Fransa ile eski sömürgeleri arasında yeni çatışma alanı: Kalkınma yardımları

Macron, Mali’ye yaptığı kalkınma yardımlarını, ülkede Rus savaşçılarını gördükten sonra askıya aldı.

Fransız Barkhane Operasyonu kuvvetleri Mali'den ayrıldı. (AP)
Fransız Barkhane Operasyonu kuvvetleri Mali'den ayrıldı. (AP)
TT

Fransa ile eski sömürgeleri arasında yeni çatışma alanı: Kalkınma yardımları

Fransız Barkhane Operasyonu kuvvetleri Mali'den ayrıldı. (AP)
Fransız Barkhane Operasyonu kuvvetleri Mali'den ayrıldı. (AP)

Fransa ve Mali ilişkilerinde gerilim, son iki yılda gitgide artıyor. Fransız askerlerinin geri çekilmesi ve Fransa Büyükelçisi’nin iktidardaki askeri konsey tarafından sınır dışı edilmesinin ardından iki ülke karşılıklı cezai yaptırımlar uygulama kararı aldı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron'un ülkesinin Mali'ye yaptığı kalkınma yardımlarını durdurma kararı almasının ardından başkent Bamako'nun yanıtı gecikmedi. Mali makamları, ‘Fransa ile bağlantılı insani yardım alanı da dahil olmak üzere, ülkede Fransız fonu, maddi veya teknik desteği ile faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü tüm faaliyetlere derhal yasak getirildiğini’ duyurdu.
Gözlemciler, Ağustos 2020'de ordunun Mali'de iktidarı ele geçirmesinden bu yana istikrarlı bir şekilde kötüleşen ilişkilerin son günlerde daha da gerilimli hale gelmesini ‘tehlikeli bir gelişme’ olarak değerlendirdi. Kalkınma yardımları, Fransız politikacılarının gözünde hâlâ ekonomik ve kültürel olarak bağlı oldukları eski sömürgelerindeki Afrika halklarıyla iletişim kurmak için bir köprüydü.
Mali'deki resmi ajans tarafından yayınlanan haberde, geçici Başbakan Albay Abdoulaye Maiga’nın bu kararı Paris'in Mali'deki kalkınma için kamu yardımını askıya alma konusundaki son açıklamasına bağladığını bildirdi.
Fransa Dışişleri Bakanlığı birkaç gün önce, Paris'in Bamako'nun Rus ‘Wagner’ grubundan savaşçı kullandığı iddialarına karşın Fransız askerlerinin ülkeden çekilmesini tamamladıktan üç ay sonra Mali'ye kalkınma yardımını askıya aldığını duyurdu.
Fransa, Sahel bölgesindeki beş ülkeyi cihatçılara karşı desteklemeyi amaçlayan Barkhane Operasyonu'ndan askerlerini geri çekti ve Batı Afrika'daki askeri varlığının stratejisini yeniden gözden geçireceğini duyurdu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron geçtiğimiz hafta sonu Rusya'yı, Fransa'nın etkisinin son birkaç yılda azaldığı Afrika ülkelerinde ‘vahşi’ hırsına hizmet etmek için Fransız karşıtı propagandayı beslemekle suçladı.
Tunus'ta Frankofoni Zirvesi’nin oturum aralarında konuşan Macron, "Afrika'da nüfuzunu yaymak isteyen bazı güçler bunu Fransa'ya ve diline zarar vermek ve şüphe tohumları ekmek için yapıyorlar. Ama hepsinden önemlisi, bu güçlerin kötü emeller peşinde koşmaları” dedi.
Fransa, son birkaç yıldır Afrika'nın bazı bölgelerinde nüfuz sahibi olmak için Rusya ile rekabet ediyor. Rus özel askeri grubu Wagner, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali de dahil olmak üzere birçok Afrika ülkesinde varlığını sürdürüyor.
Ağustos 2020'de iktidara gelen askeri cunta, Ruslara ait savaşçıların kullanılmaya devam edildiğini yalanladı. Ancak iki ülke arasında daha önceki iş birliğine bağlı kalınarak Mali ordusunda görevlendirilen Rus rütbeli eğitmenlerinin varlığına işaret etti.
Fransa geçen ay Afrika’da yalnızca siyasi ve askeri varlığını yeniden gözden geçirmek için değil, aynı zamanda bütçesini artırarak ve Sahra altı Afrika ülkelerine daha fazla odaklanarak kalkınma yardımı politikasını yenilemek için Afrika'da yeni bir strateji hazırlama sürecindeydi. Afrika ülkelerine yumuşak krediler vererek bölgede ekonomik varlığını güçlendiren ve genişleme alanı bulmaya çalışan Çin’e karşılık, ülkelere kredi yerine hibe vermek Fransa’nın yeni stratejisinin güçlü bir ayağıydı.
Fransa Parlamentosu geçen yılın mart ayında, Fransız Kalkınma Ajansı'na tahsis edilen miktarları artıran yasa tasarısını onayladı. Milletvekilleri bu yasa tasarısına, çoğu Afrika’da olan uluslararası kalkınma projeleri için Fransız milli gelirinden 2025'ten başlayarak yüzde 0,7'lik bir pay tahsis etmek için bir mali taahhüt dahil ettiler.

