İtalya'daki ortaçağ köyünün tamamı, kişi başı 146 TL'ye kiralık

Petritoli'nin kendi kalesi ve tiyatrosu da var

(Wikimedia Commons/Monica Vitali)
(Wikimedia Commons/Monica Vitali)
TT

İtalya'daki ortaçağ köyünün tamamı, kişi başı 146 TL'ye kiralık

(Wikimedia Commons/Monica Vitali)
(Wikimedia Commons/Monica Vitali)

Tüm bir İtalyan köyü kiralık; hem de geceliği kişi başı 6,5 sterlin (yaklaşık 146 TL) tutuyor.
Üstelik İtalya'nın doğu kıyısındaki Marche bölgesindeki Petritoli'nin kendi kalesi ve tiyatrosu da var.
The Independent'ta yer alan habere göre, Ancona'nın 90 kilometre güneyindeki bu sevimli komün 50 ila 200 kişiye ev sahipliği yapabiliyor.
İster düğün için olsun ister parti veya diğer büyük ölçekli etkinlikler için, bu köyün tamamını büyük gruplara mülk sağlayan groupaccommodation.com'dan kiralayabilirsiniz.
The Mirror'ın haberine göre, köy ve köydeki 98 yatak odası için rezervasyon fiyatı gecelik 1303 sterlinden (yaklaşık 29 bin 290 TL) başlıyor. Bu fiyat, maksimum yatılı konuk sayısı olan 200'e bölündüğündeyse kişi başı 6,50 sterline (yaklaşık 146 TL) denk geliyor. Öte yandan rezervasyonların en az üç ve en fazla 7 gece olması gerekiyor.
Konaklamanın içinde, deniz seviyesinden 300 metre yüksekteki konumundan çevredeki kırsal bölgenin panoramik manzarasını sunan, havuzu ve bahçesiyle Palazzo Mannocchi isimli, köyün kendi kalesi de bulunuyor.
Bunun dışında ziyaretçiler, birbirine kısa bir yürüyüş mesafesindeki köyün her yerine yayılmış olan kendi yemeklerini yapabilecekleri dairelerde ve geleneksel İtalyan evlerinde konaklayabiliyor.
Petritoli'nin övüneceği, sahnelemek isteyebileceğiniz her türlü doğaçlama performans için mükemmel olan Barok Iride tiyatrosunun yanı sıra konaklama süresince ziyaretçilerin özel erişimi olan tonozlu tavanları, fresk boyalı salonları ve şirin köşeleriyle atmosferik bir Roma mahzeni de bulunuyor.
250 kişiye kadar akşam yemeği ayarlayabilen yemek hizmetleri de mevcut.
Tesiste çok sayıda restoran, bar ve şarap imalathanesinin yanı sıra hepsi köyün konaklama alanına yürüme mesafesinde bulunan süpermarketler ve mağazalar da var.
GroupAccommodation.com "Rent Your Own Village (Kendi Köyünüzü Kiralayın), alışılmadık bir güzergah arayanlar için alternatif bir lokasyon" diye belirtiyor.

"Burası konukların eve, anlatacakları ve hatırlayacakları bir deneyimle döndüğü bir yer. Petritoli, İtalya'nın Adriyatik kıyısına yakın, bozulmamış Marche bölgesinde, Sibilini dağları ve denizinin gözalıcı arkaplanında yer alan otantik bir İtalyan ortaçağ köyü. Bu saklı köyde tipik turizm tuzakları da bulunmuyor. Çok dilli menüler, eli kulağında park cezaları veya ısrarcı satıcılar yok. Köyün ev sahiplerinin hoş karşılamasıyla kendinizi anında yerli gibi hissedeceksiniz çünkü geldiğiniz için mutlular."



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News