehri ve Kızıldeniz eyaletlerinde tamamen elektrik kesintisine yol açtı.


HDK Güney Kordofan'da şiddeti artırdı ve Dilling'deki askeri hastaneyi bombaladı

Birleşmiş Milletler helikopteri, öldürülen askerlerin cesetlerini Abyei'ye taşıdı (dolaşımda)
Birleşmiş Milletler helikopteri, öldürülen askerlerin cesetlerini Abyei'ye taşıdı (dolaşımda)
TT

HDK Güney Kordofan'da şiddeti artırdı ve Dilling'deki askeri hastaneyi bombaladı

Birleşmiş Milletler helikopteri, öldürülen askerlerin cesetlerini Abyei'ye taşıdı (dolaşımda)
Birleşmiş Milletler helikopteri, öldürülen askerlerin cesetlerini Abyei'ye taşıdı (dolaşımda)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK), Güney Kordofan eyaletindeki operasyonlarını yoğunlaştırdı. Cumartesi günü eyalet başkenti Kadugli'deki bir BM yerleşkesini hedef alarak altı Bangladeşli barış gücü askerini öldürdüklerine dair çelişkili raporların ardından, dün geri dönerek kuşatma altındaki eyaletin ikinci büyük şehri Dilling'deki bir askeri hastaneyi bombaladı; 7 kişi öldü, 12 kişi de yaralandı.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir hastane sağlık çalışanı, kurbanların hastalar ve refakatçileri olduğunu belirterek, askeri hastanenin "askeri personelin yanı sıra şehrin sakinlerine ve çevredeki bölgelere de hizmet verdiğini" belirtti.

Aynı bağlamda, BM ekipleri, Sudan hükümetiyle koordinasyon içinde, cumartesi günü Kadugli'deki bir BM yerleşkesini hedef alan insansız hava aracı (İHA) saldırısında öldürülen ve yaralanan UNISFA barış güçlerinin tahliyesini dün gerçekleştirdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre şehirde Sudan ordusu ile HDK arasında tırmanan çatışmalar nedeniyle UNISFA'nın tüm birliklerini ve personelini Kadugli'den tahliye etmeyi düşündüğüne dair sürekli haberler geliyor.