Mali topraklarını ter eden Fransız birlikleri. (AFP)
Batı Afrika ve Sahel bölgesi meselelerinde çalışmalar yürüten araştırmacı ve Uluslararası Kriz Grubu'nun eski danışmanlarından Hanna Armstrong, Fransa ile Mali arasındaki gerilimlerin motive ettiği kararın bir tür ‘diplomatik başarısızlığı’ temsil ettiğini belirterek Fransız yardımının askıya alınmasını eleştirdi.
Armstrong, Şarku’l Avsat’a, Mali'deki sivil toplum kuruluşlarının ‘neredeyse tüm fonlarını kaybedecekleri’ değerlendirmesinde bulundu. ‘Kararın, politikasını daha fazla kalkınma planına yönlendirmek ve Sahel bölgesinde çalışan kurumları güçlendirmek isteyen Fransa'nın bölgede ilan ettiği stratejik değişiklikle çeliştiğini de sözlerine ekledi.
Fransa ile Mali arasındaki gerilimin son derece karmaşık dönüşümlere ve aşırılık yanlısı hareketlerin genişlemesine tanık olan Batı Afrika bölgesindeki gerginlik durumunu ve genel olarak Avrupa varlığının ve özellikle de Fransızların düşüşünü güçlendirdiğine" dikkat çeken Armstrong sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu aynı zamanda Sahel ülkelerindeki nüfuzlarını genişletmek için o bölgede var olma arzusu olan diğer ülkelerin etki sahalarını genişletecek ve özellikle Rusya'nın bölgedeki varlığını güçlendirecektir. Çin, kırılgan siyasi, ekonomik ve kalkınma koşullarından muzdarip olan bölgede daha fazla varlığa sahip olmak için yeni kalkınma yardımları da kullanabilir.”
Mali'de faaliyetleri dondurulacak Fransız Kızılhaçı ve diğer dernekler de dahil olmak üzere bir dizi sivil toplum kuruluşu, sağlık, gıda, eğitim ve temel yaşam hizmetlerinin sağlanması alanlarında çalışıyor.
Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) göre Mali, 2020'de Fransa'dan 121 milyon dolarlık resmi kalkınma yardımı aldı ve Birleşmiş Milletler, 7,5 milyon Malili vatandaşının (nüfusun yüzde 35'inden fazlası) yardıma ihtiyacı olduğunu ve Mali'nin İnsani Gelişme Endeksi'nde 184’üncü sırada yer aldığını bildirdi.
Kalkınma yardımlarının askıya alınması, Sivil Toplum Kuruluşlarının Batı Afrika ülkesinde devam eden veya planlanan 70 projesini tehdit ediyor.
Ancak Mali hükümeti, kararın ‘ülke onuru ve ulusal bağımsızlığın geri kazanılmasına katkıda bulunacağına’ inanıyor ve ‘Mali halkına yardım etmeyi hükümete şantaj yapmak için bir araç olarak kullanan’ bu sistemi reddediyor.
El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Afrika Programı Direktörü Dr. Amani et-Tavil, Fransız kalkınma yardımının Mali hükümetinin kararına baskı yapmak için bir araç olarak kullanılmasının Fransa'nın bölgedeki imajına daha fazla zarar vereceği görüşünde. Tavil, “Askeri olarak geri çekilmiş olsa dahi o bölgedeki birçok ülkenin eski sömürgecisi olan Fransa'nın varlığının reddedilmesinde bir ivme var” açıklamasında bulundu. Bununla birlikte, Fransa’nın kalkınma çalışmaları ve Sahel bölgesi ve Sahra ülkelerindeki aktif sivil toplum örgütlerine destek dahil olmak üzere, bölge halkları üzerinde birçok ekonomik ve kültürel tahakküm yöntemini elinde tuttuğunu söyledi.
Tavil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Rusya'nın 23 Afrika ülkesindeki Wagner unsurları aracılığıyla halihazırda mevcut olması nedeniyle Fransızların geri çekilmesinin, özellikle Rusya, Çin ve Türkiye açısından bu stratejik bölge için uluslararası rekabeti daha da artıracağını kaydetti.



Moskova ile Wagner arasındaki güç mücadelesi Afrika'da ‘sessiz’ bir anlaşmazlık yaşandığını gösteriyor

Wagner, üyelerinin Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadéra'nın koruması olarak çalıştığı Orta Afrika'da varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor (AFP)
Wagner, üyelerinin Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadéra'nın koruması olarak çalıştığı Orta Afrika'da varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor (AFP)
TT

Moskova ile Wagner arasındaki güç mücadelesi Afrika'da ‘sessiz’ bir anlaşmazlık yaşandığını gösteriyor

Wagner, üyelerinin Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadéra'nın koruması olarak çalıştığı Orta Afrika'da varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor (AFP)
Wagner, üyelerinin Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadéra'nın koruması olarak çalıştığı Orta Afrika'da varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor (AFP)

Sagir el-Haydari

Orta Afrika Cumhuriyeti son günlerde, Rus yetkililer ile paramiliter grup Wagner arasında bir çekişme sahnesine dönüştü. Wagner grubu, geri çekilmeyi ve görevlerini Rusya Savunma Bakanlığı'nın komutası altında faaliyet gösteren Afrika Kolordusu'na devretmeyi reddediyor.

Batı medyasında yer alan haberlere göre Rusya, Bangui'ye Wagner'in hizmetlerinden vazgeçmesi ve Afrika Kolordusu'na aylık milyonlarca dolar ödeme karşılığında bu hizmetleri Afrika Kolordusu ile sürdürmesi için baskı yapıyor. Orta Afrika Cumhuriyeti yetkilileri ise bu ödemeyi karşılayamayacaklarını belirtiyor. Bu durum, Rusya'nın Afrika kıtasındaki nüfuzunda önemli değişiklik olduğu izlenimini veren bir gelişme yaşandı.

ABD Afrika Komutanlığı (AFRICOM) tarafından yayınlanan Africa Defense Forum (Afrika Savunma Forumu) dergisi, Orta Afrikalı bir yetkilinin “Hükümet, Wagner’in hizmetlerini Afrika Kolordusu'nun hizmetlerine tercih ediyor, çünkü Wagner iyi performans gösteriyor ve ülkemizin coğrafyasını ve kendilerinden ne beklendiğini daha iyi anlıyorlar” dediğini aktardı.

Şahsi çekişmenin bir uzantısı

Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2023 yılının ağustos ayında Wagner'in komutanı ve kurucusu Yevgeny Prigojin'in öldürülmesinin ardından, ülkesinin Afrika kıtasındaki nüfuzunu yeniden düzenlemek ve bunu devletle sınırlamak amacıyla Rusya Savunma Bakanlığı'na Afrika Kolordusu'nu kurması için yeşil ışık yaktı.

Ancak Wagner, üyeleri Orta Afrika Cumhurbaşkanı Faustin Archange Touadéra'nın korumaları olarak görev yaptığı ülkede varlığını halen güçlü bir şekilde sürdürüyor. Wagner üyeleri ülkeye geldiklerinden bu yana, gerginliklerin yatışmasına ve yaklaşık iki yıl önce yapılan referandumla anayasanın değiştirilmesine yardımcı oldular.

df
Wagner, madencilik ve koruma sözleşmeleriyle sahadaki varlığını sürdürüyor (AFP)

Afrika işleri uzmanı Fransız siyasi analist Pierre-Louis Raymond, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:

“Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki hızlı gelişmeler, Prigojin ile Putin arasında var olan şahsi çekişmenin boyutunu ortaya koyuyor, ancak elbette bu çatışmanın ötesine geçerek Wagner’in genel olarak Putin rejiminin devam etme kabiliyetine artık inanmadığını söyleyebiliriz.”

Putin'in Ukrayna'ya karşı savaşında bir çıkmaza girdiğini düşünen Raymond, “Bu savaşta kazanan yok, Putin rejiminin Rus İmparatorluğu’nu yeniden kurma arzularıyla uyumlu hale geleceğine dair öngörülebilir bir ihtimal de yok. Bu yüzden Wagner şimdi ayrılmayı seçti. İki taraf arasında bir güç mücadelesi var ve Wagner'in geleneksel nüfuz alanlarında Rusya Savunma Bakanlığı'na hizmet vermeyi bırakma eğilimi giderek güçleniyor.”

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde iki taraf arasında nüfuz mücadelesi olduğunu vurgulayan Raymond, ancak sorunun çok daha derin olduğunu ve Wagner'in mevcut liderliğinin Putin'in görevden ayrılacağına ve halefinin Wagner'in kaybettiği nüfuzu geri kazanabileceğine inandığına işaret etti. Bununla birlikte Raymond’a göre Rusya'nın Afrika'daki nüfuzu devam ediyor.

Bangui'deki endişeler

Bu gelişmeler, Kremlin'in Afrika'da nüfuz kazanma çabalarına engel teşkil eden faktörleri ortaya koyuyor. Bu çabalar, yoğun diplomatik faaliyetler ve kıtanın yeni liderleriyle yapılan görüşmelere rağmen sonuç vermiyor.

Bu sorun, Wagner'in pozisyonlarını ve görevlerini devretmeyi reddetmesinden daha derin bir boyuta sahip gibi görünüyor, zira Orta Afrika Cumhuriyeti'nin kendisi de buna hazır görünmüyor. Robert Lansing Küresel Tehditler ve Demokrasiler Araştırma Enstitüsü'nün bir raporuna göre siyasi açıdan, Cumhurbaşkanı Touadéra'nın çevresi, Orta Afrika Cumhuriyeti subaylarıyla bağlantıları olan ve sahada korku salan Wagner'in adamlarına güveniyor. Onları resmi bir Rus birliğiyle değiştirmek, rejimi iktidarda tutan hassas dengeyi bozabileceği konusunda ciddi endişeler söz konusu.

df
Afrika Kolordusu, Rusya ordusundan subay ve personel ile eski Wagner üyelerinden oluşuyor (AFP)

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Afrika Kolordusu, Rusya ordusundan subay ve personelin yanı sıra eski Wagner üyelerinden oluşuyor. Kolordu şu anda Mali ve Nijer gibi birkaç Afrika ülkesinde faaliyet gösteriyor, ancak Orta Afrika Cumhuriyeti’nde kontrolü ele geçirme çabaları büyük zorluklarla karşı karşıya.

Gerilim ve derin dönüşüm

Uluslararası ilişkiler uzmanı ve siyaset araştırmacısı Halid Muhammed el-Hicazi, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Wagner’in Kremlin'e karşı doğrudan bir isyan başlatmasının olası olmadığını, ancak iki taraf arasındaki ilişkilerin gerginlik ve köklü bir değişim döneminden geçtiğinin kesin olduğunu söyledi. Wagner’in 2018 yılında Orta Afrika Cumhuriyeti'ne girdiğinden beri, Rusya'nın Afrika kıtasındaki en önemli etki aracı haline geldiğini belirten Hicazi, “Hükümet güçlerini eğitiyor ve büyük ekonomik ayrıcalıklar karşılığında altın ve elmas zengini maden sahalarını koruyor. Zamanla Wagner, Rus ordusunun bir kolundan, ülke içinde kendi çıkarlarını korumaya çalışan yarı bağımsız bir aktöre dönüştü ve bu durum Moskova'da endişe yarattı” değerlendirmesinde bulundu.

Hicazi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Wagner'in 2023 yılının haziran ayında Rusya'da isyan çıkarmasının ardından Moskova, Afrika'daki askeri varlığını yeniden yapılandırmak için Afrika Kolordusu adında yeni bir oluşum kurdu. Bu oluşumun amacı, Wagner'in doğrudan nüfuzunu azaltmak ve Rusya Savunma Bakanlığı'nın kontrolünü artırmaktı. Ancak Wagner üyeleri, onları isyancı gruplara karşı istikrar sağlayan bir güç olarak gören Bangui hükümetiyle hala güçlü ilişkiler içinde ve bu da onlara merkezi Rus karar alma mekanizmasından büyük ölçüde bağımsızlık sağlıyor.”

Sadakat konusundaki bu anlaşmazlığın, Moskova ile Wagner arasında Orta Afrika Cumhuriyeti’nde nüfuz için gizli bir rekabet ortamı yarattığını söyleyen Hicazi, “Rusya, güvenlik ve ekonomi ağları üzerindeki resmi kontrolünü yeniden kazanmaya çalışırken, Wagner madencilik ve koruma sözleşmeleriyle bölgedeki varlığını sürdürerek kolayca göz ardı edilemeyecek bir güç haline geldi. Moskova, kıtada Wagner ile açık bir çatışma istemese de Wagner'in devam eden nüfuzunun disiplinli, merkezi kontrol altındaki bir devlet olarak imajını tehdit ettiğini kabul ediyor” diye ekledi.

Rusya’nın varlığının zayıflaması

Rus yetkililer bu gerginlikler hakkında kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmazken bu durum, Moskova'daki siyasi çevrelerde, Kremlin'in Batı ile ilişkilerini koparmak isteyen Afrikalı liderlerle kurduğu ittifakların çökmesine yol açabileceği endişesini uyandırıyor.

Genel olarak Afrika kıtası düzeyinde, bazı Afrika ülkelerinin Moskova ile paralı askerleri arasındaki anlaşmazlığı şüpheyle karşıladığını belirten Hicazi, bu yüzden mevcut gerilimin Rusya'nın varlığını geçici olarak zayıflatabileceğini düşündüğünü ifade etti.

Rusya'nın Afrika'daki varlığının ekonomik ve askeri bağlar sayesinde halen sağlam olduğunu söyleyen Hicazi, ancak özel askeri şirketlere daha az bağımlı olan daha kurumsal bir etki modeline doğru kaymakta olduğunu belirtti.

Uluslararası ilişkiler uzmanı ve siyaset araştırmacısı Hicazi, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Kısacası Wagner, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Kremlin'e karşı isyan etmedi, ancak nispeten bağımsız hareket eden bir varlık haline geldi ve Rusya'yı, araçlarının kontrolünü kaybetmeden Afrika kıtasındaki etkisini sürdürme stratejisini yeniden düşünmeye zorladı.”


Dış güçler Sudan'daki iç savaşa nasıl etki ediyor?

İç savaşın pençesindeki Sudan'da 25 milyondan fazla kişi yardıma muhtaç (Reuters)
İç savaşın pençesindeki Sudan'da 25 milyondan fazla kişi yardıma muhtaç (Reuters)
TT

Dış güçler Sudan'daki iç savaşa nasıl etki ediyor?

İç savaşın pençesindeki Sudan'da 25 milyondan fazla kişi yardıma muhtaç (Reuters)
İç savaşın pençesindeki Sudan'da 25 milyondan fazla kişi yardıma muhtaç (Reuters)

Sudan'da orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalarda yaşanan Faşir katliamının yankıları sürerken, Afrika ülkesi yabancı devletlerin sömürüsüne açık hale geliyor. 

CNN'in analizinde, yabancı ülkelerin Sudan'daki iç savaşta oynadığı roller masaya yatırıldı.

Suudi Arabistan iç savaşın sonlanması için ABD'yle arabuluculuk çalışması yürütüyor. Ancak haberde, Riyad yönetiminin gizlice Sudan ordusunu desteklediği iddiaları paylaşılıyor. Suudi Arabistan ise taraflara eşit mesafede yaklaştığını savunuyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. Halihazırda süren iç savaştaysa Burhan'a bağlı ordu ve Dagalo'ya bağlı HDK birbirleriyle çatışıyor.

Analizde, Mısır'ın da Beşir'in devrilmesi sürecinde Burhan ve Dagalo'ya destek verdiği anımsatılıyor. Ancak Kahire yönetiminin iç savaşta Dagalo karşıtı bir konum alarak Sudan ordusunu desteklemeye başladığına işaret ediliyor. 

"Hemdeti" diye de bilinen HDK komutanı Dagalo, Mısır'ın orduya silah sattığını savunmuş, Kahire ise iddiaları yalanlamıştı. 

CNN, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) HDK'ye silah sattığına dair iddiaları da hatırlatıyor. 

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nin geçen haftaki raporunda, HDK'nin terör örgütü ilan edilmesi istenmişti. Ayrıca aynı raporda BAE'nin silah satışlarıyla "çatışmaları körüklediği ve bundan kâr elde ettiği" savunulmuştu. BAE ise iddiaları defalarca yalanlamıştı. 

Ukrayna'yla savaşı sürdüren Rusya'nın Sudan'daki çatışmaya müdahil olarak Afrika'daki nüfuzunu geliştirmek istediği de yazılıyor. 

Rus paralı asker şirketi Wagner'in Suriye, Libya ve Orta Afrika Cumhuriyeti üzerinden Dagalo'nun milislerine füze sattığı öne sürülmüştü. Diğer yandan Kremlin'in de Burhan'la görüştüğü ve Kızıldeniz'e erişim için bir liman projesi üzerine çalışıldığı aktarılıyor.

ABD'deki Georgetown Üniversitesi'nden Khalil al-Anani, yıllardır süren şiddet olaylarının Sudan'ı zayıflatarak kaosa sürüklediğine dikkat çekiyor. Akademisyen, olaylara müdahil olan ülkelerin tarafsızlığını koruyamayacağını savunuyor: 

Sudan çatışmasında tarafsız bir aktörün olmadığını düşünüyorum. Her tarafın kendi hedefleri var, herkes çıkarlarını korumak için olaylara müdahale ediyor. Sudan'ı kontrol etmek, tüm Sahraaltı bölgesinde nüfuz sahibi olmak demek.

Sudan iç savaşı

Ordunun başındaki General Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetirken General Dagalo ise 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'nin başında.

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Faşir'de geçen ay yaşanan katliam da dünya gündemine oturmuştu. Sudan Silahlı Kuvvetleri'nden yapılan açıklamada, ülkenin batısındaki Darfur bölgesinin en büyük kenti Faşir'de HDK milislerinin en az 2 bin sivili katlettiği bildirilmişti.

HDK Komutanı Dagalo da saldırılarda bazı "suiistimallerin" yaşandığını itiraf etmiş, olaylarla ilgili inceleme başlatıldığını duyurmuştu. Türkiye başta olmak üzere birçok ülke katliamı kınamıştı.

Independent Türkçe, CNN, Guardian


Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
TT

Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)

Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi'nin de aralarında bulunduğu Tunuslu önde gelen muhalif isimler, dokuz gündür açlık grevinde olan ve sağlık durumunun ciddi şekilde kötüleştiğini söyledikleri tutuklu siyasetçiyle dayanışma amacıyla açlık grevine başlayacaklarını duyurdu.

Gözaltına alınan siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)Tutuklu siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)

Tunus'un ana muhalefet koalisyonu olan Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin kurucu ortaklarından Cevher Bin Mübarek, Şubat 2023'ten beri tutukluluğunu protesto etmek için geçen hafta yiyecek, su ve ilaç talebini reddederek açlık grevine başladı. Nisan ayında, insan hakları örgütleri tarafından eleştirilen toplu bir davada "devlet güvenliğine karşı komplo kurmak" ve "terör örgütüne üye olmak" suçlamalarıyla 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre Bin Mübarek'in ailesi ve muhalefetteki Nahda ve Cumhuriyetçi partilerin liderleri greve katılacaklarını açıkladı. Bin Mübarek'in babası, deneyimli aktivist İzzeddin Hazgui, Tunus'ta düzenlediği basın toplantısında, "Cevher'in durumu endişe verici ve sağlığı kötüleşiyor" diyerek, "Ailesi olarak yarın dayanışma açlık grevine başlayacağız" ifadelerini kullandı. Ancak hangi akrabalarının eyleme katılacağını belirtmedi. Hazgui, "Aktivistler olarak (Cumhurbaşkanı) Kays Said'i affetmeyeceğiz" dedi. İnsan hakları grupları daha önce, Cumhurbaşkanı Said'in Temmuz 2021'de iktidara gelmesinden bu yana Tunus'ta sivil özgürlüklerde keskin bir düşüş yaşandığı konusunda uyarıda bulunmuş ve eleştiride bulunanların çoğu hapse atılmıştı.

Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)

Uzun bir hapis cezasına çarptırılan 84 yaşındaki Gannuşi, resmi Facebook sayfasından yaptığı paylaşımda açlık grevine katıldığını duyurdu. Gannuşi, açlık grevinin Bin Mübarek’i desteklemeyi ve "yargı bağımsızlığını ve özgürlükleri savunmayı" amaçladığını belirtti. 2023'ten beri hapiste olan Gannuşi, "yasadışı yabancı fonlama" ve "devlet güvenliğine karşı komplo" da dahil olmak üzere çeşitli suçlamalarla 37 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gannuşi, bağımsızlığı olmayan ve yalnızca Said'in emirlerini yerine getiren yargıçlarla karşı karşıya gelmeyeceğini söyleyerek, tüm davalarda mahkemeye çıkmayı reddetti. Merkez Cumhuriyetçi Parti'nin tutuklu genel sekreteri Issam Chebbi de dün açlık grevine başladığını duyurdu. Parti lideri Wissam Sghaier, bazı parti üyelerinin greve katılacağını belirterek, parti genel merkezinin "oturma eylemi için açık olduğunu ve yarın sabah saat 8:00'de greve başlayacağımızı" vurguladı.

Cevher Bin Mübarek'in birkaç yakını ve Tunus İnsan Hakları Birliği'nden bir heyet, Bin Mübarek'in tutulduğu Tunus'un güneydoğusunda Bli'deki sivil cezaevini ziyaret ederek "sağlığında ciddi bir bozulma" olduğunu bildirdi. Serbest bırakılmasını talep etmek için cezaevi yakınında büyük bir kalabalık toplandı. Tunus İnsan Hakları Birliği, Bin Mübarek'i açlık grevini sonlandırmaya ikna etmek için "çok sayıda girişimde" bulunulduğunu, ancak kendisinin "reddettiğini ve kendisine yönelik adaletsizlik düzeltilene kadar greve devam etme kararlılığını" dile getirdiğini bildirdi. Çarşamba günü cezaevi yetkilileri, Bin Mübarek'in adını vermeden, açlık grevi sonucunda herhangi bir tutuklunun sağlık durumunun kötüleştiğini yalanlayan bir açıklama yayınladı.

Hapishanelerdeki açlık grevleri, Tunus'taki muhalefet liderlerinin çoğunun hapiste olduğu ve muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı Said'i Tunus'u "açık hava hapishanesine" çevirmekle ve yargıyı "otoriter yönetimi" pekiştirmek için kullanmakla suçladığı bir dönemde gerçekleşiyor. Said ise iddiaları kesin bir dille reddediyor.